I- GİRİŞ

Bilindiği üzere limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında belirli bir iktisadi amacı gerçekleştirmek üzere kurulan, ortakların yalnız mal varlıklarıyla sorumlu oldukları şirket türüdür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle mülga olan 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 503 ila 556. maddeleri arasında limited şirketlere ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. 6102 sayılı Kanun da ise limited şirketlere ilişkin düzenlemeler, 573 ila 644. maddeler arasında bulunmaktadır. Söz konusu düzenlemelerle birlikte limited şirketler açısından birçok yenilik de hayata geçirilmiştir. Özellikle, tek kişilik limited şirketin kurulmasına ve yaşamasına olanak tanınması, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin açıkça Kanun’a alınmış olması ve paylar için nama yazılı senet çıkarılabileceğinin belirtilmesi anılan değişikliklerin en önemlileri olarak görülmektedir.

Bununla birlikte, Mülga Kanun döneminde limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle şirketin feshi ve tasfiyesine olanak sağlayan düzenlemede değişikliğe gidilmiş ve farklı uygulamalar sözkonusu hale gelmiştir. Bu durum, özellikle devam edegelen davalar açısından önem taşımış ve mevcut davaların seyri değişmiştir. Çalışmamız, ilgili örnek bir yargı kararı çerçevesinde konuya açıklık kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır.

II- 6102 SAYILI KANUNDA LİMİTED ŞİRKETLER

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 124/2 hükmünde limited şirket, anonim şirket ve sermayesi paylara bölünmüş şirket ile birlikte sermaye şirketleri arasında sayılmaktadır. Şirket tüzel kişiliği, şirketin işlem ve fiilleri neticesinde doğan borçlar dolayısıyla tüm malvarlığı ile sınırsız sorumlu olmaktadır(1).

Mülga Kanun döneminde limited şirket kurulabilmesi için en az iki kurucunun olması gerekirken, 6102 sayılı Kanun ile bu sayı bire indirilmiştir. Bu bir kişi, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecektir. Tek kişiye düşen limited şirketin bu durumunun üçüncü kişiye tanıtılması, tek kişilik şirket konumunun belirginleştirilmesi ve şeffaflık gereği bunun tescil ve ilân ettirilmesi yükümü getirilmiştir. Tek kişilik limited şirket bir tür değil limited şirketin bir “sınıf”ıdır. Söz konusu durum, şirketin bir sınıfa girmesi ve gereğinde çıkması konumu olduğundan giriş ve çıkış, yani sınıf değişikliği tescil ve ilânla sağlanır; yoksa tür değişikliğine ilişkin hükümlerin uygulanmasına gerek yoktur. 6102 sayılı Kanun’da açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte, ortak alınarak şirket tek ortaklı limited şirket konumundan çıkabilir. Bu durumda da tescil ve ilân gereklidir. Tek ortaklı limited şirket geçici, ancak farklı bir konumu ifade eder. Ortak sayısındaki diğer değişiklikler, elli ortak sınırında kalmak şartı ile hukuki sonuç doğurmazken, tek ortaklı hâle gelmek, meselâ yönetimde olduğu gibi değişik kuralların uygulanmasına yol açabilir.

Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Limited şirketlere bir sınırlama yapılmaksızın tüm tüzel kişiler ortak olabilir. Bu durum, uygulamadaki bazı görünüşte ortaklarla kurulan limited şirketlerden doğan kötüye kullanmalara da engel olmaktadır. Limited şirketlerde ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Ayrıca limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir(2).

Limited şirket ortağı, şirkete karşı taahhüt ettiği sermayeyi ödemekle yükümlüdür. Sermaye, şirket tüzel kişiliğine ait olduğundan, sermayenin kısmen veya tamamen ortağa geri verilmesi halinde, ortağın bunu iade etmesi gerekir. Aynı şekilde ortak, haksız ödenen kâr payı ve faizi de şirkete iade etmekle yükümlüdür. Bu hallerde ortak, ödemediği veya haksız olarak kendisine ödenen miktarı şirkete ödemekle yükümlüdür. Ortak, anılan miktarı ödeme konusunda şirkete karşı doğrudan doğruya ve tüm malvarlığıyla sorumludur(3).

III- LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ ŞAHSİ BORÇLARI

6102 sayılı Kanun’un “Ortakların Sorumluluğu” başlıklı 602. maddesine göre şirket, borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığıyla sorumludur. Burada hüküm sınırlı sorumluluğa uygun olarak düzenlenmiştir. 6762 sayılı Kanun’un 529 ilâ 531. maddeleri, Kanun’un pay bedellerinin tamamının ödenmesi sistemini kabul etmesi dolayısıyla gereksiz hâle gelmişlerdir. Bahse konu hükümler kapsamında, şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortakların; koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri itibari değerleri nispetinde para olarak ödemeye mecbur oldukları, sermaye koyma borcunu tayin edilen müddet içinde yerine getirmeyen ortak, temerrüt faizini ve şirket mukavelesine cezai bir şart konmuşsa bunu da ödemekle mükellef oldukları ifade edilmekteydi.

Mülga Kanun’un 522. maddesi şirketin feshini, ihbar ve infisahı düzenlemektedir.

Madde 522- Ortaklardan birinin iflası halinde iflas idaresi en az altı ay önce ihbar etmek şartıyla şirketin feshini isteyebilir. Ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklı da ayni hakka sahiptir.

Böyle bir ihbar neticesinde şirket infisah ederek tasfiye haline girerse tasfiye memurları, aleyhine takibat yapılan ortağa düşen tasfiye payını iflas idaresine veya icra dairesine vermeye mecburdurlar.

Söz konusu madde ile ortaklardan birinin iflası durumunda madde metninde belirtilen şartların sağlanmasıyla beraber şirketin feshinin istenebileceği ve ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının da aynı hakka sahip olacağı hüküm altına alınmıştı. Bu durum, limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklıya şirketin fesih ve tasfiyesi isteyebilme imkânı sunmaktaydı.

Ancak 6102 sayılı Kanun’da bu veya buna benzer bir düzenlemeye yer verilmemekle beraber, konuyla ilgili olarak “Ortakların Kişisel Alacaklıları” başlıklı 133. madde hükme bağlanmıştır;

“MADDE 133- (1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesh olunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.

(2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.

(3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.

(4) Yukarıdaki hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.”

Bu hüküm, uygulamanın gereksinimlerine cevap verecek şekilde ve Yargıtay kararlarına göre Mülga Kanun’daki hükümlerden farklı düzenlenmiştir. Özellikle birinci fıkra, Mülga Kanun’un aksine, haklı ve doğru olarak sadece şahıs şirketlerine özgülenmiştir. 6762 sayılı Kanun’daki sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle anonim şirketlere ve “hisse senetleri”ne özgülenmiş bulunan ikinci fıkra “sermaye şirketleri” ibaresi kullanılarak limited şirketleri ve senede bağlanmamış payları da kapsayacak tarzda genişletilmiştir. Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz. Hükmün bir diğer yeniliği, haczin ve paraya çevrilmenin hangi hükümlere göre yapılabileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Nihayet, haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına olanak verilmiştir.

Görüldüğü üzere söz konusu hükümle, limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmemiştir. Bu durumda mülga Kanun’dan farklı olarak limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle şirketin feshi mümkün değildir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2014 tarih ve E.2014/13799, K.2014/19878 sayılı Kararı da bu duruma işaret etmektedir;

“Limited şirket ortağının şahsi borcu nedeniyle alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin davada; dava tarihinde mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 522. maddesi yürürlükte bulunmadığından ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının şirketin feshe tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmediğinden, mahkemece davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi isabetsizdir.”

Anılan davaya ilişkin karar tarihinde 6102 sayılı Kanun yürürlükte bulunduğundan, limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının şirketin feshini isteme hakkı bulunmamaktadır.

IV- SONUÇ

Limited şirket, anonim şirket ve sermayesi paylara bölünmüş şirket ile birlikte sermaye şirketleri arasında sayılmaktadır. Şirket tüzel kişiliği, şirketin işlem ve fiilleri neticesinde doğan borçlar dolayısıyla tüm malvarlığı ile sınırsız sorumlu olmaktadır.

Mülga Kanun döneminde limited şirket ortaklarının şahsi borçları nedeniyle şirketin feshinin istenmesi mümkün olup, ortaklardan birinin iflası durumunda madde metninde belirtilen şartların sağlanmasıyla beraber şirketin feshinin istenebileceği ve ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının da aynı hakka sahip olacağı hüküm altına alınmıştı. Ancak 6102 sayılı Kanun’da bu düzenlemeye yer verilmemiş ve dolayısıyla limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının şirketin feshe tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmemiştir. Bu durum, Mülga Kanun döneminde açılan ve 6102 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra tamamlanan davaların seyrini değiştirmiş ve limited şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini engellemiştir.

Ufuk ÜNLÜ*

Yaklaşım / Ağustos 2019 / Sayı: 320

*           Başbakanlık Başmüfettişi

(1)         M. E. CAN, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Limited Şirket Ortağının Borçları ve Yükümlülükleri”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2011, C. XV, Sa. 4, s.2.

(2)         U. ÜNLÜ, “Tüm Yönleriyle Limited Şirketler”, Terazi Hukuk Dergisi, C. 10, Sayı: 108, s.58.

(3)         CAN, agm, s.3

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top