T.C

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas No: 2022/12878

Karar No: 2022/15923

Tarihi: 01.12.2022

» İşçinin Sır Saklama Yükümlülüğü

» Cezai Şart

ÖZET: Davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkumiyet hükmü oluşturmasa da tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı işçinin, iş sözleşmesinin devamı sırasında sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususu sabittir. Hâl böyle olunca taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen ve somut olayın özelliğine göre koşulları oluşan cezai şart talebinin kabulü gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş olması hatalıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 03.02.2009 tarihinde çalışmaya başladığını ve 31.12.2014 tarihinde müvekkili Şirketin Yönetim Kurulu üyesi olduğunu, davalının 23.05.2016 tarihinde kendi isteği ile müvekkili Şirketten istifa ettiğini, davalının vakıf olduğu ticari sır ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgileri iş sözleşmesi devam ederken rakip firma ve yetkisiz kişilerle paylaşarak gizlilik yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve iş sözleşmesinde kararlaştırılan 25.000,00 USD cezai şartı ödemekle yükümlü hâle geldiğinden davacıya belirlenen cezai şartın ödenmesi talebiyle İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğünün 2016/18111 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının bahse konu icra takibine haksız olarak itiraz etmesi neticesinde işbu davanın açıldığını ileri sürerek borçlunun itirazının iptali ve haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 23.05.2016 tarihinde işten çıkarıldığını, işten çıkarılırken kıdem tazminatının ödeneceği vaadiyle istifa dilekçesi alındığını, davacı işyeri bünyesinde çalıştığı süre boyunca, özen borcu, sadakat borcu, rekabet yasağı dâhil olmak üzere bütün yükümlülüklerini harfiyen yerine getirdiğini, davacının dava konusu eylemlere yönelik iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak nedeniyle kötüniyet tazminatı ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının dava konusu olaylara ilişkin ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklamak suçundan yargılandığı, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, verilen kararın 28.02.2018 tarihinde kesinleştiği, ceza davası dosyası içerisine alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalının iş sözleşmesi devam ederken ticari sır niteliğindeki bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşıldığı, ticari sır niteliğindeki bilgileri kurumsal e-posta adresi ile kendi e-posta adresine gönderdiği, Şirket müşterisi olan başka bir Şirkete ait fiyat teklifi ile ilgili e-postayı rakip firma ile paylaştığı, davacı Şirket ile davalı arasındaki 02.08.2013 tarihli bireysel iş sözleşmesinin gizlilik şartı/yasağı başlığının (b) bendinde gizlilik şartının ihlali hâlinde 25.000,00 USD cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının davacı Şirkete ait ticari bilgileri üçüncü kişilerle paylaştığı böylece iş sözleşmesine aykırı olarak iş sözleşmesi devam ederken gizlilik şartını ihlal ettiği, buna göre iş sözleşmesinde belirtilen 25.000,00 USD tutarında cezai şartı ödemesi ödemesi gerektiği; ancak icra inkar tazminatı koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; borçlu davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğunu, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın tam kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; ceza yargılaması hükmüne esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, tespitlerin yanlış olduğunu, bilirkişi raporuna karşı beyanları sorulup son sözleri sorulmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, dava konusu e-postayı üçüncü kişilere ileten kişinin davalı değil dava dışı E.E. olduğunu, ayrıca davacı firmanın davalının e-posta adresine gelen postaya ulaşmasının suç teşkil ettiğini ve delil olarak kullanılamayacağını, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporunda yazmayan hususlara dayanarak karar verdiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iş sözleşmesinde davalı işçi aleyhine cezai şartın tek taraflı yer aldığı, karşılıklılık olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu‘nun (6098 sayılı Kanun) 420 nci maddesi gereği hizmet sözleşmesinde işçi aleyhine konulan tek taraflı cezai şart koşulunun geçersiz olduğu, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde yer alan cezai şartın tek taraflı düzenlendiği tespitinin yanlış olduğunu, cezai şartın iş sözleşmesinde karşılıklı olarak düzenlendiğini, davalının ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklamak suçundan yargılandığını, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını, verilen kararın 28.02.2018 tarihinde kesinleştiğini, davalının sadakat yükümlülüğü ve iş sözleşmesindeki gizlilik yasağına uymayarak ticari sır niteliğindeki bilgileri başkalarıyla paylaştığını, bu durumun ceza mahkemesi kararıyla da sabit olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin sınırlı inceleme yetkisini aşarak cezai şartın hükümsüzlüğünü incelediğini, haksız ve kötü niyetli takibe itiraz eden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bireysel iş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın geçerliliği ile talep koşullarının oluşup oluşmadığına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı Kanun’un 180 inci maddesinin birinci fıkrası, 182 nci maddesinin son fıkrası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu‘nun 67 nci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu‘nun ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta davacı işveren, davalının iş sözleşmesinin devamı sırasında sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle taraflarca imzalanmış sözleşme uyarınca cezai şart talebinde bulunmuştur. Dosyada bulunan bireysel iş sözleşmesinin “Gizlilik yasağı” başlıklı (b) bendinde, işçinin gizli bilgileri üçüncü kişilere ifşası hükmü; (d) bendinde ise işverenin işçiye ait kişisel bilgileri saklama hükmü yer almaktadır. Her iki tarafın da gizlilik yükümlülüklerini ihlal etmeleri hâlinde 25.000,00 USD cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır.

3. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/488 Esas, 2018/31 Karar sayılı kararı ile davalının iş sözleşmesinin devamı sırasında Şirketin ticari ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgileri, Şirket e-posta hesabından kendi şahsi e-posta hesaplarına gönderip bu bilgileri ifşa ederek rakip firma ile paylaştığı ve bu şekilde ticari sır ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanması suçunu işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup karar 28.02.2018 tarihinde kesinleşmiştir.

4. Davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkumiyet hükmü oluşturmasa da tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı işçinin, iş sözleşmesinin devamı sırasında sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususu sabittir. Hâl böyle olunca taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen ve somut olayın özelliğine göre koşulları oluşan cezai şart talebinin kabulü gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş olması hatalıdır.

5. Diğer yandan 6098 sayılı Kanunun 182 nci maddesinin son fıkrasında fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Şu hâlde 6098 sayılı Kanun’un 182 nci maddesinin son fıkrası gereği cezai şarttan indirim yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alının temyiz harcının isteği hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top