Danıştay 4. Daire |
Tarih : 16.05.2022 |
Esas No : 2022/2437 |
Karar No : 2022/3071 6183 s. AATUHK Md. 35 VUK Md. 10 |
LİMİTED ŞİRKETE SONRADAN ORTAK OLAN KİŞİLERİN ŞİRKETİ İDARE VE TEMSİLE MECBUR OLUP OLMAMASI HALİ |
Limited Şirketin kurucu ortaklarının tamamının hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılması ve yeni bir kanuni temsilci seçilmemesi durumunda, sonradan şirket ortağı olan hissedarlar da dahil olmak üzere tüm ortakların hep birlikte temsile yetkili oldukları ve şirketin vergi ve buna bağlı borçlarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu oldukları hk.
İstemin Konusu: Ankara 2. Vergi Mahkemesinin 11.11.2021 tarih ve E:2021/382, K:2021/1665 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı adına ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/1, 2, 3 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Vergi Mahkemesi Kararının Özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/01 ana takip dosya numaralı ödeme emri içeriğinde yer alan kamu alacağının vade tarihinin 31.10.2003 olduğu ve bu kamu alacağı açısından tahsil zaman aşımı süresinin 31.12.2008 olduğu, söz konusu kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen 2003/82275 takip dosya numaralı ödeme emrinin 14.09.2008 tarihinde usulüne uygun olarak ilanen tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğinin zamanaşımı süresini kesmesi nedeniyle tahsil zamanaşımı süresinin 31.12.2013 tarihinde dolduğu, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/01 ana takip dosya numaralı ödeme emrinde, alacağın tahsil zamanaşımına uğramış olması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirleri açısından: Şirketin 09.09.1996 tarih ve 4119 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yapılan ana sözleşme ilanına göre ilk yedi yıl süre ile eşit hisseli ortaklardan ... tarafından müdürlüğü yürütülmek üzere şirket işleri ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceği ve temsilinin şirket müdürleri tarafından yapılacağının belirlendiği, şirketin kurucu ortakları olan ... ve ...'ün hisselerinin bir kısmını almak suretiyle 23.12.1997 tarihinde şirket ortağı olan davacının hiçbir zaman şirket müdürü olarak seçilmediği ve kurucu ortaklar ile aynı tarihte 04.09.2008 tarihinde şirket hisselerini devrederek şirketten ayrıldığı, 6762 sayılı Yasa'nın 540. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mecbur değildirler." hükmü uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmayan davacının kanuni temsilci sıfatıyla takip edilmesinde ve davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davalı idare tarafından kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Cevap verilmemiştir.
Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/01 ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
Davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirlerine ilişkin temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı açıklanmıştır.
Davacının şirket ortağı olduğu dönemde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesine göre; aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur olmadıkları, 541. maddesinde de; şirket mukavelesi veya umumi heyet kararıyla şirketin idare ve temsili, ortak olmayan kimselere de bırakılabileceği hüküm altına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun "Limited Şirket" başlıklı altıncı bölümde yer alan 623. maddesinde; şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenleneceği, şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, ancak en az bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin 09.09.1996 tarih ve 4119 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yapılan ana sözleşme ilanına göre ilk yedi yıl süre ile eşit hisseli ortaklardan ... tarafından müdürlüğü yürütülmek üzere, şirket işleri ve muamelelerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceği ve temsilinin şirket müdürleri tarafından yapılacağının belirlendiği, 31.12.1997 tarih ve 4452 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yapılan ilana göre, 23.12.1997 tarihi itibarı ile davacı ...'nın şirkete hissedar olarak katıldığı, geçen süreçte pay ve sermaye değişiklikleri olmakla birlikte şirketin temsiline dair ilan edilmiş bir kararın bulunmadığı, 09.09.2008 tarih ve 7145 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yapılan ilan ile davacının şirketteki hisselerini 04.09.2008 tarihi itibarıyla devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, 04.09.2008 tarihi itibarıyla ... isimli kişinin şirket müdürü olduğu, davacının 1997 ila 2008 yılları arasında şirket ortağı olduğu, 09.09.1996 ila 09.09.2003 tarihleri arasında yedi yıllık süre için şirket kanuni temsilcisi bulunan ...'ün görev süresinin sora ermesinden sonra 09.09.2003 ila 28.08.2008 tarihleri arasında şirket kanuni temsilcisinin kim olacağına dair bir belirleme yapılmadığı, bu nedenle 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesi gereğince ortakların hepsinin kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olması nedeniyle dava konusu 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirlerinin düzenlendiği, Vergi Mahkemesi'nce; 6762 sayılı Yasa'nın 540. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mecbur değildirler." hükmü uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmayan ve sonradan şirkete ortak olan davacının kanuni temsilci sıfatıyla takip edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakladır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesi hükümlerinin değerlendirilmesinden, tüm ortakların limited şirketlerde hep birlikte temsile yetkili ve şirket borçlarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu oldukları, şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılması halinde yalnızca bunların kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olacakları, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların ise, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur olmadıkları, kurucu ortak olmayıp sonradan şirkete ortak olan kişilerin şirketi idare ve temsile mecbur olmaması halinin, kurucu ortakların şirketteki ortaklıklarının devam ediyor olması ve şirkete kuruluşundan itibaren hiç kanuni temsilci seçilmemesi halinde uygulanabileceği, şirketteki kurucu ortakların tümünün hisselerini devretmesi halinde veya ortak olunduğu sırada mevcut bir kanuni temsilci varsa ve kanuni temsilcinin görev süresi bittikten sonra şirkete yeni bir kanuni temsilci seçilmediyse, bu tarihten sonra tüm hissedarların şirketi idare ve temsile mezun ve mecbur kabul edilmesi gerektiği, yeni kanuni temsilci seçilmesine karar alınmadığı takdirde tüm ortakların limited şirketlerde hep birlikte temsile yetkili oldukları ve şirket borçlarından dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulacakları anlaşılmaktadır.
Davacının şirket ortağı olduğu tarihte, şirketin kanuni temsilcisinin ... olduğu, kanuni temsilcinin temsil yetkisinin sona ermesinden sonra kanuni temsilci seçilmediği, bu durumda, davacı ile birlikte tüm ortakların kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararda isabet görülmemiştir.
Şirket tüzel kişiliğinden tahsil olunamayan kamu alacağının ödenmesine ilişkin davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğu sonucuna varıldığından, 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirleri yönünden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, asıl borçlu şirket hakkında mal varlığı araştırması yapılıp yapılmadığı, zamanaşımı vb. hususlar yönünden değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararın buna ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine, Ankara 2. Vergi Mahkemesinin 11.11.2021 tarih ve E:2021/382, K:2021/1665 sayılı kararının, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/01 ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin kısmının oybirliğiyle onanmasına, anılan Vergi Mahkemesi kararının, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 17.04.2015 tarih ve 2015/02 ve 2015/03 ana takip dosya numaralı ödeme emirlerine ilişkin kısmının Üye ...’nin karşı oyu ve oyçokluğuyla bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, karar verildi.(*)