Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve yükümlülerin üçüncü kişilerle gerçekleştirdikleri her türlü ilişki ve işlemi belge düzenine uygun şekilde kayıt altına alma zorunluluğunu öngören amir hüküm, Türk vergi sisteminde sağlıklı bir kayıt ve belge düzeninin oluşturulması amacıyla mükelleflerin riayet etmesi gereken temel ödevlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler kategorisinde değerlendirilen Türkiye’de, ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınması kadar, bu büyümeden elde edilen gelirlerin toplumsal kesimlere eşit ve adil bir şekilde dağıtılması hususu, kayıt dışı ekonominin geniş çaplı varlığı nedeniyle yıllardır çözüm bekleyen yapısal bir sorun alanı olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, Hazine ve Maliye Bakanlığı, ekonomik işlemlerin ve ticari faaliyetlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesini teminen, ödeme ve tahsilat işlemlerinde belirli tutarların banka veya finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmesini zorunlu hale getiren tevsik yükümlülüğü uygulamasını geliştirmiştir.
Bahse konu tevsik yükümlülüğü düzenlemesiyle, ticari işlemler neticesinde oluşan finansal hareketlerin şeffaf bir biçimde izlenmesi, bu suretle vergiyi doğuran olayların tespiti ve ödenmesi gereken vergi tutarlarının doğruluğunun mali kurumların kayıtları ve belgeleri vasıtasıyla kontrol edilebilmesi hedeflenmektedir. Bununla birlikte, düzenlemenin bir diğer temel amacı da kayıt dışı ekonomiyle mücadele çerçevesinde ekonomik faaliyetlerden doğan para hareketlerinin daha etkin bir şekilde izlenmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 459)’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 575)” ile tahsilat ve ödemelerin banka ve finansal kurumlar aracılığıyla yapılmasını zorunlu kılan tevsik sınırı 7.000 Türk Lirasından 30.000 Türk Lirasına yükseltilmiş, böylece nakit işlemlerin sınırlandırılması yolunda önemli bir adım atılmıştır. Ayrıca, 328 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, 17 Ekim 2024 tarihinden itibaren konut kira ödemelerine ilişkin 500 Türk Lirası alt sınırı kaldırılarak tüm kira ödemelerinin tevsik kapsamında yapılması sağlanmış ve nihayetinde 572 Seri No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Bakanlık, 7524 sayılı Kanun’dan aldığı yetki çerçevesinde mükellefiyeti bulunmayan kişileri de tevsik yükümlülüğü kapsamına dâhil etmiştir.
Bu yazımızda, ödeme ve tahsilat işlemlerinde tevsik zorunluluğuna ilişkin olarak getirilen güncel düzenlemeler, ilgili Genel Tebliğler ekseninde detaylı bir şekilde incelenecek ve söz konusu düzenlemelerin kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve ekonomik şeffaflık açısından taşıdığı önem değerlendirilerek tartışmaya açılacaktır.
Tevsik Zorunluluğunun Yenilikleri: Sınırın 7.000 TL’den 30.000 TL’ye Yükseltilmesi
Tevsik Zorunluluğunun Kapsamı, Yeni Tutarlar ve Uygulama Alanı
Tevsik zorunluluğu, mükellef olmayanlar arasında gerçekleşen işlemler dışında, 30.000 TL’yi aşan her türlü tahsilat ve ödemenin yalnızca aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması gerekliliğini ortaya koymakta olup, bu tür işlemlerin geçerliliği, söz konusu finansal kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi ile korelasyoneldir. Bu bağlamda, ticari hayatın tüm yönleri kapsama alınarak, mal teslimleri, hizmet ifaları ve çeşitli ödeme türleri (avans, depozito, pey akçesi gibi) de dâhil olmak üzere, tüm işlemlerin tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. İlgili düzenleme, işletmelerin kendi ortakları ve diğer gerçek veya tüzel kişilerle gerçekleştirdikleri tahsilat ve ödemelerde de geçerli olup, belirli sınırların aşılması durumunda bu işlemlerin aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması ve belgelendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, motorlu kara taşıtları kiralama faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin de, belirlenen tutarların üzerinde gerçekleştirdikleri işlemler için tevsik belgesi düzenlemesi zorunludur. Bu düzenleme, motorlu kara taşıtlarının tescil ve kayıt zorunluluğu olmayan türlerini de kapsamaktadır.
Bu çerçevede son düzenlemeler ışığında belirtmek elzemdir ki, tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, serbest meslek erbabı, kazançları basit usulde tespit edilenler, defter tutan çiftçiler, vergiden muaf esnaflar, mükellef olmayanlar (nihai tüketiciler dahil) iken tanıma mahal aracı finansal kurumlar ise, tahsilat ve ödemelere aracılık eden; bankalar, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketidir.
Mükellef Olmayanların Tevsik Zorunluluğu
Vergi Usul Kanunu uyarınca getirilen düzenlemeler kapsamında, mükellef olmayan kişilerin, tevsik zorunluluğu kapsamına giren mükelleflerden gerçekleştirecekleri mal ve hizmet alımlarında, 30.000 TL’yi aşan tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu düzenleme, taraflar arasında nakit akışını şeffaflaştırmayı, ekonomik işlemlerin kayıt altına alınmasını ve olası vergi kayıp-kaçağını önlemeyi amaçlamaktadır. Örneğin, kamu kurumunda memur olarak çalışan bir kişinin, beyaz eşya ticaretiyle uğraşan bir firmadan 35.000 TL tutarında bir televizyon satın alması durumunda, bu işlemde ödemenin doğrudan aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilmesi gereklidir. Aksi takdirde, hem televizyonu satın alan memur hem de satışı gerçekleştiren beyaz eşya şirketi, mevzuata aykırı işlem gerçekleştirdikleri gerekçesiyle ayrı ayrı cezai yaptırımla karşı karşıya kalacaktır. Bu tür uygulamalar, ekonomik düzenin sürdürülebilirliğini sağlamak için önemli bir denetim mekanizması oluşturmaktadır.
Banka Hesabı veya Kredi Kartı Bulunmayanların Tevsik Zorunluluğu
Banka hesabı veya kredi kartı gibi finansal araçlara sahip olmayan kişiler açısından, tevsik zorunluluğuna uyulabilmesi için özel düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda, ödeme yapmak isteyen kişinin, tahsilat yapan tarafın hesabının bulunduğu aracı finansal kurumun şubesine bizzat giderek, yapılan işlemle ilgili açıklamaları içeren ve finansal kurum tarafından düzenlenen belgeler karşılığında ödemesini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu durum, tahsilat ve ödemelerin kayıt altına alınmasını mümkün kılmakla birlikte, kişiler arasında doğrudan nakit akışını sınırlandırmayı hedeflemektedir. Örneğin, herhangi bir banka hesabı veya kredi kartına sahip olmayan bir birey, mobilya ticareti yapan bir firmadan 44.000 TL tutarında bir masa satın aldığında, bu ödemenin aracı kurumun şubesinde ilgili açıklamaları içeren bir dekont düzenlenmek suretiyle yapılması zorunludur. Bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerde tevsik yükümlülüğüne uyulmuş kabul edilecek ve herhangi bir cezai yaptırım söz konusu olmayacaktır. Ancak, bu düzenlemeye aykırı olarak ödemenin nakit şekilde yapılması ve tahsil edilen tutarın aracı kurumlara bildirilmemesi durumunda, her iki tarafa da cezai işlem uygulanması kaçınılmazdır.
Tevsik Zorunluluğu Kapsamında Belge Düzeni
Tevsik zorunluluğuna ilişkin işlemler, yalnızca tahsilat veya ödemenin aracı finansal kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi ile sınırlı olmayıp, bu işlemlerin belgelendirilmesini de kapsamaktadır. Bu bağlamda, aracı finansal kurumlarca düzenlenen dekontlar, hesap bildirim cetvelleri, alındı belgeleri ve benzeri evraklar, ilgili tahsilat veya ödemenin tevsik edildiğine dair hukuki geçerlilik taşımaktadır. Ancak, aracı kurumlarca düzenlenen bu belgeler, sadece tahsilat veya ödeme işlemini doğrulamaya yönelik olup, Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi gereken fatura, fiş, gider pusulası gibi belgelerin hazırlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Bu durum, ticari işlemlerin hem hukuki hem de mali boyutlarının düzenli bir şekilde denetim altına alınmasını sağlamayı hedeflemekte ve bu yönde taraflara sorumluluklar yüklemektedir.
İşletme Ortak ve Personeline Yapılan Ödemelerde Tevsik Zorunluluğu
Bir işletmenin, çalışanlarına veya ortaklarına yaptığı ödemelerde, ilgili ayda 30.000 TL’yi aşan her türlü ücret, prim, ikramiye, avans, aidat veya huzur hakkı ödemesi, aracı finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmek zorundadır. Bu ödemeler sırasında, kanuni kesintilerin düşülmesinden sonra kalan net tutarın, finansal kurum tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi, bu yükümlülüğün yerine getirildiği anlamına gelmektedir. Benzer şekilde, işletmelerin ortakları veya üçüncü kişilerle gerçekleştirdiği tüm tahsilat ve ödemelerde de, eğer işlem tutarı 30.000 TL’yi aşıyorsa, aracı finansal kurumların devreye girmesi ve bu işlemlerle ilgili düzenlenen belgelerle sürecin kayıt altına alınması gerekmektedir. Bu uygulama, işletme faaliyetlerinin daha şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlarken, vergisel denetim süreçlerinde de tarafların yükümlülüklerini açık ve kesin bir şekilde yerine getirdiğini belgelemelerine olanak tanımaktadır.
Aynı Gün İçerisinde Yapılan İşlemler: Toplamda 30.000 TL’yi Aşan Durumlar
Aynı gün içerisinde aynı kişi veya kurumlarla gerçekleştirilen işlemlerin toplam tutarının 30.000 TL’yi aşması durumunda, her bir işlem ayrı ayrı belirlenen haddin altında dahi olsa, işlemlerin tamamı 30.000 TL sınırını geçtiği için, bu işlemler yalnızca aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmalı ve tevsik edilmelidir. Bu düzenleme, 575 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde detaylı bir şekilde örneklerle açıklanmış olup, tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda ise söz konusu fiile mevzu cezai yaptırımlar uygulanacaktır.
Örnek 1:
Tevsik zorunluluğu kapsamında bulunan (AB) A.Ş., aynı gün içerisinde (VY) Ltd. Şti.’den sırasıyla 10.000 TL, 10.000 TL, 8.000 TL ve 3.000 TL tutarında dört ayrı mal alımı gerçekleştirmiştir. Her bir işlem, tek başına 30.000 TL’lik sınırın altında kalsa da, tüm işlemlerin toplam tutarının 30.000 TL’yi aşması nedeniyle, son işlemin tahsilat ve ödemeleri, aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmak ve tevsik belgesi ile belgelenmek zorundadır. Bu örnekte olduğu gibi yapılan işlemi belgeleyecek mahiyete konu tevsik zorunluluğuna uyulmaması, hem (AB) A.Ş. hem de (VY) Ltd. Şti. için cezai yaptırımlara yol açacaktır.
Kısım Kısım Yapılan Ödemeler: Toplam Tutarın Dikkate Alınması
30.000 TL’yi aşan işlem tutarlarının kısım kısım ödenmesi durumunda, her bir ödeme, işlem tutarının toplamına bakılmaksızın, aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmalı ve tevsik edilmelidir. Bu uygulama, taksitli ödemelerin de içinde olduğu her türlü işlem için geçerlidir. Söz konusu işlemlerin toplam bedelinin, her bir taksit için de tevsik edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tevsik zorunluluğuna uyulmaması, hem mükellefler hem de finansal kurumlar açısından cezai sorumluluk doğuracaktır.
Örnek 2:
Avukatlık mesleğini icra eden (T) mükellefi, (K) A.Ş.’ye verdiği hukuk danışmanlık hizmeti karşılığında toplam 160.000 TL alacak ve bu bedel, 15.000 TL’lik taksitler halinde ödenecektir. Her ne kadar her bir taksit ödendiğinde serbest meslek makbuzunun yalnızca 15.000 TL üzerinden düzenlenmesi gerekse de, sözleşmenin toplam tutarının 30.000 TL’yi aşması ve ödemelerin kısım kısım yapılması, her bir taksitin aracı finansal kurumlar aracılığıyla tevsik edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu duruma uyulmaması, hem serbest meslek erbabı (T) hem de (K) A.Ş. için cezai yaptırımların uygulanmasına neden olacaktır.
Kapsamda Olmayan Tahsilat ve Ödemeler
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda belirtilen merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile bu idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin faaliyetlerinden kaynaklanan tahsilat ve ödeme işlemleri, aracı finansal kurumlar aracılığıyla tevsik edilmesi zorunluluğundan muaf tutulmuş bulunmaktadır. Bu muafiyet, söz konusu idarelerin kamu hizmetlerine ilişkin işlemlerinin niteliği ve özel düzenlemelerle belirlenmiş yasal altyapılarından kaynaklanmaktadır.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde faaliyet gösteren ve sermaye piyasası araçlarının işlem gördüğü piyasalarda işlem yapma yetkisine sahip aracı kurumların gerçekleştirdiği tahsilat ve ödeme işlemleri, sermaye piyasasının özel düzenlemelerle yönetilmesi ve bu kurumların işlem şeffaflığını sağlayan bağımsız denetim mekanizmalarına tabi olması nedeniyle bu kapsam dışında bırakılmıştır.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da tanımlanan yetkili döviz müesseselerinin gerçekleştirdiği döviz alım-satım işlemleri karşılığında yapılan tahsilat ve ödemeler de, bu işlemlerin genellikle hızlı ve uluslararası piyasaların dinamiklerine uyum sağlamak zorunda olması sebebiyle, tevsik zorunluluğundan muaf tutulmaktadır.
Tapu sicil müdürlüklerinde gerçekleştirilen işlemler sonucu ortaya çıkan tahsilat ve ödemeler, Noterlerde yapılan işlemlerden doğan tahsilat ve ödemeler ve yine 5018 sayılı Kanun kapsamındaki kamu idareleri, yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları, kamu niteliğindeki meslek kuruluşları veya bunların döner sermayeli işletmeleri tarafından yapılan ihale işlemlerine ilişkin teminat yatırımları da, kamu yararı gözetilerek kapsam dışına alınan işlemler arasında yer almaktadır.
6362 sayılı Kanun kapsamında faaliyet gösteren Borsa İstanbul A.Ş.’ye bağlı Kıymetli Madenler Piyasası’nda işlem yapma yetkisi bulunan kurumların, faaliyet konularına uygun olarak gerçekleştirdiği işlemlerden doğan tahsilat ve ödemeler de, piyasa işleyişinin kendine özgü yapısı dikkate alınarak kapsam dışında bırakılmıştır.
Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerin, 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında faaliyet gösteren toptancı halleri ile yaptığı satışlara ilişkin tahsilat ve ödemeler ile çiftçilerin bu ürünleri ticaret borsalarına tescil ettirerek gerçekleştirdiği satışlardan kaynaklanan tahsilat ve ödemeler, tarımsal üretimin doğası ve küçük ölçekli üreticilerin piyasa entegrasyonunu kolaylaştırma amacıyla bu kapsam dışında tutulmaktadır.
Tevsik zorunluluğu kapsamında bulunan mükellefler haricindeki kişilerin, yabancılar ve Türkiye mukimi olmayan gerçek kişilerle gerçekleştirdiği tahsilat ve ödeme işlemleri de, belirli şartlar dahilinde bu zorunluluktan muaf kılınmıştır. Ancak bu durum, fatura düzenlenirken yabancı kişi ya da kuruluşların pasaport numaralarının belirtilmesi koşuluna tabidir ve tahsil edilen tutarların aracı finansal kurumlara yatırılmasına yönelik bir süre sınırlaması bulunmamaktadır.
Ceza Uygulaması
Tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilmesi zorunluluğuna uyulmaması durumunda, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası uygulanmaktadır. Bu cezai yaptırımın temel amacı, kayıt dışılığı önlemek ve mali denetim süreçlerinin etkinliğini artırmaktır. Tahsilat ve ödemelerin banka, finans kurumları veya posta idareleri tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmemesi durumunda ise her bir işlem için işleme konu olan tutarın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. (7524 Sayılı Kanun) Ancak bu oran, 2 Ağustos 2024 tarihinden önce %5 olarak uygulanmakta idi. (556 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğ) Bu düzenleme, mükelleflerin finansal işlemleri şeffaf bir şekilde kayıt altına almasını teşvik etmekte ve vergi uyumunu artırmayı hedeflemektedir.
Konut Kira Ödemelerinde Tevsik Zorunluluğu: Genel Düzenleme ve Belge Sistemi
Konut ve iş yeri kiralamalarına ilişkin tahsilat ve ödeme işlemleri, 328 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği doğrultusunda tevsik zorunluluğuna tabidir. Bu düzenleme, hem kiraya veren hem de kiracı tarafını kapsamakta olup, tahsilat ve ödemelerin bankalar veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) gibi kurumlar tarafından düzenlenen belgelerle gerçekleştirilmesini şart koşmaktadır. Kiraya ilişkin işlemlerin güvence altına alınması ve kayıt dışılığın önlenmesi hedefiyle getirilen bu düzenleme, kira bedeline dair haftalık, günlük veya kısa süreli kiralamalarda da geçerliliğini korumaktadır. Ancak, kira bedellerinin mahkeme veya icra yoluyla tahsil edilmesi ya da ayni olarak ödenmesi durumunda, tevsik zorunluluğunun kapsamı dışında kalmaktadır.
Hisseli gayrimenkullerin kiralanmasında ise özel bir kolaylık sağlanmış; kira bedelinin tamamının hissedarlardan birine, tebliğde belirtilen kanallar aracılığıyla ödenmesi durumunda, tevsik yükümlülüğünün yerine getirilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda, bankalar veya PTT aracılığıyla yapılan para yatırma, havale, EFT, çek, banka kartı ya da kredi kartı gibi araçlarla gerçekleştirilen ödemeler için düzenlenen dekontlar veya hesap bildirim cetvelleri, tevsik edici belge niteliğindedir. Ayrıca, bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan işlemler de aynı kapsamda değerlendirilmektedir. Kiracıların, banka şubelerine giderek kira ödemesini; T.C. kimlik numarası, vergi kimlik numarası, isim ve “kira ödemesi” açıklaması ile gerçekleştirmesi durumunda da yükümlülük yerine getirilmiş olmaktadır.
Tevsik Yükümlülüğüne Uyulmaması Halinde Uygulanacak Yaptırımlar ve Özel Usulsüzlük Cezaları
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi, tevsik zorunluluğuna uyulmaması durumunda uygulanacak özel usulsüzlük cezalarını düzenlemektedir. Söz konusu maddede, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesiyle getirilen yükümlülüklere aykırı davrananlar için belirli sınırlar dahilinde yaptırımlar öngörülmektedir. 28 Temmuz 2024 tarihli ve 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 13 üncü maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, bu tebliğe aykırı davrananlara uygulanacak ceza tutarları aşağıda belirtilen tutarlardan az olmamak üzere işleme konu tutarın %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği yönünde belirlenmiştir.
•Birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı için asgari 20.000 TL,
•İkinci sınıf tüccar, defter tutan çiftçi ve kazancı basit usulde tespit edilenler için asgari 10.000 TL,
•Diğer mükellef grupları için ise asgari 5.000 TL.
Cezanın üst sınırı ise bir takvim yılı için toplam 20 milyon TL ile sınırlanmıştır. Ayrıca, aykırılığın takip eden beş iş günü içinde ilgili idareye kendiliğinden bildirilmesi halinde, özel usulsüzlük cezası kesilmemesi gibi bir avantaj sağlanmıştır.
Her takvim yılı başında, bu cezalar, Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranına göre artırılmaktadır. Bu uygulama, hem caydırıcılığı artırmakta hem de ekonomik koşullara uygun bir ceza sistemi sunmaktadır. Bununla birlikte, bankalar, finans kurumları veya posta idareleri gibi aracılar tarafından düzenlenen belgelerle tahsilat veya ödeme yapılmadığı takdirde, belirlenen bu cezalara muhatap olunması kaçınılmazdır.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Örnek Durumlar ve Açıklamalar
328 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği, uygulamada karşılaşılabilecek olası durumlar için somut örnekler sunarak, mükelleflerin tevsik zorunluluğuna uygun davranmalarını kolaylaştırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, kira bedellerinin bankalar aracılığıyla ödenmesi sırasında açıklama kısmına “kira ödemesi” ibaresinin yazılması gibi hususlar, düzenlemenin etkinliğini artırmak açısından büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, ortak kullanım alanına sahip gayrimenkullerde yapılan ödemelerde, hissedarların bu düzenlemelere uygun davranması gerektiği özellikle vurgulanmaktadır.
Belge düzeninin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve mükelleflerin cezai yaptırımlara maruz kalmaması için hem kiracıların hem de kiraya verenlerin dikkatli davranması ve ödemelerin ilgili mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi, sadece bireysel sorumluluklarla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda kayıt dışılıkla mücadeleye de doğrudan katkı sağlamaktadır.
Konu ile ilgili 328 seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer alan örnekler aşağıdaki gibidir:
Örnek 1: Gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan (A), sahibi olduğu gayrimenkulünü, 2024 yılında mükellefiyeti bulunmayan (B)’ye konut olarak kiraya vermiş olup konutun aylık kira bedeli 20.000 TL’dir. Yapılan araştırmalar sonucunda, 2024 yılı Kasım ayına ait kira bedelinin elden ödendiği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemesi nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, gayrimenkul sermaye iradı yönünden mükellefiyeti bulunan kiraya veren (A) ve mükellefiyeti bulunmayan kiracı (B)’ye 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; elden tahsil edilen ve ödenen 20.000 TL kira tutarı için bu tutarın %10’u oranında hesaplanan (20.000 TLx0,10=) 2.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı olan 5.000 TL’nin altında kaldığından, (A) ve (B)’ye ayrı ayrı Kasım ayı için (1x5.000=) 5.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Kiracı (B)’nin; ödemenin tevsik zorunluluğuna uymadan yapıldığını, ödemeyi takip eden beş iş günü içerisinde kendiliğinden idareye bildirmesi durumunda ise kiracı (B)’ye özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir.
Örnek 2: Gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan (C), sahibi olduğu gayrimenkulünü 15/10/2024 tarihinden itibaren vergi mükellefi olmayan (D)’ye aylık 25.000 TL’ye konut olarak kiraya vermiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, 2024 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira bedellerinin 10.000 TL’sinin banka aracılığıyla, kalan 15.000 TL’sinin ise elden ödendiği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, kiraya veren (C) ile kiracı (D)’ye, her bir işlem için 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden tahsil edilen ve ödenen 15.000 TL kira tutarı için bu tutarın %10’u oranında hesaplanan (15.000 TLx 0,10=) 1.500 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı olan 5.000 TL’nin altında kaldığından, (C) ve (D)’ye ayrı ayrı Ekim, Kasım ve Aralık ayları için (3x5.000=) 15.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Aynı durumun 2025 ve sonraki yıllarda da devam etmesi halinde, bu yıllar için belirlenecek asgari ceza tutarları dikkate alınacaktır.
Örnek 3: Gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan (E) sahibi olduğu gayrimenkulünü, 2024 yılında serbest meslek kazancı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan (F)’ye konut olarak aylık 25.000 TL’ye kiraya vermiştir. Serbest meslek erbabı (F), kiraladığı konutu mesleki faaliyetinden bağımsız olarak ikamet amaçlı olarak kullanmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, kiracı (F)’nin 2024 yılı Kasım, Aralık aylarına ilişkin kira bedellerini elden ödediği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, kiraya veren (E) ve kiracı (F)’ye 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden tahsil edilen ve ödenen 25.000 TL kira tutarı için bu tutarın %10’u oranında hesaplanan (25.000 TLx0,10=) 2.500 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı olan 5.000 TL’nin altında kaldığından, (E) ve (F)’ye ayrı ayrı Kasım ve Aralık ayları için (2x5.000=) 10.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 4: Gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan (G) ve (H)’nin, %50 hisse nispetinde sahibi oldukları gayrimenkul, 2024 yılında ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan ve bilanço esasına göre defter tutan (I)’ya iş yeri olarak aylık 40.000 TL’ye kiraya verilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, kiracı (I)’nın 2024 yılı Ekim, Kasım aylarına ilişkin kira bedellerini elden ödediği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, gayrimenkul sermaye iradı yönünden mükellefiyeti bulunan kiraya veren (G) ve (H)’ye ayrı ayrı olmak üzere 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre, ticari kazanç mükellefi (I)’ya ise 213 sayılı Kanunun mükerrer 355inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; kiraya veren (G) ve (H)’ye, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, hisseleri nispetinde elden tahsil ettikleri 20.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (20.000 TLx0,10=) 2.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı olan 5.000 TL’nin altında kaldığından, toplamda iki ay için (2x5.000=) 10.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Kiracı (I)’ya, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden ödediği 40.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (40.000 TLx0,10=) 4.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı 20.000 TL’nin altında kaldığından, toplamda iki ay için (2x20.000=) 40.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Kiracı (I) tarafından, kira bedelinin tamamının hissedarlardan herhangi birine bankalar veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla ödenmesi durumunda ise hem kiraya verenler hem de kiracı tarafından tevsik yükümlülüğünün yerine getirildiği kabul edilecektir.
Örnek 5: Gayrimenkul sermaye iradı yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan ve gelir vergisine ilişkin başka bir faaliyeti bulunmayan (İ)’ye ait olan gayrimenkul, 2024 yılının Ekim ayından itibaren 30.000 TL’ye iş yeri olarak ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan ve bilanço esasına göre defter tutan (J)’ye kiraya verilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, kiracı (J)’nin, 2024 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin kira bedellerinin 10.000 TL’sini banka aracılığıyla, kalan 20.000 TL’sini ise elden ödediği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, kiraya veren (İ)’ye 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre, ticari kazanç mükellefi kiracı (J)’ye ise 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; kiraya veren (İ)’ye, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden tahsil ettiği 20.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (20.000 TLx0,10=) 2.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı olan 5.000 TL’nin altında kaldığından toplamda üç ay için (3x5.000=) 15.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Kiracı (J)’ye, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden ödediği 20.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (20.000 TLx0,10=) 2.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı 20.000 TL’nin altında kaldığından toplamda üç ay için (3x20.000=) 60.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Aynı durumun 2025 ve sonraki yıllarda da devam etmesi halinde, bu yıllar için belirlenecek asgari ceza tutarları dikkate alınacaktır.
Örnek 6: Bilanço esasına göre defter tutan ticari kazanç mükellefi (K), ticari işletmesine kayıtlı gayrimenkulü, 2024 yılının Ekim ayından itibaren 350.000 TL’ye iş yeri olarak (L) A.Ş.’ye kiraya vermiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda, kiracı (L) A.Ş.’nin, 2024 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin kira bedellerinin 100.000 TL’sini banka aracılığıyla, kalan 250.000 TL’sini ise elden ödediği tespit edilmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, kiraya veren (K)’ye ve kiracı (L) A.Ş.’ye 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; kiraya veren (K) ve kiracı (L) A.Ş.’ye, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden ödenen ve tahsil edilen 250.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (250.000 TLx0,10=) 25.000 TL ceza tutarı, asgari ceza tutarı 20.000 TL’nin üzerinde olduğundan, toplamda üç ay için (3x25.000=) 75.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Aynı durumun 2025 ve sonraki yıllarda da devam etmesi halinde, bu yıllar için belirlenecek asgari ceza tutarları dikkate alınacaktır.
Örnek 7: Sahibi olduğu konutu kısa süreli olarak günlük, haftalık veya aylık olarak kiraya veren ve bu faaliyeti nedeniyle işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari kazanç mükellefi (M), 2024 yılının Ekim ayında on beşer günlük konaklayan müşterileri (N) ve (O)’nun her birinden 60.000 TL hizmet bedelini peşin olarak elden tahsil etmiştir. Bu durumda, elden yapılan kira ödemeleri nedeniyle tevsik zorunluluğuna uyulmadığından, kiraya veren ticari kazanç mükellefi (M)’ye 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre, müşteri (N) ve (O)’ya ise ayrı ayrı olmak üzere 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Buna göre; kiraya veren (M)’ye, her bir işlem için ayrı ayrı olmak üzere, elden tahsil ettiği 60.000 TL kira tutarlarının %10’u oranında hesaplanan (60.000 TLx 0,10=) 6.000 TL ceza tutarı, 2024 yılına ilişkin belirlenen asgari ceza tutarı 10.000 TL’nin altında kaldığından toplamda iki işlem için (2x10.000=) 20.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Müşteri (N) ve (O)’nun her birine ise elden ödedikleri 60.000 TL kira tutarının %10’u olarak hesaplanan ve asgari ceza tutarı üzerinde kalan (60.000 TLx0,10=) 6.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Tevsik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeni ile adına ceza kesilen mükellefler, 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesinde ve “Uzlaşma” başlıklı Üçüncü Bölümünde yer alan ilgili hükümlerden faydalanabileceklerdir.
Sonuç olarak, gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde yaygın bir şekilde karşılaşılan kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi ve vergi tabanının genişletilmesi amacıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan tahsilat ve ödeme tevsiki zorunluluğunun, gerek mükellefler gerekse mükellef olmayanları kapsayacak şekilde genişletilmesi; finansal işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamak, vergi kayıplarını minimize etmek ve mali sistemin şeffaflığını artırmak adına kritik bir reform niteliği taşımaktadır. Söz konusu düzenlemeler, mükelleflerin beyannamelerinin doğruluğunu bankacılık sistemi aracılığıyla denetlenebilir kılmanın yanı sıra, beyanname vermeyen veya eksik beyanda bulunan kişi ve kurumların, sistemin doğal akışı içinde denetim kapsamına alınmasını hedeflemekte ve böylece kayıt dışılıkla mücadelede caydırıcı bir mekanizma oluşturmaktadır.
Bununla birlikte, 575 ve 572 Seri No’lu VUK Genel Tebliğleri ile 328 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin ortaklaşa meydana getirdiği bu yapı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın teknolojik kapasitesini ve veri analizine dayalı risk odaklı denetim yeteneğini güçlendirmekte, tahsilat ve ödeme verilerinin aracı kuruluşlar vasıtasıyla sağlanması sayesinde, beyan edilen veriler ile gerçek ekonomik aktiviteler arasındaki tutarsızlıkların tespit edilmesini mümkün kılmaktadır. Bu bağlamda, tahsilat ve ödeme tevsiki zorunluluğuna aykırılık hallerine uygulanacak olan özel usulsüzlük cezası, yalnızca cezai bir yaptırım olmanın ötesinde, sistemin etkinliğini artıran ve tüm tarafları kayıtlı ekonomi sistemine entegre olmaya teşvik eden bir düzenleyici araç olarak öne çıkmaktadır.
Neticede, bu reformlar, ülkemizin vergi sistemine olan güveni artırırken, hem vergi gelirlerinin sürdürülebilir bir şekilde yükseltilmesini hem de ekonominin daha şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlayan köklü dönüşümleri desteklemekte; aynı zamanda da kayıt dışılıkla mücadelede güçlü bir iradenin yansıması olarak Türkiye’nin mali disiplin vizyonuna katkı sağlayan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Burcu ALPTEKİN
Vergi Müfettişi