Kıdem Tazminatının Süresinde Ödenmemesinin Bir Yaptırımı Var mıdır
I- GİRİŞ
Kıdem tazminatı, Kanun’da gösterilen fesih hallerinde en az bir yıllık kıdeme sahip işçiye veya işçinin ölümü halinde hak sahiplerine işveren tarafından kanun gereği ödenmesi icap eden, miktarı işçinin kıdemine ve son brüt kazancına göre belirlenen bir miktar paradır[1].
Bu yazımızda, kıdem tazminatının öngörülen süre içerisinde ödenmemesi durumunda ne gibi sonuçlar doğuracağını açıklayacağız.
II- MEVZUATTA KIDEM TAZMİNATI
Kıdem tazminatı, hizmet sözleşmesi kanunda öngörülen hallerden biri ile sona eren ve yine kanunda öngörülen asgari sürenin üstünde çalışmış olan işçiye veya ölümü halinde mirasçılarına, işveren tarafından ödenen ve miktarı işçinin çalışma süresi ve ücretine göre belirlenen paradır. Diğer bir anlatımla, kıdem tazminatı işçinin yıllarca birikmiş emeğinin yıpranmasının karşılığı olmasının yanı sıra emekli ikramiyesi niteliğindedir[2]. Şeklinde ikinci bir tanımına yer verdiğimiz kıdem tazminatı 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmemiştir. Şöyle ki; 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nun[3]120. maddesi, 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun “kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesi hariç” diğer maddelerini yürürlükten kaldırmıştır. Yeni İş Kanunu’nun geçici 6. maddesi “Kıdem tazminatı fonunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri eski İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümlerine göre saklıdır.” hükmüne yer vermiştir.
1475 sayılı eski İş Kanunu’nun bugün yürürlükte olan 14. maddesine göre, bir işyerinde çalışan işçilerin işten ayrılmaları durumunda kıdem tazminatı alabilme koşulları;
● İş Kanunu’na tabi olarak bir işte çalışmak,
● Aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde en az bir yıl çalışmış olmak ve
● İş sözleşmesinin İş Kanunu’nda belirtilen biçimde sona ermesi
olarak üç madde altında toplanabilir.
Halen yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında kıdem tazminatına hak kazandıran fesih halleri sayılmıştır. Başka bir anlatımla, işçinin kıdem tazminatını isteyebilmesi için iş sözleşmesinin aşağıda belirtilen nedenlerden biriyle feshedilmiş veya son bulmuş olması gerekir. Bu maddeye göre iş sözleşmesi:
● İşveren tarafından 1475 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesinin II numaralı bendinde (yeni İş Kanunu’nun 25/II. maddesi) gösterilen ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler dışında haklı nedenle iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda,
● İşçi tarafından 1475 sayılı İş Kanunu’nun 16. maddesinde (yeni İş Kanunu’nun 24. maddesi) sayılan nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi durumunda,
● Muvazzaf askerlik dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda,
● İşçinin bağlı bulunduğu kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut toptan ödeme alması amacıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda,
● 506 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanun’un geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları durumunda,
● Kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda ve işçinin ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması durumunda, işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
III- KIDEM TAZMİNATININ SÜRESİNDE ÖDENMEMESİNİN BİR YAPTIRIMI VAR MIDIR?
Öncelikle kıdem tazminatının ödenmesi ile ilgili olarak bir süre öngörülmüş müdür? Sorusunun cevabını vermek gerekmektedir. Bu doğrultuda kıdem tazminatının, genel olarak hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekmektedir. Ancak, kıdem tazminatı bazı nedenlerden dolayı ödenmesi gereken zamanda ödenmemekte veya ödenememektedir. 1475 sayılı İş Kanunu’nda, 2869 sayılı kanunla yapılan değişiklikle kıdem tazminatının ödenmesinde gecikme yaşanması halinde uygulanacak faiz özel olarak belirlendiği görülmektedir. Bu bağlamda, 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 11. fıkrasında kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Kanun’da, “uygulanan en yüksek faiz” ifadelerine yer verilmiş olması nedeniyle sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T.C. Merkez Bankası’na uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı fiilen uygulanmış olmadıkça dikkate alınmamaktadır.
Dolayısıyla, kıdem tazminatının süresinde ödenmemesi halinde ise, mahkemece faize hükmedilmektedir. Bu kapsamda, işe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
Öte yandan mahkemece, İhbar ve diğer işçilik hakları için temerrüt tarihinden veya (temerrüdün ispat edilememesi halinde) davanın açıldığı tarihten itibaren kanuni faize hükmedilmektedir. Ancak bu faiz oranı kıdem tazminatı için akdin feshinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz olarak belirlenmektedir.
Bu minvalde, mevduata uygulanan en yüksek faizin tespiti önem arz etmektedir. Buna göre, kıdem tazminatının süresinde ödenmemesi halinde, işçinin iş mahkemesinde dava açması gerekmektedir. İş mahkemesinde, hakimin fesih tarihinden veya işçinin ölüm tarihinden itibaren kıdem tazminatının gecikme süresi için mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte ödenmesine karar vermesi gerekir (İş K. 14/XI). Mevduata uygulanan en yüksek faizin tespiti de Merkez Bankası ve diğer bankalardan yazılı bilgi talebiyle yapılmaktadır.
Söz konusu gecikme faizi hesaplanırken, işçiye sanki kıdem tazminatı derhal ödenmiş de, işçi bu parayı o anda en yüksek faizi veren bankaya yatırmış gibi işlem yapılacaktır. Kıdem tazminatı için faiz başlangıcı iş sözleşmesinin fesih tarihidir. Bu hak türü için ayrıca temerrüde düşürme söz konusu değildir.
Sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla iş akdini fesheden işçinin kendisine aylık bağlanması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaatta bulunduğunu işverene belgelemesi şarttır. İşverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü fesihten itibaren geriye gitmemek kaydıyla, bu belgenin kendisine verildiği tarihten başlar. Faiz ödeme yükümlülüğü de anılan belgenin verildiği tarihten itibaren geçen süre için söz konusudur.
Emeklilik nedeniyle işçinin, kıdem tazminatı isteğinde bulunabilmesi için, SGK’ya başvurmuş olduğunu ve emekliliğe hak kazandığını belgelemiş olması gerekir. Bu prosedür izlenmeden ve işveren gelişmelerden haberdar edilmeden kıdem tazminatı istenemeyeceği gibi, işten ayrıldığı tarihten itibaren de faize hak kazanamaz. Faiz hesabı için, emekliliğin belgelendirildiği tarih esas alınır.
Konuya dair diğer bir ihtimal de işçi ve işverenin uzlaşmaları durumudur. Bu durumunda, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi mümkündür Kıdem tazminatının taksitlendirilerek ödenmesi halinde, gecikme faizleri ödeme tarihleri dikkate alınarak hesaplanır. İşçi taksitler halinde ödenen kıdem tazminatı için geçmiş günler faizi isteyebilir. Ancak, bu istemde bulunabilmek için ödemelerin ihtirazi (çekince) kayıt konularak alınmış olması gerekir.
IV- SONUÇ
Kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Mevduata uygulanan en yüksek faizin tespiti de Merkez Bankası ve diğer bankalardan yazılı bilgi talebiyle yapılmaktadır. Diğer taraftan, işçi ve işverenin konu hakkında uzlaşma sağlayarak kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi mümkündür Kıdem tazminatının taksitlendirilerek ödenmesi halinde, gecikme faizleri ödeme tarihleri dikkate alınarak hesaplanır. İşçi taksitler halinde ödenen kıdem tazminatı için geçmiş günler faizi isteyebilir. Ancak, bu istemde bulunabilmek için ödemelerin ihtirazi (çekince) kayıt konularak alınmış olması gerekir.
Ertuğrul GEZEN*
E-Yaklaşım / Temmuz 2019 / Sayı: 319
* Sosyal Güvenlik ve iş Hukuku Uzmanı, E. SGK Denetmeni
[1]Müjdat ŞAKAR, İş Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku ve Vergi Hukuku Açısından İşçiye Ödenecek Tazminatlar, Yaklaşım Yayıncılık, 2011, s.18
[2]Mustafa ÇOLAK, Tüm Yönleriyle Çalışma Hayatındaki Toplu Ödeme, Tazminatlar ve Vergilendirilmesi, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2012, s. 70.
[3] 10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.