“Kurum bünyesinde elde edilen kazanç ilke olarak kurumlar vergisine tabi olup vergi sonrası kazancın kurum ortaklarına aktarılması halinde ise kurum ortağı bünyesinde ayrıca gelir vergisine tabidir.”
Kurumlar vergisi matrahına esas kurum kazancının tespitinde satın alınan mal veya hizmetler için yapılan harcamalar gider olarak, satılan mal veya hizmetler için elde edilen tutarlar ise hasılat olarak dikkate alınmaktadır.
Hasılat ve giderler arasındaki fark ticari kazanç olarak değerlendirilmekte ve indirim ve istisna uygulamaları sonrası kalan kazanç vergiye tabi olmaktadır.
Gelir ve giderler bir paranın iki yüzü gibidir. Taraflardan biri için gelir doğurucu işlem diğeri için iktisadi anlamda gider doğurucudur. Gelir ve giderlerin işlemin tarafları açısından vergilendirilebilir kazancın tespiti karşısındaki durumu ise vergi kanunlarının özel değerlendirmeleri ışığında ele alınmaktadır.
Dolayısıyla da kurum bünyesinde gider doğurucu bir işlem, mal veya hizmet satın alınan kişinin iktisadi yönden hasılatı olurken, kurum bünyesinde gelir doğurucu işlem mal veya hizmet satılan kişinin iktisadi anlamda gideri olacaktır. Bu nedenle kurumlar vergisine tabi kazancın, kazanç elde etme gayesi içerisinde olanlar arasındaki pazarlık koşullarına göre belirlediği ve bu yönüyle vergiye matrah olan kazancın gerçek kazanç olduğu değerlendirilmesinde bulunulabilir.
Ne var ki mal veya hizmet alışverişlerindeki koşullar bazen kurumların bağımlı teşebbüs ilişkisi içerisinde olduğu kişilerle gerçekleşebilir. Böyle bir durumda vergiye tabi kurum kazancını doğrudan etkileyen mal veya hizmet alım satımları için geçerli fiyat ki buna transfer fiyatı denir, serbest piyasa koşullarından farklılaşabilir. Bu da vergi kanunları yönünden gerçek ticari kazancın tespitini sorunlu kılabilecektir.
İşte transfer fiyatlandırması düzenlemeleri de bu noktada devreye girmekte ve kurumların bağımlı teşebbüs ilişkisi içerisinde olduğu kişilerle olan mal veya hizmet alım satımlarında geçerli olan transfer fiyatının emsallere uygunluk ilkesine göre geçerli bedelden farklı olamayacağı hususu ayrıca düzenleme altına alınmaktadır.
Söz konusu olayı oluşturan transfer fiyatlandırması düzenlemeleri vergi hukuku yönünden gerçek durumun ortaya konması amacına hizmet etmektedir. Kurumlar Vergisi mükelleflerinin bağımlı teşebbüs ilişkisi içerisinde olduğu kişilerle olan ticari ve mali ilişkilerdeki koşulların, bağımsız teşebbüsler arasında oluşması gerektiğinden farklı olması halinde teşebbüs kazancının “emsallere uygunluk ilkesine göre” yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin ana esas, transfer fiyatlandırması düzenlemelerinin temel yapı taşını oluşturmaktadır.
İlerleyen bölümlerde transfer fiyatlandırması düzenlemelerinin bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasının nedenleri üzerinde durulmuş ve sonrasında ülkemizde Kurumlar Vergisi Kanununda düzenlenen konuya ilişkin tebliğ ekseninde açıklamalara yer verilmiştir.
Transfer fiyatlandırmasının üzerinde durulması gereken en önemli işlevi vergi planlaması yapılmasına olanak vermesidir. Transfer fiyatlandırması yoluyla vergi planlaması, konsolide kazanç üzerindeki fiili vergi yükünün düşürülmesi yoluyla gerçekleşebileceği gibi konsolide kazanca bağlı vergi yükününün azaltılması da mümkündür.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı düzenlemeleri, bağımlı teşebbüslerin vergi matrahına esas ticari kazançlarının, bu teşebbüslerin bağımsız olduğu varsayımı esas alınarak tespit edilmesi yaklaşımı üzerine kurulmuştur.
Bağımsız teşebbüs yaklaşımının pratik uygulaması ise emsallere uygunluk ilkesidir. Emsallere uygunluk ilkesi, bağımsız teşebbüsler arasında gerçekleşen mal veya hizmet alım satımları için geçerli bedelin, bağımlı teşebbüs ilişkisi içerisinde olanlar arasındaki mal veya hizmet bedeli olarak kabul edilmesi şeklinde uygulanmaktadır.
İlk olarak teşebbüslerin bağımlı teşebbüs ilişkisi içerisinde olduğu kişilerle olan mal veya hizmet alışverişine emsal olacak işlemlerin tespit edilmesi olacaktır. Emsal ise tanımı gereği karşılaştırılabilir işlem olmak durumundadır.
Karşılaştırılabilir işlemlerin tespiti için ise detaylı bir karşılaştırılabilirlik analizinin yapılması gerekecektir. Bu tespit edilecek emsal işlemlerin güvenirliği için gereklidir. Bu nedenle karşılaştırılabilirlik analizinin “emsallere uygunluk ilkesinin kalbinde yer aldığı” ifade edilmektedir.
Bu bölümde Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan Çok Uluslu İşletmeler ve Vergi İdareleri için Transfer Fiyatlandırması Rehberinde karşılaştırılabilirlik analizine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Maliye Hesap Uzmanları Derneği tarafından “Transfer Fiyatlandırması (OECD Yaklaşımı Işığında Türk Vergi Pratiği)” başlıklı eser Eski Hesap Uzmanı İsmail ONAY tarafından yoğun ve etkin bir çalışma sonucunda hazırlanmış ve Maliye Hesap Uzmanları Derneği tarafından basımı yaptırılmıştır. Söz konusu çalışma 1063 sayfadan oluşmaktadır. Veysi Seviğ
https://www.dunya.com/kose-yazisi/transfer-fiyatlandirmasi/487357