Değerli okurlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 24 Kasım 2023 tarihinde sunulan ve aynı gün Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edilen yeni torba yasa ile bazı vergisel düzenlemeler yapılması ve yıl sonunda süresi bitecek bazı düzenlemelerin süresinin uzatılması öngörülüyor.
Yapılması düşünülen bu değişiklikleri maddeler halinde sıralayalım.
Haciz zaptı elektronik ortamda düzenlenebilecek
6183 sayılı Tahsilat Kanununun 78'inci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle haciz zaptının elektronik ortamda düzenlenebileceği öngörülüyor. Ayrıca, haciz zaptının elektronik ortamda düzenlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınıyor.
Konut kredilerine yönelik BSMV istisnası bir konutla sınırlandırılıyor
Ülkemizde konut finansmanı öteden beri vergisel düzenlemelerle destekleniyor. Bu kapsamda halen doğrudan veya kooperatifler aracılığıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya bankalar tarafından kullandırılan konut kredileri ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda tanımlanan konut finansmanı kapsamında kullandırılan krediler ve yapılan sigorta işlemleri dolayısıyla lehe alınan paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna edilmiş bulunuyor (6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu Madde 29).
Yapılması düşünülen değişiklikle, bu istisna, kredinin kullanıldığı tarih itibarıyla üzerine kayıtlı konuta sahip olmayanlara kullandırılan konut kredileri ile sınırlandırılıyor. Başka bir ifade ile kredinin kullanıldığı tarih itibarıyla üzerine kayıtlı konuta sahip olanların doğrudan veya kooperatifler aracılığıyla kullandıkları konut kredileri dolayısıyla lehe alınan paralar istisna kapsamı dışına çıkarılıyor. Bunun yanı sıra, söz konusu kredi işlemlerine ilişkin yapılan sigortalar dolayısıyla lehe alınan paraların da istisna kapsamı dışına çıkarılması öngörülüyor.
İçerik paylaşımlarının sosyal ağ sağlayıcısı tanımına girmeyen elektronik ortamlardan yapılmasından elde edilen kazançlar da gelir vergisi istisnası kapsamına alınıyor
Mevcut yasal düzenlemede (Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer Madde 20/A), internet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikleri paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiş bulunuyor. Bu kazançlar üzerinden sabit yüzde 15 vergi alınıyor.
Yapılması düşünülen değişiklikle, istisnanın kapsamı genişletilerek gerçek kişilerin; internet sayfası/ sitelerinde veya herhangi bir dijital platformda metin, görüntü, ses, video gibi içerikleri paylaşması; internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden eğitim, yemek tarifi, ürün tanıtımı gibi videolar paylaşması veya yine bu ortamlar üzerinden veri işleme ve geliştirme gibi içerikler paylaşmak suretiyle kazanç elde edilmesi de istisna kapsamına alınıyor.
Bu istisna gerçek bir istisna değil, çünkü bu yolla yaygın bir şekilde kayıt dışında olan söz konusu faaliyetler pratik bir yöntemle vergilendiriliyor.
Yurt dışından elde edilen kar paylarında gelir ve kurumlar vergisi istisna şartları ve oranında değişiklik yapılıyor
Ülkemize döviz getirilmesini teşvik etmek üzere; gerçek kişilerce, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki kurumların ödenmiş sermayesinin en az yüzde 50'sine sahip olunması ve elde edilen kâr payının tamamının elde edildiği takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye getirilmesi şartıyla, elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna ediliyor.
Ayrıca Cumhurbaşkanına, gerek mevcut düzenleme gereğince tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarına ilişkin gerekse yurt dışından elde edilecek kâr paylarına ilişkin yeni düzenleme gereğince uygulanacak istisna oranı (yüzde 50) ile yüzde 50 iştirak oranını ayrı ayrı veya birlikte yüzde 0 (sıfır)'a kadar indirmeye veya yüzde 100'e kadar artırmaya yetki veriliyor.
Paralel düzenleme kurumlar bakımından da yapılıyor. Kurumların söz konusu kazançları da aynı şartlarla, Kurumlar Vergisi Kanununda yurt dışı iştirak kazançlarına ilişkin diğer şartlar aranmaksızın istisna ediliyor.
Ayrıca, Cumhurbaşkanına maddede yer alan vergi yüküne ilişkin oranlar ile diğer oranları sadece yeni düzenlemeler için değil genel olarak indirme veya artırma yetkisi veriliyor.
İhracatta binde 5 götürü gider uygulaması kaldırılıyor
Mevcut düzenlemeye (Gelir Vergisi Kanunu Madde 40) göre mükellefler; ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık işleri ile ilgili olarak yapmış oldukları ve belgesini temin edemedikleri giderlerine karşılık olmak üzere, anılan faaliyetlerden sağlanan hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla hesaplanan bu giderlerini ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapabiliyorlar.
Maliye bu olanaktan fiilen yapılan bir gider olması halinde yararlanılabileceğini tebliğ bazında belirtmiş olmasına rağmen, beyanname üzerinde götürü olarak hesaplanan bu giderlerin kazancın tespitinde indirim konusu yapılması yönünde uygulamalara rastlanmakta ve bu uygulamalar yargıda kabul görmektedir.
Yapılması düşünülen değişiklikle, OECD nezdinde bu şekilde belgeye dayanmayan götürü gider uygulamalarının eleştiri konusu yapılması ve günümüzde harcamaların belgelendirilmesinde sorun yaşanmadığı gerekçeleriyle binde 5 götürü gider uygulaması yürürlükten kaldırılmaktadır.
Maliye yine yargıda aleyhine kararlar verilen bir konuda yasal düzenleme ile konuyu lehine çevirmek istiyor. Ancak bu defa da bu olanaktan gerçekten yararlananları düşünmüyor.
Yurt dışından sağlanan bazı hizmet kazançlarında uygulanan matrahtan indirimin oranı yüzde 80’e çıkarılıyor
Mevcut düzenlemeye (Gelir Vergisi Kanunu Madde 10/1-ı) göre, yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kayıt tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon gibi bazı hizmetler ile yabancılara verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinden elde edilen kazançların yüzde 50'si belirli koşullarda gelir vergisi mükellefleri tarafından beyanname üzerinden indirim konusu yapılabiliyor.
Yapılması düşünülen değişiklik ile bu hizmetlerden elde edilen kazançlara indirim uygulanabilmesi için, kazancın tamamının elde edildiği takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi şartı getiriliyor ve bu şarta karşılık indirim oranı yüzde 80’e çıkarılıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına istisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye’ye transfer edilmesi gereken kazanç tutarını belirleme yetkisi veriliyor.
Paralel düzenleme aynı şartlarla ve oranda kurumlar vergisi mükellefleri için de yapılıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına, Türkiye'ye transfer edilecek kazanç tutarını azaltma ve tekrar kanuni seviyesine kadar artırma yetkisi veriliyor.
Yıllara sarî inşaat işlerinde uygulanan stopaj oranının belirlenmesine ilişkin yetki değişikliği
Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında yapılan değişikliklerle, yıllara sari inşaat işlerindeki stopaj oranının belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı yetkisi genişletiliyor ve Cumhurbaşkanına, ödenen istihkak bedellerinden yapılacak stopajın oranını, işin kamu kurum ve kuruluşları ile bunlara bağlı, ilgili ve ilişkili kurumlara taahhüt edilip edilmemesine ve bunların genel veya özel bütçeli idare kapsamında olup olmamasına, süresine, nev'ine ve yüklenicinin; ana yüklenici, alt yüklenici ya da tam ve dar mükellef olmasına göre ayrı ayrı veya birlikte belirleme yetkisi veriliyor.
Gelir Vergisi Kanununun geçici 67'nci maddesinde yer alan bazı stopaj oranlarına ilişkin düzenleme
Gelir Vergisi Kanununun geçici 67'nci maddesinin mevcut halinde Cumhurbaşkanı, tevkifat oranlarını yabancı para cinsinde ihraç edilen menkul kıymetlerden sağlanan getiriler ile döviz cinsinden açılmış hesaplardan elde edilen faiz gelirleri için ayrı ayrı veya birlikte bir katına kadar artırmaya veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkili bulunuyor.
Yapılması düşünülen değişikliklerle, yetki kapsamına kâr payları da dahil ediliyor ve genel olarak artırma yetkisi 1 kat yerine yüzde 40 şeklinde değiştiriliyor.
Ayrıca, Cumhurbaşkanının geçici 67'nci maddesinde yer alan oranları her bir sermaye piyasası aracı, kazanç ve irat türü ile bunların vadesi, elde tutulma süresi ve bunları elde edenler itibarıyla, yatırım fonlarının katılma belgelerinin fona iade edilmesinden veya diğer şekillerde elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar için fonun portföy yapısına göre, ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya yüzde 15’e kadar artırmaya şeklindeki yetkisi, yüzde 40’a kadar artırmaya şeklinde değiştiriliyor. Söz konusu yetkinin her bir sermaye piyasası aracı itibarıyla kullanılmasına ilaveten ihraç edenler, ihraç veya iktisap tarihi, hesap türü, hesap açılış tarihi itibarıyla da kullanılması da düzenleniyor.
İmalatçı veya tedarikçi kurumların aracılı ihracat faaliyetlerine ilişkin kazançları da 5 puanlık kurumlar vergisi indirimi kapsamına alınıyor
Halen yüzde 25 olan kurumlar vergisi oranı; ihracat yapan kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlarına 5 puan indirimli (yani yüzde 20) olarak uygulanıyor. Aracılı ihracatta imalatçı veya tedarikçilere indirimli oranın uygulatılmaması yoğun eleştirilere sebebiyet vermişti.
Yapılması düşünülen düzenleme ile aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak imalatçı veya tedarikçi kurumların dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden gerçekleştirdikleri ihracat faaliyetlerine ilişkin elde ettikleri kazançlar için de 5 puanlık indirimden yararlanmaları öngörülüyor. Bu imkânın dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri dışındaki mükelleflere yapılan ihraç kayıtlı teslimlere geçerli kılınmamasını önemli bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Umarım bu eksiklik Meclis görüşmeleri sırasında giderilir.
Banka ve finans kurumlarında 2024 ve 2025 yıllarında yapılacak enflasyon düzeltmesinin vergi matrahını etkilememesi düzenleniyor
Bankalar, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesi soncunda oluşacak kar veya zararların kazancın tespitinde dikkate alınmaması öngörülüyor.
Ayrıca Cumhurbaşkanına, belirlenen dönemleri geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere bir hesap dönemi kadar uzatmaya yetki veriliyor. Böylece 2026 hesap döneminde enflasyon düzeltmesi şartlarının sağlanması durumunda, bu döneme ilişkin enflasyon düzeltmesi sonucu oluşacak kar veya zararların da kazancın tespitinde dikkate alınmaması yönünde düzenleme yapılabilecek.
Bu konudaki görüşlerimi 4 Kasım 2023 tarihli yazımda açıklamıştım. Mademki enflasyon düzeltmesi sonucunda hesaplanan enflasyon kar veya zararını (enflasyon kayıp veya kazancını) vergi konusu yapıyoruz, bunu ayırım gözetmeksizin tüm mükellefler için uygulamak gerekir. Sırf vergi kaybı endişesi ile banka ve finans kurumlarını bu uygulamanın dışında bırakmayı doğru bulmuyorum.
Bence enflasyon düzeltmesinin vergi matrahını etkilememesi kuralını tüm mükellefler için düşünmek gerekir. Eşitliği banka ve finans kurumlarını dışarıda bırakarak değil, tüm mükellefleri dışarıda bırakarak sağlamak daha adil ve eşitlikçi bir yaklaşım olur. Enflasyon kazancını vergilemeyi gerçek kazanç ilkesi ile uyumlu bulmuyorum. Finansal tabloların gerçek durumu göstermesi ile vergi matrahının bu tablolar esas alınarak hesaplanması ayrı şeydir. Sanırım bu karıştırılıyor.
Diğer taraftan banka ve finans kurumlarında 2024 ve 2025 yıllarında (ve enflasyon düzeltmesi şartları sağlanırsa 2026 yılında) yapılacak enflasyon düzeltmesinin vergi matrahını etkilememesi şeklindeki düzenlemeyi de düzenleme şekli yönünde de doğru bulmuyorum. Çünkü mademki vergi matrahını etkilemeyecek, neden enflasyon düzeltmesini bu mükellefler için de zorunlu kılıyoruz? Bunu da anlamakta güçlük çekiyorum. Bu durum ancak söz konusu dönemler için yapılan düzeltmeler sonucu bulunan değerlere vergisel açıdan itibar edildiği taktirde anlamlı olabilir.
Sorumlu sıfatıyla beyan edilen KDV’nin indirimi için “ödenmiş” olması şartı yasal düzenlemeye bağlanıyor
Maliye sorumlu sıfatıyla beyan edilen KDV’nin ancak ödenmiş olması halinde indirim konusu yapılabileceği yönünde tebliğ bazında düzenlemeler yapmakta, bu düzenlemeler ve işlemler ihtilaf konusu olmaktadır. Bu ihtilaflarda, kanunda indirim için böyle bir şartın aranmaması yargı kararlarının mükellef lehine çıkmasını sağlamaktadır.
Torba yasa ile KDV’de indirimi düzenleyen 29 uncu maddeye eklenmesi öngörülen hükümle, vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenen katma değer vergisinin hesaplanan KDV’den indirim konusu yapılabileceği açık yasal düzenlemeye bağlanıyor. Böylece ödenmeyen KDV’nin indirim konusun yapılamayacağı yasal dayanağa bağlanıyor.
Bu düzenleme ile Maliye bir kez daha yargı kararlarına uyum yerine yargının aleyhine karar verme gerekçesini ortadan kaldıracak bir yasal düzenleme yapılmasını amaçlıyor. Maalesef son yıllarda bunun pek çok örneğini gördük.
KDV iade hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilendiriliyor
KDV Kanununun 36'ncı maddesinde yapılması öngörülen değişiklik ile, KDV “iade hakkını” kısmen veya tamamen kaldırma veya yeniden koyma ve bu şekilde iade hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirleme konusunda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor.
Mevcut düzenlemede bu yetki sadece “indirim hakkı” ile sınırlı olarak vardır. Nitekim Cumhurbaşkanı indirim hakkı kısıtlamasına ilişkin sürpriz bir kararı geçtiğimiz cuma günü yayımlamıştır. KDV tekniğine son derece aykırı olan bu konuyu ayrıca yazacağım.
Sorumlu sıfatıyla verilen KDV beyannamelerinin beyan ve ödeme süreleri öne çekiliyor
KDV Kanunun 41 ve 46 ncı maddelerinde yapılması düşünülen değişikliklerle, vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanların katma değer vergisi beyannamelerini verecekleri ve beyan edilen katma değer vergisini ödeyecekleri tarihe ilişkin düzenlemeler yapılarak beyan ve ödeme süreleri genel KDV beyannamelerinin önüne çekiliyor.
Değişiklik gerçekleşirse, sorumlu sıfatıyla KDV beyannamelerinin vergilendirme dönemini takip eden ayın on dokuzuncu günü akşamına kadar verilmesi ve sorumlu sıfatıyla tahakkuk ettirilen KDV’nin de takip eden ayın yirmi birinci günü akşamına kadar ödenmesi gerekiyor.
Uluslararası ihalelere ilişkin damga vergisi istisnasında yapılması öngörülen değişiklik
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun ek 2 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ve Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının bu programda yer almayan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen ana yüklenici firmaların faaliyetlerine Vergi, Resim, Harç İstisnası Belgesine bağlı olarak damga vergisi istisnası uygulanmak suretiyle ülkeye döviz girişinin sağlanması ve ülkeden döviz çıkışının engellenmesi amaçlanmakta iken, ek 2 nci maddede yer alan "Uluslararası ihale: Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olarak çıkılan ve yabancı firmalarca da teklif verilen ihale" şeklindeki tanımda bulunan "ve yabancı firmalarca da teklif verilen" ibaresi Anayasa Mahkemesi'nin 24/12/2020 tarihli ve E:2020/15; K:2020/78 sayılı Kararı ile hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiş olup, söz konusu Karar 28/4/2021 tarihli ve 31468 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında, yabancı firmalarca teklif verilmese dahi ihale makamlarınca, yerli ve yabancı isteklilere açık olarak çıkılan tüm ihalelerde düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanması söz konusu olmaktadır.
Bu durumun, tam mükellef firmalar tarafından üstlenilen söz konusu ihalelerde, yerli ve yabancı firmalar arasında rekabet oluşturmak suretiyle hem kamunun yatırım maliyetinin düşürülmesi hem de ülkeden döviz çıkışının engellenmesi amacının dışına çıkılmasına ve vergi kaybına neden olduğu gerekçesiyle torba yasaya eklenmesi öngörülen düzenleme ile, anılan bentte sayılan yatırımlara yönelik istisna uygulamasının genel amacına hizmet etmeyen uluslararası ihaleye çıkarılanlar yönünden kaldırılması, damga vergisi istisnasının ise yalnızca ülkeye döviz girişine hizmet eden yabancı para ile finanse edilen yatırımlar yönünden devam etmesi öngörülüyor.
Harçlar Kanununda denizcilik sektörü ile ilgili yapılması öngörülen değişiklikler
Torba yasaya eklenen maddelerle denizcilik sektörüne ilişkin bazı değişiklikler yapılıyor:
-Denizcilik mevzuatında yer alan düzenlemelere paralel olarak 492 sayılı Harçlar Kanunun 98 inci, 102'nci ve 107'nci maddelerinde yer alan “yola elverişlilik belgesi”nin adı “liman çıkış belgesi” olarak değiştiriliyor.
-Yine denizcilik mevzuatında yer alan düzenlemelere paralel olarak 492 sayılı Kanuna bağlı (7) sayılı tarifede bazı değişiklikler yapılması öngörülüyor. Yapılacak değişiklikleri özetle ifade edecek olursak, bağlama kütüğü harçları artırılarak yıllık alınması öngörülüyor ve bazı liman harçları yeniden belirleniyor.
İhalenin iptali halinde ihale sonucun düzenlenen sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisinin de iade edilmesine imkân tanınıyor
28/2/2023 tarihli ve 32118 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/12/2022 tarihli ve E:2022/125; K:2022/162 sayılı Karan ile, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun "II. Kararlar ve mazbatalar" başlıklı bölümünün 2 nci fıkrasının parantez içi hükmünde yer alan "Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez." cümlesi, ihalenin iptal edilmesi durumunda ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisinin iade edilmesine imkân tanınmışken, ihalenin iptaline istinaden ihale üzerine bırakılan isteklinin değişmesi nedeniyle ihale makamı ile imzalanan sözleşmenin uygulanma kabiliyetinin kalmadığı durumlarda sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisinin iade edilmesine imkân tanınmamasının çelişkili bir uygulamaya sebebiyet verdiği, bu şekilde ihale sonucu imzalanan sözleşmenin uygulanamaz duruma gelmesi halinde, sözleşmenin hükmünden faydalanılmayan dönemlere yönelik damga vergisinin iade edilmemesinin kişilere aşırı külfet yüklediği ve kuralın orantılı olmadığı gerekçeleriyle iptal edilmiştir.
Bu Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alınarak torba yasa ile yapılması öngörülen düzenleme ile, ihale kararlarında olduğu gibi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikâyet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikâyet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi hâlinde, iptal edilen ihaleye ilişkin olarak ihale makamı ile düzenlenen sözleşmenin de hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisinin iadesine imkân sağlanıyor.
Nüfus idarelerinin re'sen yaptıkları düzeltme işlemleri sonucunda ticaret ve tapu sicilinde yapılacak düzeltme işlemlerinde harç istisnası sağlanıyor
İlgililerin bir kusuru olmaksızın nüfus idarelerinden kaynaklanan maddi hatalar nedeniyle nüfus idarelerince yapılan re'sen düzeltmelere istinaden ticaret sicilinde yapılan düzeltmeler ile tapu kayıtlarında yapılan tashihler, yapılması düşünülen düzenlemeler ile tapu harcından istisna edilerek vatandaş mağduriyetlerinin önlenmesi amaçlanıyor.
Yurt içinden serbest bölgelere yapılacak teslimlerde özel tüketim vergisinin ihracat istisnası kapsamında olmadığı yasal hükme bağlanıyor
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanununun 5 inci maddesinde ihracat istisnası düzenlenmekte olup, Kanunda serbest bölgelere yapılacak teslimlerin istisna kapsamında olduğu yönünde bir ifade bulunmaması nedeniyle, yargıya intikal eden olaylarda Türkiye Gümrük bölgesi dışında olduğu kabul edilen serbest bölgelere yapılan teslimler ÖTV yönünden de ihracat istisnası hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Torba yasaya, ihtilafları önlemek amacıyla eklenmesi öngörülen bir hüküm ile Maliyenin mevcut görüşü doğrultusunda, serbest bölgeye yapılan teslimlerin ÖTV bakımından ihracat istisnası kapsamında olmadığı açık yasal düzenlemeye bağlanmaktadır.
Her ne kadar teklif gerekçesinde, bu değişikliğin mevcut uygulamanın devamı mahiyetinde olduğu belirtilse de yargı kararları ile de sabit ve tartışmasız olduğu üzere, böyle bir değişiklikten önce ÖTV istisnasının engelleyen yasal bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle ilgili değişiklik gerçekleşirse, yürürlüğe gireceği tarihten sonraki işlemleri etkileyecektir.
Gelir İdaresi Başkanlığının bazı yetkileri ile ilgili düzenlemeler
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun mülga 27 nci maddesi yeniden düzenlenerek;
a) Gelir İdaresi Başkanlığına; elektronik ortamda beyanname, bildirim veya form verilmesi mecburiyeti getirilenlerin, Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemlerinin herhangi bir sebeple hizmet verememesi nedeniyle söz konusu beyanname, bildirim veya formları kanuni süresinin son gününde verememesi ya da yapılması gereken ödemeleri kanuni süresinde yapamaması durumunda, herhangi bir hak kaybına uğramamalarını temin etmek amacıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına beyanname, bildirim veya form verme veya ödeme sürelerinin son gününü kanunî süresinden itibaren 15 günü geçmeyecek şekilde yeniden belirleme yetkisi veriliyor.
b) 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanuna 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 81 inci maddesi ile eklenen "Vergiye gönüllü uyumu artırmak, vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele etmek ve tahsilatta etkinliği artırmak amacıyla mükellefiyet, vergilendirme ve vergiye uyum düzeyine ilişkin yapılacak çalışmalar için her türlü bilgi, veri ve istatistiği toplamak suretiyle oluşturulacak Risk Analizi Sistemi üzerinden risk analizi yapmak ve vergiye gönüllü uyum düzeyini ölçmek." hükmünün, Anayasa Mahkemesinin 5/4/2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 9/11/2022 tarihli 2018/123 Esas ve 2022/138 Karar sayılı Karan ile kişisel verilere ilişkin bir düzenleme niteliğinde olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kaldığı gerekçesiyle iptal edilmesi ve Kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiğinden, bahse konu düzenlemenin 5345 sayılı Kanuna eklenmesi amaçlanıyor.
Ayrıca, vergi dairelerince işlem tesis edilmesi gereken işlere ait olan ve tebliği gereken belgelerin, tebliğe muhatap olan kişilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi hükümlerine göre tebligat yapılan kişiler olması nedeniyle, bürokrasinin azaltılması ve etkinliğin sağlanması amacıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılmak suretiyle Başkanlık tarafından elektronik ortamda tebliğ edilebileceği de düzenleniyor.
Süre uzatımı öngörülen vergisel işlemler
Torba yasa ile süreleri 31/12/2023 tarihinde sona erecek aşağıda belirtilen vergisel işlemlerde süre uzatımı öngörülmektedir:
* Kur korumalı mevduat ve katılım hesaplarına uygulanan kurumlar vergisi istisnasının süresi 30/6/2024 tarihine kadar uzatılıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına, sürenin bitimini müteakip bu süreyi her defasında altı ayı geçmeyen süreler halinde uzatma, uygulanan istisna oranını azaltma ve tekrar kanuni seviyesine getirme, hesap türü, hesapların vadesi ve açılış tarihine göre istisna oranını azaltma ve farklı istisna oranı belirleme yetkisi veriliyor. Ekonomi yönetiminin açıklama ve uygulamalarından hareketle bu istisnanın uzatılmayacağını düşünüyordum, değişiklik hazırlığı benim açımdan sürpriz oldu.
* Borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen mükelleflerin, Devlete olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık, üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince ihtiyaç duyulanlar ile 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilecek olanların bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin satın alınmasına imkan veren ve 31/12/2023 tarihinde sona erecek olan 6183 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinin uygulama süresi 31/12/2028 tarihine uzatılıyor.
* Yapılması düşünülen değişiklik ile 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar için gelir ve kurumlar vergisi için uygulanan ve 31/12/2023 tarihi itibarıyla sona erecek olan istisnanın uygulama süresi 31/12/2028 tarihine kadar uzatılıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına maddenin uygulama süresini beş yıla kadar uzatma yetkisi, Hazine ve Maliye Bakanlığına bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veriliyor.
* Sporcu ücretlerinin sabit (düz) oranlarda stopaj yoluyla vergilendirilmesi ve elde edilen ücret gelirlerinin gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesine ilişkin 31/12/2023 tarihi itibarıyla sona erecek uygulamanın süresinin 31/12/2028 tarihine kadar uzatılması öngörülüyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanına maddenin uygulama süresini beş yıla kadar uzatma ve stopaj oranlarını artırma ve azaltma yetkisi veriliyor.
* Sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunan mükelleflerce bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere ya da yatırım teşvik belgesi bulunan mükelleflerce bu belge kapsamında 31/12/2023 tarihine kadar iktisap edilen yeni makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve süreleri, mevcut faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle daha fazla amortisman ayrılabilmesine imkan veren ve 31/12/2023 tarihinde sona erecek olan uygulamanın süresi 31/12/2024 tarihine kadar uzatılıyor.
* Mevcut düzenlemeye göre, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna göre “yap-işlet-devret” modeli çerçevesinde gerçekleştirilecek projeler ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 7 nci maddesine göre Yüksek Planlama Kurulu tarafından kiralama karşılığı yaptırılmasına karar verilen sağlık tesislerine ilişkin projeler ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 üncü maddesine göre Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kiralama karşılığı yaptırılmasına karar verilen eğitim öğretim tesislerine ilişkin projelerden 31/12/2023 tarihine kadar ihale veya görevlendirme ilam yayımlanacak olanların; ihale edilmesi ile görevlendirilen veya projeyi üstlenenlere yatırım döneminde proje kapsamında yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV den istisna edilmiş bulunuyor. Yapılması düşünüle değişiklikle, bu istisnanın uygulama süresi de 31/12/2028 tarihine kadar uzatılıyor.
* Şehir içi raylı ulaşım sistemleri, metro, tramvay, teleferik, telesiyej ve funiküler ile bunların hatları, istasyonları, yolcu terminalleri ve durakları ve bu iş ve işlemlerle ilgili tesisler ile eklenti veya bütünleyici parçalarının Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları arasında yapılacak devir ve teslimleri için 31/12/2023 tarihinde sona erecek KDV istisnasının uygulama süresinin 31/12/2028 tarihine kadar uzatılması öngörülüyor.
* 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 41 inci maddesi kapsamında taşınmazların Sosyal Güvenlik Kurumuna devir ve teslimi ile bu taşınmazların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından devir ve tesliminde 31/12/2023 tarihinde sona erecek KDV istisnasının uygulama süresinin 31/12/2028 tarihine kadar uzatılması öngörülüyor.
*5941 sayılı Çek Kanunun geçici 3 üncü maddesinde yer alan ve 31/12/2023 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz sayan hükmün uygulanması iki yıl uzatılarak 31/12/2025 tarihine kadar uygulanması sağlanıyor. Böylece vergisel açıdan çeklerde reeskont uygulaması da iki yıl daha uzamış oluyor.
* 5411 sayılı Bankacılık Kanununa aşağıdaki geçici 35 nci madde eklenerek finansal sıkıntıda olan işletmelerin borçlarını yeniden yapılandırabilmelerine imkan sağlayan mevcut düzenlemenin (geçici 32’nin) uygulama süresinin iki yıl uzatılması ve söz konusu sürenin ihtiyaç hasıl olması durumunda Cumhurbaşkanı tarafından ilaveten iki yıl daha uzatılabilmesini sağlayacak şekilde değişiklik yapılması amaçlanıyor.
* Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dâhil 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, 4389 sayılı mülga Bankalar Kanununa tabi faaliyeti devam eden kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olan ve Kuruma bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Tahsilat Kanunu kapsamında takip edilen prim ve prime ilişkin diğer borçları ile kira ve ecrimisil borçlarının ödenebilmesine imkan sağlayan uygulamanın süresinin 31/12/2028 tarihine kadar uzatılması amaçlanıyor. Erdoğan Sağlam