I- GİRİŞ
Bilindiği üzere anonim şirket, sürenin sona ermesine rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle, işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle, esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararıyla, iflasına karar verilmesiyle, feshedilmek suretiyle ve Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde sona erer. Anonim şirketlerin sona ermesiyle birlikte tasfiye süreci başlar. Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte şirketlerin tasfiye süreçlerinde önemli kolaylıklar sağlanmış ve bu kapsamda “tasfiyeden dönülmesi” kurumu ihdas edilmiştir.
Bu çalışmada, tasfiye kararı alan ancak, bu süreçte tasfiyeden vazgeçen şirketlerin vermesi gereken beyannameler ve defterlerin nasıl tasdik edileceği hususları yazımız içerisinde incelenecektir.
II- ANONİM ŞİRKETLERDE TASFİYEDEN DÖNÜLMESİ
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Ancak 6102 sayılı Kanuna göre tasfiyeden dönülmesi de mümkündür. Tasfiyeden dönülmesi, mülga Kanunda bulunmayan, fakat uygulamanın ihtiyaçları nedeniyle doktrin ve yargı tarafından benimsenip uygulanan bir hukuki müessesedir. Esasen tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kâr elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir.
Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir. Daha açık bir ifadeyle, tasfiyeden dönme, şirketin sadece sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermesi halinde söz konusu olabilir. Diğer sona erme hallerinin gerçekleşmesi nedeniyle şirketin sona ermiş olması halinde tasfiyeden dönme kararı alınarak şirkete hayatiyet kazandırılamaz. Tasfiyeden dönülmesi özgü durumlar şu şekilde sıralanabilir;
a) Tasfiyeden dönme, nihai bir karardır. Bu kararla yeni bir hukuki durum meydana gelerek, şirket normal ticarî seyrine dönmektedir.
b) Tasfiyeden dönme kararı, şirket gayesinde değişikliğe yol açar ve tasfiye esnasında tasfiye gayesini benimsemiş olup tasfiye şirketi olarak adlandırılan şirket, bu pasif gayeden dönerek gelir elde etmeye ve ticarî faaliyetler icra etmeye yönelik aktif bir gayeye yönelir.
c) Pay bedellerinin veya tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtımına başlanıncaya kadar tasfiyeden dönme kararı alınabilir. Bu andan sonra tasfiyeden dönme kararı alınamaz. Zira, bu andan sonra alınacak bir karar, anonim şirketler hukukunda hakim olan, hakim malvarlığının korunması ilkesine aykırılık nedeniyle üçüncü kişilerin haklarını ihlâl edici nitelik taşır.
d) Pay sahipleri arasında yapılan cüz'i ve anlamsız bir pay bedeli veya tasfiye payı iadesi bile tasfiyeden dönmeyi imkânsızlaştırır. İfa edilmiş edimlerin geriye verilmesi de geriye dönüşü mümkün kılamaz. Buna rağmen alınan bir tasfiyeden dönme kararı batıldır. Bu takdirde, tasfiye paylarını alan pay sahiplerinin aldıklarını iade etmeleri veya etmemeleri bir şey değiştirmez.
e) Tasfiye esnasında kâr dağıtımı yapılmış olması halinde, kâr dağıtım kararı, şirketin sona ermesinden önce alınmış olmak şartıyla tasfiyeden dönme kararı alınmasını engellemez.
f) Tasfiyeden dönme kararı alacak genel kurul, toplantıya yönetim kurulu, denetçiler veya tasfiye memurları tarafından davet edilir. Bu gündem maddesi olağan genel kurul toplantısına davetin içinde yer alabileceği gibi, bunun için olağanüstü bir toplantı da yapılabilir.
g) Genel kurul tasfiyeden dönme kararını nitelikli çoğunlukla almalıdır. Bunun için esas sermayenin en az yüzde altmışının oyu lazımdır. Şu kadar ki, esas sözleşme ile daha ağır yetersayı öngörülebilir.
h) Tasfiyeden dönme kararı bir esas sözleşme değişikliği kararı değildir. Bu nedenle esas sözleşmede değişiklik yapılması gerekmez.
Diğer taraftan şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder. Dolayısıyla şirket, iflâsın açılması suretiyle sona ermiş olmasına rağmen iflâs kaldırılmış veya konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse, şirket yine varlığını devam ettirir. Diğer bir deyişle, bu durumlar zımni birer tasfiyeden dönme hali sayılır. Tasfiyeden dönme kararı, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ile tesir icra eder. Bu tescil kurucudur. Ticaret siciline bildirim tasfiye memurlarınca yerine getirilir. Yapılacak bildirime pay sahipleri arasında pay bedelleri ve tasfiye paylarının dağıtımına henüz başlanılmadığını gösteren deliller eklenmelidir.
III- ANONİM ŞİRKETLERDE TASFİYEDEN DÖNÜLMESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEMLER
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14. maddesinin üçüncü fıkrasında, kurumlar vergisi beyannamesinin, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verileceği hükme bağlanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun "Tasfiye" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasında;
"(1) Tasfiye dönemi: Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur.
a) Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır.
b) Tasfiyenin başladığı takvim yılı içinde sona ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiyeye girdiği tarihten başlar ve tasfiyenin bittiği tarihe kadar devam eder.
...
d) Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Böyle bir durumda, tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı dönemin başından itibaren geçerli olur. Tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçer. Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri, tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlar.
2) Tasfiye beyannameleri: Tasfiye beyannameleri, tasfiye memurları tarafından tasfiye dönemlerinin sonundan itibaren Kanun’un 14. maddesinde yazılı sürelerde; tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamesi ise tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir...." hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 115 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile bazı vergi beyannamelerinin verilme süreleri yeni bir belirleme yapılıncaya kadar uzatılmış olup, ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle kurumlar vergisi mükelleflerinin kurumlar vergisi beyannamelerini Nisan ayının son gününe kadar beyan edebilecekleri ve aynı sürede ödeyebilecekleri karara bağlanmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; belirli bir tarih itibariyle tasfiyeye giren anonim şirketlerin, tasfiye öncesi kıst dönem beyannamesini tasfiye tarihini takip eden dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar, tasfiye tarihinden takvim yılı sonunu kapsayan tarihlere ilişkin tasfiye dönemi beyannamesinin ise Nisan ayı sonuna kadar verilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, anonim şirketler tarafından belirli bir tarihte tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı dönem başı itibariyle, normal beyan dönemine geçileceğinden ilgili yıl hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamelerinin aynı yıl Nisan ayı sonunda verilmesi gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun "Defter tutacaklar" başlıklı 172. maddesinde defter tutma mecburiyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler sayılmış, "Hesap dönemi" başlıklı 174. maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibarıyla tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılacağı ve ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu ve yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresinin hesap dönemi sayılacağı hükme bağlanmış, 220. maddesinde ise tasdike tabi defterler belirtilmiştir.
Ayrıca, aynı Kanun’un "Tasdik Zamanı" başlıklı 221. maddesinde, "Bu Kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmeye mecburdurlar:
- Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda;
- Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda;
- Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde;
- Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce."hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 222. maddesinde ise; "Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığı’nca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar" hükmü yer almaktadır.
Bu bağlamda, tasfiyenin başladığı tarih ile aynı takvim yılı sonuna kadar olan hesap dönemi ve bu dönemden sonraki her takvim yılının ayrı bir dönem kabul edilmesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun uygulamasında her tasfiye dönemine ait kanuni defterlerin tasdiki zorunlu bulunmaktadır.
Bu itibarla, belirli bir tarihte girilen tasfiyeden, ilerleyen süreçte başka bir tarih itibariyle vazgeçilmesi nedeniyle tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı dönem başı itibarıyla, normal beyan dönemine geçilecektir. Bu nedenle tasfiyeden vazgeçilen takvim yılı dönemi için ikinci tasfiye dönemine ilişkin tasdik ettirilmiş defterlerin kullanılmaya devam olunması gerekmektedir.
IV- SONUÇ
Anonim şirketlerde tasfiye, ortaklığın mal varlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilmesi, borçların ödenmesi sonucunda elde kalan net malvarlığının tasfiye payı hükümleri uyarınca pay sahiplerine dağıtılması ve ticaret unvanının sicilden silinmesi süreçlerini içerir. Tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır ve bu işlemi yönetim kurulu adına tasfiye memurları yerine getirir.
Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kâr elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir. Belirli bir tarih itibariyle tasfiyeye giren anonim şirketlerin, tasfiye öncesi kıst dönem beyannamesini tasfiye tarihini takip eden dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar, tasfiye tarihinden takvim yılı sonunu kapsayan tarihlere ilişkin tasfiye dönemi beyannamesinin ise Nisan ayı sonuna kadar verilmesi gerekmektedir. Belirli bir tarihte girilen tasfiyeden, ilerleyen süreçte başka bir tarih itibariyle vazgeçilmesi nedeniyle tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı dönem başı itibarıyla, normal beyan dönemine geçilecektir.
Salih ÇALAL*
E-Yaklaşım / Temmuz 2023 / Sayı: 367
_____________________________
* Cumhurbaşkanlığı Denetçisi