Bir şirketin, ortağından alacağı olabileceği gibi ortağına borcu olması da pekâlâ mümkün.
Her iki durumda da özellikli ve dikkat edilmesi gereken konular var.
131/231 ORTAKLARDAN ALACAKLAR HESAPLARI İÇİN;
Bu hesaplardaki yüksek ve uzun süreli bakiyeler için adat hesabı yapılarak ortaklar adına fatura kesilmesi gerektiğini söylemeye gerek yok sanırım.
Zira, Kurumlar Vergisi Kanununda düzenlenen transfer fiyatlandırması hükümlerine göre, ortaklara sunulan finansman hizmeti için emsallere uygunluk ilkesi baz alınarak faiz hesaplanması gerekiyor. Ayrıca işlem bir "finansman hizmeti" sayıldığı için KDV'nin konusuna da giriyor ve dolayısıyla düzenlenen faturada KDV'nin de hesaplanması gerekiyor.
331/431 ORTAKLARA BORÇLAR HESAPLARI İÇİN İSE;
Bu sefer borcu veren taraf ortak olduğu için durum farklı. Borcu veren ortak da bir şirket ise bu takdirde ortak olan şirketin adat faturası kesmesi gerekir. Bu durumda, borcu kullanan şirket tarafından alınan adat faturasında yer alan finansman gideri; kurumlar Vergisi Kanunundaki örtülü sermaye hükümleri ve finansman gider kısıtlaması düzenlemelerinde yer alan kısıtlamalar göz önünde bulundurulmak suretiyle gider olarak dikkate alınabilir.
Diğer taraftan, 331/431 hesabında uzun süredir süregelen yüksek bakiyelerin sebepleri üzerinde de durulması gerekir. Zira, bu hesaplardaki uzun süreli yüksek bakiyeler vergisel yönden bir risk unsuru olarak algılanabilir.
Bu noktada şu hususa da dikkat çekmekte fayda var. Ortaklara olan borçların sermayeye eklenerek bakiyenin kapatılması ve aynı sermayenin bu şekilde artırılması mümkün. Ancak, Ticaret Bakanlığının Ticaret Sicil Müdürlüklerine göndermiş olduğu 2 Ocak 2014 tarihli iç yazışmasına göre, ortaklardan sadece nakit olarak alınan borçlar sermaye artırımına konu edilebiliyor.
Örneğin, huzur hakkı borcu ya da mal/hizmet alımı gibi sebeplerden kaynaklanan borçlar sermaye artırımına konu edilemiyor.
ORTAKLARDAN DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇ ALINMASI İSE BAŞLIBAŞINA ÖNEMLİ VE ÇOK YÖNLÜ BİR KONU:
Bu durumda, döviz cinsinden işlemlere kısıtlama getiren, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/34 Tebliğin 8 inci maddesi ve TCMB'nin Sermaye Hareketleri Genelgesi hükümlerinin de dikkate alınması gerekiyor.
Buradan da şöyle bir sonuç çıkıyor:
Fon fazlası olan firmanın fon açığı olan aynı holding bünyesindeki firmaya veya grup firmasına grup içi dövizle borçlanma ya da borçlandırmanın, ancak takibinin Türk lirası cinsinden yapılması kaydıyla mümkün.
GÖRÜLECEĞİ GİBİ, ŞİRKET ORTAKLARINDAN DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇ KULLANILMASI OLDUKÇA ÖZELLİKLİ BİR KONU. VERGİ KANUNLARI İLE BİRLİKTE, 32 SAYILI KARARA İLİŞKİN TEBLİĞ VE SEMAYE HAREKETLERİ GENELGESİ HÜKÜMLERİNİN DE GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI GEREKİYOR.