Karşılığında herhangi bir mal ya da hizmet alımı olmadan düzenlenen belgelere sahte belge adı verilir. Örneğin bir A şirketi, bir benzinlikten hiç almadığı benzin için aldığı fatura hem benzinlik için (düzenleyici) hem de A şirketi için (kullanıcı) sahte belge olarak değerlendirilir.
Neden sahte belgeye ihtiyaç duyulur sorusunun cevabı ise; sahte belgeyi alan şirket hem giderlerini artırıp daha az gelir/kurumlar vergisi vermekte hem de (indirilecek) KDV açısından avantaj sağlamaktadır.
Bu nedenle Vergi Usul Kanunu m. 359’da caydırıcılığı artırmak amacıyla sahte belge suçuna ilişkin 3 ila 8 yıl hapis cezası öngörülmektedir. Ayrıca idari para cezası da bulunmakta…
Sahte belgeyi kullanmak isteyenlere sahte belge düzenleyip/satmak amacıyla kurulan yerlere ilişkin bir kontrol ve önleme mekanizması olarak Vergi Usul Kanunu’nda 153/A ve 160/A maddeleri düzenlenmiştir.
VUK’un 153/A maddesi bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde özellikle sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerin daha sonra vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlara binaen mükellefiyet kayıtları silinenlerin yeniden işe başlamaları için belli oranlarda teminat vermelerini düzenlemiştir.
Buna göre vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlara binaen, özellikle sahte belge düzenlendiği ve ticari, zirai ve/veya serbest meslek faaliyetinin olmadığı tespit edilip mükellefiyet kayıtları silinen; serbest meslek erbabı, şahıs işletmelerinde işletme sahibi, adi ortaklıklarda ortaklardan her biri, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari yüzde 10'una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari yüzde 10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüsler, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenler, düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenler, yeniden işe başlama bildiriminde bulunmaları durumunda işe başlayabilmeleri için, tüm vergi borçlarını ödemiş ve 6183 sayılı Yasa m.10 uyarınca teminat olarak sayılanlardan “para, bankalar tarafından verilen süresiz ve şartsız teminat mektupları ile sigorta şirketleri tarafından verilen süresiz ve şartsız kefalet senetleri ve devlet iç borçlanma senetlerinden” en az birinden düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10’u kadar teminat vermesi gerekmektedir. Bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 690 bin TL’den az 10 milyon TL’den fazla olmaması da gerekir[1]. VUK m.153/A uyarınca sahte belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10’u 2024 yılı için 690 bin TL’den az ise yüzde 10’luk oran değil, 690 bin TL teminat alınacaktır.
Örneğin 600 bin TL’lik sahte fatura kullanmaktan kaynaklı mükellefiyeti silinen bir kişi 2024 yılında tekrar işe başlama bildiriminde bulunursa 600 bin TL’nin yüzde 10’u kadar yani 60 bin TL teminat yatırması gerekecektir. Ancak yüzde 10 yani 60 bin TL’lik tutar 2024 yılı için asgari 690 bin TL’nin altında kaldığı için verilecek teminat tutarı 690 bin TL olacaktır.
Başka bir örnek ise 7 milyon TL’lik sahte fatura kullanmaktan kaynaklı mükellefiyeti silinen bir kişi 2024 yılında tekrar işe başlama bildiriminde bulunursa 7 milyon TL’nin yüzde 10’u kadar yani 700 bin TL teminat yatırması gerekecektir. Yüzde 10 yani 700 bin TL’lik tutar 2024 yılı için asgari 690 bin TL’nin altında kalmadığı için verilecek teminat tutarı 700 bin TL olacaktır.
Özetle VUK m.153/A uyarınca inceleme sonucu mükellefin düzenlediği sahte belge tutarının 690 bin TL’den az olmamak üzere yüzde 10’u tutarında bir teminat vermesi halinde mükellefiyet tesisi gerçekleştiriliyordu.
Ancak bu maddeye 2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı Kanunla 10 milyon TL’lik üst sınır getirilmiştir.
Lakin sorun şurada başlıyor; diğer müessese olan VUK m.160/A uyarınca ise Risk Analiz Merkezince yapılan değerlendirmeler sonucu vergi dairesine VUK m.160/A koduyla sisteme düşmekte vergi dairesince mükellefin ikametgahı ve iş yeri adreslerinde yoklama yapılmakta ve bunun sonucunda da mükellef VUK m.160/A kapsamında terk olarak sistemden kapatılmaktadır.
Bu işlemin sonucunda yine aynı şekilde 690 bin TL’den az olmamak üzere düzenlendiği tespit edilen sahte belge tutarının yüzde 10’u oranında teminat vermesi durumunda ancak mükellefiyet açılmaktadır.
Daha da önemlisi VUK m.160/A teminatla ilgili olarak alt sınır ve teminat çeşitleri için VUK m.153/A maddesine atıfta bulunarak belirlenmiştir. Ancak 2 Ağustos 2024 tarihli 7524 sayılı Kanun VUK m.153/A’ya teminata 10 milyon liralık üst sınır getirildi lakin VUK m.160/A’da ise herhangi bir üst sınır belirlenmemiştir.
Ayrıca VUK m. 160/A’da ise sadece risk merkezinin tespiti ve vergi dairesinin yoklaması sonucu mükellefiyet kapatılmaktadır kaldı ki yoklama, mükellefin ikametgahı ve iş yeri nezdinde olumlu tutulsa dahi mükellef kapatılmaktadır ve düzenlendiği tespit edilen sahte belge tutarının yüzde 10’u oranında teminat alınmadan mükellefiyet açılamamaktadır.
Bu noktada VUK m. 160/A “…153/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan asgari teminat tutarından az olmamak üzere, sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10'u tutarında aynı maddede belirtilen türde teminat verilmesi…” fıkrası ile VUK m. 153/A’nın asgari teminat tutarına atıf yapmakta üst sınırına atıf yapmayarak bir ikilik doğurmaktadır.
Gelir İdaresinin bu konuya ilişkin makul bir açıklamasının olacağını düşünmekteyim. Zira bu ikilik, sorun doğuracak gibi.
Prof. Dr. Murat Batı
https://t24.com.tr/yazarlar/murat-bati/vuk-m-160-a-ya-iliskin,46379
[1] 28.07.2024 tarih ve 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m.5 ile yapılan değişiklik.