Emeklilikte yaşa takılanlar yasası ile emeklilik için aranan yaş şartı kaldırıldı. Bunun için sigortalının ilk işe giriş tarihinin 08/09/1999 öncesinde bulunması gerekiyor. Ancak bu tarihten önce çalışması olduğu halde sigortalı bildirimi yapılmayanlar kara kara düşünüyor. Çalıştıkları halde sigortalı bildirimi olmadığı için EYT kapsamında sayılmıyorlar. EYT’li olabilseler; 5.000 – 5.975 gün sayısı aralığında kademelenen, prim ödeme gün sayısının tamamlamaları yeterli. Yaş koşulu aranmıyor. Yoksa, 7.000 prim ödeme gün sayısı ile kadınlarda 58 yaş erkeklerde ise 60 yaş koşuluna tabi olacaklar. Bunun yanı sıra kısmi emeklilik koşullarında kadınlar için sigortalılık süresi 20 yıldan 25 yıla çıkıyor. Emeklilik koşulları arasındaki fark büyük olunca; EYT kapsamına girebilmek kıymetli.
08/09/1999 öncesinde ise çalışan herkesin sigortalı başlangıcı bulunmuyor. O yıllarda kayıt dışılık maalesef çok yaygındı. 90’lı yıllarda sigortalı olmak kolay değildi. Bugüne geldiğimizde; EYT adayları için dava yolunu dışında idari yollar çok az. EYT adayları haklarını dava yolu ile arayabiliyorlar. Hizmet espit davaları açılarak, hak arayışına gidilmekte. Hizmet tespit davalarını açabilmek için işten ayrıldıktan sonraki 5 yıllık hak düşürücü süre bulunuyor. Hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıllık sürenin hesaplaması yapılıyor. Diğer taraftan hak düşürücü sürenin uygulanmasında istisnalar bulunmakta. En önemlilerinden birisi; sigortalı gösterilmeyen dönemde aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vb belgenin birisi dahi SSK’ya verilmiş ise hak düşürücü süreden söz edilememesi idi. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması bu yöndeydi.
Hizmet tespit davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre ile ilgili olarak Yargıtay görüşünü değiştirerek kararlarını; davaların hak düşürücü süreye uğradığı yönünde vermeye başladı. 2023 yılına değin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu hak düşürücü süre ile ilgili yorumunu geniş tutarken, 2023 yılında hak düşürücü süre yorumunu değiştirdi. Yargıtay 10 uncu Hukuk Dairesi son birkaç yıldır sürdürdüğü olumsuz yaklaşıma, Hukuk Genel Kurulu da katılmış oldu. Örneğin; 30.07.2000 - 27.12.2004 arası sigortalı çalışması bulunan bir çalışanın; aynı işyerinde çalışmaya başladığı gerçek tarihin 02.05.1999 olduğundan bahisle sigortasız dönem için hizmet tespit davası açtığında, bu davayı kazanabiliyordu. İlk sigortalı işe başlama tarihini 08/09/1999 öncesine çekebiliyordu. Ancak Yargıtay yerleşik görüşünü değiştirdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu geçmiş kararlarının aksine yeni bir karar ile bu yolu kapatmış görünüyor. Hak düşürücü süreye uğradığından dolayı artık davaların akıbeti olumsuz olacak.
Böylece 08/09/1999 öncesine ilk sigortalı işe giriş tarihini hizmet tespit davası yolu ile taşıyabilecek önemli sayıda EYT’li bu sefer Yargıtay'a takıldılar. Kararın etkisi sadece EYT’liler için de olmayacak Çalışanların birçoğu sigortasının geç yatmasından, eksik gün gösterilmesinden ya da kazançlarının SGK’ya tam yansıtılmamasından mustarip. Aslında kayıt dışılığın yaygınlığı göz önüne alındığında yüksek sayıda sigortalıyı etkileyen daraltıcı bir yorum benimsenmiş oldu.
29.3.2023 tarihli Hukuk Genel Kurul Kararı her şeyi değiştirdi. Bu karar kadar:
Hak düşürücü süre; hiçbir şekilde sigortalı bildirimi olmayan, tamamen kayıt dışı çalışan, SSK’ca çalışması belirlenemeyen kaçak sigortalılar ile ilgiliydi. Bu durumda hizmet tespiti, isteyen kişiler 5 yıllık hak düşürücü sürede dava açmalıydılar. Gerçekten de hak düşürücü sürenin mantığına uygun olan da sadece bu kümeyi kapsamasıydı. Diğer türlü SSK’ya bildirim yapılmış ise hak düşürücü süre ile hizmet tespitinin ortadan kaldırılması engellenmişti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında: “hiç bildirim yapılmayan sigortalılarla, kısmi bildirim yapılan sigortalıların aynı hukuksal statüye tabi tutulmalarının hukuka ve hakkaniyete aykırı” olduğu değerlendiriliyordu.
Nitekim Yargıtay kararlarında 5 yıl hak düşürücü sürenin doğrudan doğruya hakkı ortadan kaldırdığından bahisle hizmet tespit davalarının kamu düzenini ilgilendirdiğine vurgu yapagelmişti. Bu nedenle davaların “özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi” konusunda tembihler yer alırdı, kararlarda.
Kayıt dışı sigortalılık; prim ve vergi ödemeyerek maliyetleri düşürmek için tercih edilen bir yol olagelmiştir. Her ne kadar idari para cezalarına ve davalara konu edilse de; sigortasız işçi çalıştırma geçmişten bugüne kadar vazgeçilemeyen bir uygulama olmuştur. Kişinin sigortalı olma hakkına kavuşması için hizmet tespiti yollarına başvurması zorunlu olmaktadır. Son şans olarak kullanılan hizmet tespit davasının da hak düşürücü süre ile ortadan kalkmasıyla, çalışıldığı halde sigortalı olma olanağı da tamamen yitirilmekte. Diğer taraftan çok daha güç koşullarda emeklilik şartları ile karşı karşıya kalınmakta.
Hizmet tespit davalarında; hak düşürücü sürenin sadece hiç sigortalı bildirilmemiş, kendisiyle ilgili SGK’ya hiçbir belge verilmemiş ya da çalışması tespit edilmemiş çalışanlar için uygulanması; geçmişten bugüne çalışma hayatımızın koşullarına daha uygun görülmekte. Nitekim “hak düşürücü süre” gibi hakkı ortadan kaldıran güçlü bir düzenlemenin dar bir yorum ile sınırlandırılması yerinde olacaktır. Hiç değilse kısmi sigortalı bildirimi yapılanlara, yargı önünde hizmetlerinin tespiti olanağı sağlanmalıdır.
Bir soru – bir yanıt
Emeklilik şartlarımı tamamlayarak, Haziran ayında emeklilik için başvuru yaptım. Kurban bayramı ikramiyesini alabilecek miyim?
Bu yıl Kurban Bayramı, Haziran ve Temmuz aylarından gün alıyor. Her iki ayda da bayram günü bulunmakta. Bu nedenle:
2023/Mayıs ayında emekliliğe başvurup, 1 Haziran 2023 tarihinden itibaren aylığı hak edenler ve
2023/Haziran ayında emekliliğe başvurup, 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren aylığı hak edenler de Kurban Bayramı ikramiyesinden yararlanacaklar. Halil Kağan ÖYKEN
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yargitaydan-eytliye-kotu-haber-674827h.htm