I.GİRİŞ
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenen 32/A maddesi ile kurumların yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlarından elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranın uygulanması sağlanmıştır.
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlara, ilgili teşvik belgesinde yer alan yatırıma katkı ve vergi indirim oranları dikkate alınarak yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren, yatırıma katkı tutarına ulaşılıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırım tutarına bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade etmektedir.
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlarla ilgili olarak indirimli kurumlar vergisi uygulamasına, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmeye başlandığı geçici vergi döneminden itibaren başlanılır. Yatırımın işletilmeye başlandığı geçici vergi döneminden itibaren yatırımdan elde edilen kazanca, teşvik belgesinde yer alan ve vergi indirimi içeren yatırım tutarını aşmamak üzere, gerçekleştirilen yatırım harcaması dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarına ulaşılıncaya kadar indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanır.
İndirimli kurumlar vergisi ile yatırımlar düşük oranda vergi alınarak veya hiç vergi alınmayarak devletçe desteklenmektedir. İndirimli kurumlar vergisi uygulaması ilk yürürlüğe girdiğinde mükelleflerin sadece ilgili yatırımlarından elde edilen kazançlarına uygulanırken daha sonra ilgili maddede yapılan değişiklikle birlikte yatırım döneminde diğer kazançlara da indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanması sağlanmıştır.
İndirimli kurumlar vergisi uygulamasından yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırım yapan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanmaktadır. Yine yatırımın yeni yatırım veya tevsi yatırım olması uygulamadan yararlanılmasına engel teşkil etmemektedir. Ancak tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında özellikli durumlar arz etmekte olup tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisinde özellik arz eden durumlar ise bu çalışmamızda açıklanmıştır.
II.TEVSİ YATIRIMLAR
Tevsi yatırım, mevcut bir yatırıma üretim hattı veya makine ve teçhizat ilavesiyle kapasitenin artırılmasına yönelik olan ve mevcut tesis ile alt yapı müşterekliği oluşturarak bir bütün teşkil eden yatırımlardır. Diğer bir ifade ile tevsi yatırım var olan bir yatırımın genişletmesini içeren yatırımdır.
Tevsi yatırımlarda da indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılabilmesi için bu yatırımların teşvik belgesine bağlanması gerekmektedir. Tevsi yatırımlarda uygulamada olan yatırım katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi oranı ve benzeri etkenlerden aynen yararlanmakla birlikte farklılık indirimli kurumlar vergisi oranın uygulanacağı matrahın tespitinde ortaya çıkmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesine göre indirimli kurumlar vergisi yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlara uygulanmaktadır. Ancak tevsi yatırımlar ilave yatırımlar olduğundan ve genelde de bu ilave yatırımlardan elde edilen kazanç ayrıştırılamadığından indirimli kurumlar vergisi matrahının tespitinde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
II.1.Tevsi Yatırımlardan Elde Edilen Kazanca İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulanması
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin dördüncü fıkrasında tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oranın bu kazanca uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı fıkra hükmü gereğince kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dâhil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır.
Söz konusu hükümler gereğince tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkân bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir. Dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanacak kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp kazancın mükelleflerce tespit edilmesi esastır. Kazancın mükelleflerce tespit edilebilmesi halinde ise muhasebe kayıtlarının bu kazancın tespitine imkân verecek şekilde tutulması gerektiği tabiidir. İşlemler, vergilendirme dönemi sonu itibariyle değil, dönem içinde gerçekleştikçe ayrı hesaplara alınmak suretiyle takip edilecektir. Bu itibarla, gerek geçici vergilendirme dönemlerinde gerekse hesap dönemi sonunda mükelleflerin kayıtlarının tevsi yatırımdan elde edilen kazancın tespitine imkân verecek şekilde tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan tevsi yatırımdan elde edilen brüt satış kârının tespit edilebilmesi halinde, müşterek genel giderler ile diğer faaliyetlerden doğan gelir ve giderlerinden tevsi yatırım ile ilgili olanların da bu kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Müşterek genel giderler ile diğer faaliyet gelir ve giderlerden ne kadarının tevsi yatırım ile ilgili olduğunun bilinmemesi durumunda ise müşterek giderler ile diğer faaliyet gider ve zararlarının eski yatırımların ve yeni tevsi yatırım dolayısıyla oluşan maliyetlerin toplam maliyeti içindeki payı, faaliyet dışındaki gelirlerin de eski ve yeni yatırımlardan elde edilen hasılatların toplam hasılat içindeki payı esas alınarak dağıtılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, tevsi yatırımdan elde edilen ve mükelleflerce tespit edilebilen kazanca ilişkin işlemlerin dönem içinde gerçekleştikçe ayrı hesaplara alınmak suretiyle takip edilmesi esas olmakla birlikte, müşterek genel giderler ile diğer faaliyet gelir ve giderlerden ne kadarının tevsi yatırım ile ilgili olduğunun bilinmemesi durumunda, yukarıda belirtildiği şekilde yapılacak hesaplamaların her bir geçici vergilendirme dönemi sonu itibariyle kayıtlarda gösterilmesi mümkündür.[1]
II.2.İndirimli Kurumlar Vergisi Matrahının Tespitinde Oranlama Yöntemi
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, bu kazanca indirimli vergi oranı uygulanacaktır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın bu şekilde oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesi esastır.
Bu çerçevede Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “kazanç” ifadesinden, mükelleflerce yapılan tevsi yatırımdan elde edilen ticari bilanço kârının anlaşılması gerekmekte olup, bu kazancın hesaplanmasında Vergi Usul Kanununa uygun olmayan ancak uluslararası muhasebe standartları veya mükelleflerin bağlı bulunduğu grubun iç muhasebe standartlarına göre hesaplanan gelir ve gider karşılıklarının dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.[2]
Diğer bir ifade ile indirimli kurumlar vergisine konu edilecek kazanç yukarıda belirtildiği şekilde tevsi yatırım tutarının toplam sabit kıymet tutarına bölünerek bulunacak oranın vergi öncesi kâr/ticari bilanço kârı ile çarpılması suretiyle hesaplanacaktır. Ancak, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın safi kurum kazancını aşamayacağı tabiidir.[3]
“Dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet” ifadesinden Vergi Usul Kanunu’nun 313’üncü maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması, dolayısıyla boş arazi-arsa ve amortismana tabi olmayan diğer kıymetlerle ilgili tutarların bu hesaplamada dikkate alınmaması; sabit kıymet tutarının hesabında ise bu kıymetlerin birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen ve indirimli oranda kurumlar vergisine tabi olan kazancın hesaplanmasında dikkate alınan “dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarı”nın amortismanlar düşülmeden önceki brüt tutar yerine amortisman düşüldükten sonra kalan net tutar olarak dikkate alınması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden kurumlar vergisi dava konu edilmiş olup Danıştay aşağıda belirtilen açıklamalara yer vererek söz konusu tutarın brüt tutar olması gerektiği yönünde karar vermiştir.
“…Sabit kıymet ifadesinden Vergi Usul Kanunu’nun 313. maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerekir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinde net sabit kıymet ifadesine yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu’nun değerleme ile ilgili hükümleri dikkate alındığında da değerleme ölçüsü, mukayyet değer (kayıtlı değer) olup sabit kıymetin kayıtlı değer ile dikkate alınması gerektiği açıktır. Aksi halin mükerrer vergi avantajı sağlayacağı da görülmektedir. Zira ayrılan amortismanlar hem kurumlar vergisi matrahından düşülecek hem de indirimli orana tabi kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi nedeniyle bu kazancın belirlenmesi sırasında paydayı teşkil edecek sabit kıymet tutarından düşülmek suretiyle indirimli oran uygulanacak kazanç büyütülecektir. Ayrıca, zamanla yıpranma nedeniyle rayiç değeri artmak yerine azalan sabit kıymetlerden yıllara sari olarak amortismanlar düşüldüğü takdirde, söz konusu şirketin kayıtlarında aktifine kayıtlı sabit kıymet tutarı daha yüksek gösterilmesine rağmen, tevsi yatırımlar nedeniyle indirimli orana tabi kazancın tespiti sırasında hesaplama yaparken şirketin aktifine kayıtlı sabit kıymeti bazı durumlarda ”0” hatta (-) olarak bile yer alabilecektir.
Dolayısıyla, tahakkuk eden kurumlar vergisinin 9.741.732,21 TL tutarındaki kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”[4]
Yapılan yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarından birden fazla yılda yararlanılması halinde, indirimli oran uygulanacak kazanç, gerçekleştirilen tevsi yatırım tutarının her bir dönem sonu itibarıyla mükelleflerin aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir. Yine hak kazanılan yatırıma katkı tutarının izleyen yıllara değerleme yapılarak devri hususunda mevzuatımızda herhangi bir hüküm bulunmadığından, yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar dolayısıyla hak kazanılan ancak kazanç yetersizliği nedeniyle ilgili yılda kullanılamayan yatırıma katkı tutarının herhangi bir değerlemeye tabi tutulmaksızın takip eden yıllara aktarılacağı tabiidir.[5]
II.3.İktisadi Kıymetlerin Yeniden Değerlenmesi Halinde Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Matrahının Tespit Edilmesi
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, bu kazanca indirimli vergi oranı uygulanacaktır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.
Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri olarak, gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan değerleri dikkate alınacaktır.
Öte yandan Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298/Ç maddesinde tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları ilgili maddede belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebilmelerine imkân getirilmiştir.
Yine Vergi Usul Kanunu’nun Geçici 31’inci maddesinde de gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine belli şartlar dâhilinde iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesine imkân getirilmiştir.
Bu kapsamda tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın oranlama yapılmak suretiyle hesaplanmasında sabit kıymetlerin, birikmiş amortismanları düşülmeden önceki Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 ve Geçici 31’inci maddeleri kapsamında yeniden değerlenen brüt tutarlarıyla dikkate alınması gerekmektedir.[6]
II.4.İlk Yıl Aktifleştirilmesi Zorunlu Ve Diğer Yıllar İhtiyari Olan Finansman Giderleri İle Kur Farklarının Hesaplamada Dikkate Alınması
Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262’nci maddesi gereğince iktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının, iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi zorunlu olup aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması mükelleflerin ihtiyarına bırakılmıştır.
Bu kapsamda yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi; aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması mümkün bulunmakta olup indirimli kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında bu hususun da ayrıca dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan faiz giderleri ve kur farkları, indirimli kurumlar vergisine esas olan yatırıma katkı tutarını değiştirmeyecek, ilgili Bakanlığın teşvik belgesine göre belirlenen indirimli kurumlar vergisine esas yatırıma katkı tutarı finansman giderleri dolayısıyla artmayacak veya azalmayacaktır.[7]
II.5.Tevsi Yatırımlarda Yatırım Döneminde Diğer Faaliyetlerden Elde Edilen Kazançlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması
Yatırım teşvik belgesinde yer alan yatırıma katkı ve vergi indirim oranları dikkate alınarak ilgili teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması esastır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin ikinci fıkrasına 6322 sayılı Kanunla eklenen (c) bendi hükmüyle, mükelleflerin yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlarının yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden 1/1/2013 tarihinden itibaren elde ettikleri kazançlarına, indirimli kurumlar vergisi uygulanması suretiyle yatırıma katkı tutarının kısmen kullandırılması mümkün hale gelmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin ikinci fıkrasının (c) alt bendine yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulamasında yatırımın yeni yatırım veya tevsi yatırım olması şeklinde herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Bu çerçevede tevsi yatırımlarda da mükellefler yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulayabileceklerdir. Nitekim Vergi idaresi tarafından verilen 04.01.2018 tarihli özelgede de bu yönde açıklama yapılmıştır.[8]
II.6.Yatırım Döneminde Sehven Yararlanılmayan İndirimli Kurumlar Vergisinden Düzeltme Beyannamesi Verilerek Yararlanılması
İndirimli kurumlar vergisi uygulamasında yatırım dönemi, yatırıma fiilen başlanıldığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe kadar olan sürenin anlaşılması; yatırımın fiilen tamamlandığı tarihin, tamamlama vizesinin yapılmasına ilişkin olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına müracaat tarihinden önceki bir geçici vergilendirme dönemine isabet etmesi halinde ise yatırımın fiilen tamamlandığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin son gününün dikkate alınması gerekmektedir.
01.01.2013 tarihinden itibaren yatırım teşvik belgesine bağlanan gerek komple yeni yatırım gerekse de tevsi yatırımlarda yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanabilmektedir. Diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarla ilgili olarak indirimli kurumlar vergisinden yararlanılmayan ilgili hesap dönemlerine ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle teşvik belgesi kapsamında yatırım döneminde indirimli kurumlar vergisinden yararlanılması mümkündür.[9]
II.7.Tamamlanan Tevsi Yatırımdan Kazanç Elde Edilmemesi Halinde Diğer Faaliyetlerden Elde Edilen Kazançlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması
Mükellefler yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uygulayabileceklerdir. Ancak yatırım dönemi tamamlama vizesi yapılması amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son günü itibariyle sona ereceğinden artık bu süreden sonra diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanamayacaktır. Ayrıca, indirimli kurumlar vergisi tevsi yatırımdan elde edilen kazanca uygulanacağından, tevsi yatırıma ilişkin kazancın oluşmadığı durumlarda diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli oran uygulanması söz konusu değildir.[10]
III.SONUÇ
Mevcut bir yatırıma üretim hattı veya makine ve teçhizat ilavesiyle kapasitenin artırılmasına yönelik olan ve mevcut tesis ile alt yapı müşterekliği oluşturarak bir bütün teşkil eden yatırımlar olarak tanımlanan tevsi yatırımlarda uygulamada yer alan katkı tutarı, katkı oranı, vergi indirimi ve diğer teşviklerden aynen yararlanmakta ancak tevsi yatırımlar ilave yatırımlar olduğundan indirimli kurumlar vergisi matrahının tespitinde özellikli durumlar bulunmaktadır.
Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkân bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir. Dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanacak kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp kazancın mükelleflerce tespit edilmesi esastır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecektir.
Hakan DEĞİRMENCİ
KAYNAKÇA
- 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu,
- 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği,
- Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28.11.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-125[ÖZG-12/26]-419 sayılı özelgesi,
- Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-KV-11-62-259 sayılı özelgesi,
- Sivas Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü’nün 09.04.2014 tarih ve 67630374-125[2013-7]-5 sayılı özelgesi,
- Kırşehir Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü’nün 22.02.2022 tarih ve E-66491453-125-2995 sayılı özelgesi,
- İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 17.07.2014 tarih ve 84098128-125[32A-201322]-436 sayılı özelgesi,
- Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 04.01.2018 tarih ve 50426076-125[32/A-2017/20-314]-782 sayılı özelgesi,
- Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.12.2015 tarih ve 17192610-125[ÖZG-15/60]-275 sayılı özelgesi,
- Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 20.02.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-125-[32/A-11/2]-240 sayılı özelgesi
- Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 11/09/2019 tarih ve E:2015/4729, K:2019/5217 Sayılı Kararı
[1] Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28.11.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-125[ÖZG-12/26]-419 sayılı özelgesi
[2] Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28.11.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-125[ÖZG-12/26]-419 sayılı özelgesi
[3] Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-KV-11-62-259 sayılı özelgesi
[4] Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 11/09/2019 tarih ve E:2015/4729, K:2019/5217 Sayılı Kararı
[5] Sivas Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü’nün 09.04.2014 tarih ve 67630374-125[2013-7]-5 sayılı özelgesi
[6] Kırşehir Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü’nün 22.02.2022 tarih ve E-66491453-125-2995 sayılı özelgesi
[7] İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 17.07.2014 tarih ve 84098128-125[32A-201322]-436 sayılı özelgesi
[8] Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 04.01.2018 tarih ve 50426076-125[32/A-2017/20-314]-782 sayılı özelgesi
[9] Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.12.2015 tarih ve 17192610-125[ÖZG-15/60]-275 sayılı özelgesi
[10] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 20.02.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-125-[32/A-11/2]-240 sayılı özelgesi