Mükelleflerin vergi daireleri “GİB YBS” sistemi üzerinden borç sorgu sonucu raporlarının alınması sonucunda öğrenilen vergi borçları ve bununla ilgili borç bilgilerinin hukuki değeri tartışılmaktadır. Mükelleflerin bilgisi dışında ve mükelleflere herhangi bir tebligat yapılmadan tahakkuk ettirilen vergiler, gecikme zamları, vergi ziyaı cezaları vs. kamu alacakları konusunda mükelleflerin bilgi sahibi oldukları ortaya çıkmaktadır.
Mükelleflere önceden tebligat yapılmadan veya mükelleflere idarenin hatalı tebligat yapmasına rağmen bir şekilde erişememesi dolayısıyla mükelleflerin gıyabında yüklü miktarlarda vergi vb. Kamu alacakları tahakkuk ettirilebilmektedir. İşte bu aşamada mükelleflerin gecikmeli de olsa gıyaplarında tahakkuk ettirilen kamu alacakları (MTV, gecikme zammı, harçlar) ile ilgili yasal haklarını süresinde kullanamaz hale gelebilmektedirler.
Vergi dairesinin uzun süredir erişemediği mükelleflerle ilgili olarak gıyaplarında tahakkuklar verip, borçları kesinleşebilmektedir. Daha sonra gıyapta kesinleştirilen borçlarla ilgili mükellefler nezdinde AATUHK’nun 62. maddesine göre hacizler yapılabilmektedir. Bu gibi hacizlerin en yaygın olanı e-hacizdir. E-hacze göre mükelleflerin banka hesaplarına, mevduatlarına veya vadeli hesaplarına, menkul kıymet hesaplarına hacizler uygulanabilmektedir.[1]
6183 sayılı kanunun 62. maddesine göre haciz yapılabilmesi için öncelikle usulüne uygun ödeme emri tebligatının yapılmış olması zorunludur. 6183 sayılı kanunun 55. maddesine göre düzenlenen ödeme emrine yine 58. maddeye göre itiraz yapılmamış ise, usulüne uygun tebligat nedeniyle ödeme emri geçerli olur.[2]
Tebligat usulüne uygun değilse, ödeme emri kesinleşmez. Dolayısıyla e-haciz yapılamaz. Usule aykırı yapılan e-hacizler iptal edilir. Vergi yargısına başvuran birçok mükellef gıyabında tahakkuk ettirilen borçlar nedeniyle uygulanan e-hacizleri iptal ettirebilmektedirler.[3]
Sonuç olarak, zamanında mükellefe bildirilemeyen tahakkuk işlemleri sonucunda yıllar sonra vergi dairesinden alınan borç döküm listeleri esasen önemli bir hukuki belgedir. Bu belgelere göre mükellefler yasal haklarını kullanabilirler. Kendisinin gıyabında ve adına geçmiş dönemde tahakkuk ettirilen borç dolayısıyla durumdan muttali olan mükellef borç listesi ile yargıya başvurma hakkı doğmaktadır.[4]
Borç döküm listelerinde yer alan kalemler ile ilgili 213 sayılı VUK 114 md hükmü ve ayrıca AATUHK’nun 103 ve 104 md hükümlerine göre zamanaşımı söz konusu ise, borç sorgulama listesi hukuki bir değer içermez. Zira, borç sorgulama listesinde yer alan kalemler zamanaşımına uğramıştır. Zamanaşımı söz konusu ise, mükellefler tarafından ödeme yapılmaması gerekir.[5]
Borç sorgulama listesinde (raporunda) detaylı olarak amme borcunun türü, tutarı, vadesi, ödenmiş borçların dökümü, vadesi geçmiş borçların dökümü, ileri tarihli vadesi gelmemiş borçlar, ödenen gecikme zamları, ödenen vergi asılları vs. bilgiler gözükmektedir. Nazlı Gaye Alpaslan
----------------
[1] Mükelleflerin ileri tarihli bankaya girecek müşteri çeklerine e-haciz uygulanmaz. Çünkü, ileri tarihte doğacak bir alacak için haciz uygulanamaz. Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği.
[2] 6183 sayılı yasa md. 58
[3] İzmir 1. Vergi Mahkemesinin 13.06.2013 gün ve E:2013/717-K:2013/807 sayılı kararı.
[4] Borç listeleri esasında idari bir işlem mahiyeti taşımaz. Bu nedenle de, iptal davasına konu edilemezler. Ancak, mükellefin geçmiş dönemlerle ilgili kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olan vergi/ceza ihbarnamelerinden veya ödeme emirlerinden daha sonra bilgi sahibi olmuş sayılır. Bilindiği gibi, ödeme emirlerine karşı düzeltme talep olunamaz. Ancak, vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı zamanaşımı süresi içerisinde her zaman VUK md. 116 ila 124 hükümleri gereğince düzeltme ve dava açma hakkı bulunmaktadır.
[5] Bkz. ÜNLÜ Kemal, “Vergi Hukukunda Zamanaşımı”, www.bilgilidenetim.com.