Ferdi İşletmenin Sermaye Şirketine Dönüştürülmesinin Vergisel Yönüyle Değerlendirilmesi

I- GİRİŞ

Türk vergisi sisteminde ferdi işletme sahiplerinin elde ettiği ticari kazançlar gelir vergisi kapsamındadır. Sermaye şirketi mahiyetinde olan limited şirketlerinin kazancı ise kurumlar vergisine tabidir.

Bilindiği üzere kurumlar vergisi mükellefi olarak sermaye şirketleri % 22 oranında vergi öderken, şahıs firmaları (Kolektif şirket, adi komandit şirket ortakları) gelir vergisi mükellefi olarak kazançları üzerinden dilimler halinde % 15 - % 40 oranları arasında vergi ödemektedirler. Başka bir ifadeyle yüksek vergiye tabi kazancı olan şahıs firmaları, aynı kazanca sahip sermaye şirketinden daha fazla vergi ödeyebilmektedir.

Bu nedenle şahıs firmaları, sermaye şirketine dönüşmek suretiyle vergi avantajından yararlanmak istemektedirler. Diğer taraftan şahıs firmalarının sermaye şirketine dönüştürülmesi aşamasında başka vergi avantajları da bulunmaktadır.

Bu yazımızda, ferdi bir işletmenin limited şirkete dönüştürülmesinde (işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan binalar, makine, tesis ve cihazlar ile taşıtlar ve stoklarda görünen malların, demirbaşların yeni kurulmuş olan sermaye şirketine devri halinde) yapılan işlemlerin; gelir vergisi, katma değer vergisi, harçlar kanunu ve vergi usul mevzuatı açısından değerlendirilmesi ile konu hakkında açıklamalara yer verilecektir.

II- KONUNUN GELİR VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinin birinci fıkrasında([1]); her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un;

  • "Değer Artışı Kazançları"başlıklı Mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı sayılacağı, ikinci fıkrasında bu maddede geçen "elden çıkarma" deyiminin mal ve hakların satılmasını, bir ivaz karşılığında devir ve temlikini, trampa edilmesini, takasını, kamulaştırılmasını, devletleştirilmesini, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği, son fıkrasında da, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadı kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların ticari kazanç sayılacağı ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanacağı,
  • "Vergilendirilmeyecek Değer Artışı Kazançları"başlıklı 81. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.) halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı, vergileme yapılmayacağı,
  • "Yıllık Beyannamenin Verilmesi"başlıklı 92. maddesinde, bir takvim yılına ait beyannamenin izleyen Mart ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar, vergiyi tarha yetkili vergi dairesine verileceği veya taahhütlü olarak posta ile gönderileceği, "Vergilendirme Dönemi" başlıklı 108. maddesinde, gelir vergisinde vergilendirme döneminin geçmiş takvim yılı olduğu ve mükellefiyetin takvim yılı içinde kalkması halinde, vergilendirme döneminin, takvim yılı başından mükellefiyetin kalkması tarihine kadar geçen süreye inhisar edeceği,

hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı Kanun’un "Vergilendirme Dönemi" başlıklı 108. maddesinde, Gelir Vergisi’nde vergilendirme döneminin geçmiş takvim yılı olduğu hükme bağlanmış, (1) numaralı bendinde de, mükellefiyetin takvim yılı içinde kalkması halinde, vergilendirme döneminin, takvim yılı başından mükellefiyetin kalkması tarihine kadar geçen süreye inhisar edeceği hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun Mükerrer 120. maddesinde, “Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanun’un ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103. maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Şu kadar ki; 42. madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar geçici vergi matrahına dâhil edilmez. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunda düzenlenen indirim ve istisnalar dikkate alınır. Dönem sonundaki mal mevcutları, istenirse sadece kayıtlar üzerinden de tespit edilerek, geçici vergi matrahının hesabında dikkate alınabilir.

(Ek fıkra : 11.08.1999-4444/2 md.) (Mülga ikinci fıkra:14.10.2021-7338/9 md.)

Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve onyedinci günü akşamına kadar ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi (42. maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir.

Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin % 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir.

Bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir.

İşin bırakılması halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez.”([2])

hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu hükümler bir arada değerlendirildiğinde; şahıs işletmesinin aktif ve pasifiyle bir limited şirkete devredilmiş olması halinde Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesine göre şahsi sorumluluk halinde yürütülen faaliyetin son bulması şahıs işletmesi açısından işi bırakma anlamına geldiğinden, limited şirketin ticaret sicile tescil tarihine kadar geçen süreye isabet eden vergilendirme dönemine ait ticari kazancın ferdi işletme sahibi tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir([3]).

Başka bir ifadeyle, devir nedeniyle ferdi işletme sona ereceğinden söz konusu işletmenin devir tarihine kadar olan ticari kazancının ertesi yılın Mart ayının yirmi beşinci günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine verilmesi gerekir.

III- KONUNUN KDV AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun;

“• (1/1) maddesinde, Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

• (17/4-c) maddesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesinde belirtilen işlemler ile Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan devir ve bölünme işlemlerinin (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz. İşlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılır.) KDV'den istisna olduğu,”

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi işletmenin Limited şirkete dönüşmesi işleminin Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi kapsamında gerçekleşmesi halinde, nevi değişikliği tarihi itibarıyla ferdi işletmenin aktifinde bulunan stok ve maddi duran varlıkların sermaye şirketine devri Kanun’un (17/4-c) maddesi gereğince KDV'den istisna olacaktır([4]).

IV- KONUNUN VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “İşe Başlamayı Bildirme” başlıklı 153. maddesinin ikinci fıkrasında “Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi mükellefi olup da Türk Ticaret Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır. Bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurları hakkında işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin usulsüzlük cezası hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.

173 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nde; şirketlerin işe başlamalarının vergi dairesine bildirilmesi ile ilgili olarak “Ticaret Siciline tescili müteakip tüzel kişilik kazanacak sermaye şirketleri, ticaret siciline kaydolmadan önce veya ticaret siciline kaydolmak üzere müracaat edildiği gün işe başlama bildiriminde bulunacaklardır.”([5]) şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 27. maddesinin ikinci bendinde ise “Ticaret sicili müdürlükleri, kurumlar vergisi mükellefi olup da bu madde uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evrakının birer suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

İşi bırakma ise, Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesinde vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi şeklinde tanımlanmıştır.

Anılan Kanun’un 168. maddesi kapsamında işi bırakma bildiriminin, bildirilecek olayın vukuu tarihinden başlayarak bir ay içinde yapılması gerekmektedir.

Söz konusu düzenlemelere göre, bir ferdi işletmenin aktif ve pasifiyle bir Limited şirkete devredilmesi durumunda şahsi sorumluluk altında yürütülen faaliyet son bulacağından şahıs işletmesi açısından bu durumun işi bırakma olarak kabul edilmesi gerekir.

Kurumlar vergisi mükellefi olan anonim şirket, Limited şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret sicil müdürlüklerinde tescil işlemini yaptırması sonrasında elektronik ortamda ilgili vergi dairesi müdürlüğü sistemlerine veriler aktarılarak, tescil bilgileri doğrultusunda mükellefiyet kaydı açılışı yapılmaktadır. Bu mükelleflerin ayrıca İşe Başlama/Bırakma Bildirimi vermelerine gerek bulunmamaktadır.

Yeni şirketin kuruluşunda tescil için ticaret sicili memurluğuna başvurulduğu gün vergi dairesine verilecek belgeler içinde kurulan şirket ile ilgili belgelerin yanı sıra kapanacak olan şahıs işletmesi ile ilgili belgeler de bulunacağından, vergi dairesi kapanacak olan şahıs işletmesinin hangi şirkete katıldığını takip edebilecektir.

Ancak işini terk eden mükelleflerin kullanılmamış belgeleri vergi dairesine ibraz ederek iptal işlemi yapılması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle işi bırakan mükellefler, Vergi Usul Kanunu uyarınca notere tasdik ettirmiş veya “Vergi Usul Kanunu Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılan Belgelerin Basım ve Dağıtımı Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre anlaşmalı matbaalara bastırmış oldukları belgelerden, kullanılmamış olanlar ile en son kullandıkları ciltleri, işi bırakma bildiriminde bulunacakları süre içinde bağlı bulundukları vergi dairelerine ibraz ederek kullanılmamış belgelerin iptal edilmesini sağlayacaklardır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde "Fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığı müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesikadır.", 328. maddesinde de devir ve trampanın satış hükmünde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu hükümler dikkate alındığında; ferdi işletmenin Limited şirketine devir işlemleri Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesi gereği satış hükmünde kabul edilmiş olduğundan, ferdi bir işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan binalar, makine, tesis ve cihazlar ile taşıtlar ve stoklarda görünen mallar ile demirbaşların yeni kurulmuş olan sermaye şirketine devir işlemini tevsik etmek amacı ile fatura düzenlenmesi gerekecektir([6]).

V- KONUNUN HARÇLAR KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Unvan değişikliği için alınacak harç oranı, Harçlar Kanunu’na ekli (4) sayılı Tarife’nin 13.c pozisyonunda gösterildiği üzere emlak vergisi değeri üzerinden, on binde 5’tir.

Ancak 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde Anonim, eshamlı komandit, limited şirket ve kooperatiflerin kuruluş, pay devri, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Değişik parantez içi hüküm: 15.07.2016-6728/33 md.) (Bu kooperatifler tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler ile Kredi Garanti Fonu Anonim Şirketi ve 13.06.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (p) bendinde belirtilen kurumlar tarafından verilecek kefaletler dâhil) bankalar, finansman şirketleri, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin işlemler (yargı harçları hariç) bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.”([7]) hükmü bulunmaktadır.

Bu nedenle, söz konusu hüküm uyarınca şirketlerin nevi değişikliği nedeniyle tapu sicilinde yapılacak unvan değişikliklerinde harç alınmaması gerekir.

VI- SONUÇ

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.) halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı, vergileme yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Ancak şahıs işletmesinin aktif ve pasifiyle bir limited şirkete devredilmiş olması halinde Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesine göre şahsi sorumluluk halinde yürütülen faaliyetin son bulması şahıs işletmesi açısından işi bırakma anlamına geldiğinden, limited şirketin ticaret sicile tescil tarihine kadar geçen süreye isabet eden vergilendirme dönemine ait ticari kazancın ferdi işletme sahibi tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, ferdi işletmenin limited şirkete dönüşmesi işleminin Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi kapsamında gerçekleşmesi halinde, nevi değişikliği tarihi itibarıyla ferdi işletmenin aktifinde bulunan stok ve maddi duran varlıkların sermaye şirketine devri Kanun’un (17/4-c) maddesi gereğince KDV'den istisna olacaktır.

Şahıs işletmesinin Limited Şirketine devir işlemleri Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesi gereği satış hükmünde kabul edilmiş olduğundan, ferdi bir işletmenin son faturasını Limited Şirkete devredilen aktifinde kayıtlı bulunan binalar, makine, tesis ve cihazlar ile taşıtlar ve stoklarda görünen mallar ile demirbaşların yeni kurulmuş olan sermaye şirketine devir işlemini tevsik etmek amacı ile fatura düzenlenmesi gerekir.

Ferdi işletme ile Limited şirketin hukukî statüleri tamamen farklı olduğu için bu durum mükellefiyet türünde bir değişiklik anlamına gelmektedir. Bu nedenle Limited şirketin tescil edildiği tarihten sonra ferdi işletmenin kanuni defter ve belgelerinin kullanılması mümkün değildir. Dolayısıyla bu defter ve belgelerin hukukî yollardan kullanım dışı bırakılması ve V.U.K.'nun defter ve belgelerin saklanması müddetince saklanması gereklidir.

Yüksel GÜNEŞ*
Onur ŞAHİN**

E-Yaklaşım / Aralık 2021 / Sayı: 348

*     Gelir Uzmanı

**    Gelir Uzmanı

[1]   06.01.1961 tarihli ve 10700 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

[2]    14.10.2021 tarihli ve 7338 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle bu fıkrada yer alan “altı” ibaresi “üç” şeklinde değiştirilmiştir.

[3]    Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü’nün 14.06.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.06.17.02-HÇ:123.M-2010-109-416 sayılı Özelgesi

[4]    İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü’nün 18.03.2019 tarihli ve 11395140-105[VUK-1-20925]-E.224287 sayılı Özelgesi

[5]    03.04.1986 tarih ve 19067 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[6]    İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Müdürlüğü’nün 15.02.2012 tarihli ve B.07.1.GİB.4.35.18.02.1741-72 Sayılı Özelgesi

[7]    25.12.2003 tarih ve 5035 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top