Mehmet Özdoğru
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı Hazırlandı
Gelir İdaresi Başkanlığınca Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı hazırlanmıştır.
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) değişiklik taslağı, çeşitli konulara dair önemli açıklamalar içermektedir.
Ayrıca tebliğ taslağında, yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulamasında;
- Geçmiş yıl zararlarına ilişkin olarak, beyannamelerde indirim konusu yapılan geçmiş yıl zararlarının asgari kurumlar matrahından düşülmeyeceği ve asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacağı,
- Kurumlar vergisi beyannamesinin “Diğer indirimler” veya “Diğer indirimler ve istisnalar” satırlarında gösterilmekle birlikte, mahiyet itibarıyla indirim veya istisna kapsamında olmayıp, daha çok vergi matrahının doğru hesaplanması amacıyla beyannamenin bu satırlarına yazılan (Türkiye Muhasebe Standartları/Türkiye Finansal Raporlama Standartları ile Vergi Usul Kanunu hükümleri arasındaki değerleme farkları, örtülü sermaye kabul edilen borçlanmalarda borç alan kurum nezdinde Türk Lirası’nın değer kazanması sonucu oluşan kur farkı gelirleri, kıdem tazminatı karşılığı iptali, vergi borçlarına mahsup edilen ve gelir olarak dikkate alınan 193 sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesi kapsamındaki indirim hakkı gibi) tutarlar üzerinden asgari kurumlar vergisi hesaplanmayacağı
belirtilmiştir.
Tebliğ taslağında konu başlıkları itibariyle aşağıdaki açıklamalara yer verilmektedir.
- İhracat kredileri için kefalet vermek amacıyla kurulan kurumlar
- İştirak kazançları istisnası (5.1/a)
- Yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olunması durumunda istisna uygulaması
- Türkiye’de kurulu fonlar ile yatırım ortaklıklarının kazançlarına ilişkin istisna
- Taşınmaz ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri, rüçhan hakları ile girişim sermayesi yatırım fonları katılma paylarının satış kazancı istisnası
- Serbest Bölgede Üretilen Ürünlerin Yurt Dışına Satışı
- Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan indirilememesi
- Türkiye’den yurtdışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler
- Kısmi bölünme - İştirak hisselerinin ortaklara verilmesi
- Kurumlar vergisi oranı ve geçici vergi
- İhracat yapan kurumlar ile üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlarda kurumlar vergisi oranının indirimli uygulanması
- Payları Borsa İstanbul Pay Piyasasında ilk defa işlem görmek üzere en az %20 oranında halka arz edilen kurumlarda üretim ve ihracat faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda indirim uygulaması
- Hak kazanılan yatırıma katkı tutarından diğer vergi borçlarından terkin yoluyla yararlanılması
- Yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulaması
Tebliğ taslağına aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.
- Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.
- Söz konusu Tebliğ Taslağının Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nde işlenerek oluşturulmuş karşılaştırma tablosuna ulaşmak için tıklayınız.
Açıklamalar, verginet.net
Reddi Miras Yaparsam Ölüm Aylığı Alabilir Miyim?
Soru: Eşim öldü. Ben ve iki çocuğum var. Eşimin borçları nedeniyle reddi miras yaptım. Reddi miras yapmam nedeniyle tarafıma ölüm aylığı bağlanır mı? Gül A.
5510 sayılı kanun veya bu kanunla yürürlükten kaldırılan sosyal güvenlik kanunlarında ölüm aylıkları miras olarak kabul edilmez. Diğer bir ifadeyle, ölüm aylıkları, ölen kişinin varislerine bıraktığı bir miras değildir. Kanunda öngörülen hak sahibi olma koşullarının yerine getirilmiş olması, ölüm aylığı bağlanması için yeterli sayılmaktadır. Varislerin reddi miras (mirası reddetmesi veya mirası kabul etmemesi) yapması, bunlara ölüm aylığı bağlanmasına engel teşkil etmemektedir. Buna göre reddi miras yapsanız bile tarafınıza ölüm aylığı bağlanacaktır.
HEM BABAMIN HEM EŞİMİN AYLIĞINI ALABİLİR MİYİM?
Soru: Babam SSK emeklisi iken 2019 yılında, eşim de Emekli Sandığı’ndan emekli iken 2024 yılında öldü. Çalışmıyorum ve kendi emekliliğim de yok. Hem babamın hem de eşimin aylığını alabilir miyim? Aylin S.
SSK emeklisi babanızdan alacağınız aylıkta kız çocuğu konumunda olduğunuzdan, bu kapsamda tarafınıza ölüm aylığı bağlanabilmesi için bekâr, dul veya boşanmış olunması, çalışılmaması ve kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık alınmaması gerekmektedir. Eşinizden aldığınız aylık kendi sigortalılığınız nedeniyle aldığınız bir aylık değildir. Bunun yanı sıra dul olup, çalışmamanız nedeniyle hem babanızın hem de eşinizin aylığını alabilirsiniz.
BULGARİSTAN GÖÇMENİYİM. ASKERLİK HİZMETİMİ BORÇLANABİLİR MİYİM?
Soru: Bulgaristan göçmeniyim. Bulgaristan’da 1963 yılında 2 yıl 6 ay askerlik hizmetimi yaptığıma ilişkin belgelerim mevcut. Yaptığım askerlik hizmetimi borçlanabilir miyim? Süleyman K.
Türk vatandaşlığına alınanlardan zorunlu göçe tabi tutulan Türk soyluların vatandaşlığa alındıkları tarihte 22 yaşını doldurmuş olanlardan geldikleri ülkelerde yaptıkları askerlik sürelerini belgeleyenler;
- belgede kayıtlı süreyi,
- belgede kayıtlı sürenin olmaması veya Türkiye’deki emsallerinin yaptığı askerlik süresinden fazla olması hallerinde emsalleri kadar, borçlandırılmaktadır.
Bulgaristan’da 1963 yılında ifa ettiğiniz askerlik hizmetini borçlanma hakkınız bulunmakla birlikte, 1963 yılında ülkemizde 24 ay askerlik yapıldığından, her ne kadar 2 yıl 6 ay askerlik yapmış olsanız bile borçlanma yapacağınız süre Türkiye’deki emsalleriniz gibi en fazla 24 ay olacaktır. Askerlik belgeniz ve borçlanma talep dilekçenizle Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvuru yapabilirsiniz.
EMEKLİ AYLIKLARIMIZI EVİMİZDE ALABİLİR MİYİZ?
Soru: Eşimden 31 yaşında malul olan erkek çocuğum ile birlikte ölüm aylığı alıyoruz. Oğlumu her ay bankaya götürüp aylığını çekmemiz biraz sıkıntılı oluyor. Aylıklarımızı evde alabilir miyiz? Bunun için koşullar nelerdir? Emine P.
Emekli ve hak sahiplerinin gelir/ aylıklarının konutta ödenmesi uygulaması Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile PTT Genel Müdürlüğü arasında 2014 yılında imzalanan protokol ile belirlenmiştir. Protokol gereği, sizin gibi ölüm aylıklarını konutunda almak isteyen hak sahiplerinin öncelikle banka bilgilerini PTT olarak değiştirmeleri gerekmektedir. Değişiklik taleplerini yazılı olarak doğrudan kuruma yapabilecekleri gibi, e-Devlette, Sosyal Güvenlik Kurumu, “Adres ve Banka/PTT Değişikliği” mönüsünü kullanarak da yapabilirler.
PTT, gelir/aylıkları SGK tarafından verilen bilgiler doğrultusunda hiçbir şarta bağlı olmaksızın, emekli ve hak sahiplerine aylık ödeme günlerinde olmak üzere, bildirecekleri ikametgâhında, geçerli bir kimlik belgesi ibraz edilmek ve imza karşılığı olmak şartıyla teslim etmektedir. Konutta ödeme ile ilgili herhangi bir ücret alınmamaktadır. Emekli veya hak sahibinin ödeme gününde adresinde bulunmaması nedeniyle ödemenin gerçekleştirilememesi halinde, aylıklar PTT’ye teslim edilmekte, emekli ve hak sahibinin PTT’ye telefon ederek aylıklarının konuta getirilmesini istemesi durumunda, aylıklar ikinci defa ücretsiz olarak konuta getirilmektedir.
SORULARINIZ İÇİN This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresine e-posta yollayabilirsiniz.
Nergis Şimşek
ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI KAR DAĞITIMI HUSUSUNA YÖNELİK HUZUR HAKKI İLE KARŞILAŞTIRILMASI
ENFLASYON DÜZELTMESİ SONRASI KAR DAĞITIMI HUSUSUNA YÖNELİK HUZUR HAKKI İLE KARŞILAŞTIRILMASINA İLİŞKİN BİLGİLER EKTE YER ALMAKTADIR. HUZUR HAKKI NOKTASINDA ŞİRKETLERİN RASYONEL ANALİZ YAPMASI GEREKİR.
4-b Kapsamında Şirket Yöneticilerinin 2024 Yılında 74.500-TL Net Huzur Hakkı Ödemesi Sonucu Kurumlar Vergisi Mükellefleri İçin Vergi Yükü Sıfırdır. (SGK'ya Tabi Değil)
Net Huzur Hakkı |
Hes. Gelir Vergisi |
Asgari Ücret Gelir Vergisi İstisnası |
Öden. Gelir Vergisi |
Damga Vergisi |
Asgari Ücret Damga Vergisi İstisnası |
ÖDENMESİ GEREKEN TOPLAM VERGİ |
Brüt Huzur Hakkı Aylık |
Brüt Huzur Hakkı Kümülâtif |
|
Ocak |
74.500,00 |
12.784,37 |
2.550,32 |
10.234,05 |
646,89 |
151,82 |
10.729,12 |
85.229,12 |
85.229,12 |
Şubat |
74.500,00 |
16.570,25 |
2.550,32 |
14.019,93 |
675,84 |
151,82 |
14.543,95 |
89.043,95 |
174.273,07 |
Mart |
74.500,00 |
21.475,54 |
2.550,32 |
18.925,22 |
713,36 |
151,82 |
19.486,76 |
93.986,76 |
268.259,83 |
Nisan |
74.500,00 |
26.834,38 |
2.550,32 |
24.284,06 |
754,34 |
151,82 |
24.886,58 |
99.386,58 |
367.646,41 |
Mayıs |
74.500,00 |
26.834,38 |
2.550,32 |
24.284,06 |
754,34 |
151,82 |
24.886,58 |
99.386,58 |
467.032,99 |
Haziran |
74.500,00 |
26.834,38 |
2.550,32 |
24.284,06 |
754,34 |
151,82 |
24.886,58 |
99.386,58 |
566.419,57 |
Temmuz |
74.500,00 |
26.665,92 |
3.001,06 |
23.664,86 |
749,61 |
151,82 |
24.262,65 |
98.762,65 |
665.182,22 |
Ağustos |
74.500,00 |
26.516,65 |
3.400,42 |
23.116,23 |
745,41 |
151,82 |
23.709,82 |
98.209,82 |
763.392,04 |
Eylül |
74.500,00 |
26.516,65 |
3.400,42 |
23.116,23 |
745,41 |
151,82 |
23.709,82 |
98.209,82 |
861.601,86 |
Ekim |
74.500,00 |
37.616,10 |
3.400,42 |
34.215,68 |
830,3 |
151,82 |
34.894,16 |
109.394,16 |
970.996,02 |
Kasım |
74.500,00 |
38.654,00 |
3.400,42 |
35.253,58 |
838,24 |
151,82 |
35.940,00 |
110.440,00 |
1.081.436,02 |
Aralık |
74.500,00 |
38.654,00 |
3.400,42 |
35.253,58 |
838,24 |
151,82 |
35.940,00 |
110.440,00 |
1.191.876,02 |
TOPLAM |
894.000,00 |
325.956,62 |
35.305,08 |
290.651,54 |
9.046,32 |
1.821,84 |
297.876,02 |
1.191.876,02 |
|
% 25 Kurumlar Vergisi Durumunda Gider Olarak Huzur Hakkı Kurumlar Vergisi Avantajı |
297.969,01 |
||||||||
% 24 Kurumlar Vergisi Durumunda Gider Olarak Huzur Hakkı Kurumlar Vergisi Avantajı |
286.050,24 |
||||||||
% 24 Kurumlar Vergisi Durumunda Gider Olarak Huzur Hakkı Kurumlar Vergisi Avantajı |
274.131,48 |
||||||||
% 20 Kurumlar Vergisi Durumunda Gider Olarak Huzur Hakkı Kurumlar Vergisi Avantajı |
238.375,20 |
Huzur Hakkı Ödemesi İle Kar Payı Ödemesi Farkları Aşağıdaki Tabloda Yer Almaktadır.
Huzur Hakkı Ödemesi |
Kar Payı Dağıtımı |
Huzur Hakkı Bir Ücret Niteliğindedir. |
Menkul Sermaye İradı Niteliğindedir. |
Şirketin Kâr Etmiş Olması Gerekmemektedir. |
Şirketin Kâr Etmiş Olması Gerekmektedir. |
Ücret Ödemesi Kapsamında Kurum Kazancının Tespitinde Gider Olarak Dikkate Alınmaktadır. Yönetim Veya Müdürler Kurulundaki Şirket Ortağının Aynı Zamanda İş Akdi İle Görev Alması Halinde De 5510 Sayılı Kanun’nun 53. Maddesi Kapsamında 4/B Sigortalısı Sayıldığından Huzur Hakkı Ödemesi Üzerinden Sigorta Primi Kesilmeyecek Fakat Bordro Düzenlenip Gelir Vergisi Ve Damga Vergisi Kesintisi Yapılacaktır. Tüzel Kişi Yönetim Kurulunda İse: Huzur Hakkı Ödemesinin Tahakkuk Esasına Göre Ve KDV’li Olarak Yönetim Kurulu Üyesi Olunan Şirkete Fatura Edilmesi Gerekmektedir. |
Kurum Kazancının Tespitinde Gider Olarak Dikkate Alınmamaktadır. Kar Payı Dağıtımı Sırasında Gerçek Kişilere % 10 Kar Payı Stopajı Yapılır. |
Tek Bir Şirketten Elde Edilen Ve 2024 Yılı İçin Toplam 3.000.000 TL’nin Altında Bir Huzur Hakkı/Ücret Ödemesi Gelir Vergisi Beyannamesine Dâhil Edilmemektedir. |
GVK’nın 22. Maddesi Kapsamında, Ortak Gerçek Kişiye Yapılan Temettü Ödemesi Menkul Sermaye İradı Olarak Değerlendirilir Ve Temettü Tutarının Yarısı Gelir Vergisinden İstisnadır. Yarısı Üzerinden Beyan Edilir. Beyannamede Hesaplanan Vergiden, Temettü Dağıtan Şirket Tarafından Yapılan Stopajın Tamamı Mahsup Edilir. |
Huzur Hakkı Elde Edenlerin Başkaca Bir Gelirleri Olmadığı Durumda, 2024 Yılı İçin Şirket Tarafından Yönetim Kurulu Üyesine Net 74.500 TL Huzur Hakkı Ödemesi Yapılmasının Kuruma Vergi Yükü Sıfırdır. |
Dağıtılan Brüt Temettü Tutarı Stopaj Yoluyla Vergilendirilmekte Ve Şirket Tarafından Ödenmektedir. |
2023 VE ÖNCEKİ DÖNEM NET KÂRLARI ENFLASYON DÜZELTMESİ ZARARI MEVCUTKEN DAĞITILABİLİR Mİ?
555 Nolu Tebliğinin 16/2. numaralı fıkrasına göre 31.12.2023 tarihinde aşağıdaki hesaplar 698 Enflasyon Düzeltme Hesabına aktarılmak suretiyle kapatılır ve düzeltilmiş bilançoda gösterilmez. Düzeltme sonrası hesaplanan kâr / zarar düzeltilmiş bilançoda 570-580 Geçmiş Yıllar Karları/ Zararları Hesabı alt hesabında izlenir. Bu durumda 31.12.2023 tarihinde aşağıdaki hesaplar kapatılması suretiyle enflasyon düzeltmesi sonrası 2023 Hesap Dönemi kar zarar 570-580 Geçmiş Yıllar Karları/ Zararları Hesabının alt hesabında tek bir kalem olarak dikkate alınmış olması gerekmektedir.
- 522 MDV Yeniden Değerleme Artışları Hesabı
- 570 Geçmiş Yıllar Karları Hesabı
- 580 Geçmiş Yıllar Zararları Hesabı
- 590 Dönem Net Karı Hesabı
- 591 Dönem Net Zararı Hesabı
Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Tebliğe göre,
- Dağıtılması öngörülen kâr payı tutarı enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını aşamaz.
- Dağıtılabilir diğer kaynaklardan zarar mahsubu sonrasında kalan değerlerden kâr payı dağıtımı yapılması halinde enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınır.
2023 Hesap Dönemi Enflasyon Düzeltmesi sonrası Bilançoda 580 Geçmiş Yıllar Zararı alt hesabında enflasyon düzeltmesi zararı oluştuysa bu durumda 2023 ve öncesi net kârlar enflasyon düzeltmesi zararı içinde erimiş olduğundan bu karların dağıtıma konu edilmesi mümkün olmadığı kanaati hâsıl olmuştur.
Eğer enflasyon düzeltmesi sonrası kar mevcutsa bu durumda 2023 ve önceki yıllardan gelen net kar dağıtıma konu edilebilir, burada enflasyon düzeltmesi öncesi bilanço dikkate alınır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Konut / İşyeri Bağımsız Bölümleri Açısından KDV Vergiyi Doğuran Olay
Aşağıdaki 3 Durumdan Hangisi ÖNCE Ortaya Çıkmışsa KDV Açısından Vergiyi Doğuran Olay O Tarihte Gerçekleşir.
1) Kat Mülkiyetine Geçilmiş İse, Mülkiyet Devri Tapuda Tescil Suretiyle Gerçekleştiğinden Tapuya Tescil Anında,
2) Fiilen Kullanılması Durumunda, Fiilen Kullanımın Başladığı Tarihte,
( Elektrik, Su Doğalgaz Faturası Bağlanmış ve Kullanılıyorsa)
3) Tapuya Tescil Veya Fiili Kullanımdan Önce Herhangi Bir Tarihte Fatura Veya Benzeri Bir Belge Düzenlenmesi Halinde Belgede Yazılan Tutarla Sınırlı Kalmak Suretiyle Belgenin Düzenlendiği Tarihte,
Ticari Faaliyette Tahakkuk Esası Geçerli Olduğundan ve Maliyetler Henüz Tam Oluşmadığından Bağımsız Bölüm İnşaatı Devam Ederken Fiili Teslim Yapılmadan Alıcı Adına Kat İrtifakı Kurulması Ve Bedelin Tahsil Edilmesi Halinde Vergiyi Doğuran Olay Gerçekleşmemiş Olacağından Tahsil Edilen Bedelin Fatura Tanzim Edilmeden Avans Olarak Kaydedilmesi Gerekir.
İNŞAAT TESLİMİ KDV ORANI - 2024 - |
|||
Açıklama |
İnşaat Yapı Ruhsat Tarihi |
Analiz |
|
01.04.2022'den Önce Olanlar |
01.04.2022'den Sonra Olanlar |
||
ARSA TESLİMİ ( Üzerinde İnşaat Olsun / Olmasın ) |
10% |
10% |
- 1 Nisan 2022 Tarihine Kadar % 18 - 1 Nisan 2022 – 10 Temmuz 2023 Arası % 8 - 10 Temmuz 2023 Sonrası % 10 KDV'ye Tabidir. |
İŞYERİ TESLİMİ |
20% |
20% |
- İşyeri Teslimi Genel Oranda KDV’ye Tabidir. |
KONUT TESLİMİ |
|||
A) KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA KONUT TESLİMİ |
|||
* Net Alanı 150 M2’ye Kadar Olan Konut Teslimi |
1% |
1% |
Değişmiyor |
* Net Alanı 150 M2 Üstündeki Konut Teslimi |
|||
> 150 M2 Kadar Kısmı İçin |
20% |
1% |
01.04.2022'den Sonra Yapı Ruhsatı Alan 150 M2'den Büyük Konutların Kentsel Dönüşümünde 150 M2’ye Kadarlık Hesaplanan KDV Ciddi Şekilde Mükellef Lehine Değişmektedir. |
> 150 M2 Aşan Kısmı İçin |
20% |
20% |
Değişmiyor |
B) KENTSEL DÖNÜŞÜM HARİCİ KONUT TESLİMİ |
|||
1) Net Alanı 150 M2 Üstündeki Konut Teslimi |
|||
> 150 M2 Kadar Kısmı İçin |
20% |
10% |
01.04.2022'den Sonra Yapı Ruhsatı Alan 150 M2'den Büyük Konutların 150 M2’ye Kadarlık Hesaplanan KDV Mükellef Lehine Değişmektedir. |
> 150 M2 Aşan Kısmı İçin |
20% |
20% |
Değişmiyor |
2) Net Alanı 150 M2 Altındaki Konut Teslimi |
A) Büyükşehir Belediye Sınırları Dışında |
1% |
10% |
Eski Durum Avantajlı |
B) Büyükşehir Belediye Sınırları İçinde |
Aşağıda Detaylandırılmıştır. |
10% |
|
* 2013 Yılından Önceki Ruhsatlı Konut Teslimi |
1% |
Eski Durum Avantajlı |
|
* Lüks ve 1. Sınıf İnşaat Ruhsatı Dışında Konut Teslimi |
1% |
Eski Durum Avantajlı |
|
* 2013-2016 Arası Lüks ve 1. Sınıf İnşaat Ruhsatlı Konut Teslimi |
|||
> Arsa Birim M2 Değeri 500 TL Altı Konut Teslimi |
1% |
Eski Durum Avantajlı |
|
> Arsa Birim M2 Değeri 500-1.000 TL Arasında Olan Konut Teslimi |
10% |
Değişmiyor |
|
> Arsa Birim M2 Değeri 1.000 TL Üstünde Olan Konut Teslimi |
20% |
Yeni Durum Avantajlı |
|
* 2017-2022 Arası Lüks ve 1. Sınıf İnşaat Ruhsatlı Konut Teslimi |
|||
> Arsa Birim M2 Değeri 1.000 TL Altı Konut Teslimi |
1% |
Eski Durum Avantajlı |
|
> Arsa Birim M2 Değeri 1.000-2.000 TL Arasında Olan Konut Teslimi |
10% |
Değişmiyor |
|
> Arsa Birim M2 Değeri 2.000 TL Üstünde Olan Konut Teslimi |
20% |
Yeni Durum Avantajlı |
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Eylül 2024 Kira Artış Oranları Belli Oldu
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık On iki aylık Ortalamalara göre 64.91 olmuştur.
Kira Artış Oranı 64.91 üzerinden hesaplanacaktır.
Ağustos ayı enflasyon verileri üzerinden yapılan hesaplamaya göre konut ve işyeri kiralarında uygulanabilecek tavan zam oranı da yüzde 64,91 oldu.
ÖRNEK,
Mevcut Kira Bedeli: 100.000,00 TL
Kira Artışı Yapılacak Ay: Eylül 2024
TÜFE Kira Artış Oranı: %64,91 (Eylül 2024 döneminde yapılacak kira artışı için TÜİK'in Ağustos 2024 TÜFE verisi kullanılmaktadır.)
Kira Artış Tutarı: 64.910,00 TL
Aylık Yeni Kira Tutarı: 164.910,00 TL
Yıllık Yeni Kira Tutarı: 1.978.920,00 TL
NOT, Kira artışı hesaplamalarında yasaya uygun olarak TÜİK'in açıkladığı TÜFE ve Yİ-ÜFE verilerinin 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı kullanılmaktadır. Halk arasında sıklıkla karşılaşılan, aylık veya yıllık değişim oranları kullanılarak yapılan hesaplamalar kanuna aykırıdır.
Enflasyon Düzeltmesinde Maliye’nin Tutumu Mali Müşavirleri Meslekten Soğutuyor
Maliye meslek mensuplarını kaybetmeye devam ediyor. Asgari ücret tarifesine gereksiz yere müdahale ederek ve tarifeyi düşük belirleyerek meslek mensuplarını zor duruma düşürmüştü. Şimdi yarattığı iş yükü ile meslek mensuplarını bir kez daha zor duruma düşürdü
Değerli okurlar, geçtiğimiz üç yılın en önemli muhasebe ve vergi konusu tartışmasız enflasyon düzeltmesi…
31.12.2023 tarihli bilançolar ayırım yapılmaksızın tüm mükelleflerce düzeltildi ve bu düzeltme nedeniyle hesaplanan enflasyon kar veya zararları vergisel sonuç doğurmadı. Bu tutarlar geçmiş yıl kar veya zararları hesaplarında izleniyor.
İlk kez 2024 yılında yapılacak düzeltme dolayısıyla hesaplanacak enflasyon kar veya zararları vergi matrahları ile ilişkilendirilecek.
Maliye, 2024 yılı ilk geçici vergi dönemi için yetkisini nispeten erken kullandı ve bu dönem için enflasyon düzeltmiş yapılmayacağını uygun gördü.
İkinci dönem için mali müşavir cephesinden gelen talepler karşısında çok sert bir duruş sergiledi. Yetkisini kullanmayarak düzeltmenin yapılması gerektiğini duyurdu, ancak geçici vergi beyan süresini 7 Ağustos 2024 tarihinde 27 Ağustos 2024 Salı günü sonuna kadar son kez uzattığını kamuoyu ile paylaştı.
Ancak “son kez” uzattığını ilan etmesine rağmen, ikinci dönem geçici vergi beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerinden tahakkuk edecek vergilerin ödeme sürelerini 23 Ağustos 2024 tarihinde bir kez daha (6 Eylül 2024 Cuma günü sonuna kadar) uzattı.
Bu arada işveren örgütleri enflasyon düzeltmesini nihayet anlayıp tepkilerini önce basında, sonra siyasette dile getirmeye başlayınca Maliye geçici vergide enflasyon düzeltmesi ısrarından vazgeçti.
31.12.2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50 milyon TL’nin altında olanların 2024 yılı ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmayacaklarını duyurdu[1]. Yani şartlar oluşmasına rağmen mükellefler isteseler dahi düzeltme yapamayacaklar. Çünkü Maliye bunu isteğe bırakmadı, yapılmayacağı yönünde yetki kullandı.
Karşılaştırmaya neden brüt satışların esas alındığını anlamak mükün değil. Ayrıca holdinglerde temettü gelirlerinin brüt satış olarak dikkate alınıp alınmayacağının açıklanması gerekiyor.
Bu düzenlemeden önce enflasyon düzeltmesi yapan ve hatta beyannamesini verip ödemesini de yapanların geri dönüşüne olanak sağlamak amacıyla geçici vergi beyan ve ödeme sürelerini bir kez daha uzattı.
Yayımlanan tebliğde, 2024 yılı ikinci geçici vergi dönemindeki mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutan ve enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan kar veya zararlarını yasal defterlere kaydetmek suretiyle bu döneme ilişkin geçici vergi beyannamelerini tebliğin yayımı tarihi itibarıyla vermiş olan mükelleflerin, söz konusu döneme ilişkin yasal kayıtlarını düzeltmelerine gerek bulunmadığı; bu durumdaki mükelleflerin, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı kar veya zarar kayıtları ile enflasyon düzeltmesi yapılmamasına göre oluşan kar/zarar farkını, ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerinde duruma göre "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler" veya "Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler Bölümünün Diğer İndirimler" kısmında göstermek suretiyle beyan edecekleri duyuruldu.
Bu arada, 6 Eylül 2024 günü sonuna kadar verilmesi gereken ikinci dönem geçici vergi beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerinden tahakkuk edecek vergilerin ödeme sürelerini 13 Eylül 2024 Cuma günü sonuna kadar uzattı.
Bu iki gelişme meslek mensupları (SMMM ve YMM’ler) nezdinde çok büyük bir tepkiyle karşılandı.
TÜRMOB tebliğ hakkında Danıştay’da dava açacaklarını, enflasyon düzeltmesi yapmış ve beyannamelerini vermiş olmaların, bu beyannamelerini düzeltmeyeceklerini kamuoyu ile paylaştı. Pek çok meslek mensubu da aynı doğrultuda açıklamalarda bulundular.
Bunun adı kaostur.
TÜRMOB’un tepkisini, kendi taleplerinin değerlendirilmeyip işverenlerin taleplerinin dikkate alınmasına yönelik bir tepki olarak anlaşılır bulmakla birlikte, tebliğin yayımlanmasından önce verilmiş beyannameler için düzeltme beyannamesi vermeyecekleri açıklamasını doğru bulmuyorum.
Ancak Maliyenin buradaki yaklaşımını çok ciddi bir şekilde eleştiriyorum: Doğru tektir, kimin ifade ve talep ettiğinden bağımsızdır.
Maliye bu süreçte maalesef çok ciddi hatalar ve iletişim kazası yapmıştır.
Düzeltme beyannamelerine ilişkin önerilerim…
* İkinci geçici vergi dönemi için enflasyon düzeltmesi işlemlerini yaparak yasal defter kayıtlarını atmış ve beyannamelerini vermiş olanların düzeltme beyannamesi vermelerini öneriyorum. Tepkisel ve duygusal yaklaşımlar doğru değil! Bu düzeltme beyannamelerinin ihtirazî kayıtla verilmesini önermiyorum. Çünkü zaten yıl sonunda düzeltme yapılacak, açılacak davaların yıl sonuna kadar sonuçlanması mümkün görünmüyor. Boşuna dava kirliliği yaratmanın manası yok!
* Enflasyon düzeltmesi işlemlerini yaparak kayıtlarını atmış olmakla birlikte, tebliğin yayımından önce beyanname vermemiş olanların, kayıtlarını düzelterek enflasyon düzeltmesi yapmadan önceki duruma göre beyannamelerini vermelerini öneriyorum. Bu durumdakilerin düzeltmeyi beyanname üzerinde yapmamaları isabetli olur.
* Maliyeden bir açıklama bekliyorum. Enflasyon düzeltmesi yapılmış beyanlara ilişkin verilen düzeltme beyannamelerine göre yersiz ödendiği anlaşılan vergilerin iadesi sürecinin çok hızlı bir şekilde yapılması lâzım. Bu sürecin düzeltme yoluyla iade prosedürüne göre yürütülmemesi icap eder. Çünkü bu düzeltme mükellefin iradesi ile yapılan bir düzeltme işlmei değil. Dava açısından da bu şekilde değerlendirilmesi gerekir. Uyumlu mükellefleri bir kez daha cezalandırmayalım!
Bu yazı için son sözlerim…
* Maliye meslek mensuplarını kaybetmeye devam ediyor. Asgari ücret tarifesine gereksiz yere müdahale ederek ve tarifeyi düşük belirleyerek meslek mensuplarını zor duruma düşürmüştü. Şimdi yarattığı iş yükü ile meslek mensuplarını bir kez daha zor duruma düşürdü.
* Adalet Bakanlığı avukatların asgari ücret tarifesini enflasyon kayıplarını telafi edecek şekilde belirlerken Maliye bunu göz ardı etti. Son yıllarda zaten tarifeyi enflasyon ölçüsünde artırmaması bir yana, tarifeye göre hesaplanan ücretin KDV dahil kabul edilmesi ve KDV oranının yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkması ile meslek mensupları fakirleşmeye devam ettiler.
* Bunun sonucunda meslek mensuplarının aynı kazanç seviyelerini korumak için daha fazla iş üstlenmeleri zorunlu oluyor. Bu da hem işin süresinde yapılmasını zorlaştırıyor hem de kalitesini düşürüyor. Sektörün yeni insan kaynağı bulma ve tutundurma konusundaki zorluklarını sanırım tahmin ediyorsunuzdur.
* Maliye eğer meslek mensuplarının ücretlerini sorun etmezse, yakında beyanname verecek meslek mensubu bulmayacağını dikkate almalıdır!
* Hâl böyle iken geçici vergi tahsil yöntemini neden sorgulamadığımızı anlayamıyorum. Geçici vergi cari yılın gelir veya kurumlar vergisine mahsuben alınan peşin vergileme niteliğindedir. 2007 yılına kadar bu peşin vergi son derece pratik yöntemlerle tahsil edilmekteydi. Mevcut sistem içinden çıkılmaz hale geldi. Enflasyon düzeltmesi bunun üzerine tuz biber oldu. Bu vesileyle geçici vergiyi daha pratik yöntemlerle tahsil etmeyi düşünmenin tam zamanıdır!
* Geçici vergiyi neden önceki yıl ödenen verginin belli bir oranı veya cari yıl KDV beyannameleri ile beyan edilen teslim veya hizmet bedelinin (hasılatın) belli bir oranında tahsil etmiyoruz?
Erdoğan Sağlam
[1] Bilanço, hesap dönemi sonu itibariyle anlık durumu gösterir, bu nedenle örneğin “31.12.2023 tarihli bilanço” diye ifade edilir. Oysa gelir tablosu faaliyet döneminin sonucudur. Bu nedenle gelir tablosu için doğru tanımlama, "31.12.2023 tarihli gelir tablosu" değil "1.1.2023-31.12.2023" dönemine ilişkin gelir tablosu ifadesidir. Bu nedenle tebliğdeki gelir tablosu ile iligli tanımlama hatalıdır.
ÜRETİM VE HİZMET İŞLETLERİNİZİ HALA KISMI BÖLÜNMEYE KONU EDEBİLİRSİNİZ
7456 sayılı Kanun düzenlemesi ile taşınmazların kısmı bölünmeye konu edilmesi kanun kapsamı dışına alınmıştır. Bu durumda sanki kısmı bölünme tamamıyla yasadan kaldırıldı gibi bir algı oluşturmuştur.. En az iki tam yıl süreyle aktifte yer alan iştirak hisseleriyle üretim ve hizmet işletmelerinizi hali hazır her zaman kısmı bölünmeye konu edebilirsiniz. Üretim ve hizmet işletmelerinin kısmı bölünmeye konu edilmesi için iki tam yıl aktifte yer alma şartı bulunmamaktadır.
Mevcut durumda tam mükellef sermaye şirketlerinin aktiflerinde yer alan üretim veya hizmet işletmelerini kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kısmı bölünme yoluyla aynî sermaye olarak devri hala geçerliliğini korumaktadır. Üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesinin zorunlu olduğu unutulmamalıdır. Bu bağlamda, üretim ve hizmet işletmeleri ile fiziki veya teknik bütünlük arz eden ve bu işletmelerden ayrılması mümkün olmayan taşınmazların da üretim ve hizmet işletmesiyle birlikte mevcut veya yeni kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması gerekmektedir.
Linked paylaşımından alıntı yapılmıştır.
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 564) Resmi Gazetede Yayımlandı
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), Kahramanmaraş depremlerdinden etkilenen 4 il ve 2 ilçedeki mükellefler için mücbir sebep halinin 30 Kasım'a kadar uzatttı.
Felaketten etkilenen illerde depremtarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunanların mücbir sebep halinde olduklarının kabul edildiği bildirildi.
Bu tarihten mücbir sebep hali sona erene kadar beyanname ve bildirimlerin verilme süresinin de ertelendiği kaydedilen açıklamada, "Mücbir sebep halinin Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya ile Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için 30 Kasım 2024 Cumartesi günü sonuna uzatılması uygun bulunmuştur." ifadesine yer verildi.
03 Eylül 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32651
Yetki
MADDE 1- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Maliye Bakanlığınca açıklanabilir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini mahalline devredebilir. Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adli ve idari soruşturmalar ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilir. Bu bilgilerin verilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve 3568 sayılı Kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına bildirilmesi vergi mahremiyetini ihlal sayılmaz. Bu takdirde kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumlar da bu maddede yazılı yasaklara uymak zorundadırlar. Maliye Bakanlığı bilgilerin açıklanmasıyla ilgili usulleri belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezaların açıklanmasına ilişkin usuller 27/1/2001 tarihli ve 24300 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 293) ile tespit edilmiştir.
Açıklamanın yapılması
MADDE 2- (1) 213 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasının Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden;
a) 2024 yılında yapılacak açıklamaların, vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerlerinde asılmak suretiyle 15/10/2024 ile 31/10/2024 tarihleri (bu tarihler dahil) arasında Türkiye genelindeki vergi dairelerinde, 1/11/2024 ile 15/11/2024 tarihleri (bu tarihler dahil) arasında ise Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yapılması,
b) Açıklama kapsamına, her bir vergi dairesine 5.000.000 TL ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükelleflerin alınması,
c) Yapılacak açıklamada, 31/12/2023 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde 30/9/2024 tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve nev’i itibarıyla Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 293) ile açıklama kapsamına alındığı belirtilen vergi ve cezalar ile 1/6/2023-31/5/2024 tarihleri arasında kesinleşen tarhiyatların dikkate alınması,
ç) Açıklanacak bilgiler, açıklamanın yapılacağı yer ve diğer hususlarda Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 293) ile belirlenen esaslara uyulması, ancak aynı Tebliğin “İnternet Ortamında Açıklama” başlıklı III/B bölümündeki hazırlanan listelerin gönderileceği adresler ile ilgili açıklamaları bakımından Defterdarlıkların Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 293)’nin (I-A) bölümüne göre hazırlanan listeleri Gelir İdaresi Başkanlığı Gelir Yönetimi Daire Başkanlığı (IV)’e ve (I-B) bölümüne göre hazırlanan listeleri Gelir İdaresi Başkanlığı Tahsilat ve İhtilaflı İşler Daire Başkanlığına resmî yazı ekinde elektronik ortamda göndermeleri,
uygun görülmüştür.
Açıklama kapsamına alınmayan alacaklar
MADDE 3- (1) Açıklama kapsamına;
a) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3 üncü maddesi ve 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun geçici 5 inci maddesi kapsamında yaptıkları takas ve mahsuba ilişkin başvuruları kabul edilen, büyükşehir belediyeleri/belediyelerden ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin %50’sinden fazlası büyükşehir belediyelerine/belediyelere ait şirketlerden vadesi 31/12/2004 tarihi ve öncesine rastlayan,
b) 5216 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi kapsamında daha önce uzlaşmaya girmemiş olan büyükşehir belediyeleri ve bağlı idareleri ile üyeleri belediyelerden oluşan mahalli idare birliklerinden 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 167 nci maddesine istinaden başvuruda bulunmuş olanlara ait vadesi 31/12/2004 tarihi ve öncesine rastlayan,
c) 10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılandırılan,
ç) 3/8/2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun hükümlerine göre yapılandırılması devam eden,
d) 18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yapılandırılması devam eden (Kanunun 5 inci maddesi kapsamındakiler dahil),
e) 11/5/2018 tarihli ve 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırılması devam eden (Kanunun 11 inci maddesi kapsamındakiler dahil),
f) 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre yapılandırılması devam eden,
g) 3/6/2021 tarihli ve 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanuna göre yapılandırılması devam eden,
ğ) 9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna göre yapılandırılması devam eden,
alacakların alınmaması uygun görülmüştür.
(2) 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremlerden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas ili Gürün ilçesinde deprem tarihi itibarıyla gelir veya kurumlar vergisi yönünden (gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmayanlar açısından KDV yönünden) mükellefiyet kaydı bulunan ve ilan edilen mücbir sebep kapsamında olan mükelleflerin gerek bu yerlerdeki gerekse ülke genelindeki diğer vergi dairelerine olan kesinleşmiş vergi ve cezaları ile borçlarının açıklama kapsamına alınmaması uygun bulunmuştur. Mükellefiyetli şubeleri yönünden mücbir sebep kapsamında olan mükelleflerin ise sadece bu mükellefiyetleri nedeniyle olan kesinleşmiş vergi ve cezaları ile borçları açıklama kapsamına alınmayacaktır.
Yürürlük
MADDE 4- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 5- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
18 Yaş Altı Çalışanların Sigortalılığı Ve Önemli Bir Yargı Kararı
İlgili Mevzuat:
5510 sayılı kanun 3. Maddesinde sigortalı; Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda yaş ifadesi yer almamaktadır. Bu sebeple 18 yaşından küçük kişi veya kişilerin 5510 sayılı kanun bakımından sigortalı olmasında bir sakınca bulunmamaktadır..
Konuyla ilgili 4857 Sayılı İş Kanunu 71.Maddesinde ise “on beş yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasaktır” ibaresi ile bir sınırlama getirilmiştir. Ancak bu sınırlamaya rağmen bazı şartlar altında on beş yaşından küçük çocukların çalışmaları mümkündür:
- On dört yaşını doldurmuş ve zorunlu öğrenim olan ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar; bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
- On dört yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler.
Zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olup örgün eğitime devam etmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten fazla olamaz. Kültür, sanat ve reklam faaliyetlerinde çalışanların ise çalışma saati günde beş ve haftada otuz saatten fazla olamaz. Bu süre, on beş yaşını tamamlamış çocuklar için günde sekiz ve haftada kırk saate kadar artırılabilir.
Okul öncesi çocuklar ile okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Bu süreler okulların kapalı olması durumunda da değişiklik göstermemektedir.
18 Yaş Öncesi Sigortalılık Emeklilikte Dikkate Alınır Mı?:
4447 ve 4759 sayılı Kanunlara ve SSK’nın eski tarihli 12-99 Ek Genelgesi (mülga) daha sonra çıkarılan 2013/11 sayılı genelge gereğince işe giriş koşulları, ilk işe girilen tarihe göre hesaplanmaktadır.
Sonuç olarak SGK 18 yaşından önceki sigortalılık süresini, 18 yaşını doldurdukları tarih olarak , 18 yaşından önceki çalışmış olduğu süredeki prim günlerini 18 yaşından sonra çalışılmış gibi dikkate almaktadır..
Yargıtay’dan 18 yaş öncesi sigortalılığı için önemli bir karar
Konuya ilişkin en üst yargı organı Yargıtay, 18 yaşından önce anne veya babasının işyerinde sigortalı çalışanlarla ilgili önemli bir karar verdi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 18 yaş öncesinde annesinin işyerindeki sigortalı çalışmayı geçersiz sayan işlemini iptal etti. Kanunda işverenin işyerinde çalışan çocukları, ana, baba ve kardeşleri için herhangi bir istisna hükmü yer almadığından, işverenin hısımları hizmet akdine dayanarak fiili olarak çalıştıkları takdirde sigortalı olabiliyorlar. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda bir hüküm bulunmamasına rağmen anne babaya ait işyerinde 18 yaşından önce çalışan çocukların sigortasına ilişkin farklı kurallar belirlemiş.
Buna göre, baba veya anasına ait işyerinde çalışan çocukların sigortasının geçerli sayılabilmesi için vasinin iştiraki ile yazılı olarak yapılmış ve hakim tarafından tasdik edilmiş bir iş sözleşmesi bulunmasını zorunlu kılıyor. SGK, zamanında düzenlenmiş ve hakim tarafından onaylanmış iş sözleşmesi bulunmazsa 18 yaşın altında anne babaya ait işletmede yapılan sigortayı geçersiz sayıyor.
İşverenin 18 yaşını bitirmiş veya 18 yaşından evvel evlenmiş çocuklarının anne babaya ait işyerindeki sigortasının geçerli sayılabilmesi için hakim onayı olmaksızın iş sözleşmesi olması yeterli kabul ediliyor.
Yargıtay Kararının İçeriği
SGK’nın emeklilik talebinde bulunan bir vatandaşın 18 yaşından önce annesine ait işyerindeki sigortalı çalışmalarının geçersiz olduğunu ve sigorta başlangıcı olarak kabul edilemeyeceğini belirterek emeklilik talebini reddetmesi üzerine, vatandaş iş mahkemesinde dava açmış,İş mahkemesi, çocuğun 18 yaşından önce ana veya babasına ait işyerinde çalışmasının çocuğu çalışma yükümlülüğü dışında borç altına sokan bir işlem olmadığını, buna karşılık çocuğu sosyal güvenlik şemsiyesine alarak menfaat sağlandığını belirterek Medeni Kanun hükmünün bu konuda uygulanamayacağı kararı verdi. SGK’nın emeklilik talebinin reddine ilişkin işlemini iptal etti. İş mahkemesi kararında, bu kural geçerli kabul edilse bile sadece anne ve babaya hakim onaylı sözleşme olmadan çocuğu çalıştırdıkları gerekçesiyle cezai yaptırımın söz konusu olabileceği, sigortalı çalışmanın geçersiz sayılamayacağı belirtildi.
SGK avukatlarının talebi üzerine dosya bölge adliye mahkemesine gitti. Bölge adliye mahkemesi de iş mahkemesinin kararını haklı buldu. BAM kararında, davacı adına 18 yaşını doldurduğu tarihten önce annesine ait işyerinden yapılan bildirimlerin fiili ve gerçek olmadığının iddia ve ispat edilmediği gibi aynı tarihte çalışan işçilerin fiilen çalıştığı yönünde ifade verdikleri belirtildi. Kararda ayrıca, gerek 506 Sayılı eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nda, gerekse yürürlükteki 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda Türk Medeni Kanunu’na yapılmış herhangi bir atıf bulunmadığı vurgulandı. Çocuk yararına konulmuş hukuk kurallarının çocuk aleyhine yorumlanamayacağı ve sosyal güvenlik hakkından mahrum bırakılmasının hukuk ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacağı kaydedildi.
SGK’nın temyiz başvurusu üzerine dosya Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’ne geldi. Yargıtay kararında (Esas No: 2023/1400, Karar No: 2023/1658) iş mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi kararları kanuna uygun bulunarak onandı.
Bu karar;Yargıtay kararlarının sadece karara konu davaya uygulanabildiği herkes açısından bir hak oluşturmadığı gerçeğine rağmen benzer durumda olan kişiler açısından açacakları davalar için önemli bir emsal oluşturmuştur..