5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) istisnaları düzenleyen 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmı bazı koşullarla kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Ancak bu istisna, uygulamada özellikle grup şirketleri için hep sıkıntılı olmuştur. Bu konuda yargı kararlarının uygulamada örnek alınmaması ve konunun Genel Tebliğ bazında net ortaya konulmaması ve uygulamanın özelgelerle yürütülmeye çalışılması, bu sıkıntı ve tereddütlerin başlıca kaynakları olmuştur. Bu sıkıntılar bazında ben de bu yazımda bu konuda verilmiş bir özelgeyi değerlendirmek istiyorum.
Önce özelgenin konusunu aktaralım. Turizm ve madencilik sektörlerinde yer alan bir holding, yapılanması içerisindeki şirketler grubunun borçlarını oluşturan banka kredilerinin tamamına yakın kısmını doğal olarak üstlenmiştir. Holding bankalara olan borçlarını kısmen kendi kaynaklarından karşılarken, bu konuda finansman açısından kaynaklarını kullandığı grup şirketine olan anapara ve faiz geri ödemelerini yerine getirmekte zorlanmıştır. Bunun üzerine holding, aktifinde yer alan (“24-Mali Duran Varlıklar” hesabında kayıtlı olan) diğer grup şirketlerine ait iştirak hisselerini, bu şirkete borcu karşılığında satmak istemiştir. Bu satıştan elde edeceği kazancın KVK’nın 5/1e maddesi uyarınca istisnadan yararlanıp yararlanamayacağı konusunda ise tereddüde düşerek özelge talep etmiştir.
Konu ile ilgili olarak 1 seri no.lu KVK Genel Tebliği’nin “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlıklı bölümünde iştirak hisseleri satış kazancı istisnası ile ilgili açıklamalar içerisinde, holdinglerin durumu özel olarak düzenlenmiştir. (md. 5.6.23.4.2). Burada yer alan açıklama aynen şu şekildedir.
“Türk Ticaret Kanunu’na göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır. Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları “11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir.”
Aynı Genel Tebliğ’in “grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu”nu değerlendiren açıklamasında (md. 5.6.2.44) ise; “İstisnanın temel amacı, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır. Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür.” denilmiştir.
Tebliğ açıklamalarını kısaca değerlendirecek olursak, holdingler ticari maksatla elinde bulundurdukları (“11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izledikleri) iştirak hisselerini satarlarsa, istisnadan yararlanamazlar. Ancak ticari maksatla değil de yatırım olarak veya sevk ve idaresinde rol almak maksadı ile sahip oldukları iştirak hisselerini (24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izledikleri) iştirak hisselerini satarlarsa istisnadan yararlanabilirler. Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan yararlanabilmesinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. İstisnanın temel amacı kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır. Ayrıca tarih ve sayısını aşağıda vereceğim özelge de de belirtildiği gibi istisnayla, finansman sıkıntılarının giderilmesi, faaliyetlerinin öz kaynaklarla devam ettirilebilmesi ve mali yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır.
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 64597866-125[5/1-e]-E.360 sayı ve 07.01.2019 günlü özelgesi ile bu holdinge “şirketiniz aktifinde yer alan iştirak hisselerinin, %100 hissesine sahip olduğunuz grup şirketiniz ... AŞ’ye olan borcunuz karşılığında bu şirkete satılması durumunda, aktifinizde yer alan iştirak hisseleri adı geçen grup şirketinizde yine iştirak hissesi olarak var olacağından ve söz konusu iştirak hisselerine ... AŞ aracılığıyla dolaylı olarak sahip olmaya devam edeceğinizden, bahse konu satıştan elde edilecek kazançla ilgili olarak Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır” cevabı verilmiştir.
Özelgeyle ortaya konulan idari anlayış ilk bakışta doğru görünmekteyse de derinlemesine incelendiğinde pek çok çelişkiyi ve sorunu barındırmaktadır. İstisnanın bu özelge bağlamında değerlendirmesi, köşemin sınırları dolayısıyla ise gelecek yazımda. Bumin Doğrusöz
https://www.dunya.com/kose-yazisi/holdingin-grup-sirketine-istirak-satisi/474497