EKONOMİ gazetesi yazarı, yeminli mali müşavir Abdullah Tolu,  şirketlerin aktiflerinde en az 2 yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satılması halinde yüzde 75 olan kurumlar vergisi istisnasının yüzde 50’ye düşürüldüğünü belirterek, “OVP’de hedeflenen amaç, verimli olmayan istisnaların kaldırılmasıydı. Oysa bu uygulama reel sektör açısından en verimli istisnaydı” dedi.

Cumhurbaşkanı kararıyla, şirketlerin aktiflerinde en az 2 yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri, kurucu senetleri, intifa senetleri, rüçhan hakları ve girişim sermayesi yatırım fonlarına katılma paylarının elden çıkarılması halinde yüzde 75 olan kurumlar vergisi istisnasının yüzde 50’ye düşürülmesini değerlendiren Abdullah Tolu, “İştirak hisseleri başta olmak üzere bu senetleri satanların, vergi yükleri biraz daha ağırlaştı” dedi.  

Bu kararın 27 Kasım Çarşamba gününden itibaren yapılan satışlar için geçerli olduğunu, daha önceki tarihlerde, bu yıl içinde yapılan satışlarda yüzde 75’lik oranın uygulanacağını aktaran Tolu, “Baktığımızda Orta Vadeli Program’da da (OVP) istisna muafiyetlerinin azaltılmasına dönük hedefler vardı. Oradaki amaç, vergi kanunlarında yer alan, etkinliğini, verimliliğini kaybetmiş istisnaların kaldırılması veya oranlarının düşürülmesiydi. Şöyle bir gerçek var, bu oranı indirilen iştirak hissesi, girişim sermayesi, yatırım fonlarına katılma paylarının satışı, belki de istisnaların içerisinde en verimli olanıydı. En verimli istisnaydı reel sektör açısından. Bu yönüyle uygulamada bir terslik var. Aslında bu oranın düşürülmemesi lazımdı” dedi.

“Anayasa’ya aykırılık söz konusu değil”

Cumhurbaşkanı kararının, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı doğrudan vergilerin payının artırılacağı söylemine uygun olduğunu vurgulayan Tolu, “Çünkü burada şirketlerden yüzde 25 daha fazla kurumlar vergisi alınacak satışlarla ilgili. Çarşamba günü yürürlüğe giren karar, tartışma da yarattı. Hatta Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunan bile oldu. Ama Anayasa’nın 73’üncü maddesi doğrultusunda vergi kanunlarında Cumhurbaşkanı’nın muafiyet, istisna ve indirimlerle ilgili bir yetkisi, varsa o bu yetki kullanılabilir. Kurumlar Vergisi  Kanunu’ndaki 5. maddede de yüzde 0’a kadar indirme veya yüzde 100’e kadar artırma yetkisi verildiği için oranın 75’ten 50’ye düşürülmesinde Anayasa’ya aykırılık söz konusu değil” bilgisini verdi.

“Uygulama, en fazla 5-6 milyar TL getirir”

Özellikle taşınmazların kısmi bölünmesi kaldırıldıktan sonra, iştirak hisselerinin daha fazla önem kazandığını belirten Abdullah Tolu, “Buradan gelecek para en fazla 5-6 milyar TL. Çok yüksek bir gelir de beklenmiyor. Burada öngörülmeyen şey, bu çok verimli bir istisnaydı. Alınan karar, OVP’deki hedefle tam olarak uyuşmuyor. Yani buna gelene kadar gerçekten azaltılması, kaldırılması gereken çok istisna var. Bunun iştirak hisseleri satışı istisnasından başlamaması gerekirdi” diye konuştu.

Öte yandan yürürlüğe giren yeniden değerleme oranına da değinen Tolu, şöyle devam etti: “Bugüne kadar özellikle bütün vatandaşları ilgilendiren düzenlemelerde oranı Sayın Cumhurbaşkanımız olumsuz etkilemeyecek şekilde belirledi. Yeniden değerleme oranı 43,93 olarak açıklandı ama bugüne kadar, örneğin emlak vergisinde hiçbir zaman yeniden değerleme oranı kadar artırılmadı. Cumhurbaşkanının yetkisi ölçüsünde, yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırıldı. Ben vergi cezaları, gelir vergisi tarifesi, diğer istisna ve indirimler ile ilgili alanlarda yeniden değerleme oranı kadar artacağını ama o Motorlu Taşıtlar Vergisi ve Emlak Vergisi’nde yarısının uygulanacağını düşünüyorum. Toplumu oluşturan bütün bireylerin rahatsız edilmemesi olgusu var. Enflasyon etkisinin biraz arındırılması lazım. Aynı zamanda Hazine’ye de bir gelir sağlanması lazım. Emlak Vergisi, 85 milyon vatandaşı ilgilendiriyor. Sadece ev sahiplerini ilgilendirmiyor.  Emlak Vergisi’ni yüksek oranda ödediği takdirde, kirasına yansıtacak.”

“Enflasyon muhasebesi, Hazine’ye de şirketlere de bekleneni vermedi”

Vergi kanunlarındaki tutarlar yeniden değerlemeye bağlandığı için vergi açısından aralıkta çok yoğun bir ay geçireceklerinin altını çizen Tolu, “Tabii bu süreç içerisinde yeni bir torba kanun gelebileceğini tahmin etmiyorum. Yıl sonu itibariyle bu konuyla ilgili bir değerlendirme mutlaka yapılacak. Özellikle reel sektörün şu anda en çok şikayet ettiği konu,  enflasyon düzeltmesi. Maliye’nin kendisi de şikayet ediyor. Çünkü, Maliye buradan bir gelir bekliyordu, o geliri alamadı. Şirketler, enflasyonun etkisinin giderileceğini, fiktif kârların değerlendirmeyeceğini düşünüyorlardı. O da öyle olmadı. Diğer tarafta meslek mensupları var. Yeminli ve serbest mali müşavirlerde inanılmaz bir iş yoğunluğu oldu. Çoğu işi bıraktı. Muhasebecilik dışında başka mesleklere yöneldi. Artık gerçekten özellikle meslek mensupları açısından enflasyon muhasebesi, işin içinden çıkılmaz hale geldi. Bir uygulama eğer herkesi bu kadar rahatsız ediyorsa kaldırmak lazım” dedi.  

Diğer taraftan gayrimenkul yatırım ortaklıkları (GYO) ve gayrimenkul yatırım fonları (GYF) için istisna uygulamasına devam etmeleri için yüzde 50 kâr dağıtma şartı getirildiğini hatırlatan Abdullah Tolu; bu uygulamanın, 2025 yılı başından itibaren yürürlüğe gireceğini kaydetti. Bunlara yüzde 10 Asgari Kurumlar Vergisi getirildiğinin de altını çizen Tolu, “Ben Asgari Kurumlar Vergisi’ndeki oranın Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yüzde 0’a düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şu anda GYO ve GYF’lerin statü yapısı ve mali imkanları, her ikisini de kaldıramayacak düzeyde. Elimizde gayrimenkul sektörüyle ilgili bir imkan bulunuyor. Yabancıların GYO ve GYF’lere talepleri var. Bu imkanı da öldürmememiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“Alacaklarda geriye doğru, maaşlarda ileriye doğru endeksleme oksimorondur”

Doç. Dr. Derya Hekim de yeniden değerleme oranı konusunda, “Devlet kendi alacaklarında geriye doğru, maaşlarda ileriye doğru bir endeksleme öngörüyor. Bunun oksimoron olduğunu düşünüyorum” yorumunu yaptı.   “Yeniden değerleme oranı açıklandığında hemen, ‘Biz bunu böyle uygulamayacağız. Burada Cumhurbaşkanı takdir yetkisini kullanacak ve biz bu Merkez Bankamızın hedeflediği enflasyon oranında yeniden değerlemeyi uygulayacağız’ açıklaması da çok daha uygun olurdu” diyen Hekim, böylece pozitif bir sinyal gönderilmiş olacağını, beklentiler konusunda da oldukça olumlu bir süreç olabileceğini ifade etti. Yeniden değerleme oranı uygulanmaya başlayınca, enflasyon görünümünde bir miktar bozulmayla karşılaşılabileceğini söyleyen Hekim, “Bu konuda tekrar ayarlama yapmakta fayda var. Cumhurbaşkanı'nın bir açıklamayla ayarlama yapmasının, hem beklentiler açısından hem enflasyona etki açısından uygun olacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu.

“Güven kayboldu, sosyal bunalımın içerisindeyiz”

Öte yandan bütçede bir vergi kaybı olacağının altını çizen Derya Hekim, açığı tasarrufla kapatmaya çalışmak gerektiğini söyledi. Bütçede istenilen tasarruf oranlarının hâlâ gerçekleşmediğini belirten Hekim, şöyle devam etti: “Biraz daha buralara dikkat edilse,  bu konuda birtakım önlemler alınsa enflasyonla mücadele için de sosyal anlamda da çok daha doğru olur. Maalesef sosyal uyumu da bu doğrultuda kaybetmeye başladık. Kimsenin devletin kurumlarına güveni kalmadı. Devletin istatistik kurumuna zaten güven yok oldu ve biz ciddi bir güven bunalımı içerisindeyiz. Bir sosyal bunalım içerisindeyiz. Ne yazık ki bunun kötü etkilerini böyle devam ederse görmeye başlarız. Aslında görüyoruz da çevremizde olan olaylardan ama maalesef bunu anlayamıyoruz. Bizim en baştan bu güven ortamını yeniden yaratmamız lazım. Bunun için de aslında kolay ama siyasi birtakım sonuçları olan adımlar atılabilir. Maliye politikasının bazı kesimlerin üzerine daha fazla gidebilmesi çok önemli. Bazı teşvikler iptal ediliyor. Bakan Mehmet Şimşek bir şeyler yapmaya çalışıyor.”

“Har vurup harman savuracak zamanda değiliz”

Kendisinin teşvik verilmesi taraftarı bir iktisatçı olduğunu ifade eden Hekim, bununla birlikte verilen teşvikin de takip edilmesi gerektiğini, verilen her teşvikin yerine ulaşıp ulaşmadığını, istenilen çıktıların alınıp alınmadığına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Kamu harcamasının da çok önemli bir konu olduğunun altını çizen Hekim, “Biz zaten enflasyonla mücadele ediyoruz. Bunu yaparken,  elimizdeki kaynakları, enflasyonun bazı kesimler üzerinde yarattığı negatif etkileri bertaraf etmek için kullanmalıyız.  Har vurup harman savuracak zamanda değiliz. O yüzden bence bütün vergi teşvikleri toptan iptal edilip tekrar baştan düzenlenmeli. Ne yapılması gerekiyorsa, arz potansiyelimizi, sanayi potansiyelimizi, yüksek teknoloji potansiyelimizi en çok artıracak yerlere bu teşviklerin en fazla fayda sağlayabilecek şekilde dağıtılması gerekiyor. Maalesef elimizdeki kıt olan kaynağı yanlış yönetiyoruz. Bunu doğru yöneterek enflasyonla mücadelenin etkilerini hafifletebilme imkanımız var” şeklinde konuştu.

https://www.ekonomim.com/gundem/abdullah-tolu-cumhurbaskani-karari-reel-sektor-acisindan-en-verimli-istisnaya-dokundu-haberi-783613

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Yetki Alanı Dışında ve Tarafların Farklı Birimlerde Bulunmaları Halinde Tapu İşlemlerinin Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı 3 Aralık 2024 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 32741 Çevre, Şehircilik…
  • Tapu İşlemlerinde Mülkiyet Devri İşlemleri, Herhangi Bir Tapu Müdürlüğü'nden Doğrudan Karşılanabilecek (Resmi Gazetede Yayımlandı) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca hazırlanan "Yetki Alanı Dışında…
  • ARTIRIMLI ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI TUTARLARI ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI: Normal Ceza 1)     Vergi Usul Kanunu 353/1-2.…
Top