Bodrum, Marmaris, Manavgat başta olmak üzere birçok yerde ormanlarımız, canımız, ciğerimiz günlerdir yanıyor. Ülkemiz adına çok üzücü. Unutmayalım ki ormanlar yalnızca bizim değil, tüm insanlığın ve diğer canlıların ortak mirası ve varlığı. Ekolojik denge ve Dünyamızın geleceği için de çok önemli.
Böylesi felaketlerin bir daha yaşanmamasını, olası sonrakiler için de zamanında ve önleyici tedbirlerin alınmasını ümit ediyor, bekliyoruz.
1. Yangın yerlerinde vali ve kaymakamların olağanüstü yetkileri var
Yangın, deprem, sel gibi felaketlerin öncesinde alınacak tedbirler, afet anındaki müdahaleler gibi sonrasındaki etkileri ve yaraları ile bunların giderilmesi meselesi de çok önemli.
İlk kez yaşanmayan bu felaketlere ilişkin, 62 yıl önce çıkarılmış özel bir kanun var: 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı ile Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun.
Bu Kanun ve Kanuna göre hazırlanan yönetmeliklerde birçok görev ve yetki bulunuyor. Özellikle afet anına ve sonrasına ilişkin vali ve kaymakamlara verilmiş olağanüstü yetkiler dikkat çekici.
Örneğin vali ve kaymakamlar, bu yangınlar gibi afetlerin meydana gelmesinden sonra;
- 18 - 65 yaş arasındaki bütün erkeklere görev vermeye,
- Bedeli, ücreti veya kirası sonradan ödenmek üzere canlı, cansız, resmi ve özel her türlü taşıt araçlarına ve gerekli makina, alet ve edevatına el koymaya,
- Hiçbir kayda ve merasime tabi olmaksızın tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerin gerektirdiği acil satın almaları ve kiralamayı yapmaya,
- Devlete, mahalli idarelere, evkafa, İktisadi Devlet Teşekkülleri ile bunlara bağlı kurumlara ilişkin her türlü taşınmaz malları; yetmemesi halinde de diğer tüzel kişiler ile gerçek kişilere ait bina ve müştemilatı ile bahçe ve arsa gibi araziyi geçici olarak işgale yetkili kabul ediliyor.
Hatta kendilerinden yardım istenilen afet bölgesi civarındaki vali ve kaymakamların bu yetkilerini kullanarak bütün imkan ve vasıtalarla yardıma mecbur olduğu belirterek aynı zamanda görev de verilmiş durumda.
2. Mücbir sebep kendiliğinden oluştu
Konuya maddi açıdan bakıldığında, ilk önce belirtmek gerekir ki; yangınlar nedeniyle vergide mücbir sebep kendiliğinden oluştu. Çünkü “vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler” kanunda açıkça mücbir sebep sayılıyor (Vergi Usul Kanunu md. 13). Bu sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde ilgili sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemiyor (VUK md. 15).
Bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin son günlerdeki yangınlar gibi “malum” yani genel olarak biliniyor olması yeterli. Kaldı ki yangından etkilenen yerler "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan edilerek bu durum zaten sağlandı.
3. Bakanlığın mücbir sebep ilanı yetkisi var
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı da mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkili. Bu yetki, vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabiliyor.
COVID-19 Salgını nedeniyle yapıldığı gibi Bakanlıkça bu yetki kullanılarak mücbir sebep durumunun netleştirilmesi yerinde olur.
4. Yangından etkilenenlerin vergi borçları silinebilir
Felaketin maddi etkileriyle ilgili bir diğer düzenleme de VUK’un “Verginin Terkini” başlıklı 115. maddesinde yer alıyor.
Buna göre; yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden;
1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları;
2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen arazi vergisi (emlak vergisi) borçları ve vergi cezaları;
zararla orantılı olmak üzere, Maliye Bakanlığınca kısmen veya tamamen terkin olunur yani silinir. Kanunun hükmünün emredici şekilde ifade edilmiş olması önemli olup takdir hakkı olmadan uygulanması gerekiyor.
Felaketin etkilerini daha da artırmamak için bu hükümlerin bir an önce uygulanmasında fayda var. Dr. Y. Burak ASLANPINAR - Avukat / Arabulucu / Ph.D. (Maliye-Vergi Hukuku)
https://www.dunya.com/kose-yazisi/yangin-bolgelerinde-mucbir-sebep-ilan-edilmeli/629688