Mehmet Özdoğru
Vergi Usul Kanununun 153/A Maddesi Gereği Düzenlenen Ödeme Emri İçeriği
Danıştay 3. Daire |
Tarih : 19.09.2023 |
Esas No : 2023/4419 Karar No : 2023/3035 |
VUK Md. 153/A |
VERGİ USUL KANUNUNUN 153/A MADDESİ GEREĞİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİ İÇERİĞİ |
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi gereğince düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada, öncesinde davacıya tebliğ edilen yazı içeriğindeki durumların hukuka uygunluğu incelenebilecek olup söz konusu yazıda, bu isteme karşı kanun yolu, mercii ve süresi gösterilmediğinden bahisle hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği hk.
İstemin Konusu: İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 26.11.2020 tarih ve E:2020/849, K:2020/2461 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 27.05.2021 tarih ve E:2021/897, K:2021/1873 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı şirket adına, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi uyarınca talep edilen teminatın süresinde verilmemesinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen 05.02.2020 tarih ve 1 takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi uyarınca yapılan tahakkuka ilişkin vade belirleme yazısında, Anayasa'nın amir hükmüne rağmen, söz konusu işleme karşı ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve başvurusu sürelerinin gösterilmediği, dolayısıyla davacı şirketin bu işleme karşı meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkını kullanmasına imkan verilmeyerek, hak arama hürriyetinin önüne geçildiği sonucuna varıldığından davacının takibinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Davacıdan teminat istenilmesine ilişkin şartlar oluştuğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.
Karar: ... İnşaat Nakliyat Otomotiv ve Orman Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 2017 ve 2018 yıllarında sahte belge düzenleme fiili nedeniyle incelenmesi neticesinde tanzim edilen vergi tekniği raporunda, kuruluş tarihinden, 31.12.2018 tarihine kadar gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, bu tarihler arasında tamamen komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği, tek ortağı ve kanuni temsilcisi olan ...'in, davacı şirketin de %100 ortağı ve kanuni temsilcisi olması nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi kapsamında takip edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, 21.12.2019 tarihli Olur ile davacı şirketten 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca 985.166,25 TL teminat istenmesine dair 24.12.2019 tarih ve 71140518 sayılı yazının, davacı şirket yetkilisi ...'e 27.12.2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, söz konusu teminatın belirlenen vadede ödenmemesi üzerine bu tutardaki teminatın cebren tahsili için davacı şirket hakkında dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesinin 1. fıkrasında; başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerden, serbest meslek erbabının, şahıs işletmelerinde işletme sahibinin, adi ortaklıklarda ortaklardan her birinin, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari %10'una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari %10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüslerin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlerin veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenlerin işe başlama bildiriminin alınması halinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyeti terkin edilenlerin tüm vergi borçlarının ödendiği ve 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev'iden ... Türk Lirasından ve düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın %10'undan az olmamak üzere teminat verilmiş olması şart olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin 3. fıkrasında ise; birinci fıkrada sayılanların, mükellefiyeti bulunan adi ortaklık, ticaret şirketleri ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, idarecisi, asgari %10 ortağı olması, bunları devralması, kısmen veya tamamen bunlara devrolunması halinde, keyfiyetin vergi dairesinin ıttılaına girdiği tarihten itibaren bir ay içinde birinci fıkrada yer alan şartların yerine getirilmesi bu mükelleflerden yazılı olarak isteneceği, otuz günlük süre içinde şartların yerine getirilmemesi ve sayılan kişilerin statülerinin devam ettirilmesi halinde, istenilen teminat tutarı verilen sürenin son günü vade tarihi olarak kabul edilmek suretiyle mükellef adına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirileceği, tahakkuk ettirilen teminat alacağı, gecikme zammı tatbik edilerek mükelleften, birinci fıkrada sayılan kişilerin teminat isteme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş tüm vergi borçları ise mükellef müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere, bu kişilerden 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 153/A maddesi gereğince düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada, davacıya tebliğ edilen yazı içeriğindeki durumların gerçekleşip gerçekleşmediği ve hukuka uygunluğu incelenebilecek olup söz konusu yazılarda, bu işlemlere karşı başvurulacak kanun yolu, mercii ve süresi gösterilmediğinden bahisle hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceğinden bu kapsamda yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucu yeniden karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 459)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair GİB Tarafından Tebliğ Taslağı Hazırlandı
7524 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yapılan değişiklik çerçevesinde, 459 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde değişiklik yapan genel tebliğ taslağı hazırlanmıştır.
Tebliğ taslağının geliştirilmesi ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için Başkanlığımızca çalışmalar devam etmekte olup, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 13/9/2024 Cuma günü mesai bitimine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. elektronik posta adresine iletebilirsiniz.
Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.
GİB Tarafından Vergi Cezalarına İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Taslağı Hazırlandı
7524 sayılı Kanunun 9, 11 ve 13 üncü maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344, 353 ve mükerrer 355 inci maddelerinde değişiklikler yapılmış olup, 213 sayılı Kanunun vergi cezalarına ilişkin hükümlerinde yapılan bu değişikliklerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla genel tebliğ taslağı hazırlanmıştır.
Tebliğ taslağının geliştirilmesi ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için Başkanlığımızca çalışmalar devam etmekte olup, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 13/9/2024 Cuma günü mesai bitimine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. elektronik posta adresine iletebilirsiniz.
Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.
Kira Ödemelerinde Tevsik Yükümlülüğüne İlişkin GİB Tarafından Gelir Vergisi Genel Tebliğ Taslağı Hazırlandı
Bu tebliğ taslağı ile, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile herhangi bir mükellefiyet kaydı bulunmayan kişilerin gerçekleştirdikleri iş yeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin tahsilat ve ödemelerin, bankalar ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu, tevsik yükümlülüğüne uyulmaması durumunda uygulanacak cezai müeyyidelerle ilgili açıklamalara yer verilmektedir.
Tebliğ taslağının geliştirilmesi ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için Başkanlığımızca çalışmalar devam etmekte olup, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 13/9/2024 Cuma günü mesai bitimine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. elektronik posta adresine iletebilirsiniz.
Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.
ENFLASYON DÜZELTMESİNDE KAFA KARIŞIKLIĞI YARATAN BİR HUSUSUN DAHA ALTINI ÇİZELİM
31.12.2023 tarihli bilançoların düzeltilmesinde ortaya çıkan enflasyon düzeltme karlarının aktarıldığı 570 Geçmiş Yıl Karları ile enflasyon düzeltme zararlarının aktarıldığı 580 Geçmiş yıl zararları 2024 yılı geçici vergi dönemleri itibariyle ve yıllık olarak enflasyon düzeltmesine tabi tutularak gelir ve gider etkileri 698 hesaba oradan da 648 veya 658 hesaplara aktarılacaktır.
Öte yandan 2024 yılı geçici vergi dönemleri itibariyle ortaya çıkan dönem karları veya dönem zararları düzeltmeye tabi tutulmayacak, 2024 yılı sonunda yapılacak düzeltmede ortaya çıkan net dönem karları veya zararları 2025 yılında yapılacak enflasyon düzeltmelerinde düzeltilerek gelir ve gider etkileri sonuç hesaplarına intikal ettirilecektir.
Diğer taraftan şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Öz kaynak yapısı güçlü olan firmaların 2024 yılı faaliyetlerin karla sonuçlandığı ve bu karların da dağıtıma konu edilmediği durumlarda, dağıtılmayan karların yarattığı gider etkisi nedeniyle enflasyon düzeltmesinden kaynaklı daha az vergi ödemeye devam edebileceklerini söyleyebiliriz.
Özetle, enflasyon düzeltmesi yıllık olmalı ve vergi etkisi olmamalıdır, diye düşünüyorum.
Kurumlarda 5 Ve 1 Puan Vergi İndirimi Uygulamasına İlişkin Tebliğ Değiştiriliyor
Değerli okurlar, hatırlayacaksınız kurumların 2023 yılı ve izleyen yıllarda elde ettikleri kazançlar için kurumlar vergisi (KV) oranı yüzde 25’e çıkarılırken, ihracat ve üretim faaliyetlerinde 1 puan olarak uygulanan indirim oranı ihracat için farklılaştırılmış ve 5 puana çıkarılmıştı. Üretim faaliyetinden elde edilen kazançlarda ise 1 puanlık indirim oranı korunmuştu.
Bu gelişmeyi 15 Nisan 2024 tarihinde kalem aldığım yazıda irdelemiştim.
Ancak 2023 yılı KV beyannamelerinin verilme süresinin sonuna yaklaşırken bu konuda tereddütler yaşandığına tanık olduk. Bu tereddüt, ihracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde 1 veya 5 puanlık indirim uygulamasının nasıl yapılacağı ile ilgili idi.
Yani üretilen ürünlerin ihraç edilmiş olanları için 5 puan mı, yoksa üretim kazancı olduğu gerekçesiyle 1 puan mı indirimden yararlanılacaktı?
Esasen bu konu kanuna göre çok açık, çünkü kanunda 1 veya 5 puan indirimden hangisinin öncelikle uygulanacağına dair bir hüküm bulunmuyor. Bu nedenle, tabii ki sanayicilerin ürettikleri ürünleri yurt içinde satmalarından doğan kazançlarına 1 puan, ihraç etmelerinden doğan kazançlarına ise 5 puan indirim uygulanması gerekiyor.
Tereddüt bu konudaki tebliğin ilgili bölümünün, kanuni düzenleme değiştirilmiş olmasına rağmen değiştirilmemiş olmasıydı.
24 Nisan 2024 tarihli yazımda Maliyenin acilen tebliğdeki son düzenleme sonrasında geçersiz hale gelen açıklamaları ve örnekleri düzeltmesi gerektiği, düzeltmese bile kanuna göre üretilip ihraç edilen malların satış kazançlarına ilişkin indirimin 5 puan olarak uygulanması gerektiği yönündeki görüşlerimi açıklamış, bu arada tebliğdeki bazı örneklerin nasıl değiştirilmesi gerektiği yönündeki önerilerimi de paylaşmıştım.
Tebliğdeki ilgili bölümün değiştirileceğini, Gelir İdaresi Başkanlığının web sayfasına 3 Eylül 2024 tarihinde saat 16:24’te kamuoyunun görüşüne açılan tebliğ taslağı ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu taslak sadece indirim oranlarına ilişkin açıklamalar içermiyor, Kurumlar Vergisi Kanununda son 4 yılda torba yasalarla (7338, 7341, 7394, 7440, 7456, 7491 ve 7524 sayılı) yapılan tüm değişikliklerin 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine ilgili bölümler itibarıyla eklenmesi ve açıklanması amacını taşıyor.
Taslak tebliğin 11 inci maddesi ile üretim ve ihracat faaliyetinden elde edilen kazançlara 1 ve 5 puanlık indirim uygulamasına ilişkin 1 seri no.lu KV Gel Tebliğinin “32.1.2.” bölümünün, bölüm başlığıyla birlikte değiştirilmesi öngörülüyor.
Yapılan değişiklikler özetle, ihracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde indirim uygulamasının nasıl yapılacağına ilişkin. Üretilen mamullerin ihracatından sağlanan kazançlara 1 puan değil, 5 puan kurumlar vergisi indirimi uygulanacağına yönelik açıklama ve örneklere yer veriliyor. Yani kanun değişikliğine uyum sağlanıyor.
Tebliğde yer alan örneklerdeki rakamlar bile genellikle değiştirilmeden verilmiş, bu husus eski metinle karşılaştırmayı kolaylaştırıyor.
İhracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde indirim uygulaması
Taslakla yapılan en önemli değişiklik, “İhracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde kurumlar vergisi oranının indirimli uygulanması” başlıklı bölüme ilişkin.
Bu bölümde, üretilen ürünlerin yurt içinde satılması durumunda “üretim faaliyetinden elde edilen kazanç” olarak 1 puan, yurt dışında satılması durumunda ise “ihracat faaliyetinden elde edilen kazanç” olarak 5 puan indirim uygulanacağı belirtilerek, yapılan kanun değişikliğine uyum sağlanıyor.
Bu bölümdeki örnekler de yeni kanuni düzenlemeye uygun olarak çözülüyor. İlk 3 örnekte rakamlar değiştirilmemiş, 4 no.lu örnekte rakamların değiştirilmesinin nedeni sanırım yeni kanuni düzenlemeye göre ihracat ve üretim faaliyetlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesinden kaynaklanıyor.
İhracat ve üretim faaliyetlerinden elde edilen kazanç toplamının ticari bilanço kârından büyük olması halinde indirim uygulaması
“İhracat ve üretim faaliyetlerinden elde edilen kazanç toplamının ticari bilanço karından büyük olması halinde kurumlar vergisi oranının indirimli uygulanması” başlıklı bölümde yer alan örneğin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi öngörülüyor.
“Örnek: Sanayi sicil belgesini haiz (K) A.Ş. muhtelif makineleri üreterek yurt içi piyasalara satışını yapmakta ve (Z) A.Ş.’den satın aldığı mobilyaları da ihraç etmektedir. (K) A.Ş.’nin bu faaliyetlerinin 2023 yılı sonuçlarına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.
Ticari bilanço kârı 2.000.000 TL
- Muhtelif makinelerin yurt içi satışından elde edilen kazanç 1.500.000 TL
- Mobilya ihracından elde edilen kazanç 1.000.000 TL
- Diğer zararlar 500.000 TL
KKEG 700.000 TL
Matrah 2.700.000 TL
(K) A.Ş.’nin 1 ve 5 puan indirimli matrahın tespitinde dikkate alınacak kazancı (üretimden 1.500.000 TL, ihracattan 1.000.000 TL olmak üzere) 2.500.000 TL’dir.
Bu nedenle, indirimli oran uygulanacak matrahın ticari bilanço karına oranı %100 olarak alınacaktır. Ancak, matrah ne kadar yüksek olursa olsun indirim uygulanacak matrah 2.500.000 TL’lik bu tutarı aşamayacaktır.
Safi kurum kazancının yani matrahın 2.500.000 TL’lik bu tutardan düşük olması halinde ise indirim uygulanacak matrah, safi kurum kazancını yani kurumlar vergisi matrahını aşamayacaktır.”
Mevcut tebliğde de söz konusu örnek aynı ve son üç paragraf şöyle:
“(K) A.Ş.’nin 1 puan indirimli matrahın tespitinde dikkate alınacak kazancı (üretimden 1.500.000 TL, ihracattan 1.000.000 TL olmak üzere) 2.500.000 TL’dir.
Bu nedenle, 1 puan indirimli oran uygulanacak matrahın ticari bilanço karına oranı %100 olarak alınacaktır. Ancak, matrah ne kadar yüksek olursa olsun 1 puan indirim uygulanacak matrah 2.500.000 TL’lik bu tutarı aşamayacaktır.
Safi kurum kazancının yani matrahın 2.500.000 TL’lik bu tutardan düşük olması halinde ise 1 puan indirim uygulanacak matrah, safi kurum kazancını yani kurumlar vergisi matrahını aşamayacaktır.”
Görüldüğü gibi açıklamalar, yeni kanuni düzenlemeye göre ihracat ve üretim faaliyetinin ayrı ayrı değerlendirecek olması nedeniyle tebliğde yapılması beklenen değişiklikler.
Ancak taslaktaki örnekte matrahın 2 milyon 700 bin TL olmasına rağmen indirim uygulanabilecek kazancın 2 milyon 500 bin TL olması nedeniyle 1 ve 5 puan uygulanacak kazancın nasıl tespit edileceğine ve tutarlarına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş. Bunu önemli bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Umarım Maliye bu konuda açıklama yapar.
Maliyenin tebliğdeki ticari bilanço kârına oranlama yaklaşımına göre (benin görüşlerim farklı) hesaplamanın şöyle yapılacağını anlıyorum.
İhracata ilişkin 5 puanlık indirim matrahı: Matrah x (İhracat kazancı/ticari bilanço kârı)
: 2.700.000 x (1.000.000 /2.000.000)
: 2.700.000 x %50
: 1.350.000 TL
Üretime ilişkin 1 puanlık indirim matrahı: Matrah x (Üretim kazancı/ticari bilanço kârı)
: 2.700.000 x (1.500.000 /2.000.000)
: 2.700.000 x %75
:2.025.000 TL
Bu örnekte indirim uygulanabilecek tutar, Maliyenin anlayışına göre 2 milyon 500 TL ile sınırlı olduğundan, üretim kazançları için 1 puan indirim uygulanabilecek kazanç (2.500.000 – 1.350.00=) 1.150 TL olarak hesaplanacaktır.
Bu örnek açıkça Maliyenin esas aldığı modelin tartışmaya ne kadar açık olduğunu gösteriyor. Tebliğdeki diğer örneklerde yer alan ihracat, üretim ve diğer kazançlar toplamlarının da ticari bilanço kârı ile bir bağlantısını göremiyoruz. Bazı örneklerde kazanç toplamları ile ticari bilanço kârı eşitken çoğu örnekte farklı. Bu da yapılan orantının ne kadar sağlıksız olduğunu gösteriyor.
Üstelik Maliyenin esas aldığı model; indirim, istisna, geçmiş yıl zarar mahsubu ve kanunen kabul edilmeyen giderleri hiç modele katmıyor. Bu tutarların her bir kazanç ile orantılı dağıtılması veya doğrudan hangi kazançla ilgili olduğu tespit edilebiliyorsa o kazanca ilişkin indirim matrahının tespitinde dikkate alınması daha pratik ve daha makul bir yaklaşım olurdu.
Şimdi tebliğdeki örneği başka alternatiflere göre çözelim.
Alternatif 1:
Kazanç tutarlarının toplam indirim matrahına oranlanması alternatif bir model olarak düşünülebilir. Bu model mevcut yaklaşımdan daha sağlıklı sonuçlar çıkmasını sağlayabilir. Örneğimizde bu alternatife göre hesaplama şöyle yapılacaktır:
İhracata ilişkin 5 puanlık indirim matrahı: Matrah x (İhracat kazancı/ indirime tabi kazanç toplamı)
: 2.700.000 x (1.000.000 /2.500.000)
: 1.080.000 TL
Üretime ilişkin 1 puanlık indirim matrahı: Matrah x (Üretim kazancı/ indirime tabi kazanç toplamı)
: 2.700.000 x (1.500.000 /2.500.000)
: 1.620.000 TL
Alternatif 2:
Kişisel görüşüm, indirim oranı yüksek olan kazanca uygulamada öncelik verilmesidir. Bu anlayışa uygun olarak örnekte 2 milyon 700 bin TL olan matrahın 1 milyon TL’lik ihracata isabet eden kısmına 5 puan indirim uygulanması, sonra üretim kazancı olan 1 milyon 500 bin TL’lik kısma 1 puan indirim yapılmalıdır. Kalan 200 bin TL, kanunen kabul edilmeyen giderlerden diğer zararlar düşüldükten sonra kalan KKEG rakamı olup, Maliyenin anlayışına göre genel orana tabi tutulacaktır.
Neden KKEG’nin kaynaklarını irdeleyip, varsa indirimli orana tabi kazançlarla ilgili kısımları tespit edip bunlara indirim uygulamıyoruz?
Erdoğan Sağlam YMM
MALİYET BEDELİNE İNTİKAL EDİLMESİ ZORUNLU GİDERLER / GİDER YAZILABİLİR ÖDEMELER
Maliyet Bedeline İntikali Zorunlu Giderler;
a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi / değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; Gümrük Vergileri, Gümrük Komisyonları, Yükleme, Boşaltma, Nakliye ve Montaj giderleri,
b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; Resim ve Harçlar, Noter, Tapu, Mahkeme, Değer Tespiti, Danışmanlık, Komisyon ve İlan Giderleri,
c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait FAİZ giderleri ve bunlara ilişkin KUR farklarının;
- Emtiada emtianın stoklara GİRDİĞİ tarihe kadar,
- Diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı HESAP DÖNEMİNİN SONUNA kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının Diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte / genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),
ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki Depolama ve Sigorta giderleri,
d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.
Gayrimenkullerle ilgili Hibeler maliyet bedelinden indirilir.
GİDER YAZILABİLİR DİĞER ÖDEMELER
İktisadi kıymetin (Emtia Hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan ÖTV, İndirilemeyecek KDV, BSMV ile KKDF maliyet bedeline ithal etmekte / genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
YASAL DEFTER KAYITLARI NE ZAMAN KAPATILIR? GEÇİCİ VERGİ DÖNEMİNDE YASAL DEFTER KAYITLARI KAPATILIR MI?
Vergi Usul Kanunu 174. Maddesine göre Yasal Defterler Hesap Dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her Hesap Dönemi Sonunda Kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.
Özel Hesap Dönemi hariç Hesap Dönemi normal olarak Takvim Yılıdır.
BU DURUMDA YASAL DEFTER KAYITLARI 31.12.2024 TARİHİNDE KAPATILACAK, BU TARİH İTİBARİYLE KESİN MİZAN - BİLANÇO - GELİR TABLOSU TANZİM EDİLECEKTİR.
VERGİ USUL KANUNU'NDA GEÇİCİ VERGİ DÖNEMİNDE YASAL DEFTER KAYITLARININ KAPATILMASINA İLİŞKİN BİR HÜKÜM BULUNMAMAKTADIR.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Genel Kurul Kararlarının Tescilinde Ticaret Sicili Müdürlükleri’nin İnceleme Yetkisi
Türk Ticaret Kanunu, ticaret sicili müdürlüklerine, tescil için aranan kanuni şartların varlığını inceleme görevi ve yetkisi veriyor. Ticaret Sicili Yönetmeliği ise bu incelemenin şekli nitelikteki bazı hususlar göz önünde bulundurularak yapılacağını ifade ediyor. Bu şekli hususlar arasında, tescil isteminin ilgililerce yapılıp yapılmadığı, tescil için gerekli belgelerin müdürlüğe sunulup sunulmadığı ve tescil edilecek olgunun/kararın şirket esas sözleşmesine veya kanunun emredici hükümlerine aykırı olup olmadığı yer alıyor. Ancak, ticaret sicili müdürlüklerinin inceleme görevinin maddi hukuka uygunluk (uygulanacak kanun hükümlerine uygunluk) denetimi yönünden kapsamı, hem öğretide hem de Yargıtay nezdinde tartışmalı bir konu. Bu tartışma, özellikle sermaye şirketlerinin tescile tabi genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü alanında yoğunlaşıyor.
Öğretideki bir görüşe göre, iptal edilebilirlik halleri dahil olmak üzere hükümsüzlüğün tüm türlerinin, sicil müdürlükleri tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Bir başka deyişle, bu görüşün savunucuları; sicil müdürlüklerinin kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık olup olmadığını incelemek suretiyle maddi hukuka uygunluk denetimi yapmaya yetkili olduğunu kabul ediyorlar.
Konuya ilişkin ikinci görüşe göre, müdürlükler, genel kurul kararını iptal edilebilir kılan bariz bir ihlalin var olması halinde tescilin reddine karar verebilmeliler. Bariz haller dışında ilgili genel kurul kararının hükümsüzlüğü konusunda yargılamayı gerektirecek ölçüde bir tereddüdün varlığı halinde, tescil talebinin reddedilmemesi; bu hükümsüzlüğün iptal davasında mahkemece incelenmesi gerekiyor.
Öğretide savunulan üçüncü görüşe göre ise, sicil müdürlükleri iptal edilebilir nitelikteki kararları hiçbir surette tescilden kaçınmamalılar; çünkü iptal edilebilirlik türündeki sakatlıklar, Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticaret sicili müdürlüğünün değil, genel kurul kararının iptali davasına bakacak mahkemenin denetimine tabi. Bu nedenle, ticaret sicili müdürlüklerinin iptal edilebilirlik türündeki sakatlıklara dayanarak tescil istemini reddetmesi, Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen iptal davası sistemi ve bu davadaki geçici hukuki korumaya ilişkin hükümlerle bağdaşmıyor. Kanunda öngörülen sisteme göre, genel kurul kararının iptali davasına bakan mahkeme, kararın yürütülmesinin geriye bırakılmasına dair bir ihtiyati tedbir kararı vermediği sürece, ilgili kararın ticaret sicil müdürlüğü nezdinde uygulanması gerekiyor. Daha da önemlisi, iptal edilebilir nitelikteki genel kurul kararlarının tescili konusunda sicil müdürlüklerine böylesine bir takdir yetkisi verilmesi, sicil müdürlüklerinin mahkeme yerine konulması anlamına gelir. Halbuki sicil müdürlüklerinin yargısal yetkileri olmadığı konusunda herhangi bir tereddüt bulunmuyor.
Öğretideki tartışmalarla paralel olarak, Yargıtay’ın son 40 yılda verdiği birbirinden farklı kararlar dikkate alındığında, ne yazık ki bu konuda yerleşik bir içtihadın mevcut olduğundan söz edilemiyor. Yargıtay 80’li ve 90’lı yıllarda, iptal edilebilir nitelikteki genel kurul kararlarının tescili yönünden Ticaret Sicili Müdürlükleri’nin inceleme yetkisi olmadığı, çünkü müdürlüklerin mahkeme yerine geçemeyeceği kanaatindeydi. Yakın dönemde ise Yargıtay kimi kararlarında bu görüşü benimserken kimi kararlarında genel kurul kararının esas sözleşmeye “açık” bir aykırılık teşkil etmesi halinde müdürlüklerin tescil istemini reddedebileceğini ifade ediyor. Ancak burada müdürlüklerin yargı organı gibi hareket edip edemeyeceğinin tartışmalı olmasının yanı sıra, “açık aykırılık” kavramının ne anlama geldiğinin belirsizliği de sorun teşkil ediyor.
Hal böyle olunca, ticaret sicili yönetiminin inceleme görevi ve yetkisinin kapsamı, hem öğretide hem de Yargıtay uygulamalarında belirsizliğini koruyor. Bu belirsizlik, sicil yönetimlerine fiili olarak geniş takdir hakkı veriyor ve bu takdir yetkisi hukuk ve işlem güvenliğini olumsuz yönde etkiliyor. Bu nedenle, genel kurul kararlarının tescili isteminde bulunurken yukarıdaki hukuki durum ve risklerin, somut olayın özellikleri ışığında dikkate alınmasında fayda var.
Av. Cansu Doğan’ın katkılarıyla
Av. Umut KOLCUOĞLU
Tedarikçi Faturalarında Yaşanan Sorunlar Can Yakacak
Bu konularda kötü bir tecrübe yaşamamışsanız, elinizdeki belgelerin verdiği güven veya eskilerin tabiriyle “Ham yemedim ki karnım ağrısın” rahatlığıyla inceleme aşamasında sadece fatura, irsaliyeler ve banka ödeme dekontlarını, bazen kantar fişlerini de ilave ederek konuyu kapadığınızı düşünüyorsunuz.
Şayet henüz tedarikçi nezdinde sahte belge düzenleyicisi şeklinde bir rapor yoksa, vergi daireleri bu tür açıklamaları kabul ederek iade süreçlerinde sorun yaratmayabiliyor. Ancak bir VTR var ve siz o nedenle inceleniyorsanız durumun çok ağır sonuçları olabiliyor.
Zaman zaman, size mal tedarik eden bir firmada yapılan bir incelemede tedarikçinin alım faturaları sorunlu ise, tedarikçiye sahte fatura düzenleyicisi teşhisi konulabiliyor. Bir tedarikçi sahte belge düzenleyicisi olarak kabul edilerek rapor düzenlenmişse, o tedarikçiden mal alan, satan tüm şirketler sahte belge kullanan olarak incelemeye alınıyor.
Alt incelemeler sırasında çoğu zaman sadece o (sahte belge düzenleyicisi teşhisi konmuş) tedarikçiden almış olduğunuz belgeler kayıtlarınızda var mı ? yok mu? ona bakılıyor. Sizin açıklamalarınız çoğu zaman, inceleme elemanları gözünde sadece sizin o belgeleri bilerek kullanıp kullanmadığınızı anlamak, dolayısıyla savcılığa suç duyurusunda bulunup bulunmamaya karar vermek için önem taşıyor.
Hangi alametler görülürse alarm düğmesine basmalı:
1-Size mal veya hizmet satan şirket incelenmiş, sahte belge düzenleyicisi veya kullanıcısı olduğu iddiası ile hakkında rapor tanzim edilmiş ve siz de o nedenle incelemeye alınmışsanız konunun çok büyük bir soruna dönüşme potansiyeli var demektir.
2-Vergi iade/mahsup sürecinde bir kısım tedarikçi faturalarının indirimden çıkarılması, düzeltme beyanı ile ödeme yapmanız isteniyorsa, rakamın büyüklüğünden önce konuyu etraflıca bir değerlendirmekte fayda var.
3- Şayet yapılan inceleme sırasında sorulan sorulardan, şirketinizin sahte belge düzenleyicisi olduğu şüphesi altında olduğunu anlamışsanız.
4- Şayet inceleme elemanı, sizin mal veya hizmet aldığınız bir şirketle ilgili sahte belge düzenleyicisi olduğu iddiası ile rapor düzenlendiği bilgisi veriyor ve soruları ile şirketinizin sahte belge kullanıp kullanmadığını anlamaya çalışıyorsa.
5- Müşterilerinize vergi dairesince yazı yazılmış ve sizin faturalarınızın gerçekliği sorgulanıyorsa.
6- İnceleme, sürmekte olan bir davada dile getirilen hususlar nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’nın isteği üzerine başlamışsa.
7- Mal veya hizmet satın aldığınız bir şirketle ilgili olarak size, aldığınız mal veya hizmetin gerçekliğini açıklama talebiyle vergi dairesinden bir yazı geldiyse.
8- İnceleme arama ile başlamışsa.
9- İnceleme şikayet üzerine başlamışsa, ortada normal dışı bir durum var demektir.
Bu vb. göstergeler varsa hemen alarm düğmesine basın.
Şirketinizce yapılması gereken çalışmalar?
1-Ödemenin banka kanalıyla, faturayı düzenleyen şirketin banka hesabına yapılmış olması, işin sadece başlangıç noktasıdır. Bu konuda da problem varsa sorun daha da büyük demektir.
2-Şirketin tüm birimlerinde, problemli satıcı şirketin varlığı, malın ya da hizmetin o şirketten alındığını ortaya koymaya destek olacak her türlü doküman faydalı olacaktır.
Şirketteki iş akış şemaları gözden geçirilerek, tüm departmanlardaki kayıt sistemleri ve yazışmalar da göz önünde tutularak dipli bucaklı bir çalışma yapılmalı.
3- Konu tek elden yönetilmeli ve inceleme elemanının sorduğu sorulara, öncelikli iş muamelesi yapılıp, her yönüyle dört başı mamur cevaplar verilmeye çalışılmalı.
İnceleme sırasında yapılacak açıklamalar, verilecek belgeler, tutanakta yer alacak ifade ve tutanak eki belgelerde olabildiğince detaya yer verilmeli.
4- Özel esaslara alınmış iseniz, şirket müşterilerine sizinle ilgili yazı gidebileceği için onlara yapılacak açıklamalar hazırlanmalı, tek elden, standart, müşterilerinizi teskin edici bilgi verilmeli, müşteri özel esaslar iletişim yönetimi programınız olmalı ve devreye sokulmalı.
5- KDV iadesi alıyorsanız bir süre (listeden çıkana kadar) sorun yaşayacaksınız. Bankanızla yüksek teminat (4 kat) verebilme hususunu konuşmalısınız.
6- Sorunlu şirketle ilişkinin zamanaşımı içindeki büyüklüğü tespit edilmeli. Tüm yıllar için belge, bilgi toplama süreci başlatılmalı.
7- Sorunlu şirketle ilişki kurulup bilgi alınmalı. Sorunlu şirketle ilişki devam ediyor ve devam edecekse ileriye dönük daha detaylı, farklı ne gibi belgeler alınabilir bakılmalı.
8-KDV stopaj sistemine geçiş düşünülmeli, araştırılmalı.
9-Şirketlerde çok sayıda e tebligat kazasına şahit oluyoruz. E tebligat kontrolü işten ayrılmalar, tatil ve hastalıklar da gözetilerek sürekli kontrol edildiğinden emin olunmalı.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/tedarikci-faturalarinda-yasanan-sorunlar-can-yakacak/745145