İşverenler tarafından sigorta primi ve vergi yükünü hafifletmek için işçi ücretlerinin elden verilmesi yoluna gidilmektedir. Banka kanalıyla ödeme yapılmayarak kayda girilmesi önlenmektedir. Ücretlerin asgari ücrete kadar olan bölümü bankadan, asgari ücretin üstünde kalan bölümü ise elden verilmesi; en sık karşımıza çıkan durum. Bunun yanı sıra işçinin tamamen kayıt dışı çalıştırılması ve ücretin tamamının elden verilmesi de konunun bir başka boyutu.
2009 yılından bu yana mevzuatımızda ücretlerin elden verilmesine yönelik kısıtlamalar bulunmaktadır. Aslına bakılırsa, işçinin ücretlerini gerçeği yansıtmaması oldukça büyük sorunlara yol açmaktadır. Bir kısım sorunlar geç ortaya çıksa da bir kısmı hemen ortaya çıkmaktadır. Ücretler düşük gösterilince; geçici iş göremezlikler, işsizlik ödenekleri, bağlanacak aylık ve gelirler daha düşük hesaplanmaktadır. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti olması gereken rakamın altında kalmaktadır. Haliyle, yakınmalar ve şikayetler doğmaktadır. Firmalar ardı ardına denetimlerle, davalarla muhatap kalmaktadırlar. Amaç maliyetleri düşürmek ama dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma olasılığı çok yüksek. Her geçen gün de gelişen kayıt sistemi ile bu olasılık artmakta.
En az beş işçi çalıştıran işverenlerin ücretleri banka aracılığıyla ödenmesi zorunlu. Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü istihkak buna dahil. Fazla mesai olmuş, yol ücreti veya yemek ücreti olmuş, hepsinin banka kanalıyla ödenmesi gerekiyor. İş Kanununa, Deniz İş Kanununa veya Basın İş Kanununa tabi işçiler için durum aynı.
Peki, elden ücret ödendiğinde karşılaşılacak riskler neler?
- İhbar ve şikayetler sonucu yapılan denetimlerde doğacak idari para cezaları önemli bir risk. Nitekim elden ücret ödenen döneme her ay için Sosyal Güvenlik Kurumunca asgari ücretin iki katı ya da tespit edilen prime esas kazanç tutarında para cezası uygulanmaktadır. Ayrıca işyeri kayıtlarına geçersiz kabul edilerek; her bir geçersizlik için yarım asgari ücret tutarında ceza doğacaktır. Eksik bildirilen primlerin ve vergilerin gecikme cezası ve gecikme zammı ile ödenmesi istenecektir. Asgari ücret desteğinin de yasal faizi ile iadesi. Elden ücret ödene dönem uzadıkça, doğacak külfet de büyüyecektir.
- SGK’nın yanı sıra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca da idari para cezası uygulanmaktadır. Ücret, pirim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına ödememe durumunda: her işçi için ayrı ayrı olmak üzere her aya ceza doğacaktır.
- İşveren tarafından işçinin hak ettiği ücretinin kanun hükümlerine ya da sözleşme koşullarına uygun olarak hesaplanmaması veya ödenmemesi; işçiye haklı fesih yolunu açmaktadır. Böylece şartları taşıyorsa kıdem tazminatı ve yan haklarını da talep edebilmektedir.
- Genelde, işçilerin hak kayıplarını dile getirmeleri iş sözleşmelerinin sona erme aşamasında oluyor. İdari ve adli yollara başvurarak konuyu resmi mercilere taşımakta. Beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilmek olanaklı. Eğer hak düşürücü süreyi kesen bir durum yoksa. Davaların genelde işçi lehine sonuçlandığı görülmekte. Bunda da işyeri kayıt ve belgelerinin usule uygun tanzim edilmemiş olması ya da hiç düzenlenmemiş olması etken. Dolayısıyla elden ödenen tutarların dava sonucu ile bir kez daha faiziyle ödenmesi ile karşılaşılmakta.
Elden ücret ödendiği nasıl ispatlanıyor?
Davalarda genelde, işçinin yaptığı iş ile kayıtlarda yer alan ücretlerin makuliyeti aranmaktadır. İşçinin işyerinde çalışma süresi, mesleği, işyerinde yaptığı iş ile ödenen ücretin uyumu gözetilmektedir. Ardından tanık ifadeleri, meslek odalarının, işçi ve işveren kuruluşlarının, Türkiye İstatistik Kurumunun ya da sendikaların konuyla ilgili yazıları ile emsal ücret tespiti yapılmaktadır.
Diğer taraftan bankalardan kredi çekmek için işçilerin işverenlerden aldıkları belgeler, elden ödemeyi gösteren işveren imzalı ve kaşeli makbuz ve benzeri işyeri kayıtları da ispatlayıcı delil olmaktadır.
Sonuç olarak; elden ücret ödeme ile kaçınılmak istenen maliyetin oluşturduğu risk daha büyük maliyetlere gebe. Dolayısıyla mevzuatın cevaz verdiği yasal kaçınma yolları ile prim ve vergi yükünün azaltılmasının tercih edilmesi yerinde olacaktır. Nitekim en baştan işçi istihdamı yapılırken teşvik ve destek uygulamalarının gözetilmesi, ödenecek ücretlerin iş sözleşmesine yansıtılması yerinde olacaktır.
Kağan Öyken
Emekli SGK Başmüfettişi