Kurye taşıma şirketleri tarafından taşınan eşya ile ilgili düzenlenen tutanaklara göre ceza uygulaması
Son zamanlarda özellikle, bir ilden veya ilçeden başka bir ile sevk edilen ticari mallar ile ilgili malların varış merkezlerinde düzenlenen tip yaygın denetim tutanaklarına göre özel usulsüzlük cezaları kesilebilmektedir. Burada kesilen ceza daha çok kargo şirketlerinin çalıştırdıkları şoför veya diğer elemanların beyan ve ifadelerine göre düzenlenen tutanaklardan kaynaklanmaktadır. Bu tutanaklarda malı sevke eden yani malı satan şirketin yetkililerinin beyan ifade ve imzaları bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile, satıcı şirketin yetkililerin bu karşı denetim tip tutanaklarında hiçbir görüş, beyan ve ifadelerine de yer verilmemektedir.
Son yıllarda, Büyükşehirlerden yollanan konfeksiyon ürünü vb. ticari mallarda müşteri konumunda olan farklı illerde müşteriler nezdinde düzenlenen tutanaklarda satıcı firmalara cezalar yağmur gibi yağmaktadır.(1)
Malı sevk edilen satıcı firmaların ticari malları ile ilgili genellikle kargo şirketleri sevke konu malların faturalarını sevk sırasında ibraz etmedikleri için kargo şirketlerinin elemanlarının beyan ve ifadelerine göre satıcı firmalara ceza kesilmektedir. Oysaki sevke konu malın faturası düzenlenmiş olduğu gibi, bu mala ilişkin irsaliye ve ambar tesellüm fişinde bütün ayrıntılar yer alabilmektedir.
Son zamanlarda, satıcı firmaların kargo şirketleri ile yolladıkları mallarla ilgili olarak satıcı firma adına kesilen cezalar gerek ödenmesi sırasında ve gerekse bu cezaların hatalı oldukları iddiasıyla vergi mahkemelerinde dava açılması sırasında pek çok problemler ile karşılaşılmaktadır. Örneğin, satıcı firmaya (25) ayrı tutanak dolayısıyla, satıcı firmanın vergi dairesi tarafından kesilen özel usulsüzlük cezalarına (25) ayrı dava dilekçesi hazırlamak gerekmektedir. Dolayısıyla (25) ayrı dava masrafı, harç ve posta gideri yatırmak gerekmektedir. Bu durum yargılamanın iktisadi ilkesine ve usul ekonomisine aykırılık teşkil etmektedir. Burada kesilen her ceza ihbarnamesindeki ceza miktarının 149.00 TL olduğunu kabul ettiğimizde bu cezaların dava açılmaksızın 213 sayılı VUK 376. maddeye göre ödenmesi durumunda cezaların zaten 100.00 TL’ye düşeceği kuşkusuzdur. Dava açma masrafları da zaten yaklaşık olarak vergi mahkemesinde her bir dava dilekçesi dava açma giderleri olarak 220,00 TL’ye tekabül etmektedir.
Sonuç olarak, esasen ortada ciddi bir sorun olarak, satıcı firmaların sattıkları mallarla ilgili olarak kargo şirketleri bu sevk edilen mallarla ilgili fatura, irsaliye vb. evrakları ibraz etmediği için satıcı firmaları haksız yere ceza ödemek zorunda kalmaktadırlar. Esasen burada satıcı firmaların hiçbir suçu da söz konusu değildir. Sadece burada malı taşıyan kargo şirketinin personelinin yanlış beyanı satıcılar aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Burada esasen sorgulanması gereken husus şudur: satıcı firmanın beyan ve ifadesine müracaat edilmeden kargo şirketinin şoför veya personelinin ifadesine dayalı olarak satıcı şirkete ceza kesilmemesi gerekmektedir. Çünkü karşı denetim tutanağında satıcı firma ile ilgili hiçbir imza yoktur. düzenlenen karşı denetim tutanağında ise, yetkisiz olan taşıyıcı kargo şirketinin normal personelinin yetkisiz imzası söz konusudur. Esasen, taşınan kargo paketinde satışa konu fatura, irsaliye vb. evraklarda mevcuttur. Burada kargo şirketinin elamanın taşınan mallarla ilgili faturaları ibraz etmemesi dolayısıyla satıcı firma adına tutanak düzenlenerek ceza kesilmesi hukuka uyarlı görülmemektedir.
Uygulamada, satıcı firmaların beyan ve ifadelerinin yer verilmediği tutanaklarda sadece kargo şirketinin şoförünün imzasına göre ceza kesilemeyeceğine ilişkin mahkeme kararları bulunmaktadır(2).
213 sayılı VUK’nun yoklama fişi başlıklı 131. maddesinde ise, yoklama sonuçlarının tutanak mahiyetinde olan yoklama fişine aktarılacağı ve bu yoklama fişlerinin ise (2) nüsha düzenlenerek bir nüshasının orada hazır bulunan mükellefe veya adamına bırakılması ve imza ettirilmesi gerekmektedir. Bazı hallerde ise, mükellefin yetkili adamının o esnada orada bulunmaması veya imza atmaktan çekinmesi halinde bu fişe bu durum yazılarak polis, jandarma veya muhtar ve ihtiyar meclisine imzalattırılması gerekmektedir(3).
Karşı denetim tutanaklarında satıcı firmanın imzası bulunmadığı için denetim elemanları “denetim sırasında mükellef şirket yetkilisi araçta bulunmadığından tutanak araç sürücüsüne imzalattırılmıştır”biçiminde kaşeler basılarak tutanak satıcı firmanın gıyabında tanzim edilmektedir. Böyle bir tutanak düzenleme şekli esasen 213 sayılı VUK 131. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan, Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen bir kararda ise; “özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, faturanın verilmediğinin ve alınmadığının birlikte tespit edilmesi gerektiği”şeklinde karar verilmiştir. Bu karara göre özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için yapılan tespitlerin satıcı cephesinde de yani olayda satıcı firmanın yetkililerinin imzalarının alınmasına ve tamamlattırılmasına da ayrıca ihtiyaç bulunmaktadır. Aksi takdirde tek taraflı alıcı beyanları veya kargo şirketinin personelinin beyanları bu fiillerin işlendiğinin ve ceza kesilmesi için yeterli görülmemektedir. Yine, Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen bir başka kararda ise; “Özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için öncelikle belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının ve bulundurulmadığının saptanmadığına ilişkin hukuken geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmektedir. İdari cezalar için de geçerli olan cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan failin cezalandırılamayacağı yolundaki ceza hukuku ilkesi gereğince varsayım ya da kıyas yoluyla ceza uygulanması olanağı bulunmadığından davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında isabet görülmemiştir.”Şeklinde karar verilmiştir(4). Cezaya maruz kalan satıcı firmalar kendilerine kesilen cezaların sayıca fazla olması halinde bu cezaları yargıya taşımak yerine ödemeleri gerektiği sanki zorlanmaktadır. Diğer taraftan, cezaya maruz kalan şirketler vergi mahkemesinde bu cezaların iptali için dava açmaları halinde ise her bir ihbarname için ayrı bir dava dilekçesi düzenlemek ve açmak zorunda kalacaklardır. Esasen, bu uygulamada hukuken tartışılmalıdır. Çünkü, 2577 sayılı İYUK’nun 5 ve 12. maddelerine göre birden çok işleme tek dava dilekçesi ile dava açılması olanaklıdır. Çünkü, maddi ve hukuki yönden bağlılık mevcut olan hallerde tek dava dilekçesi ile birden çok cezaya dava açılması mümkündür. Uygulamada vergi mahkemeleri ayrı ayrı kesilmiş özel usulsüzlük cezalarına karşı her ihbarname bazında ayrı ayrı dava açılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir(5). Bize göre bu tür bir yaklaşım şekli 2577 sayılı yasanın 5/1 madde hükmüne aykırılık oluşturmaktadır. Çünkü, tartışılan olayda mükellefin aynı mükellef olduğu ve kesilen cezanın da tür itibariyle aynı olduğu kuşkusuzdur. Durum böyle olunca örneğin 2008 yılının ekim ayında aynı mükellefe kesilen (20) ayrı özel usulsüzlük cezasına ilişkin ihbarnamelere karşı cezaya maruz kalan şirket (20) ayrı dilekçe hazırlayıp, 20 ayrı harç mı ödemesi gerekmektedir? Bütün bunlar esasında 2577 sayılı İYUK’nun 5/1. maddesine göre aslında tek dilekçe ile dava açılması gereken hallerdir(6).
Nitekim, DVDDGK’nun vermiş olduğu 15/11/1985 gün ve E:1985/12-K:1985/12 sayılı kararları gereğince esasen tek dava dilekçesi ile açılacak davalar olarak karara bağlanmıştır(7).
Tartışılan olayda, davacı taraf tektir. Davalı taraf da tekdir. Ortada maddi yönden bağlılık veya hukuki yönden bağlılık ya da neden-sonuç ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Ayrıca kesilen cezalara baktığımızda tümü aynı tür ceza olup, yılları aynıdır. Örneğin 2008 yılının 1 ila 12. aylarına ilişkin bir KDV ihtilafı ile ilgili olarak 12 dönem ayrı ayrı KDV davası açılmadan tek bir dilekçe ile 12 ayrı dönem ihbarnameleri birleştirilip ve İYUK md. 5 hükmüne göre tek bir dilekçe ile açıldığı bir gerçektir(8).
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın geldiğimiz bu noktada, kargo firmalarına sorumluluklar yüklemesi ve kargo şirketi yetkililerin beyan ve ifadelerin göre satıcı firmalara ceza kesmemesi gerektiği yönünde genel tebliğler çıkarması gerekmektedir. Esasen, kargo şirketlerinin taşıdıkları mallarla ilgili faturası olmayan malları zaten taşımamaları da gerekmektedir. Kargo şirketleri hiçbir şekilde taşıdıkları malların faturasız olması durumunda bu malları zaten nakletmemesi gerekmektedir. Taşınan veya taşıttırılan malın faturasız olması halinde bu durumdan kargocu şirketlerin sorumlu olmaları gerektiği yönünde gelir idaresinin genel tebliğ bazında düzenleme yapması zorunludur. Nazlı Gaye Alpaslan
----------
(1) Dnş 3.D’nin E:2010/5016-K:2011/566 bu karar için bkz. RG: 09.06.2011 gün ve 27959 s.
(2) Bkz. İzmir 1. Vergi Mahkemesinin, 29/09/2006 gün ve E:2006/465-K:2006/893 sayılı kararları.
(3) 213 sayılı VUK md. 131
(4) Dnş. 4. D. nin, 22.11.2006 gün ve E:2006/2998-K:2006/2299 sayılı kararı.
(5) İzmir 3. Vergi Mahkemesinin, 11/09/2008 gün ve E:2008/1220-K:2008/1087 sayılı kararları
(6) Aynı görüş için bkz. Yaşın Mehmet, “Türk Vergi Yargısı ve Vergisel Uyuşmazlıkların Dava Yoluyla Çözümü”, Yaklaşım Yayıncılık, Eylül 2006, s. 72-75
(7) Bu karar için bkz. Danıştay Dergisi, s.62-63 ve sh. 135 de yer almaktadır.
(8) Bkz. ALPASLAN Mustafa-SAKAL Mustafa, “Vergi Hukukunda Aynı Dilekçe İle Dava Açılabilecek Durumlar ve Bir Danıştay Kararı”, Vergi Hukuku Uygulaması-I, Makale/İnceleme ve Yorumlar, Ocak 2008, s.259-262