I- GİRİŞ

6183 sayılı yasanın 13. maddesine göre ihtiyati haciz kamu alacağının korunmasında en etkili ve mükellef bakımından da risk yaratabilecek yollardan biridir. Buna göre ihtiyati haciz durumunda ortada kesin bir borç bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanununda düzenlenen ihtiyati haczin 6183 sayılı AATUHK’na göre korunmasında uygulanan şekli de 6183 sayılı yasanın 13. maddesinde düzenlenmiştir. Haciz ihtiyatidir, çünkü kesin ve son bir haciz değildir, bir tedbir olarak uygulanmaktadır. Kanun gerekçelerinde ihtiyati haczin sebeplerinin sınırlı olduğu belirtildikten sonra bunların, kaçakçılık, borçlunun adresinin malum olmaması, adresinin değiştirilmesi ve yeni adresinin vergi dairesine bildirilmemesi, borçlunun kaçması, sahip olduğu mallarını dolaylı ve doğrudan yollarla kaçırması vb. kamu alacağının korunması için acil önlemlerin alınması gerekli haller olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.

İhtiyati haciz uygulamasında “ihtiyati hacze ilişkin haciz varakasının” düzenlenmesi ve buna göre mükellefler nezdinde hacze başlanması gerekmektedir. İhtiyati haciz kararının alınması ile ihtiyati haciz varakasının düzenlenmesi süreç olarak ve işlem olarak farklı işlemlerdir. Haczin yapılabilmesi için  kararın alınması gerekir. Varaka ise haczin uygulanması ile ilgilidir. Bu nedenle önce kararın alınması, sonra haczin uygulanıp ihtiyati haciz varakasının düzenlenmesi ve son olarak da ihtiyati haciz varakasının mahallin en büyük memuruna imzalatılması gerekmektedir. Buna karşın ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra, ihtiyati haciz varakasının düzenlenmesi kararın uygulanmasına ilişkin bulunduğundan tekrar en büyük memur tarafından imzalanması bir zorunluluk olmamaktadır. En büyük memurun yetki vereceği yardımcıları veya diğer alacaklı idarenin diğer yetkilileri tarafından imzalanması mümkündür.

II- BANKALARDA MEVZUATI VEYA ALACAĞI BULUNMAYAN MÜKELLEFLERİN GELECEKTE DOĞABİLECEK  ALACAKLARINA HACİZ KONULABİLİR Mİ?

Başlangıçta bankalarda mevduatı veya bir başka şekilde alacağı ve hakkı bulunmayanların ileride doğacak mevduat, alacak ve haklarına ihtiyati ve kesin haciz konulma uygulaması yapılmıştır.

Kamu alacağından borçlu olan bir kişinin bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına karşın ileride tahakkuk edecek alacağından yararlanılmak üzere geleceğe yönelik olarak bankalara haciz veya ihtiyati haciz tebliği, haczin borçlunun mevcut bir malın konu alması esasına aykırı düşer. Bunun yanı sıra, bankanın bu hacizler karşısında daima uyanık bulunmasını ve bankanın elinden geçen her türlü mal, hak ve alacakta haciz veya ihtiyati haciz olup olmadığını araştırmasını gerektirir. Bankalara böyle bir külfet yüklemek ise neredeyse imkansızı talep etmek olur.

Maliye Bakanlığı tarafından da 284 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliğinde bu durum göz önünde bulundurularak ve esasen henüz mevcut olmayan bir alacağın ne kesin olarak ve ne de ihtiyati olarak haczinin mümkün olmadığı belirtilerek bu şekilde haciz işlemi uygulanmaması gerektiği vurgulanmıştır.

Bu durumda Maliye Bakanlığı tarafından muhtemel vergi borcu iddiasıyla gelecekte doğabilecek alacaklarına haciz konması işlemi hukuka aykırıdır. Uygulamada Gelir İdaresi Başkanlığı, bankalara muhtemel alacak doğacağı beklentisiyle borçlu mükelleflerin olmayan mevduatlarına  haciz konulması işlemi hukuki görülmemektedir.

III- VERGİ BORCU İDDİASIYLA GAYRİMENKUL HACİZLERİNDE MİKTAR BELİRTİLMESİ GEREKLİ MİDİR?

Bir diğer hatalı uygulama ise, vergi borcu nedeniyle taşınmaz mal hacizlerinde konulacak haciz şerhinde miktar belirtilmesi zorunludur. Uygulamada borçlu mükelleflerin tapudaki mal varlıklarına konulacak hacizlerde idare tarafından bankalara yollanılacak yazılarda mutlak surette miktar belirtilmesi gerekmektedir.  6183 sayılı yasanın 62. maddesine göre gayrimenkullerin teminat olarak beyan edilmesi durumunda gerek ihtiyati ve gerekse kesin hacizlerde amme alacağının miktar olarak beyan edilmesi zorunludur(1). Daha sonra gayrimenkul üzerine aynı kamu idaresi veya başka idareler tarafından konulan hacizlerin birini diğerinden ayırabilmek için ve mahcuz gayrimenkulun tapu kaydı üzerinde bulunan takyidatların tapu dairesi tarafından bilinebilmesi ve haczedilen gayrimenkulun bir başkasına rehinli olması durumunda ise, bu rehinin alacaklısının  hacizden haberdar edilebilmesi için tapu dairelerine tebliğ edilecek hacizlerde, hacze konu olan amme alacağının miktar olarak bildirilmesi gerekmektedir.

IV- SONUÇ VE ÖZET

Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan 292 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği ile;

a) Taşınmazların teminat olarak alınması veya ihtiyati ve kesin olarak haczi dolayısıyla tapu idarelerine tebliğ edilecek olan hacizlerde, hacze sebep olan kamu alacağının miktarının mutlaka açık olarak belirtilmesi,

b) Yasanın 88. maddesi gereğince gemilerin haczinin de taşınmazların haczi hakkındaki esaslara tabi tutulmuş olduğundan, bunların haczinde de geminin sicilinin tutulduğu daireye tebliğin mutlaka alacak miktarının açık olarak yazılmak suretiyle yapılması,

c) Hacze neden olan kamu alacağı miktarının haciz tarihinden sonra artması halinde resen; borçlu tarafından ödemede bulunmak veya sair şekillerde tahsilat yapılmak suretiyle azalması halinde de ilgililer tarafından talep edildiği takdirde, kalan borç miktarının ilgili tapu veya liman idarelerine bildirilmesi gerektiğini açıklamıştır. Bu durumda, taşınmaz hacizlerinde miktar belirtilmesi zorunluluğu mutlak surette vardır. Yine, bankalara yazılacak haciz yazılarında borçlu mükellefinin ileride doğması  muhtemel alacağı için haciz konulamayacaktır.

Daha sonra yayınlanan  amme alacakları ile ilgili genel tebliğ seri A sıra no 1’de de bu hükümlere paralel düzenlemeler yapılmış, tebliğin ikinci bölüm: “menkul malların haczi ve satışı, üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi ve diğer taraftan aynı tebliğin üçüncü bölümünde de gayrimenkul malların ve gemilerin haczi bölümünde 292 seri nolu genel tebliğe paralel düzenlemeler yer almaktadır(2). DR. MUSTAFA ALPASLAN

https://www.hukukihaber.net/odeme-emri-teblig-edilmeden-mukelleflerin-banka-hesaplari-bloke-edilebilir-mi

----------------

(1) Yılmaz Kazım, “Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa”, Ceka Yayınları, Aralık 2006, Ankara, s.178-180

(2) Tahsilat Genel Tebliği Seri: A - Sıra No:1 s.72-82, (RG Bkz. 30/6/2007-26568 Sayı

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top