Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), sosyal sigortacılık ilkelerine dayalı, etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve mali açıdan sürdürülebilir, çağdaş standartlarda sosyal güvenlik sistemini yürütmek amacıyla kurulmuş bir kurumdur.
Ülkemizde sosyal güvenliğin finansmanının başlıca kaynağını sigortalıların ve işverenlerin ödedikleri primler oluşturmaktadır.
Bu nedenle, mali açıdan sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için söz konusu primlerin süresinde tahsil edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Primlerin süresinde ödenmemesi/tahsil edilememesi sosyal sigorta yardımlarının (emekli aylığı, geçici iş göremezlik ödenekleri, sağlık hizmetleri vd.) SGK’ca sağlanamaması sakıncasını doğurduğu gibi, SGK’nın daha fazla bütçe açığı vermesine, bu durum ise üretim, yatırım, eğitim gibi daha verimli alanlarda kullanılması gereken genel bütçe gelirlerinin (vergi vd.) bu açıkların kapatılmasında kullanılması şeklinde olumsuzluğa yol açmaktadır.
Konu bu denli önemli olmasına rağmen, ülkemizde sosyal sigorta primlerinin tahsili tam anlamıyla gerçekleşmemektir.
2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı’ndaki verilere göre 2023 yılı itibariyle SGK’nın prim tahsilat oranı %85 olup, bu oranın 2028 yılında %90’a çıkarılması hedeflenmiştir.
SGK’nın 2023/Aralık ayı istatistiklerine göre aylık prim geliri 168 milyar liradır.
Yukarıda belirtilen tahsilat oranı (%85) dikkate alındığında her ay ortalama 25-30 milyar lira tutarındaki primin tahsil edilemediği anlaşılacaktır.
Sayıştay’ın SGK ile ilgili hazırladığı 2022 yılı Denetim Raporu’na göre, SGK’nın Kasım/2022 itibariyle yaklaşık 363 milyar lira birikmiş alacağı bulunmaktadır.
Yine, SGK’nın belediyeler, bağlı kuruluşlar ve belediye şirketlerinden prim ve gecikme cezası ve/gecikme zammı olarak 38.6 milyar lira alacağı söz konusudur.
SGK alacaklarını etkin bir şekilde takip ediyor mu?
Bu sorunun cevabını Sayıştay’ın 2022 yılı Denetim Raporu’ndaki tespitlere bakarak vereceğiz.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun “Çeşitli Mali Hükümler” başlıklı 37’nci maddesinde; süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları ve katılım paylarının SGK alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un üç maddesi (51, 102, 106) hariç diğer maddelerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Hal böyle olmasına karşın, Sayıştay’ın 2022 yılı Denetim Raporunda icra ve haciz süreçlerinin sağlıklı işlemediği yönünde genel bulguya yer verilerek, aşağıdaki tespitler yapılmıştır.
-
a) İcraya intikal eden kurum alacaklarının tahsil edilememesi
İcraya intikal eden SGK alacaklarının önemli bir bölümünün tahsil edilemediği, tahsilat oranının %50’den daha az kaldığı görülmüştür.
Buna göre, 2016-2022 yılları arasında toplam 112.413.996.782,63 TL alacak için icra süreci başlatılmış olmakla birlikte icraya intikal ettirilen alacakların 43.093.821.221,89 TL’si tahsil edilebilmiş ve son 7 yıl için icra tahsilat oranı %38,23 olarak gerçekleşmiştir.Sayıştay, icraya intikal ettirilen Kurum alacaklarının tahsilini zorlaştıran temel unsurlar olarak aşağıdaki hususlara dikkat çekmiştir.
-
i) İcra memuru sayısının yetersizliği
2020 yılında 1312 olan toplam icra memuru sayısı 2022 yılı sonu itibarıyla 1284 kişiye inmiştir.
İcra memuru sayısının yetersiz olması, takip edilen dosyaların uzun süre sonuçlandırılamamasına ve dolayısıyla icra yoluyla tahsil edilen alacak miktarının düşük olmasına neden olmuştur.
-
ii) Haczedilen menkul ve gayrimenkullerin satış oranının düşük olması
Kurum alacaklarının icra yoluyla tahsilatının sağlanmasında önemli ve önleyici yöntemlerden biri olan haciz usulünün kullanılarak haciz konulan malların sayısının artmasına rağmen satış oranının düşük kalması da icra tahsilat oranlarının düşük olmasına yol açmıştır.
2016-2022 yılları arasında toplam 758.168 adet menkul mal için haciz işlemi uygulanmışken bu yıllar arasında toplam menkul mal satışı sayısının 12.264’de kaldığı, aynı durumun, 2016-2022 yılları arasında toplam 450.406 adet gayrimenkul mal için haciz işlemi uygulanmışken bu yıllar arasında toplam gayrimenkul mal satışı sayısı da 1.449’da kalmıştır.
iii) İcra satış birimlerinin dağınık bir şekilde yapılanması
Kurum alacaklarının garanti altına alınabilmesi için icra memurları tarafından borçlunun menkul ve gayrimenkulleri üzerinde haciz işlemi uygulansa da satış aşamasında icra birimlerinin dağınık yapılanmasının ve profesyonel bir şekilde icra satış birimlerinin oluşturulmamasının icra tahsilat oranlarının düşük olmasında önemli bir etken olmuştur.
-
b) Kurum alacaklarının düzenli olarak icraya aktarılmaması ve tebligat işlemlerinin gecikmesi
Vadelerinde tahsil edilemeyen SGK alacaklarının topluca belirli dönemlerde icraya aktarılmasını sağlayan otomatik icra sisteminin düzenli olarak çalıştırılmadığı ve icraya aktarılan Kurum alacaklarının borçlulara tebliğ edilmesinde gecikmeler yaşandığı tespit edilmiştir.
SGK tarafından 2007-81 sayı ve ‘Kurum alacaklarının otomatik olarak icra havuzuna aktarımı, İcra Takip Haciz ve Satış Servisleri’nin yeniden yapılandırılması’ konulu Genelge yayımlanmış olmasına rağmen, SGK alacaklarından icra havuzuna aktarma işleminin 2022 yılında 2 kez gerçekleştirilmiş ve 49 bin 858 dosya icraya aktarılmıştır.
Aynı zamanda, icraya intikal ettirilen dosya sayıları ile icraya intikal ettirildiği halde tebliğ yapılamayan dosya sayıları incelendiğinde; 2020 yılında icraya intikal ettirilen dosyaların %47’sinin, 2021 yılında icraya intikal ettirilen dosyaların %40’ının, 2022 yılında icraya intikal ettirilen dosyaların ise %37’sinin ilgililere tebliğ edilemediği görülmüştür.
Ek olarak, vadesi gelen alacağın vadesinin geçmiş olmasına rağmen icraya geç intikal ettirilmesi veya icraya intikal ettirilmesine rağmen ödeme emrinin geç tebliğ edilmesi nedeniyle şirketin gayrifaal olduğu tarihlerden sonra tebliğ işlemlerinin gerçekleştirildiği örneklerle karşılaşılmıştır.
-
c) Hacizli araçlara yakalama şerhi konulmasına ilişkin uygulama birliğinin bulunmaması
SGK tarafından haciz işlemi uygulanan araç sayısının yüksek olmasına rağmen yakalama şerhi konulan araç sayısının oransal olarak düşük kaldığı görülmüştür.
SGK’nın ülke genelinde haciz işlemi uygulamış olduğu araç listesinde 781 bin 956 adet araç bulunduğu ve bu araçların 692 bin 356 adedinde (%88,54) haciz şerhi, 55 bin 81 adedinde (%7,04) yakalama şerhinin bulunduğu ve 34 bin 519 adedinde (%4,42) satış şerhi veya kesin satış şerhinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Hacizli araçlara yakalama şerhi konulmaması nedeniyle icraya intikal edilen Kurum alacaklarının tahsil edilmesinde hacizli araçların satışının oranı düşük kalmıştır.
-
d) İdari para cezalarının tebliğ edilmemesi veya geç tebliğ edilmesi
Kanunla getirilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya geç olarak yerine getirilmesi hâlinde SGK’ca kesilecek idari para cezalarının ilgililere hiç tebliğ edilemediği veya tespit edildiği tarihten çok zaman geçtikten sonra tebliğ edildiği durumların olduğu görülmüştür.
Mevzuata göre, idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmesiyle tahakkuk edeceği ve 15 gün içerisinde ödeneceği veya aynı süre içerisinde Kuruma itiraz edilebileceği, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenmeyen idari para cezalarının da gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilmesi gerektiği halde, yapılan incelemeler sonucunda, 55 bin 567 işverene 5510 sayılı Kanun’un 102’nci maddesi uyarınca bazı fiillerden ötürü idari para cezası uygulanması gerektiği halde tebligat işlemlerinin yapılmadığı veya yapılamadığı tespit edilmiştir.
Sayıştay’ın 2022 yılı SGK denetiminde yaptığı yukarıdaki tespitler bize yasal süresi içinde ödenmeyen Kurum alacaklarının etkin bir şekilde takip edilmediğini, personel eksikliği ve diğer nedenlerle hem borçların icraya intikal ettirilmesinde, hem de icraya intikal ettirilen borçlarla ilgili haciz ve satış işlemlerinde yetersiz kalındığını, bu durumun birikmiş Kurum alacaklarının her geçen yıl giderek artmasına yol açtığı, ayrıca borçlarını zamanında ödeyen ve ödemeyen işverenler arasında haksız rekabete yol açarken, bir yandan da yeniden yapılandırma/af beklentilerini artırdığı görülmektedir.
Dolayısıyla, hem borçlarını süresinde ödeyen ve ödemeyenler arasındaki haksız rekabetin önlenmesi, hem de etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini sağlanmak amacıyla kurulmuş olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hem bütçe açıklarının azaltılması, hem de kendisine kanunla verilmiş yükümlülüklerini istenilen seviyede yerine getirebilmesi için Sayıştay Raporu’nda da dikkat çekilen konulardaki sorunların çözümüne yönelik gerekli çalışmayı yapması, tahsilat işlemlerini kolaylaştıracak dijital uygulamalardan daha fazla yararlanması faydalı olacaktır. Celal ÖZCAN