Uzlaşma nedir?

Uzlaşma, ikmalen veya re’sen tarh edilen vergiler ve bunlara ilişkin cezalar için yargı yoluna gitmeksizin, vergi idaresiyle karşılıklı anlaşmak üzere başvurulabilecek bir uygulama. Tanımdan da anlaşıldığı gibi uzlaşma özünde bir pazarlık yöntemi.

Uzlaşma vergi mevzuatımıza 1963 yılında 205 sayılı Kanun’la girmiş. Uzlaşma müessesesinin uygulamaya başlamasından yıllar sonra, vergileme sürecinde farklı aşamalarda, farklı prosedürler çerçevesinde, farklı şekilde oluşmuş olan komisyonlarla yapılsa da sonuçları aynı olan “tarhiyat öncesi uzlaşma” adı altında yeni bir müessese 1986 yılında 3239 sayılı Kanun’la mevzuata dahil edilmiş.

Sayılı Kanun’un genel gerekçesinde uzlaşmanın vergi sistemine dahil edilmesinin amacı;

►Vergi ihtilâflarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini, amme alacağının vaktinde Hazine'ye intikali ve İtiraz ve Temyiz mercilerinin işlerinin hafifletilerek ihtilâflar üzerine daha titizlikle eğilmelerine imkân sağlanması ve

►Böylece, mükellefle idare arasında vergi yönünden ortaya çıkacak ihtilâfların yine kendi aralarında görüşülerek halli yolunun açılması,

olarak açıklanmış. Gerekçede yer alan açıklama bana ilginç geldiği için paylaşmak istedim. Uzlaşma müessesesi sayesinde mükellefler bir an evvel huzura kavuşuyorlar mı bilmiyorum ama bu müessesenin çok önemli bir fonksiyonu yerine getirdiği, çok sayıda ihtilafı yargı yoluna gitmeden sonlandırdığı ve böylece yargı organlarının iş yükünü de önemli ölçüde azalttığı açık.

Uzlaşma komisyonlarının vergi ve cezada yetki sınırı

Yukarıda da belirttim, uzlaşma müessesesi ve uzlaşma görüşmeleri özünde bir pazarlık yöntemi. Bu pazarlıkta komisyonun yetkisi nerede başlar nereye kadardır diye bakarsak, yetkide hukuksal olarak sınır yok. Bu çerçevede örneğin Komisyon yapılan tarhiyatın veya yazılan inceleme raporunun;

►Hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşmışsa, vergi ve cezanın tamamını kaldırabilir.

►Hukuka uygun olduğunu değerlendirmişse, vergide hiç indirim yapmayabilir, vergi ziyaı cezasının ise %50’sinin ödenmesine karar verebilir. Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesi kapsamında kesilen cezanın %50’si zaten kalkabileceği için pazarlığın bu şekilde bulunan tutardan daha yüksek bir noktadan başlaması ve bu noktada uzlaşma yapılması anlamlı değil.

Uygulamanın uzun yıllardır süregelen pratiğine baktığımız da ise çok kaba hatları itibariyle bir standarda bağlandığı görülüyor. Uzun süre uzlaşmalar verginin tamamıyla birlikte cezanın %10’u kadarlık bir kısmı üzerinden gerçekleşti. Bir süredir cezada uzlaşma %20 olarak gerçekleşiyor. Elbette bu uygulama çok kaba bir genelleme, her olayda sonuç farklı olabilir.

Müessesenin avantajı

Yukarıda da kabaca özetlediğim gibi uzlaşmada alt ve üst sınır yok. Olayına göre, yapılan tarhiyatın veya yazılan vergi inceleme raporunun durumuna göre, uzlaşma görüşmelerinde bir sonuca ulaşılıyor. Yazılan raporun ve yapılan tarhiyatın doğruluğunun tartışılmadığı, konuyla ilgili yargı kararlarının rapor ve tarhiyatı haklı çıkardığı bir durumda, yukarıda bahsettiğim gibi standart bir uzlaşma yapıldığını düşünürsek, vergi ziyaı cezasının %20’de kalması müessesenin avantajı.

Hangi müessese ne kadar avantajlı/dezavantajlı?

Yukarıda bahsettiğim üç makale ve yaptığım özette belirtiğim gibi;

►Pişmanlıkla verilen beyannameler üzerine tarh edilen vergiler için vergi ziyaı cezası uygulanmıyor.

►Kanuni süresinden sonra verilen beyannameler üzerine tarh edilen vergiler için vergi ziyaı cezası yüzde 50 oranında uygulanıyor.

►İzaha davet sonucu tarh edilen vergiler için vergi ziyaı cezası %20 oranında hesaplanıyor.

►Klasik bir uzlaşmada vergi ziyaı cezası %20 olarak ödeniyor.

Olması gereken avantaj sırasının yukarıdaki sırayla paralel olması beklenir. İdarenin işin içine girdiği ölçüde de avantajların azalarak gitmesi gerekir.

Uygulamaya baktığımızda, olması gerektiği gibi, sonuçları itibariyle en avantajlı uygulama pişmanlıkla beyan.

İzaha davet kanuni süresinden sonra verilen beyan müessesesine göre daha avantajlı. Bu durum daha önce de yazmıştım, anlamlı değil.

Kanuni süresinden sonra verilen beyanname mükellefin kendi isteği ile vergiye uyum sağladığı bir uygulama. İzaha davet, mükellef kendisi beyannamesini düzeltse de sonuçta mali otoritenin verginin ziyaa uğradığını gösteren bazı emareler bulduğu durumda söz konusu. Bu nedenle, kanuni süresinden sonra verilen beyanname üzerine yapılan tarhiyat için kesilen cezanın, izaha davette kesilen cezadan daha düşük olması gerekir.

İzaha davetle klasik bir uzlaşmada ödenen ceza oran olarak eşit, %20. Ancak izaha davet kapsamında kesilen cezanın uzlaşma konusu olmasının mümkün olduğu dikkate alındığında, izaha davette ödenen cezanın gerçekte daha az olduğu ve izaha davetin uzlaşmaya göre daha avantajlı olduğu söylenebilir. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/idari-cozum-yollari-uzlasma/487651

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top