COVID-19 salgını toplumsal yaşamı etkilemesi yanında bireysel davranışlarımızı da kontrol eden sonuçlar göstermeye devam ediyor. Belirli saatlerde ve hafta sonu sokağa çıkma yasağı, HES kodu göstermeksizin belirli alanlara girememe yanında özellikle maske takma zorunluluğu hayatımızın yeni kuralları haline geldi. Gerek kendi sağlığımız, gerekse diğer insanların sağlığı için bu tedbirlere sıkı şekilde uymak gerekiyor. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki, dış görünüş itibariyle kural ihlal ediyor gibi görünen kişi, aslında içinde bulunduğu durumu izah edebiliyor. Bu noktada kendisini ifade edemeden bir ceza ile muhatap olması ihtimali de oluşabiliyor.
İfade edildiği gibi, yeni kurallar, tedbirlerle çevrili yeni yaşam şeklimiz, yeni tartışmaları da doğurdu. Maske takma zorunluluğu varken, maske takmazsam cezası ne olur? Bu cezayı polis mi düzenler? Haberim olmadan aleyhimde ceza düzenlenmiş olabilir mi? Aleyhimde haksız ceza düzenlendi ise, bu cezayı nasıl iptal ettirebilirim?
Hukukta öngörülebilirlik vazgeçilmezdir
Cezaların düzenlenebilmesi için öncelikle hukuk sistemimizde, kural ve yaptırımı belirli olmalıdır. Özellikle tedbirlerin de zamanla değiştiği yaşadığımız bu süreçte, vatandaşların cezaya muhatap kalması değil, kurala uymak yönünde teşviki daha anlamlı bir beklenti olur. Kabahatler Kanunu açısından da durum budur. Bir hareketi, Kabahatler Kanunu açısından hukuken yaptırıma tabi tutabilmek için, o davranışın kabahat olarak kabul edilmiş olması gerekir. Aksi durumda hukuki alanda sınırı belirli olmayan ceza uygulama ihtimalleri doğar ki, hukukun hedefi belirsizlik, vatandaşta huzursuzluk yaratmak olamaz. Kuralları netlikle ortaya koymak, kurallara uyulmadığı halinde muhataplarının hangi durum ile karşılaşacağını en baştan bilmesi, kurallara uygun davranmayı da teşvik edecektir. Hukuk devletine yakışan da, bir anlamda sobeleyip, kabahat avına çıkıp ceza yağdırmak değildir.
COVID 19 yaptırımları kapsamındaki hacizlerin, icra daireleri ile ilgisi yok
COVID-19 yaptırımları kapsamında uygulanan hacizler, olağan icra dairelere marifetiyle yapılan hacizler ile benzerlik göstermemektedir. Burada hacze neden olan olayın temeli, bir alacaklılık–borçluluk ilişkisinden ayrı olarak, maske takmama cezası olarak belirtilen kuralın ihlali nedeniyle kamu yöneticilerince düzenlenen cezanın tahsili hedefi taşımaktadır.
Cezayı iptal için başvurulması gereken yer sulh ceza mahkemeleridir
Maske takmama nedeniyle yapılması gereken işlem Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunmaktır. Burada başka bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Burada ceza tutanağı kişiye bildirildi ise, bu bildirim anından itibaren 15 gün içinde cezanın iptali için mahkemeye başvurmak ve bu süreyi geçirmemiş olmak gerekir. Süreye uyulması oldukça önemlidir. Örneğin; İzmir Valiliği tarafından düzenlenen bir ceza tutanağı vatandaşa tebliğ edilmiş ise, ancak ilgili vatandaş cezayı konu alan tarihte İzmir’de bulunmuyor, sürekli olarak Konya’da yaşıyorsa cezanın, hatalı düzenlediğini ifade ederek iptalini isteyebilir. Bu halde, cezaya muhatap kişi belgeleriyle İzmir’de bulunmadığı bir günde kendisine ceza düzenlendiğini, özellikle resmi belgeler ile ispat edebilirse ceza iptal edilebilir. Bu kapsamda kişinin sunacağı delillerin, cezanın haksızlığını ortaya koyması önemlidir.
Tutanaktan haberi olmayan vatandaşın e-haciz ile karşılaşması halinde yine Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurması gerekir
Ceza tutanağından haberdar olmayan, bir şekilde kendisine tutanak tebliğ edilmediği için cezadan haberdar olamamış olma durumu söz konusu olabilir. Bu durumda banka hesabına veya varlıklarına işlenen hacizle durumdan haberdar olan vatandaş, yine tutanağın kendisine tebliğ olunmadığı savıyla, hesabına işlenen hacizle durumdan ve cezadan haberdar olduğunu beyan ederek, cezanın iptalini talep edebilir. Bu durumda, mahkemece tutanağın bildirimi kontrol edilecek olmakla, gerçekten tutanağın tebliğinde eksiklik varsa, cezanın iptali değerlendirilebilecektir. Ceza iptal edilirse, zaten haciz kalkacaktır. Cezanın iptali talebi mahkemece uygun görülmezse, kişinin hesabına konulan haciz kalkmayacağından cezanın tahsili de sağlanmış olacaktır.
Maske cezasının iptalinde, trafik cezası benzer bir mantık vardır
Bu noktada, trafik cezası ile maske cezalarının iptali için izlenen yolda benzerlik olduğunu ifade etmek gerekir. İkisinde de cezanın iptali için başvurulacak yer Sulh Ceza Mahkemeleri’dir. Aracı sürerken, direksiyonda cep telefonu ile görüştüğü iddiasıyla cezaya muhatap kalan vatandaş, elindeki cihazın cep telefonu değil, not defteri olduğunu vs. ispat edebilirse cezanın haksızlığını ortaya koyabilecektir. Bu noktada kamera kayıtları, fotoğraflar önemli deliller olur. Gerçekten de istisnai durumlarda, cezalar hatalı düzenlenebilmektedir. Tüm gün maskesini hassasiyetle takan bir vatandaşın, ipi koptuğu için yeni bir maske almak için eczanenin önünde sırasını beklerken, ceza düzenlemek, kurala uymak için yönelmiş olanın, bu tavrını hiçe saymak olur. Bu haliyle, olayın bütününün tahlili, kolluk tarafından yapılan uyarıda kişinin kolluğa tavrı da önemlidir. Devletin cezadan önce uyaran, vatandaşın ise kamu görevlilerinin uyarılarına hassasiyet gösteren biçimde olmaları en şık vatandaş-kolluk iletişimi olur. Bu haliyle, devlet vatandaşına tuzak kuramaz, vatandaş da kendi sağlığını ve diğer insanların sağlığını korumak da daha hassas davranma kültürü edinir. Av. Umut METİN