Danıştay 7. Daire |
Tarih : 14.12.2022 |
Esas No : 2019/3660 Karar No : 2022/5093 |
VUK Md. 10 6183 s. AATUHK Md. Mük. 35 |
TASFİYE OLAN ŞİRKETİN VERGİ BORCUNDAN KANUNİ TEMSİLCİNİN SORUMLULUĞU |
Asıl borçlu şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmasından sonra ticaret sicil kaydının tasfiye sonucu terkin edildiği; asıl amme borçlusu şirketin tüzel kişiliğinin son bulmuş olması halinde vergi borcunun şirketin kanuni temsilcisinden takibi mümkün ise de, öncelikle tarhiyatın kanuni temsilci adına yapılarak tebliği gerekmekte olup, davacı adına ihbarname düzenlenmeksizin doğrudan kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği hk.
İstemin Konusu: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 15.05.2019 tarih ve E:2019/317, K:2019/466 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Tasfiye Halinde ... Petrol Ürünleri Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinin 2011, 2012, 2014 ve 2015 yıllarına ait muhtelif amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesiyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilcisi sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, 2012 yılının muhtelif dönemlerine ait özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezası ve gecikme faizine ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 31.12.2018 tarih ve E:2018/980, K:2018/1729 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu ... Petrol Ürünleri Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinin 2012 takvim yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporuyla, ithal ettiği baz yağları taahhütlerine uygun kullanmadığı, herhangi bir işleme tabi tutmaksızın doğrudan veya basit bir karışımla yoğunluğunu değiştirmek suretiyle baz yağ olarak teslim ettiği, düzenlenen bazı satış faturalarının sahte, bazılarının ise muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğundan bahisle anılan asıl borçlu şirket adına cezalı tarhiyat yapılarak özel usulsüzlük cezası kesildiği, asıl borçlu şirketin açtığı davada, mahkemece, vergi tekniği raporunun ihbarnameyle birlikte tebliğ edilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle verilen iptal kararının Danıştay Yedinci Dairesince onandığı ve karar düzeltme aşamasından da geçerek kesinleştiği; bu aşamada davalı idarece asıl borçlu şirket adına dönemi ve tutarı aynı yeni bir ihbarname düzenlenerek 05.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihbarnamelere karşı dava açılmaması üzerine 25.08.2015 tarihli ödeme emrinin düzenlenerek ilanen tebliğ edildiği sonra da amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsilinin mümkün olmadığından bahisle davacı adına ödeme emri düzenlendiği; öte yandan, asıl borçlu şirketin 23.11.2012 tarih ve 8200 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan ilk ilanla tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru olarak davacının atandığı, tasfiye sürecinin tamamlanmasından sonra 17.03.2015 tarih ve 8780 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan ve 11.03.2015 tarihinde tescil edilen aynı tarihli Genel Kurul Kararı ile şirketin ticaret sicil kaydının tasfiye sonucu terkin edildiği; asıl amme borçlusu şirketin tüzel kişiliğinin son bulmuş olması halinde vergi borcunun şirketin kanuni temsilcisinden takibi mümkün ise de, öncelikle tarhiyatın kanuni temsilci adına yapılarak tebliği gerekmekte olup, davacı adına ihbarname düzenlenmeksizin doğrudan kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Karar: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 15.05.2019 tarih ve E:2019/317, K:2019/466 sayılı kararının onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.