Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

01 - Alamaz✔️

02 - Alamaz✔️

03 - Alamaz✔️

04 - Alır✅

05 - Alır✅

08 - Alamaz✔️

09 - Alamaz✔️

10 - Alamaz✔️

11 - Alamaz✔️

12 - Alır✅

13 - Alamaz✔️

14 - Alamaz✔️

15 - Alır✅

16 - Alamaz✔️

17 - Alır✅

18 - Alır✅

19 - Alamaz✔️

20 - Alamaz✔️

21 - Alamaz✔️

22 - Alamaz✔️

23 - Alır✅

24 - Alır✅

25 - Alır✅

26 - Alamaz✔️

27 - Alır✅

28 - Alır✅

29 - Alamaz✔️

30 - Alamaz✔️

31 - Alır✅

32 - Alır✅

33 - Alır✅

34 - Alır✅

35 - Alamaz✔️

36 - Alamaz✔️
(İşyerinin KHK ile kapatılması nedeniyle fesih ise alır)✅

37 - Alamaz✔️

38 - Alamaz✔️

39 - Alamaz✔️

40 - Alamaz✔️
(Kamuya geçiş hakkı olmayanlar alır)✅

41 - Alamaz✔️

42 - Alamaz✔️

43 - Alamaz✔️

44 - Alamaz✔️

45 - Alamaz✔️

46 - Alamaz✔️

47 - Alamaz✔️

48 - Alamaz✔️

49 - Alamaz✔️

50 - Alamaz.✔️

 

irkişi

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.

Salı, 17 Eylül 2024 08:11

Vergi Usulde Neler Değişti?

Ağustos başında yayımlanan 7524 sayılı yasayla birçok vergi yasasında değişiklikler yapıldı. Bunlardan biri de vergileme ilkelerinin yanında mükelleflerin hak ve yükümlülükleri ile cezaları içeren vergi usul yasasıydı. Bu yazımızda başta ceza hükümleri olmak üzere vergi usul yasasında nelerin değiştiğini özetlemeye çalışacağız.

Usulsüzlük cezaları

Usulsüzlük fiilleri, vergi yasalarında yer alan şekle ilişkin hükümlere uyulmaması olarak tanımlanabilir. Bu tür fiillerde, bir vergi ziyaı (kaybı) değil, usule aykırı bir durum söz konusudur. Usulsüzlükler, fiilin ağırlık derecesine göre birinci ve ikinci derece usulsüzlükler olarak sınıflandırılmaktadırlar.

İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi, defterlerin tutulmaması veya tasdik işleminin yapılmaması, beyannamelerin zamanında verilmemesi gibi fiiller 1. derece usulsüzlük olarak kabul edilirken, işe başlama dışındaki bildirimlerin (adres değişikliği gibi) yapılmaması, defterlerin süresinden sonraki bir ay içerisinde tasdik ettirilmesi gibi filler ise 2. derece usulsüzlük olarak kabul ediliyor.

Yeni yasayla usulsüzlük cezaları, mükellef türleri itibarıyla aşağıdaki şekilde yeniden belirlendi:

1. derece usulsüzlükler (TL)

2. derece usulsüzlükler (TL)

Mükellef grupları

1.1-1.8.2024

2.8-31.12.2024

1.1-1.8.2024

2.8-31.12.2024

Sermaye şirketleri

1.100

20.000

580

10.000

Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı

660

10.000

330

5.000

İkinci sınıf tüccarlar

330

5.000

150

3.500

Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar

150

3.500

87

2.250

Kazancı basit usulde tespit edilenler

87

2.250

40

1.500

Gelir vergisinden muaf esnaf

40

1.500

23

1.000


Özel usulsüzlük cezaları

VUK’un 353. maddesinde özel usulsüzlük cezaları yer alıyor. Bu maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası ve müstahsil makbuzlarının verilmemesi ve alınmaması durumu ile yasada belirtilen diğer hallerde, bu belgeleri düzenlemek veya almak zorunda olanların her birine her bir belge için (2024 yılında) 3.400 liradan az olmamak üzere belgede yazılması gereken meblağın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesileceğine ilişkin düzenleme vardı.

Aynı şekilde 353. maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de sevk irsaliyesi ve taşıma irsaliyesi, ÖKC fişi, giriş ve yolcu bileti gibi belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının tespiti ile yasada belirtilen diğer hallerde, her bir belge için (2024 yılında) 3.400 lira özel usulsüzlük cezası kesileceğine ilişkin düzenleme yer alıyordu.

Yeni yasayla yukarıdaki düzenlemeler kapsamında her bir belge için sabit olarak uygulanan asgari ceza ve ceza tutarları hem artırılmış hem de tespit sayısına göre aşağıdaki gibi kademeli hale getirilmiştir:

Md. 353/1-(1) ceza tutarı
(Asgari-TL)

Md. 353/1-(2) ceza tutarı
(TL)

İlk tespit

10.000

10.000

2. tespit

20.000

20.000

3. tespit

30.000

30.000

4. tespit

40.000

40.000

5. tespit

50.000

50.000

6. ve sonraki tespitler

100.000

100.000


Yukarıdaki özel usulsüzlük cezaları için yıllık bir üst sınır da belirlenmiş durumda. Buna göre her bir belge nev’ine ilişkin bir takvim yılı içinde kesilecek toplam ceza 10 milyon lirayı geçemiyor.

Bu arada, belirlenen muhasebe standartlarına, THP’ye (Tek düzen hesap planı) ilişkin kurallara uymayanlara kesilen ceza tutarı da 40 bin liradan 65 bin liraya çıkarıldı.

Nihai tüketicilerin cezası

Nihai tüketicilerin; fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ÖKC fişi ve giriş ve yolcu taşıma bileti almadıklarının tespit edilmesi halinde, her bir belge için 5 bin lira özel usulsüzlük cezası kesilmesi söz konusu. Bu tutar yeni yasa öncesinde 680 lira olarak uygulanıyordu. Bu cezanın bir üst sınırı da var. Bir takvim yılı için 50 bin lirayı aşamıyor.

Ancak nihai tüketiciler tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken tarihi takip eden 5 iş günü içerisinde belgenin düzenlenmediğinin idareye bildirilmesi durumunda, bunlar adına özel usulsüzlük cezası kesilmeyeceğini hatırlatmak isteriz.

Elektronik beyan ve bildirim vermeyenler

Elektronik bildirim ve beyan zorunluluğuna uymayanlar, bilgi vermekten çekinenler ile VUK’un muhafaza ve ibraz ödevlerine uymayanlar için kesilen özel usulsüzlük cezaları da aşağıdaki şekilde artırıldı:

Özel usulsüzlük ceza tutarı (TL)

Mükellefiyet türü

1.1.2024-1.8.2024

2.8.2024-31.12.2024

Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında

11.800

20.000

İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında

5.800

10.000

Yukarıda belirtilenler dışında kalanlar hakkında

3.000

5.000


Başkasının hesabını/pos cihazını kullananlar

Mal veya hizmet satışı yapanlar tarafından tahsilatların, kendi adı/hesabı yerine başkalarının adı/hesabı kullanılarak gerçekleştirilmesi durumunda, hesabı kullanan ve kullandırana ayrı ayrı olmak üzere işleme konu tutarın yüzde 10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak ceza miktarının yukarıdaki tabloda yer alan ve mükellefiyet türüne göre belirlenen ceza tutarlarından düşük olması mümkün değil.

Kart veya karekod kullanılarak yapılan tahsilatların kendi adına kayıtlı olmayan ödeme sistemleri/cihazları (POS cihazı gibi) aracılığıyla yapılması durumunda da özel usulsüzlük cezası kesilmesi gündemde. Ceza miktarı her bir işlem için yukarıdaki tutarların (2.000, 10.000 ve 5.000 TL) 3 katı olarak hesaplanıp ödeme sistemlerini/cihazlarını kullanan ve kullandıranlar için ayrı ayrı kesilecek.

Bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezaları yukarıdaki her bir fiil için 20 milyon lirayı aşamayacak.

Bu hükümler, sadece mal teslim eden veya hizmet ifa eden mükelleflerce yapılan “tahsilatlar”ın şekline ilişkindir. Gelir İdaresi Başkanlığı yaptığı açıklamada, madde uygulamasında “ödeme”yi yapan kart sahibinin kim olduğunun bir öneminin bulunmadığını bu nedenle ödeme yaparken başkasının kredi kartını kullanmaktan dolayı özel usulsüzlük cezası uygulanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtmiştir.

Vergi ziyaı cezası

Mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği halde bu zorunluluğa uyulmaksızın vergi dairesinin ıttılaı (bilgisi) dışında ticari, zirai veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına (kaybına) sebebiyet verenler hakkında vergi ziyaı cezası %50 artırımlı olarak uygulanacak.

Buna göre yukarıdaki fiiller nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda vergi ziyaı cezası; verginin 1 katı olarak kesilecek cezalarda 1,5 kat, verginin 3 katı olarak kesilecek cezalarda 4,5 kat olarak uygulanacaktır.

“Vergi aslı” uzlaşma kapsamından çıkarıldı

Mükellefler;

- İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları,
- Vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergiler ve bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezalan ile
- 23.000 TL’yi (2024 yılı için) aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları

için uzlaşma talebinde bulunabiliyorlardı. 7524 sayılı yasayla “vergi aslı” uzlaşma kapsamından çıkarıldı.

Ancak 2 Ağustos 2024 tarihinden önce;

- Uzlaşma talep edildiği halde henüz uzlaşma günü verilmemiş,
- Uzlaşma günü verilmiş ancak uzlaşma görüşmesi yapılmamış ya da
- Çeşitli nedenlerle uzlaşma günü ertelenmiş veya
- Uzlaşma talep süresi geçmemiş,

olan vergi ve cezalara ilişkin 7524 sayılı yasayla değişmeden önce geçerli olan hükümler uygulanacaktır.

Kıymetli madenlerin değerlemesi

7524 sayılı yasa ile kıymetli madenler borsasında işlem gören kıymetli madenlerin borsa rayiciyle değerlenmesine ilişkin hüküm vergi usul yasasına eklendi.

Buna göre kıymetli maden üretim ve alım-satımı ile iştigal eden mükelleflerin aktiflerinde ticari mal olarak kayıtlı olanlar hariç olmak üzere, mükellefler aktiflerinde tasarruf amacıyla tutmuş oldukları kıymetli madenler ile kıymetli maden ile olan alacak ve borçlarını borsa rayiciyle değerleyeceklerdir.

Bu değerleme yöntemi kıymetli madenlere dayalı fiziki ya da kaydi olarak açılan mevduat hesapları ile kredi hesapları için de geçerli olacaktır.

M. Fatih Köprü

https://www.vergidegundem.com/tr

Salı, 17 Eylül 2024 07:10

İkmalen Tarhiyatın Önemi

Tarh işlemi kısaca, idareyi alacaklı statüsüne kavuşturan ve idarenin alacağını miktar itibariyle tespit eden bir icrai idari işlemdir. Çağdaş vergicilikte tarh işlemi beyana dayanır. Beyana dayalı sistem ise, doğal olarak denetimi de içerir. Bu durum ise, yine doğal olarak başkaca tarh yöntemlerinin varlığını gerekli kılar. İşte bu sebeple Vergi Usul Kanunu’nda beyana dayalı tarh dışında, ikmalen, re'sen ve idarece tarh olmak üzere üç farklı tarh yöntemine daha yer verilmiştir. Öte yandan Vergi Usul Kanunu'nun 121. maddesi uyarınca idarece mükellef aleyhine re'sen yapılan düzeltmeler de, beraberinde tarh işlemini getirir. Bunların dışında veraset vergisine özgü ikmal tarhiyatından da ayrı bir tarhiyat türü olarak söz edebiliriz. Biz bu yazımızda bu tarh türlerinden ikmalen tarh işlemini irdelemek istiyoruz. 

Vergi Usul Kanunu'nun 29. maddesinde ikmalen vergi tarhı, "her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye ilişkin olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesi" şeklinde tanımlanmıştır. Yani ikmalen vergi tarhiyatı, bir vergi tarh edildikten sonra bunu ikmal eden, yani tamamlayacak şekilde tespit olunan matrah farkları üzerinden bir ilave tarh işleminin yapılmasıdır. 

İdarece, ikmalen tarhiyat yoluna gidilebilmesi için gerekli koşullardan birincisi, ikmalen tarh işlemi öncesinde bir verginin tarh edilmiş olmasıdır. Öncesinde tarh işlemi bulunmayan hallerde, örneğin yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmemişse, ikmalen gelir vergisi tarhiyatı yapılamaz. Ancak ikmalen tarhiyat yapılabilmesi için, verilmiş beyannamede matrah bulunması gerekmez. Örneğin zarar içeren yıllık gelir vergisi beyannamesi veya devreden KDV içeren bir beyanname verildikten sonra, zararı veya devreden KDV tutarını azaltan şekilde ikmalen tarhiyat yapılabilir. 

Özellikle bu noktada karşımıza çıkan bir sorun, önceki beyana dayalı tarha esas olan beyannamenin içeriğinin, ikmalen tarhiyat yapılabilmesi açısından önem taşıyıp taşımadığıdır. Örneğin, serbest meslek kazancı dolayısıyla beyanname veren bir mükellefin, sonradan beyanı gereken ücret gelirinin de saptanması halinde, bu geliri dolayısıyla hakkında ikmalen tarhiyat yapılabilir mi? Bu sorunun yanıtı doktrinde tartışmalıdır. Kanaatimizce bu gibi durumlarda, soruya olumsuz yanıt vermek gerekmektedir.

İdarece ikmalen tarhiyat yoluna gidilebilmesi için yasada aranan koşullardan ikincisi ise bulunan matrahın veya matrah farkı miktarının defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit olunmuş olmasıdır. Yasa, bu tarhiyat yolunun kullanılabilmesinin ikinci koşulunu, çok somut ve tahdidi şekilde belirlemiştir. Kısaca, bulunan matrah farkının defter, kayıt ve belgelere, bir başka deyişle kanuni delile veya kanuni ölçülere dayanması gerektirmektedir. Başka bir anlatımla bu matrah farkının, yoruma açık olmayacak, yani tartışılamayacak derecede net bir matrah farkı olması gerekir. Örneğin defter sayfalarının toplamında hata yapılmış olunması, bir satış faturasının deftere aksettirilmemiş bulunması, amortismana tabi olmayı gerektiren tutardaki bir iktisadi kıymetin bedelinin doğrudan gider yazılmış olunması gibi haller, yoruma açık olmayacak derecede defter, kayıt ve belge gibi kanuni delile dayanan matrah farklarını oluşturur ve bu farka isabet eden verginin ikmalen tarh edilmesi gerekir. 

Buradaki kanuni ölçü ise, matrahın tespitinde dikkate alınmak üzere kanunlarla belirlenmiş ölçüleri ifade etmektedir. Bu tür kanuni ölçülere temel örnek olarak, Vergi Usul Kanunu'nun amortisman oran ve süreleri ile gelir vergisinde emsal bedel esasının kanunla belirlenmiş oranları gösterilebilir. Vergi oran veya tarifeleri ise kanuni ölçü değildir. Zira oran veya tarife, matrahı veya matrah farkını belirleme ölçüsü değil, verginin ölçüsüdür.

Kanuni delillerin veya değerleme ölçülerinin olayda matrah farkının tespitinde nazara alınabilmesinin, olayın veya yasa hükümlerinin yorumuna veya nitelendirilmesine bağlı olduğu hallerde de, ikmalen tarhiyat söz konusu olamaz. 

İkmalen tarhiyatı gerektiren hallerde tarhiyat, re'sen de yapılabilir. Ancak re'sen tarhiyatı gerektiren hallerde ikmalen tarhiyat yapılamaz. Yapılırsa ve yargı yoluna taşınırsa, bu tarhiyat iptale mahkûm olur.  

Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalarda ikmalen ve re’sen tarh yöntemlerinin birleştirilmesi yolunda öneriler yer almaktadır. Bu hassas bir konudur. İkmalen tarh yolunun kaldırılması, vergi dairesin tarhiyat yapma olanağının elinden alınması anlamını taşır. Re’sen matrah belirleme yetkisi ise vergi dairesine ait olamayacak bir yetkidir. Burada kilit kavram ve çözülmesi gereken sorun, yetki unsurundadır. Yoksa iki maddeyi birleştirip birine (A) diğerine (B) fıkrası demek kolaydır. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ikmalen-tarhiyatin-onemi/767274

31.12.2023 tarihli bilançolarda yer alan 170 ve 350 hesapları enflasyon düzeltmesine tabi tutarken enflasyon farklarını yıllara yaygın işler bazında "697- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”nda izleyip, bu hesabının alacak veya borç kalanı vermesi durumuna göre "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"na devrederek kapatmanız gerekiyordu. Bu işlemin sonucunda 697 hesabın borç veya alacak bakiyesi vermesi durumuna göre bazı yıllara yaygın işler için 178 hesaba, bazı yıllara yaygın işler için 358 hesaba kayıt yapılması durumu ile karşı karşıya kalınması olası bir durumdur. Yani iş bazında “697-Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”nın bakiyesi 178 ve 358 hesaplarla ilişkilendirilmelidir. Birden fazla işe ait farklar 697 hesaba kaydedilerek anılan hesabın net bakiyesinin 178 veya 358 hesapla ilişkilendirilmesi hatalı bir işlemdir.

2024 yılı düzeltmesinde de yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ait 1.1.2024 tarihinden gelen düzeltilmiş maliyet ve hakediş kalemleri ile 2024 yılı içerisinde kayıtlara alınan aylık harcama ve hakkediş gelirlerine ilişkin düzeltmeler benzer şekilde yıllara yaygın işler bazında “697-Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”na kaydedileceğinden ve bu hesapların alacak ve borç kalanı vermesi durumuna göre "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"na devredilerek kapatılacağından, 178 ve 358 hesapların iş bazında takibi ve işin bitiminde biten işle ilgili 1701 350, 178 ve 358 hesapların birlikte sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

İlk Defa Faaliyete Başlayan 3 Yıl Muaf

Temmuzda yasal altyapısı oluşturulan asgari kurumlar vergisinin nasıl uygulanacağına ilişkin kurumlar vergisi tebliğ taslağı hazırlandı. Buna göre, ilk defa faaliyete başlayan kurumlara faaliyete başladıkları hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca asgari vergi hükümleri uygulanmayacak. Örneğin, 2025 hesap döneminde kurulan bir şirket 2025, 2026 ve 2027 hesap dönemlerinde asgari kurumlar vergisi uygulamasına tabi olmayacak. 2023’te kurulan bir şirket için 2025 hesap döneminde, 2024’te kurulan bir şirket için ise 2025 ve 2026 hesap dönemlerinde asgari vergi uygulamayacak. Birleşme, devir, tür değişikliği ile kısmi ve tam bölünme suretiyle kurulan şirketler ilk defa faaliyete başlayan şirket olarak kabul edilmeyecek. Düzenlemeden 70 milyar liralık gelir bekleniyor.

YÜZDE 10’DAN AZ OLAMAYACAK

Asgari kurumlar vergisi, kurum kazancının yüzde 10’undan aşağı olamayacak. Geçici vergi dönemlerinde de, asgari kurumlar vergisi hesaplaması yapılacak. İştirak kazançları istisnası, emisyon primi kazanç istisnası, sahip olunan taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında yatırım fon ve ortaklıklarının istisna kazançları, kooperatiflerin risturn istisnası, sat-kirala-geri al işlemlerine yönelik kazanç istisnası, varlık kiralama işlemlerinden elde edilen kazanç istisnası, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna, girişim sermayesi fonu indirimi ve korumalı işyeri indirimi, mikro ve küçük işletme tanımına giren kurumlar vergisi mükelleflerinin teknoloji geliştirme bölgesi kazanç istisnası ile aynı işletmelerin Ar-Ge ve tasarım indirimleri hesaplamada kazançtan indirilecek.

NASIL UYGULANACAK

TEBLİĞ taslağındaki örneğe göre, A şirketi 2025 hesap dönemine ilişkin ticari bilanço kârı 1 milyon lira, kanunen kabul edilmeyen gideri 200 bin lira. Kabul edilmeyen gider de dikkate alınarak, yüzde 25 kurumlar vergisi üzerinden hesaplanan vergi 300 bin liraya denk geliyor. Asgari kurumlar vergisi ise yüzde 10 üzerinden 120 bin liraya denk geliyor. Bu işletmenin indirim ve istisnalar ile geçmiş yıl zararları bulunmaması nedeniyle hesaplanan kurumlar vergisi, asgari kurumlar vergisinden fazla olduğundan, hesaplanan kurumlar vergisi 300 bin lira olarak dikkate alınacak. 

Neşe Karanfil

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/ilk-defa-faaliyete-baslayan-3-yil-muaf-42532599

Yabancı girişimcilerin Türkiye'ye erken aşama şirket kurmasını kolaylaştıracak vize programı başlatıldı.

Yüksek katma değerli teknolojik girişimlerin Türkiye'ye çekilmesi amacıyla özel uzmanlığı bulunan yabancı uyruklu profesyoneller ve girişimcilere kolaylaştırılmış usulde çalışma izni imkanı getiren bir program başlatıldı.

Sanayi Bakanlığı tarafından Çalışma Bakanlığı'nın desteğiyle hazırlanan Türkiye TechVisa adlı program kapsamında belirli yüksek katma değerli alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye'de kurulması halinde girişimcilere ve uzman çalışanlara üç yıllık çalışma izni verilecek.

 VERGİ MUAFİYETLERİ GELECEK

Program ile teknopark veya kuluçka merkezlerinde kurulacak şirketlere kurumlar vergisi ve çalışanlarına gelir vergisi muafiyeti tanınacak, bürokratik süreçler hızlanacak.

Program ile yurt içi girişimcilik ekosisteminin erken aşama ve ölçek kazanan şirketler için daha çekici hale gelmesi hedefleniyor.

Üzerinde yaklaşık iki yıl çalışılan programın İstanbul Havalimanı'nda yapılan tanıtımında konuşan Sanayi Bakanı Fatih Kacır, "(Program ile) profesyonel ve girişimcilerin Türkiye'de uzun vadeli plan yaparak kendilerini evde hissetmelerine imkan sağlayacağız... Hayata geçirdiğimiz programın en büyük kazananı elbette Türk teknoloji girişimleri ve nitelikli insan kaynağımız olacak" dedi.

https://www.sozcu.com.tr/yabancilarin-turkiye-de-sirket-kurmasi-kolaylastiriliyor-p84422

Ülkemizde milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren miras hukukunda önemli bir değişiklik hayata geçirildi. Uzun süredir beklenen düzenlemeler ile miras paylaşımına ilişkin tapu işlemlerinde köklü yenilikler yapıldı.

Yeni düzenleme, özellikle aile içi anlaşmazlıkların önlenmesi ve mirasçılara daha fazla esneklik tanınması hedefiyle oluşturuldu.

Eşit Miras Paylaşımı Zorunluluğu Kaldırıldı

Daha önce mirasın eşit olarak paylaştırılması zorunluyken, yeni düzenleme ile bu kural ortadan kaldırıldı. Bu sayede aile bireyleri, kendi aralarında yazılı anlaşmalar yaparak miras paylarını daha esnek bir şekilde belirleyebilecekler. 

Kardeşler Arasındaki Gayrimenkul Devri Basitleştirildi

Yeni düzenleme ile kardeşler arasında yapılacak gayrimenkul devri işlemleri de büyük ölçüde kolaylaştırıldı. Artık kardeşler, noter onayına gerek kalmaksızın yazılı anlaşmalarla birbirlerine gayrimenkul devredebilecekler. Bu sayede mirasçılar, kendi aralarında hızlı ve pratik bir şekilde mülk paylaşımını gerçekleştirebilecekler.

Hisseli Tapularda Tüm Hissedarların Onayı Zorunlu Hale Geldi

Hisseli tapularda ise önemli bir değişiklik yapıldı. Yeni düzenlemeye göre, hisseli bir taşınmazın satışı için tüm hissedarların ortak kararı ve işlemlere doğrudan katılımı zorunlu hale geldi. Ancak hissedarlar, avukat vekiline yetki vererek işlemlere katılma yükümlülüğünden kurtulabilirler.

Miras Eşitliği İlkesinde Uzlaşma

Önceki düzenlemelerde mirasın eşit paylaştırılması ilkesi, aile içinde birçok anlaşmazlığa neden oluyordu. Yeni düzenleme ile bu ilke yerine, tarafların kendi aralarında yazılı anlaşmalarla uzlaşmasına olanak tanındı. Bu sayede mirasçılar, kişisel tercihlerine ve aile dinamiklerine uygun bir paylaşım yapabilecekler.

https://www.sozcu.com.tr/miras-ve-tapu-islemlerinde-onemli-degisiklik-p84297

TAMAMI İNDİRİM KONUSU YAPILAN BAĞIŞ VE YARDIMLAR

* Fakirlere yardım amacıyla GIDA BANKACILIĞI faaliyetinde bulunan DERNEK ve VAKIFLARA Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı gelir ve kurum kazancından indirim konusu yapılabilir.

* Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin İNŞASI ve/veya FAALİYETİNE DEVAM ETMESİ amacıyla kurulmuş bulunan DERNEK ve VAKIFLARA yapılan bağışlar, anılan kurumlardan alınan makbuzlara veya bunlar tarafından bankalarda açılan hesaplara yatırıldığına ilişkin alınan banka dekontlarına istinaden gelir ve kurum kazancından indirim konusu yapılabilir.

* İktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan NAKDİ bağış ve yardımların TAMAMI indirim konusu yapılabilir

KURUM KAZANCININ/ BEYAN EDİLEN GELİRİN % 5'İNE KADAR İNDİRİM KONUSU YAPILABİLECEK BAĞIŞ VE YARDIMLAR

* Gelir / Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından;

- Kamu Yararına Çalışan Derneklere,
- Cumhurbaşkanınca Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara yapılan bağış ve yardımlar Gelir / Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Beyan Edilen Gelirin/ Kurum Kazancının %5’ini aşmamak üzere indirime konu edilebilir.

* Bunların DIŞINDA KALAN DERNEK ve VAKIFLARA yapılan bağış ve yardımların Gelir / Kurumlar Vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması MÜMKÜN DEĞİLDİR.

GELİR / KAZANCIN TESPİTİ

* Gelir Vergisi açısından Dikkate Alınacak Beyan Edilen Gelir; Gelir Vergisi Beyannamesinde yer alan indirimler geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınır.

* Kurumlar Vergisi açısından Dikkate Alınacak Kurum Kazancı: [Ticari Bilanço Kârı – (İştirak Kazançları İstisnası + Geçmiş Yıl Zararları)]

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

A) TEMEL MALİ TABLOLAR

* Zorunlu Olan : Bilanço -  Gelir Tablosu

B) EK MALİ TABLOLAR

* Belli Haddi Geçmesiyle Zorunlu Olan Ek Mali Tablo: Kâr Dağıtım Tablosu

* Eklenmeyecek Ek Mali Tablolar: Fon Akım Tablosu - Nakit Akım Tablosu - Satışların Maliyeti Tablosu - Öz Kaynaklar Değişim Tablosu

Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine Göre Mali Tablolar

Gelir / Kurumlar Vergisi Beyannamesi Eklenmesi Gereken Mali Tablolar

Özel Usulsüzlük Cezası

Temel Mali Tablolar

1) Bilanço; Belli Bir Tarihteki Varlık / Kaynaklar ( Örneğin 31.12.2024)

Eklenmesi Gerekir.

Vergi Usul Kanunu’nun 353/6. Maddesine Göre, Mali Tablolara İlişkin Usul Ve Esaslara İlişkin Kurallara Uymayanlara 65.000,00 TL Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir.

2) Gelir Tablosu; Belli Bir Dönemde Gelir / Maliyet-Giderler ( Örneğin 2024 Yılı)

Ek Mali Tablolar

3) Kâr Dağıtım Tablosu; Dönem Kârının Dağıtım Biçimini Gösterir.

2023 Aktif Toplamı 133.187.700,00 TL’yi /

2023 Net Satışlar Toplamı 295.970.000,00 TL’yi Aşan Mükellefler Beyannameye Eklemesi Gerekir.

4) Fon Akım Tablosu; Fon Kaynak / Kullanımlarını Gösterir.

Beyannameye Eklenmez.

5) Nakit Akım Tablosu; Nakit Kaynak / Kullanımlarını Gösterir.

6) Satışların Maliyeti Tablosu

7)Öz Kaynaklar Değişim Tablosu

Tabloyu PDF formatı ile indirmek için Tıklayınız

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Karşılığında herhangi bir mal ya da hizmet alımı olmadan düzenlenen belgelere sahte belge adı verilir. Örneğin bir A şirketi, bir benzinlikten hiç almadığı benzin için aldığı fatura hem benzinlik için (düzenleyici) hem de A şirketi için (kullanıcı) sahte belge olarak değerlendirilir.

Neden sahte belgeye ihtiyaç duyulur sorusunun cevabı ise; sahte belgeyi alan şirket hem giderlerini artırıp daha az gelir/kurumlar vergisi vermekte hem de (indirilecek) KDV açısından avantaj sağlamaktadır.

Bu nedenle Vergi Usul Kanunu m. 359’da caydırıcılığı artırmak amacıyla sahte belge suçuna ilişkin 3 ila 8 yıl hapis cezası öngörülmektedir. Ayrıca idari para cezası da bulunmakta…

Sahte belgeyi kullanmak isteyenlere sahte belge düzenleyip/satmak amacıyla kurulan yerlere ilişkin bir kontrol ve önleme mekanizması olarak Vergi Usul Kanunu’nda 153/A ve 160/A maddeleri düzenlenmiştir.

VUK’un 153/A maddesi bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde özellikle sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerin daha sonra vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlara binaen mükellefiyet kayıtları silinenlerin yeniden işe başlamaları için belli oranlarda teminat vermelerini düzenlemiştir.

Buna göre vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlara binaen, özellikle sahte belge düzenlendiği ve ticari, zirai ve/veya serbest meslek faaliyetinin olmadığı tespit edilip mükellefiyet kayıtları silinen; serbest meslek erbabı, şahıs işletmelerinde işletme sahibi, adi ortaklıklarda ortaklardan her biri, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari yüzde 10'una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari yüzde 10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüsler, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenler, düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenler, yeniden işe başlama bildiriminde bulunmaları durumunda işe başlayabilmeleri için, tüm vergi borçlarını ödemiş ve 6183 sayılı Yasa m.10 uyarınca teminat olarak sayılanlardan “para, bankalar tarafından verilen süresiz ve şartsız teminat mektupları ile sigorta şirketleri tarafından verilen süresiz ve şartsız kefalet senetleri ve devlet iç borçlanma senetlerinden” en az birinden düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10’u kadar teminat vermesi gerekmektedir. Bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 690 bin TL’den az 10 milyon TL’den fazla olmaması da gerekir[1]. VUK m.153/A uyarınca sahte belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10’u 2024 yılı için 690 bin TL’den az ise yüzde 10’luk oran değil, 690 bin TL teminat alınacaktır.

Örneğin 600 bin TL’lik sahte fatura kullanmaktan kaynaklı mükellefiyeti silinen bir kişi 2024 yılında tekrar işe başlama bildiriminde bulunursa 600 bin TL’nin yüzde 10’u kadar yani 60 bin TL teminat yatırması gerekecektir. Ancak yüzde 10 yani 60 bin TL’lik tutar 2024 yılı için asgari 690 bin TL’nin altında kaldığı için verilecek teminat tutarı 690 bin TL olacaktır.

Başka bir örnek ise 7 milyon TL’lik sahte fatura kullanmaktan kaynaklı mükellefiyeti silinen bir kişi 2024 yılında tekrar işe başlama bildiriminde bulunursa 7 milyon TL’nin yüzde 10’u kadar yani 700 bin TL teminat yatırması gerekecektir. Yüzde 10 yani 700 bin TL’lik tutar 2024 yılı için asgari 690 bin TL’nin altında kalmadığı için verilecek teminat tutarı 700 bin TL olacaktır.

Özetle VUK m.153/A uyarınca inceleme sonucu mükellefin düzenlediği sahte belge tutarının 690 bin TL’den az olmamak üzere yüzde 10’u tutarında bir teminat vermesi halinde mükellefiyet tesisi gerçekleştiriliyordu.

Ancak bu maddeye 2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı Kanunla 10 milyon TL’lik üst sınır getirilmiştir.

Lakin sorun şurada başlıyor; diğer müessese olan VUK m.160/A uyarınca ise Risk Analiz Merkezince yapılan değerlendirmeler sonucu vergi dairesine VUK m.160/A koduyla sisteme düşmekte vergi dairesince mükellefin ikametgahı ve iş yeri adreslerinde yoklama yapılmakta ve bunun sonucunda da mükellef VUK m.160/A kapsamında terk olarak sistemden kapatılmaktadır.

Bu işlemin sonucunda yine aynı şekilde 690 bin TL’den az olmamak üzere düzenlendiği tespit edilen sahte belge tutarının yüzde 10’u oranında teminat vermesi durumunda ancak mükellefiyet açılmaktadır.

Daha da önemlisi VUK m.160/A teminatla ilgili olarak alt sınır ve teminat çeşitleri için VUK m.153/A maddesine atıfta bulunarak belirlenmiştir. Ancak 2 Ağustos 2024 tarihli 7524 sayılı Kanun VUK m.153/A’ya teminata 10 milyon liralık üst sınır getirildi lakin VUK m.160/A’da ise herhangi bir üst sınır belirlenmemiştir.

 Ayrıca VUK m. 160/A’da ise sadece risk merkezinin tespiti ve vergi dairesinin yoklaması sonucu mükellefiyet kapatılmaktadır kaldı ki yoklama, mükellefin ikametgahı ve iş yeri nezdinde olumlu tutulsa dahi mükellef kapatılmaktadır ve düzenlendiği tespit edilen sahte belge tutarının yüzde 10’u oranında teminat alınmadan mükellefiyet açılamamaktadır.

Bu noktada VUK m. 160/A “…153/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan asgari teminat tutarından az olmamak üzere, sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde yer alan toplam tutarın yüzde 10'u tutarında aynı maddede belirtilen türde teminat verilmesi…” fıkrası ile VUK m. 153/A’nın asgari teminat tutarına atıf yapmakta üst sınırına atıf yapmayarak bir ikilik doğurmaktadır.

Gelir İdaresinin bu konuya ilişkin makul bir açıklamasının olacağını düşünmekteyim. Zira bu ikilik, sorun doğuracak gibi.

Prof. Dr. Murat Batı

https://t24.com.tr/yazarlar/murat-bati/vuk-m-160-a-ya-iliskin,46379


[1]        28.07.2024 tarih ve 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m.5 ile yapılan değişiklik.

Page 54 of 1348

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top