Mevcut uygulamada, işletme aktifine kayıtlı olup kazancın elde edilmesinde kullanılan binek otomobillerin, amortismanı başta olmak üzere bütün giderleri (motorlu taşıtlar vergisi hariç) kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmekteydi. Ancak, 7194 sayılı Yasayla yapılan düzenlemeler ile anılan giderlerin kazancın tespitinde indirim konusu yapılmasına sınırlamalar getirilmiştir. Keza, 310 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile bu sınırlandırmalar arasında yer alan tutarların bir kısmında yeniden değerleme oranında artışlar yapılmıştır.
Yapılan düzenlemelere göre; faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, 01.01.2020 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere;
- Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5 bin 500 TL’ye kadarlık kısmı,
- Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 140 bin TL’ye kadarlık kısmı,
- Binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i,
- Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 160 bin TL’yi, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutarı 300 bin TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. (Anılan hükümler hem ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri hem de kurumlar vergisi mükellefleri için geçerlidir.)
Bu uygulama 01.01.2020 tarihinden itibaren geçerli olacak ve binek otomobilleri bu tarihten önce de alınmış olsa, bu tarihten sonra ticari kazancın tespitinde, anılan binek otomobillerinin giderlerinde ve amortismanlarında da bu sınırlamalara uyulacaktır.
Öte yandan, amortismanlarla ilgili olarak getirilen 160 bin TL ve 300 bin TL’lik sınır tutarlar her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak yeniden belirlenecektir. Fakat, bu hükmün uygulanmasında, binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar ne ise amortisman süresince aynı tutar dikkate alınacak ve amortisman ilk iktisap tarihinde yürürlükte olan tutar üzerinden ayrılacaktır.
Kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin gider yazılabilme sınırı olan 5 bin 500 TL ve binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının gider yazılabileceği sınır olan 140 bin TL tutarları her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak yeniden belirlenecektir. Dolayısıyla, her yıl için belirlenen tutarlar, o yıl kiralanan ya da satın alınan binek otomobilleri için uygulanacaktır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi” başlıklı 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) alt bendinde gelir ve kurumlar vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Yukarıda açıklanan ve gider kaydı kısıtlanan tutarlara ilişkin olarak başkaca bir yasal düzenleme yapılmadığı için, Katma Değer Vergisi Kanunu’ndaki bu hüküm uyarınca;
- Binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5 bin 500 TL’yi aşan kısmına isabet eden KDV tutarı
ve
- Binek otomobillere ilişkin giderlerin % 70’ini aşan kısmına isabet eden KDV tutarı
katma değer vergisi beyanlarında indirim konusu yapılamayacak ve kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi başlıklı 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendinde ise, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Anılan kanunun “Verginin Gider Kaydedilemeyeceği” başlıklı 58’nci maddesinde ise mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi ile mükellefçe indirilebilecek Katma Değer Vergisi'nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği hükme bağlanmış olup; söz konusu düzenleme uyarınca mükellefçe indirilemeyen Katma Değer Vergisi’nin, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmesi mümkün olmaktadır. Bu hükümlere istinaden, binek otomobillerinin katma değer vergileri indirim konusu yapılmamakla birlikte maliyet bedeline eklenebiliyor ya da gider olarak kaydedilebiliyordu. Ancak,7194 sayılı Yasa düzenlemesi ile gider kaydedilmeye getirilen sınırlama uyarınca, binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 140 bin TL’ye kadarlık kısmı gider olarak kabul edildiği için, bu sınırlar içindeki KDV kısmı gider olarak kaydedilebilecek, aşan kısım ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilecektir.
Amortismanlara ilişkin gider kabul edilme kısıtlamasında uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda farklı yaklaşımlar olabilir. Konuya ilişkin tebliğ henüz düzenlenmediği için Mali İdarenin bu konudaki görüşü bilinmemektedir. Kanımızca;
- Seçeneklerden birincisi; binek otomobili için amortisman tutarlarını tam olarak ayırmak ve sınır tutarlara (160 bin TL ve 300 bin TL) isabet eden kısmı aşan tutarı ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydetmek,
- İkinci seçenek ise; binek otomobili için sadece gider kabul edilen sınır tutarlara (160 bin TL ve 300 bin TL) isabet eden kadar amortisman ayırmaktır.
İkinci seçenekte, amortisman süresinin sonuna gelindiğinde, binek otomobilinin aktifteki değeri ile ayrılmış birikmiş amortisman tutarları arasında, amortisman süresince ayrılmamış amortisman tutarları toplamı kadar fark kalacak, dolayısıyla net defter değeri bu tutar kadar olacaktır. Birinci seçenekte ise, binek otomobilinin aktif değeri birikmiş amortisman tutarına eşit olacak ve net defter değeri sıfır ( ya da 1 TL iz bedeli kadar) olacaktır.
Anılan binek otomobilinin satılması halinde doğacak kazancın tespitinde, her iki seçenekte de vergilendirmeye esas olacak kazancın aynı tutar olması gerekir. Bunun için, birinci seçenekte, her yıl ayrılmakla birlikte kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmış olan birikmiş amortisman tutarının satıştan doğacak kazanç tutarından indirilerek vergilenecek kazanç tutarına ulaşılmalıdır. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak