KDV Genel Uygulama Tebliği uyarınca;
-Belirlenmiş alıcılara (5018 sayılı Kanuna ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların teşkil ettikleri birlikler, belediyelerin teşkil ettikleri birlikler ile köylere hizmet götürme birlikleri; döner sermayeli kuruluşlar; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları; kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları; bankalar gibi mezkûr Tebliğde belirtilen kurum ve kuruluşlardır) karşı ifa edilen yapım işleri,
-KDV mükelleflerine karşı ifa edilen ve KDV dâhil bedeli 5.000.000-TL ve üzerinde olan yapım işleri
ile bu yapım işleriyle birlikte ifa edilen mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetlerinde, alıcılar tarafından 4/10 oranında KDV tevkifatı uygulanır.
Projenin genişlemesi, sözleşme bedelinin güncellenmesi ve benzeri nedenlerle iş bedelinin daha sonra 5.000.000-TL’yi aşması halinde, bu durumun ortaya çıktığı tarihten itibaren tevkifat uygulanır.
Yapım işlerinin kapsamına aşağıdaki hizmetler girmektedir:
-Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, dekapaj, taşkın koruma ve benzerlerine ilişkin her türlü inşaat işleri.
-Yukarıda sayılan yapılar ve inşaat işleri ile ilgili tesisat, imalat, ihrazat, nakliye, ısıtma-soğutma sistemleri, ses sistemi, görüntü sistemi, ışık sistemi, tamamlama, boya badana dâhil her türlü bakım-onarım, dekorasyon, restorasyon, çevre düzenleme, dekapaj, sondaj, yıkma, güçlendirme, montaj, demontaj ve benzeri işler. Bu işler, yukarıda belirtilen yapılarla ilgili olmakla birlikte inşaat işinden sonra veya inşaat işinden bağımsız olarak yapılmaları halinde de bu kapsamda tevkifata tabi tutulur.
-Yapım işleri ile birlikte ifa edilen; mimarlık, mühendislik, etüt, plan, proje, harita (kadastral harita dâhil), kadastro, imar uygulama, her ölçekte imar planı hazırlama ve benzeri hizmetler. Bu hizmetler yapım işlerinden ayrı ve bağımsız olarak verildiği takdirde KDV Genel Uygulama Tebliği’nin “Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler” başlıklı I/C.2.1.3.2.2 bölümü kapsamında değerlendirilir.
Uygulamada konu hakkında en fazla tereddüt oluşturan husus; KDV mükelleflerine yapılan KDV dâhil 5.000.000-TL ve üzerindeki yapım işlerinin yüklenicileri tarafından tamamen veya kısmen alt yüklenicilere veya daha alt yüklenicilere devredilmesi durumunda, bahse konu işlerin KDV tevkifatı karşısındaki durumudur.
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 09/01/2023 tarihli ve E-45404237-130[I-21-194]-6398 sayılı özelgesine göre; KDV dâhil bedeli 5.000.000-TL üzerinde olan yapım işlerinin tamamen veya kısmen alt yüklenicilere veya daha alt yüklenicilere devredilmesi halinde, işi devreden her yüklenici tarafından ilgili aşamada bedelin 5.000.000-TL’lik sınırı aşıp aşmadığına bakılmaksızın, kendisine ifa edilen hizmete ait KDV üzerinden 4/10 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, işlemin bu kapsamda tevkifata tabi olup olmadığı, ana işin yapım işi kapsamında tevkifata tabi olup olmadığına göre belirlenmelidir.
Söz konusu özelgede yer alan görüşe katılmak mümkün değildir. Zira ilk olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinde bu yönde açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Öte taraftan, yapım işlerinin tamamen veya kısmen alt yüklenicilere veya daha alt yüklenicilere devredilmesi halinde, bu alt yüklenicilerin, ana işin 5.000.000-TL’lik sınırı aşıp aşmadığı bilmeleri çoğu zaman olanaklı ve zaten gerekli de değildir. Bunlara ilave olarak ana işin yapım işi kapsamında tevkifata tabi olması halinde özelgedeki görüş uygulandığında; tamamen veya kısmen alt yüklenicilere veya daha alt yüklenicilere devredilmesi nedeniyle tevkifat alt sınırı olan 2.000-TL üzerindeki her yapım işi tevkifata tabi tutulacaktır. Yapım işlerinde KDV mükelleflerine getirilen tevkifat uygulamasının amacına uymayan bu durumun ise kaos meydana getireceği tartışmasızdır.
Tek amacı, vergi alacağının emniyet altına alınması olan tevkifat uygulaması; kapsamı ve derinliği sürekli artan müstakil bir vergilendirme rejimine dönüşmüş ve içinden çıkması mümkün olamayan bir hale gelmiştir. Bu durumun, hiçbir tarafa faydası bulunmadığı değerlendirilmektedir. Dr. İsmail PAMUK-Yeminli Mali Müşavir