Mehmet Özdoğru
İŞÇİNİN SAĞLIK SORUNLARI NEDENİYLE İŞ AKDİNİ FESHETMESİ
İş Kanunu'nun 24. maddesinde işçinin sağlık sorunları nedeniyle iş akdini feshetmesi iki durumda düzenlenmiştir.
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
Burada işçinin dikkat etmesi gereken önemli noktalar:
✅ Sağlık sorunları nedeniyle iş akdini fesheden işçinin bu durumu kanıtlaması gerekir. Sağlık durumunu gösterir sağlık kurulu raporu alınması gerekir.
✅Sağlık sorunu işin niteliğinden kaynaklanmalıdır. Örneğin: Depo sorumlusu olarak çalışan işçinin ağır kaldırmasının bel ağrılarına, fıtık gibi rahatsızlığa yol açması veya mevcut hastalıklarının artmasına neden olması gibi.
✅İşçi kendisinde değil de beraber çalıştığı işçiler de veya işverenin bulaşıcı hastalığının bulunması durumunda haklı nedenle fesih edilmesi durumunda işveren bu durumun aksini ispat etmelidir.
✅İşçi işverene heyet raporunu göstererek işin sağlığını bozduğunu belirtmeli, işverenden durumuna uygun başka bir görev istemelidir. İşveren bu durumda işçiye verebileceği görev varsa vermelidir.
✅İşyeri hekimi bulunması durumunda görüş alınmalı işçinin çalışabileceği iş/göreve uygun olarak çalıştırılmalıdır.
✅Sözleşmenin belirli, belirsiz olması sağlık sorunları nedeniyle fesihte hak kaybına yol açmaz.
✅İşçinin durumunu sözlü olarak belirtmesi üzerine işveren mutlaka sağlık kurulu raporu istemeli, işçinin sözlü beyanına göre fesih işlemine gitmemelidir. Ancak işveren işçinin sözünü esas alarak daha hafif işlerde çalıştırabilir.
Diğer Notlar:
? Kıdem tazminatına hak kazanılır (Kıdem yılı şartı sağlanıyorsa)
❎ İhbar tazminatı talep edilemez
✅Ücret, fazla çalışma, prim, ikramiye gibi alacakları varsa ödenmeli
✅Kullanılmayan yıllık izinleri varsa ücretinin ödenmesi gerekir.
✅İşsizlik ödeneğinden yararlanılır.
?? 24 SGK çıkış kodu kullanılır.
Diğer Önemli Notlar:
⛔ İşçinin sık sık rapor alması bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
⛔ Tek hekimden alınmış rapor ve istirahat raporuna dayanarak 24/1 e göre işlem yapılmaz.
⛔ Raporda belirtilen durumlar, işin yapılmasına engel teşkil etmiyorsa veya hastalık işten kaynaklanmıyorsa veya tedavi olunan hastalığı iş nedeniyle nüksetmiyor veya artmıyorsa işçi burada sağlık sorunlarını öne sürüp haklı nedenle fesih yapamaz.
⛔İşçinin raporda belirtilen hastalığı ile raporu veren doktorun konusunda uzman olması da gerekir. Örneğin: Kalp rahatsızlığı nedeniyle göz doktorundan rapor alınması gibi :)
GMSİ Beyanının Emsal Kira Bedelinden Düşük Olması Halinde İkmalen Gelir Vergisi Tarhiyatı Yapılıp Yapılamayacağı
Emsal kira bedeli esası, elde edilmesi beklenen kiranın, vergi değeri yoluyla hesaplanarak önceden belli edilmesi gibi bir varsayıma dayanmaktadır.
Ticari ve sosyal yaşamın gerçeklerinin dışlanamayacağının bilincinde olan yasa yapıcı, vergi denetim aracı olarak kullanılan söz konusu esasları mutlak saymamış ve yükümlülerin, ölçülere ulaşılamayış nedenlerini açıklama ve kanıtlama olanakları bulunduğunu da kabul etmiştir.
Her ne kadar vergi değerinin % 7'sinin altında beyanda bulunan yükümlülerin buna ilişkin haklı nedenler getirebilecekleri belirtilmemişse de, madde devamında emsal kira bedelinin uygulanmayacağı hallerin belirtilmesi, gayrimenkul sermaye iradının elde etme koşuluna bağlanması ve bu müessesenin yapısı gereği yukarıda belirtilen yasal ölçülerden olması gibi nedenlerle, emsal kira bedeli esası ile mutlak bir kural getirilmiş olduğu düşünülemez.
Daha düşük beyanda bulunan yükümlülerin beyan ettikleri gelirin gerçek ve doğru olduğu yolundaki kanıtlarına da açıktır. Vergi değerinin % 7'sinin altında beyanda bulunan yükümlü, beyanının gerçeğe uygun olduğunu kanıtlama yükü altındadır.
Daire : VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Karar No : 1990/31
Esas No : 1989/186
Karar Tarihi : 06/04/1990
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.
YENİ MAKİNE ve TEÇHİZAT TESLİMİ HIZLANDIRILMIŞ AMORTİSMAN / KDV İSTİSNASI 31.12.2024 TARİHİNE KADAR DEVAM EDİYOR
Vergi Usul Kanunu Geçici 30. Maddesine göre;
- Sanayi sicil belgesine sahip mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde kullanılmak üzere
- Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında faaliyette bulunan mükelleflerce Ar-Ge, yenilik / tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere
- Yatırım teşvik belgesine sahip mükelleflerce bu belge kapsamında kullanılmak üzere
31.12.2024 tarihine kadar iktisap edilen YENİ MAKİNE ve TEÇHİZAT için uygulanacak amortisman oran ve sürelerinin, mevcut faydalı ömür sürelerinin YARISI dikkate alınır. Bu durumda mükellefler faydalı ömür süresinin %50 azaltılması suretiyle amortisman ayırma imkanına sahip olmaktadır.
KDV Kanunu Geçici 39. maddesine göre 31.12.2024 tarihine kadar bahsi geçen mükelleflere münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan YENİ MAKİNE ve TEÇHİZAT teslimleri KDV'den TAM İSTİSNADIR. İstisna kapsamında alınan makine ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren 3 yıl içinde; imalat sanayii veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri DIŞINDA kullanılması / ELDEN ÇIKARILMASI hallerinde, zamanında alınmayan VERGİ ALICIDAN vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir.
İmalat sanayiinde kullanılmak üzere teslim edilecek yeni makina / techizat listesi 2018/11674 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiştir. Ek listede yer alan yeni makine ve teçhizatın kullanılmış olanları ile aksam, parça, aksesuar ve teferruatları bu kapsamda değerlendirilmez.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Birden Fazla Taşınmazın Alım Satıma Konu Edilmesi Ticari Kazanç Mıdır?
VDDK Ticari Kazanç Olmadığına Karar Vermişti. Şimdi Karar Düzeltme Talebini de REDDETTİ
Dava Konusu İstem: Davacı adına, gayrimenkul satışından ticari kazanç elde ettiği ve bu kazancını beyan dışı bıraktığından bahisle re'sen tarh edilen 2009 yılı GV, GGV ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması talebi
VM Karar Özeti: "Gayrimenkul alım satım işleriyle devamlı surette uğraşılmasından doğan kazanç, ticari kazanç şeklinde değerlendirilmekte olup bu kazanç türünde faaliyetin devamlılık kast ve niyeti ile yapıldığının tespiti önem arz etmektedir. Bu husus ise alım satımların çokluğu ve elde edilen kazanç tutarının birlikte ele alınması ile ortaya konulabilecektir. Uyuşmazlıkta, davacının 2007-2009 yıllarında toplam 5 adet gayrimenkul alım satımında bulunduğu, anılan gayrimenkuller dışında başkaca gayrimenkul alım satımının bulunmadığı dikkate alındığında, davacının faaliyetinin ticari bir organizasyon dahilinde bulunmadığı ve devamlılık arz etmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, bahse konu alım satımların ticari kazanç kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu vergi ve cezalarda hukuka uygunluk görülmemiştir. Tarh edilen vergi ve cezaların kaldırılmasına..."
Danıştay Karar Özeti:"...Uyuşmazlıkta, davacının 2007-2009 yıllarında satın aldığı 5 adet gayrimenkulü 2009 yılında sattığı dikkate alındığında devamlılık unsurunun oluştuğu, ticari nitelik taşıyacak sayıda gayrimenkul alımı satımının söz konusu olması sebebiyle satışların ticari mahiyette olduğu anlaşılmış olup aksi yöndeki gerekçeyle verilen VM kararında hukuka uygunluk görülmemiştir..."
VM kararında ısrar etmiştir.
VDDK Karar Özeti: "...Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Davalının temyiz isteminin REDDİNE..."
Karar Düzeltme VDDK Karar Özeti: "...Açıklanan nedenlerle; Karar düzeltme isteminin REDDİNE, 08/07/2024 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi...."
AMORTİSMAN AYRILMAMASI SONUÇLARI
Vergi Usul Kanunu 320. maddesine göre amortismanın her hangi bir yıl yapılmamasından / ilk uygulanan nispetten düşük bir oranda yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz. Binek otomobiller için amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilir.
Özelgelere göre herhangi bir yıl amortisman ayrılmaması / eksik amortisman ayrılması halinde söz konusu yıllar için sonradan geriye dönük olarak düzeltme yapmak suretiyle amortisman ayrılamaz.
BU DURUMDA AMORTİSMAN AYIRMA HUSUSUNDA DİKKAT ETMEK GEREKİR.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
İşgücü Uyum Programı (SGK Genel Yazısı)
T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü
Sayı: E-24010506-010.07.01-101331982
Konu: İşgücü Uyum Programı
Tarih: 06.09.2024
GENEL YAZI
Özel politika gerektiren gruplar başta olmak üzere işsizlerin istihdam edilebilirliğini artıracak bilgi, beceri, çalışma alışkanlığı ve disiplinini kazandırmak üzere Türkiye İş Kurumu tarafından aktif işgücü hizmetleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapılarak düzenlenen İşgücü Uyum Programının yürütülmesinin usul ve esaslarını düzenleyen “İşgücü Uyum Programının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” 29.08.2024 tarihli ve 32647 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yönetmeliğin “Katılımcılara yapılacak cep harçlığı ödemesi, sosyal güvenlik ve vergi işlemleri” başlıklı 12 nci maddesinde:
” (1) Katılımcılara yapılacak günlük cep harçlığı tutarı Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Ancak bu tutar 4857 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen günlük asgari ücret tutarının üstünde olamaz.
(2) Her bir katılımcıya yapılacak ödeme, Yönetim Kurulu tarafından belirlenen tutarın katılım sağlanan gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda cep harçlığından oluşur.
(3) Programlara devam edilen süre içerisinde ortaya çıkacak sosyal güvenlik prim giderleri, 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında her bir katılımcı için tahakkuk edecek sigorta primlerinden oluşur.
(4) Katılımcıların sigortalılık bildirim ve tescil işlemleri yüklenici tarafından gerçekleştirilir. Sosyal güvenlik primleri, katılım sağlanan günler üzerinden bildirilir.
(5) Resmi ve idari tatil günlerinde program uygulanmaz ve bu günler için herhangi bir ödeme yapılmaz.
(6) Katılımcıların izin kullandıkları günler için cep harçlığı ve sosyal güvenlik prim ödemesi yapılmaz.
(7) Cep harçlığı ve sosyal güvenlik prim ödemesi dışında ortaya çıkabilecek hiçbir ödemeden Kurum sorumlu tutulamaz.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin;
“İşyeri bildirgesi” başlıklı 27 inci maddesinin birinci fıkrasında “İşyerinde, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya (c) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran, sigortalı çalıştırılan bir işyerini devir alan ya da bu nitelikte işyeri kendisine intikal eden işveren, Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen sürelerde vermekle yükümlü olduğu örneği Ek-6 ve Ek-6/A’da bulunan işyeri bildirgesini Kuruma elektronik ortamda göndermek zorundadır.”,
13 üncü fıkrasında “Tescili yapılacak işyerinde, hem ayın 1’i ila 30’u arasında, hem de ayın 15’i ila müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmalarına istinaden ücret alan sigortalıların bulunması halinde, her iki çalışma döneminden dolayı iki ayrı işyeri bildirgesi düzenlenerek ayrı ayrı işyeri tescili yapılır.”,
17 nci fıkrasında “Aynı kamu kurum ve kuruluşunda, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamına giren sigortalıların çalıştırılması halinde, (a) bendi kapsamına giren sigortalılar için ayrı, (c) bendi kapsamına giren sigortalılar için ayrı işyeri bildirgesi düzenlenerek ayrı ayrı işyeri dosyası tescil edilir”,
Hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer alan hükümler doğrultusunda İşgücü Uyum Programı kapsamında katılımcı çalıştıracak yükleniciler tarafından işyeri işlemleri aşağıda açıklandığı şekilde yürütülecektir.
Yükleniciler işgücü uyum programı kapsamında katılımcı çalıştıracaklarında;
– Kurumumuzda kayıtlı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a) bendi kapsamında sigortalı sayılanları bildirdiği bir işyerinin olmaması durumunda Kurumumuza elektronik ortamda en geç sigortalı çalıştırmaya başlayacakları tarihte işyeri bildirgelerini göndermek zorundadırlar. Bu durumda sigortalı işe giriş bildirgesi, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar Kuruma verilebilmektedir.
– Kurumda 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanları bildirdikleri kayıtlı işyeri varsa bu işyerinden bildirim yapacaklar, yeni işyeri tescili yaptırmayacaklardır. Bu durumda sigortalı sayılan kişiler sigortalılık başlangıç tarihinden önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmelidir.
– Kurumda 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanları bildirdikleri kayıtlı bir işyeri bulunmasına rağmen bu genel yazının yayımı tarihinden önce veya sonra İşgücü Uyum Programı kapsamında yeni bir işyeri tescil edilmesi durumunda yeni tescil edilen işyerinden de Kurumumuza bildirim yapabileceklerdir. Bu durumda da sigortalı işe giriş bildirgesi, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar Kuruma verilebilmektedir.
Yükleniciler, Aylık Prim ve Hizmet Belgesi/Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini “46 Türkiye İş Kurumu tarafından Düzenlenen Eğitimlere Katılan Kursiyerler” numaralı belge türünü seçerek göndereceklerdir.
Belirtilen belge türünden Aylık Prim ve Hizmet Belgesi/Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini gönderebilmek için ilgili işyerlerinin tanımlamasının yapılması gerekmektedir. Tanımlama için yüklenicilerin İŞKUR ile yapmış oldukları protokol/sözleşme ile işyerinin kayıtlı olduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine müracaat etmeleri gerekmektedir.
Müracaatta bulunulan Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce/Sosyal Güvenlik Merkezince işyeri için 46 numaralı belge türünün tanımlama işlemleri İşveren İntra programında yer alan sırasıyla “İşveren” ve “Teşvikler ve Tanımlar” sekmelerinin altındaki “Kanun No ve Belge Türü Tanımlama” menüsünden “İş Kurumu” seçilerek yapılacaktır.
Yukarıda sayılan işlemler, sadece “İşgücü Uyum Programının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” kapsamında istihdam edilen katılımcılar için geçerli olup İŞKUR tarafından düzenlen diğer programlara yönelik işlemler halihazırda yürütülen şekliyle devam ettirilecektir.
Bilgilerini ve gereğini rica ederim.
Savaş ALIÇ
Genel Müdür
Konut Ve İşyeri Kiralarında Fesih
Kira hukuku çeşitli ve ayrıntılı bir konu… Ben bu hafta son günlerde toplumda en çok mağduriyet yaşanan ve tartışma konusu olan kira sözleşmelerinin feshi ile ilgili birkaç önemli noktadan bahsetmek istiyorum. Süresi belli olan kira sözleşmelerinde kira sözleşmesi kendiliğinden sona ermez. Kanun; Kiracı ve kiraya veren için ayrı ayrı sebepler belirlemiş ve prosedürler düzenlemiştir. Belirli süreli konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, sözleşme süresinin sonunda bildirim sürelerine uyarak kira sözleşmesini feshedebilir. Ancak kiraya verenin kira sözleşmesini feshedebilmesi için haklı sebebe dayanması gerekmektedir.
Unutmamak gerekir ki kiraya verenin on yıllık uzama süresi dışında sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdirme hakkı yoktur. Kira sözleşmesi; kiracı ben çıkıyorum demediği sürece, kira akdi birer yıllık dönemler halinde yenilenir yani sürenin bitiminde kendiliğinden sona ermez. Hatta kira sözleşmesinde bir artış maddesi yoksa kiracı hiç bir artış yapmadan yıllarca oturabilir.
Kiralayanın kendi veya altsoyu, üstsoyu gibi kişilerin ihtiyacı için kira sözleşmesini feshedebilir. En çok karşımıza çıkan fesih sebeplerinden bir diğeri de kira ücretinin yatırılmaması yahut geç yatırılmasıdır. Bir diğeri yeniden inşaat yapılacağı gerekçesiyle kiracının kiralanandan tahliyesini istemektir.
Dördüncü olarak da kanunda “Açıktan açığa fena kullanım” hali düzenlenmiştir. Kanun; “Kiracının kiralanana kasten ağır bir zarar vermesi, kiracıya verilecek sürenin yararsız olacağının anlaşılması veya kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranışının kiraya veren veya aynı taşınmazda oturan kişiler ile komşular bakımından çekilmez olması” şeklinde belirtmiştir. Günümüzde kira uyuşmazlıklarında en hızlı ve etkili çözüm yolu; Arabuluculuk vasıtası ile çözüm yoludur.
Taraflar arabuluculuk vasıtası ile düzenledikleri anlaşma belgesinde; kira bedelini, kira artış oranını istedikleri gibi kararlaştırabilirler, kira artış oranını döviz kuruna endeksleyebildikleri gibi istedikleri bir yüzde olarak da kararlaştırabilirler. Taraflar arabuluculuk sistemine başvurarak; Kira tespit davası açmak zorunda kalmayacak, harç yatırmayacak, karşı taraf ile ilişkilerini de koruyacaklardır.
Bunun haricinde Arabuluculuk Anlaşma Belgesi ile kira ilişkinizi yeniden düzenlediğinizde önemli bir vergi avantajı bulunmaktadır. Arabuluculuk Anlaşma Belgesi damga vergisinden muaftır. Kira bedeli ne olursa olsun binde 9 damga vergisini ödemezsiniz.
Arabuluculuk sürecine gizlilik esası hakim olduğundan, yaptığınız kira sözleşmesi 3. kişiler tarafından bilinmeyecek ve emsal yer kira sözleşmeleri ile aynı veya yaklaşık bedel olarak kararlaştırmak zorunda kalmayacaksınız.
Ege DEMİRALP
Arabulucu Avukat
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/konut-ve-isyeri-kiralarinda-fesih/765282
Borsa Kazançlarının Vergilendirilmesi
Hisse senetleri, anonim şirkette paydaşlara katılım payları üzerinde tasarruf hak ve yetkisi veren menkul kıymetlerdir. Hisse senetlerinin, adi hisse senetleri, imtiyazlı hisse senetleri ve oydan yoksun hisse senetleri gibi türleri mevcuttur. Hisse senetlerinin satışından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin esaslar, söz konusu kıymetlerin gerçek kişilere veya bir kuruma ait olmasına veya alım satımın bir ticari organizasyon içinde yapılmasına göre değişmektedir.
Hisse senetleri, Gelir Vergisi Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre menkul kıymet niteliğine sahiptir. Bu hisse senetleri üzerinden, biri hisse senedi sahiplerinin elde ettiği “kâr payı” ve diğeri hisse senetlerinin satışından elde edilen “değer artış kazancı” olmak üzere iki tür getiri sağlanmaktadır. Hisse senedi üzerinden elde edilen kâr payları menkul sermaye iradı unsuru olarak vergilendirilirken, hisse senedi satışından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmektedir.
Borsa kazançları
Bireysel yatırımcıların, Borsa İstanbul’da (BİST) yaptıkları hisse senedi işlemlerinden oluşan kâr veya zarar, işleme aracılık eden banka veya aracı kurum tarafından hesaplanmaktadır. Üçer aylık olarak belirlenen kazançlar üzerinden stopaj (vergi kesintisi) yapma yükümlülüğü de bu kurumlara aittir. Stopajın oranı menkul kıymet yatırım ortaklığı (MKYO) hisse senedi kazançlarında %10 (bir yıldan fazla elde tutulanlardan stopaj bulunmamaktadır), diğer hisse senetlerinde ise %0 olarak uygulanmaktadır. Stopaj oranı ister %10, isterse de %0 olsun, BİST’te gerçekleştirilen hisse senedi işlemlerinden sağlanan kazançlar, tutarı ne olursa olsun ayrıca beyan edilmemektedir.
Hisse senedi kâr payı (Temettü)
Borsada veya borsa dışındaki şirketler tarafından gerçek kişi ortaklara dağıtılan kâr payları (temettü) üzerinden %10 oranında vergi kesintisi yapılıyor. Bazı hallerde temettü gelirleri için gelir vergisi beyannamesi verilmesi de söz konusu olabilmektedir. Alınan temettü gelirinin brüt tutarının yarısı gelir vergisinden istisna olarak değerlendirilmektedir. Kalan yarısının 150 bin liradan fazla olması durumunda, istisna sonrası kalan tutarın gelir vergisi beyannamesinde “Menkul sermaye iradı” olarak beyan edilmesi zorunludur. Buna göre 2023 yılında brüt 300 bin liradan fazla temettü geliri elde eden bir yatırımcının bu gelirini beyan etmesi gerekmektedir.
İMKB’ye kayıtlı hisse senetlerinin alım satımından elde edilen kazançların genel olarak vergi dışı bırakılmasındaki temel amaç, hisse senedi piyasası aracılığıyla sermaye piyasasına yeni fon girişinin sağlanmasıdır. Aynı zamanda İMKB’ye kayıtlı firma ve burada işlem gerçekleştirilen yatırımcı sayısının artırılması amaçlanmaktadır. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre Borsa İstanbul'da yılın başından bu yana toplam yatırımcı sayısı yüzde 9 artışla 8 milyon 328 bin 250'ye çıkmıştır. Yatırımcı sayısındaki artış memnun etse de hisse senedi sahiplerinin elde etmiş oldukları gelirler üzerinden vergi ödenmemesi daha teknik bir ifadeyle vergiden istisna tutulması anlamına gelmektedir. Bu vergileme biçimi ödeme gücünün kavranmasını güçleştirmekte ve dolayısıyla vergi adaletini olumsuz etkilemektedir. Burada son dönemlerde tartışılan işlemler üzerinden mi yoksa kazanç üzerinden mi vergi alınması önemli soru olmaktadır.
Farklı vergi adımları
Hisse senetleri işlemleri üzerinden dolaylı vergi alınmasının etkileri konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır. İşlem vergisinin konulmasını destekleyenler, hisse senetleri piyasasında volatilitenin azaltılması, vergi gelirlerinin arttırılması, yatırımcıların uzun dönemli yatırıma teşvik edilmesi ve piyasa verimliliğini geliştirmesinde, işlem vergisinin etkili bir araç olarak kullanılabileceğini belirtmektedirler. İşlem vergisine karşı çıkanlar ise sermaye çıkışı olacağını, yatırımcı sayısının azalacağını, olumlu etkilerin olumsuz etkilerden daha ağır bastığı konusunun henüz ispat edilemediğini ifade etmektedirler.
Dünya örneklerine baktığımızda Vergi Vakfı (Tax Foundation) verilerine göre Avrupa'da ülkemizle birlikte Belçika, Çekya, Gürcistan, Lüksemburg, Malta, Slovenya, Slovakya ve İsviçre'de menkul kıymet kazançlarının vergilendirilmediği görülmektedir. Avrupa'da en yüksek vergiyi % 42 ile Danimarka alıyor. Bu ülkeyi %37,8 ile Norveç ve %34'erlik oranlarla Finlandiya ile Fransa takip etmektedir. Vergi Vakfı'nın incelediği 35 Avrupa ülkesinde borsa kazançları ortalama %17,9 oranında vergilendirildiği belirtilmektedir. AB ortalaması ise %18,6. Dünyanın geri kalanına bakıldığında ise ABD'de söz konusu vergi oranı kurumlar için %21, bireyler için ise %20, Japonya'da ise %20.3 olarak uygulanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise Arjantin'de borsa kazançları %15 oranında vergilendirilirken, Brezilya %22,5, Çin ise %20 oranında vergi almaktadır.
Şüphesiz sermayenin tabana yayılması ve firmaların daha cazip finansman imkânına ve yatırım olanaklarına ulaşmasına yardımcı olmak adına hisse senedi gelirleri vergiden istisna tutulmaktadır. Ancak Türkiye’de hisse senedi gelirlerinin vergilendirme koşulları incelendiğinde, menkul kıymet sahipleri üzerindeki vergi yükünün çok düşük tutulduğu net bir durumdur. Vergi pratiği olarak kazancın vergilendirilmesi doğaldır. Kazancın vergilendirildiği, zarar durumunda ise mahsup işleminin uygulandığı, uzun döneme yönelik sistemde kalmayı teşvik eden bir vergilendirme sürecine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sayede anlamlı bir yatırımcı çıkışı söz konusu olmayacaktır. Diğer taraftan menkul kıymet gelirlerinin stopaj yoluyla düz ve düşük oranda vergilendirilmesi menkul kıymet geliri elde etmeyen mükellef grupları açısından vergi adaletini olumsuz etkilemektedir. Özellikle vergiden kaçınma imkânı sınırlı olan ücret geliri elde eden mükellefler açısından adaletsizlik daha net ortaya çıkmaktadır.
Özetle sermaye piyasasını geliştirme düşüncesi ile bu piyasanın vergilendirilmesi düşüncesi birbiriyle çelişiyor gibi gözükse de, birçok yabancı ülke borsalarında bu tür bir vergilendirmeye rastlamak mümkün. Verginin tarafsız, sosyo-ekonomik açıdan düzenleyici olması ve eşitlik ilkeleri vergi adaletini sağlamanın temel şartıdır. Verginin tarafsızlığı ödeme gücüne göre vergilendirmeyi, sosyo-ekonomik açıdan düzenleyici olması sosyal adaleti sağlayacak şekilde kişiler arasında var olan servet farklarını gidermeyi, eşitliği ise hem yatırımcıların haklarının korunması hem de devletin kamu hizmetlerini finanse etme kapasitesinin sürdürülebilirliğini ifade etmektedir. Bu nedenle ister işlemler üzerinden, isterse de kazançlar üzerinden uygulanması tartışılan borsa kazançlarının vergilendirme koşullarının yeniden değerlendirilerek vergi adaletini ve mali disiplini öncelikli kılan bir vergilendirme politikasının geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Fatih YEGİN
Vergi Başmüfettişi
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/borsa-kazanclarinin-vergilendirilmesi/765284
Enflasyon ‘Düzelttirmesi’ Girdabından Çıkmanın Yolları
2024/2. geçici vergi döneminden itibaren vergili şekilde uygulanmaya başlanan ‘Enflasyon Düzeltmesi’nde sular durulmuyor, 20 yıl önce ilk kez; fakat vergisiz olarak uygulanan Enflasyon Düzeltmesi 20 yıl sonra ikinci kez; lakin “ilk kez vergili şekilde uygulanmaya” başlandığı günden bu zamana kadar tartışılmaya devam etti. Sıcak geçen Ağustos ayına birde Enflasyon Düzeltme uygulamaları eklenince 2024/2. geçici vergi dönemi adeta geçmez/bitmez oldu.
Aslında sorunun temel kaynağı 31.08.2024 tarihinde yayınlanan 563 no.lu Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) Enflasyon Düzeltme Tebliği’nden kaynaklanıyor. Bu tebliğ mezkûr durumu öyle bir hale getirdi ki Enflasyon Düzeltmesi/Muhasebesi artık ‘Enflasyon Düzelttirmesi’ne döndü.
Yazımızda VUK 563 no.lu Tebliği’nin yol açtığı sorunlara değinip, ‘enflasyon düzelttirmesi’ girdabından çıkmaya yönelik çözüm önerilerini sunmaya çalışacağım.
- Soru: VUK 563 no.lu Tebliğ ile sadece 2024/2. ve 2024/3. geçici vergi dönemleri mi muaf, yıllık enflasyon düzeltmesi olacak mı?
Çözüm: VUK 563 no.lu Tebliğ ile 2023 sonu brüt satışları 50 milyon TL altında olan mükelleflerin 2024/2. ve 3. geçici vergi dönemlerinde Enflasyon Düzeltmesi yapılmadan ve bilanço eklenmeden geçici vergi beyanname verilmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte bu kapsama giren mükelleflerin 2024 yıllık gelir/kurumlar beyannamesinde de Enflasyon Düzeltmesi yapılmadan verileceğine dair durumun netleştirilmesi gerekmektedir.
- Soru: 2024/2. Dönem Geçici Vergi Beyannamesi’nde kayıtların düzeltilmeden beyannamede düzeltme yapılmayıp bir sonraki dönemde yapılması durumu nasıl çözülür?
Çözüm: Şayet 2023 sonu cirosu 50 milyon TL altında olan mükelleflerin 2024 yıllık gelir/kurumlar beyannamesinde Enflasyon Düzeltmesi yapılmadan ve bilanço eklenmeden verilecek ise bu kapsam 2024/2. dönem geçici vergi beyannamesini VUK’un 563 no.lu Tebliği’nden önce onaylayan mükelleflerin 2024 yılına ilişkin yapmış oldukları Enflasyon Düzeltmesi kayıtlarını 01.07.2024 ters kayıtla geri çekerek 2024/3. geçici vergiyi bu şekilde kayıtların netleştirilmiş olarak verilmesi sağlanmalıdır.
- Soru: 2024/2. Geçici Vergi Beyannamesi’nde kayıtları düzeltmeden beyannamede düzeltme yapılması nelere yol açar?
Çözüm: Aksi durumda yani VUK 563 no.lu Tebliğ’in 4. maddesi 2024/2. geçici vergi beyannamesinde kayıtların düzeltilmeden beyan üzerinden matrah artırmanın veya eksiltmenin mali müşavirler ve mükellefler nezdinde ciddi vergisel yük/risk getireceği aşikârdır. Ayrıca bu durum yani tebliğle kanunun önüne geçilmesi Anayasa’ya aykırılık teşkil etmekte ayrıca kuruma olan güveni zedeleyecektir. Bununla birlikte kayıtların düzeltilmeden beyannamelerin düzeltilmesi Enflasyon Düzeltmesi tekniğine aykırıdır. Zira 2024/2. geçici vergi döneminde yapılan Enflasyon Düzeltmesi; Stoklar, Sabit Kıymetler/Amortismanlar, Avanslar ve özkaynaklar gibi birçok hesabı doğrudan etkilemiştir. Bu hesapların ne olacağı belirsiz hale gelecektir.
- Soru: 2024/2. Geçici Vergi Beyannamesini Enflasyon Düzeltmesi yapılarak veren mali müşavirler ile mükellefler cezalandırılmakta mıdır?
Çözüm: Maalesef ki zamanında geçici vergisinde Enflasyon Düzeltmesi yapılmış şekilde 2024/2. geçici vergi beyannamesinin son tarihi olarak belirlenen 27.08.2024 tarihine kadar süresi içinde beyannamesini düzenli olarak veren mali müşavirler ile bu beyannameden tahakkuk eden vergiyi ödeyen mükellefler nezdinde vaktinde iş yapılması bir anlamda cezalandırılmakta ve işini son dakikaya bırakanlar ise ödüllendirilmekte algısı oluşmaktadır.
- Soru: 2023 cirosu 50 milyon TL ve üzeri olan mükellefler 2024 yıllık gelir ve kurumlar beyannamesinde Enflasyon Düzeltmesi yapacaklarsa o zaman 2024/2 geçici vergi beyannamesi neden düzeltiliyor?
Çözüm: Şayet 2023 sonu cirosu 50 milyon TL altında olan mükelleflerin 2024 yıllık gelir/kurumlar beyannamesinde Enflasyon Düzeltmesi yapacaklarsa zaten herhangi bir düzeltme beyanı verilmesine gerek bulunmayacaktır. Zira nasıl ki 2024/1geçici vergi döneminde Enflasyon Düzeltmesi yapılmayıp 2024/2.geçici vergi döneminde Aralık/2023-Haziran 2024 taşıma katsayısı ile yapıldı ise aynı şekilde Haziran 2024-Aralık 2024 taşıma katsayısı ile de düzeltme yapılabilir. Dolayısıyla 2024/2.geçici vergi döneminde yapılan düzeltme işleminin düzeltmesine veya geri çekilmesine gerek kalmaz. Ancak tekrar belirletmekte fayda var; 2023 sonu cirosu 50 milyon TL altında olan mükelleflerin 2024 yıllık gelir/kurumlar beyannamesinde Enflasyon Düzeltmesi yapılmadan ve bilanço eklenmeden verilmesi durumunu ivedilikle netleştirilmesi gerekmektedir.
- Soru: 2024 yılında kurulan ve cirosu oluşmayan mükellefler VUK 563 kapsamında mıdır?
Çözüm: Evet ancak tebliğe ilave olarak; 2024 yılında kurulan ve cirosu oluşmayan mükelleflerin de kapsamda olup, 2024/2-2024/3 Geçici Vergi Dönemleri’nde Enflasyon Düzeltmesi yapmayacaklardır.
- Soru: 2023 cirosu yıllara sari işler nedeniyle brüt satışlarda yer almayan ve 350 hesapta takip edilen inşaat şirketleri 2024/2-2024/3 geçici vergi dönemlerinde Enflasyon Düzeltmesi yapmaları gerekir mi?
Çözüm: 2023 yılında yıllara sari iş nedeniyle oluşan 350 hesabında yer alan hasılattan kaynaklı olarak esasen brüt satış oluşmadığından 2024/2-2024/3 geçici vergi dönemlerinde Enflasyon Düzeltmesi yapmalarına gerek bulunmamakla birlikte tebliğde 2024 yılında Enflasyon Düzeltmesi yapılıp yapılmayacağının belirtilmesinde fayda bulunmaktadır.
Son Söz; Düzeltmenin, Düzelttirmesinin Düzeltmesi Olmaz...
Serdar KARAKUŞ
SMMM | Audit | Tax | Consultant
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzelttirmesi-girdabindan-cikmanin-yollari/765272
SERBEST BÖLGE FAALİYET İSTİSNALARININ GÜNCEL HALİ
A- GİRİŞ
3218 SAYILI Serbest Bölgeler Kanunu’na göre Serbest Bölge faaliyetlerinden elde edilen kazançlardaki istisnalar Kurumlar Vergisi bakımından 3 ayırıma sahipti. 7524 sayılı kanunla Serbest Bölge Kanunu Geçici 3. Maddenin 2. Fıkrasının a bendinde yapılan değişiklikle bir tarih ve kısıtlama ayrımı daha eklenmiştir.
Ayrıca Serbest Bölgelere yapılan teslimler ve hizmet ifaları KDV istisnası, iadesiz istisna, KDV’ye tabi olma bakımından karışıklığıyla, birçok Özelgeye konu olmuştur.
B- KURUMLAR VERGİSİDEN İSTİSNA FAALİYETLERİNİN AYRIMI
1-06.02.2004’ten önce ruhsat alanların Kurumlar Vergisi İstisnası devam etmektedir.
2-06.02.2004’ten itibaren sadece imalatçı ruhsatı alanlara bu istisna tanınmıştır.
3 01.01.2025’ten itibaren, Geçici 3. Maddenin 2. Fıkrasının a bendinde yapılan değişiklik ile, üretim faaliyetinden elde edilen ürünlerin yalnızca yurt dışına satışından elde edilen kazançlar gelir ve kurumlar vergisinden istisnadır.
4-24.02.2017’den itibaren Geçici 3. Madde ile serbest bölgede yapılan bakım onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme ve depolama alanlarında faaliyetlerde bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’ye yerleşmemiş kişilerle, işyeri ve kanuni merkezi yurt dışında bulunanlara hizmet veren işletmelerin söz konusu malların serbest bölgeden Türkiye’ye girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden elde edilen kazançlar.
C- SB’DE İMAL EDİLEN ÜRÜNLERİN 01.01.2025’TEN İTİBAREN YURT İÇİNE SATIŞINDAN ELDE EDİLEN KAZANÇLARA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI UYGULANMAYACAK
Tebliğ Taslağına göre:
7524 sayılı Kanunla, Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre, 1/1/2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin yalnızca yurt dışına satışından elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutularak, imal edilen ürünlerin yurt içine satışı istisna kapsamından çıkarılmıştır.
Dolayısıyla, serbest bölgelerde imal edilen ürünlerin 1/1/2025 tarihinden itibaren yurt içine satışından elde edilen kazançlara kurumlar vergisi istisnası uygulanmayacaktır.
Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla teslim etmeleri de yurt dışına satış olarak değerlendirilecektir. Bu şekilde ihracat kaydıyla yapılan teslimlerde, üretici firmalar istisnadan yararlanacağından, ihracatı gerçekleştiren firmaların istisnadan yararlanması mümkün değildir.
Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ihraç edilmesi zorunludur. Bu sürede ihraç edilmemesi halinde, bu mallara ilişkin yurt dışı satış gerçekleşmemiş olarak değerlendirilir.
“Serbest bölgelerde imalat faaliyetinde bulunan mükelleflerin bölgelerde imal ettikleri ürünlerin yurt dışına satışından elde ettikleri kazançları, Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliğinin gerçekleştiği tarihi içeren yıllık vergileme döneminin sonuna kadar kurumlar vergisinden istisnadır.
Bu istisnadan, bölgede yeni faaliyete geçen mükellefler ile faaliyet ruhsatlarında yer alan sürenin dolmasıyla normal vergileme rejimine tabi olacak mükellefler yararlanacaktır. Ancak,
– Üretim dışı faaliyetlerden,
– Serbest bölge dışında üretilen malların satışından,
– Faaliyet ruhsatında belirtilen alan dışında üretilen malların satışından,
– Serbest bölgede veya serbest bölge dışında fason olarak imal ettirilen ürünlerin satışından elde edilen kazançlar istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
İstisna uygulamasında, imal edilen ürünlerin sadece yurt dışına yapılan satışından elde edilen kazanç kısmı dikkate alınacaktır. Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin imal ettikleri ürünlerin yurt dışına satışından elde ettikleri kazançların gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için;
– Bölgelerde “imalat” faaliyetinde bulunmak üzere almış oldukları ruhsatın bir örneğini,
– Sanayi sicil belgesi ve kapasite raporunun bir örneğini,
– İmalat faaliyetinde kullanılacak araç parkını gösteren bir listeyi
Yeni mükellefiyet tesis ettirenler mükellefiyet tesisinde, durum değişikliklerinde ise (yeni bir alanda imalata başlayacak mükelleflerin bu durumu ruhsatlarına işlettirdikten sonra) değişikliği müteakiben verecekleri ilk geçici vergi beyannamesi ekinde, ilgili vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.
Örnek: Serbest bölgede imalat faaliyeti ile uğraşan (A) A.Ş., 2025 hesap döneminde imal ettiği ürünlerin yurt içine satışından 1.000.000 TL, yurt dışına satışından ise 2.000.000 TL kazanç elde etmiştir. (A) A.Ş.’nin imal ettiği ürünlerin yurt dışına satışından elde ettiği 2.000.000 TL istisna kapsamında değerlendirilecek, yurt içine satışından elde ettiği 1.000.000 TL ise istisna kapsamında olmayacaktır.”
Örnek: Serbest bölgede konfeksiyon imalatı ile uğraşan bir kurumun, imal ettiği gömleklere ilişkin bitim işi olarak tabir edilen düğme dikimi, ütüleme vb. işleri fason olarak yaptırması halinde; fason olarak yaptırılan bu tür işlerin toplam işçilik maliyetindeki payı, işletmenin kendi imalatları dolayısıyla yüklendiği işçilik maliyetinden daha az oranda olacağından, imal edilen ürünün yurt dışına satışından elde edilen kazanç istisna kapsamında değerlendirilecektir.
D- SERBEST BÖLGELERE YAPILAN MAL TESLİMİ VE HİZMET İFALARININ KDV KONUSU
Öncelikle KDV Kanunundaki Serbest Bölge istisnalarıyla ilgili maddelere göz atalım:
1- MAL TESLİMİ:
Serbest Bölgeye Türkiye’den yapılan teslimler 11/1-a’ya göre ihracattır. (İADELİ İSTİSNADIR)
2- HİZMET İFASI
ı- Serbest Bölgede verilen hizmetler 17/4-ı’ya göre KDV’den istisnadır. (İADESİZ İSTİSNADIR)
– İhracat amaçlı serbest bölgeye yapılan nakliye(taşıma) hizmeti 17/4- ı’ya göre KDV’den istisnadır
– İhracat amaçlı serbest bölgeden yapılan nakliye(taşıma) hizmeti 17/4 ı’ya göre KDV’den istisnadır
– Serbest bölgede başlayıp ihracat mahalinde (liman, hava alanı, gümrük antrepolarında) biten taşıma hizmeti 17/4 ı’ya göre KDV’den istisnadır.
ıı- Serbest bölgeye yapılan hizmetler genel kural olarak KDV’den istisna değildir.
-Serbest bölgeye hizmet ihracı KDV’den istisna değildir.
ııı- Serbest bölgeye yapılan hizmetlerden SADECE aşağıdakiler KDV’den İstisnadır.
a) 11/1-a : Fason hizmetler
b) 16/1-c: Transit, gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve SB hükümlerinin uygulandığı mallar
c) 17/4-ı: Serbest Bölgelerde verilen hizmetler ile serbest bölgelere veya serbest bölgelerden yapılan ihraç amaçlı yük taşımacılığı
(17/4-ı istisnası söz konusu ise yüklenilen KDV İNDİRiLİR. İADE EDİLEMEZ.)
Bu defa, İndirilemeyecek KDV ve İade Edilebilecek KDV konularının KDV Kanunundaki açıklamasına bakacak olursak:
İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi: KDVK Madde 30
Aşağıdaki vergiler mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemez:
a)Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası (Bu Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç) ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi.
Kanun maddesi indirilmeyecek KDV’yi belirlerken 17/4-ı’yı hariç tutmuştur. Yani 17/4-ı kapsamında hizmet ifası için yüklendiği KDV indirim konusu yapılacaktır.
İstisna Edilmiş İşlemlerde İndirim: Madde 32
Bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura -benzeri vesikalarda gösterilen KDV, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak KDV’den indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi şartıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.
Kanun maddesi iade edilebilecek KDV’yi belirlerken 17/4-ı’yı saymamıştır. Yani 17/4-ı kapsamında hizmet ifası için yüklendiği KDV iade alınamayacaktır.
E-SONUÇ
İndirim ve İstisnaların kapsamımın daraltılmasına yönelik bir değişiklik daha söz konusu olmuş ve 3218 SAYILI Serbest Bölgeler Kanunu’na göre Serbest Bölge faaliyetlerinden elde edilen kazançlardaki istisnalar Kurumlar Vergisi bakımından 4 ayırıma sahip olmuştur.
Serbest bölgelerde imal edilen ürünlerin, 1/1/2025 tarihinden itibaren yurt içine satışından elde edilen kazançlara Kurumlar Vergisi İstisnası uygulanmayacaktır.
Yeminli Mali Müşavir
ALTAY ÖNCEL
https://altayoncel.com/2024/09/06/serbest-bolge-faaliyet-istisnalarinin-guncel-hali/