1. Kurumlar Vergisi Kanunu
İrtibat bürosu tarafından elde edilen faiz gelirlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılır mı?
(24.08.2018 tarih ve 266589 sayılı özelge)
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer alan düzenlemelere göre bir irtibat bürosu olarak kurulmuş olunması ve ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunulmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisine gerek bulunmamaktadır.
Öte yandan, şartlara uygun bir şekilde kurulmak ve faaliyet göstermek kaydıyla, irtibat bürosunda yapılacak harcamalar için kullanılmak üzere yurt dışından getirilen dövizin bankada vadeli mevduat hesabına yatırılmasından elde edilen faiz geliri, yurt dışına transfer edilmeksizin irtibat bürosunun harcamaları için kullanılması halinde, diğer gelir getirici faaliyet olarak değerlendirilmez ve bu gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi gerekmez.
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesinin (5) numaralı fıkrası hükmü gereği söz konusu faiz gelirleri üzerinden anılan maddenin(4)numaralı fıkrası kapsamında 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vadelere ve hesap türüne göre belirlenmiş olan oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
Hakediş ödemelerinin bankalarda değerlendirilmesi sonucu elde edilen faiz ve repo gelirleri nasıl vergilendirilir?
(15.02.2018 tarih ve 158888 sayılı özelge)
Yıllara sari işler nedeniyle elde edilen hakedişlerin bankalarda değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan kur farkları, faiz ve repo gelirlerinin, yıllara sari inşaat işi ile ilişkilendirilmemesi ve bu gelirlerin tahakkuk ettiği ilgili dönemler itibarıyla kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Döviz cinsinden yapılan hakedişler nedeniyle oluşan faiz ve kur farkları stopaja tabi midir?
(15.02.2018 tarih ve 158888 sayılı özelge)
Yıllara sari işlere ait hakkedişler üzerinden yapılacak tevkifatın, hakediş bedellerinin nakden veya hesaben ödendiği tarih itibariyle yapılması gerekmektedir. Hakediş ödemelerinin döviz cinsinden yapılması halinde ödenecek hakediş bedelleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesine göre yapılacak tevkifatın matrahı, ödemenin yapıldığı tarihteki döviz alış kuru dikkate alınarak hesaplanan TL karşılığı tutar olacaktır.
Diğer taraftan, döviz üzerinden düzenlenen hakedişlerde, hakedişin onay tarihi veya fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında kur artışından kaynaklanan fazla ödemeler yıllara sari inşaat işi ile ilgili olduğundan, istihkak tutarına dahil edilmesi ve bu kur farkları üzerinden de tevkifat yapılması gerekmektedir. Ayrıca yıllara sari inşaat işi dolayısıyla döviz cinsinden alınan avansların ve bedeli döviz ile belirlenen hizmetleri tedarik eden firmaların cari hesaplarının geçici vergi dönemi itibariyle değerlemesi sonucu oluşan kur farklarında herhangi bir ödeme söz konusu olmadığından tevkifat yapılmaması gerekmektedir.
Ancak avans tarihi ile hakediş ödemesi için faturanın düzenlendiği tarih arasında oluşan kur farklarından tevkifat yapılması gerekmektedir.
Ancak, hesaben ödeme gerçekleştikten sonra döviz kurunun düşmesi halinde hesaben ödeme tarihindeki kur esas alınarak hesaplanan tevkifat tutarı; işin bittiği dönem için verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceğinden, söz konusu tevkifat tutarının düzeltilmesi veya iadesi söz konusu olmamaktadır.
Evrensel posta hizmet geliri adı altında yapılan ödeme ve idari ücret ödemeleri hangi dönem gider kaydedilir?
(16.02.2018 tarih ve 4189 sayılı özelge)
Posta Hizmetleri Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca şirketin posta hizmetlerinden elde ettiği net satış hasılatına isabet eden miktarın % 2’si oranında hesaplanarak geçici kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenen evrensel posta hizmeti gelirleri ile her yıl bir önceki yıla ait net satışların % 0,35’i tutarında hesaplanarak Haziran ayının son gününe kadar ödenmesi gereken idari ücret bedellerinin, fiilen ödendiği vergilendirme dönemine ilişkin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Yatırım teşvik belgesinin revize edilerek genel teşvik kapsamından bölgesel teşvik kapsamına alınması durumunda, indirimli kurumlar vergisi teşviki uygulamasında hangi harcamalar dikkate alınabilir?
(23.02.2018 tarih ve 4841 sayılı özelge)
Genel teşviklere yönelik olarak düzenlenmiş 26.02.2015 tarihli yatırım teşvik belgesinin, 19.10.2017 tarihli teşvik belgesiyle revize edilerek indirimli kurumlar vergisi desteğini de içeren bölgesel yatırım teşvik belgesine çevrilmesi durumunda, teşvik belgesindeki yatırıma başlama tarihi olan 12.01.2015 ile 19.10.2017 tarihleri arasında yapılan yatırım harcamalarının da indirimli kurumlar vergisi uygulaması kapsamında yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınması mümkündür.
Ekonomi Bakanlığınca 19.10.2017 tarihi itibarıyla revize edilmiş yatırım teşvik belgesiyle birlikte indirimli kurumlar vergisi uygulamasına hak kazanılacak olması nedeniyle, 19.10.2017 tarihinden sonra yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde ettiğiniz kazançlar ile yatırımın tamamen veya kısmen işletilmesinden elde edilecek kazançlarınıza indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Yurtdışı montaj ve imalat işlerinden elde edilen kazanç kurumlar vergisinden müstesna tutulabilir mi?
(26.02.2018 tarih ve 12225 sayılı özelge)
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde düzenlenen istisna, yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla yapılan ve yurt dışında vergilendirilen inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlara tanınmıştır.
Bu itibarla, tanımlanan işin inşaat ve montaj işi kapsamında olan kısımlarının yurt dışında bulunan işyeri veya daimi temsilciler aracılığıyla yapılması halinde bu işler dolayısıyla elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan;
- Yurt dışında bir işyeri veya daimi temsilci olmadan yapılan inşaat ve montaj işlerinden elde edilen kazançların,
- Taahhüt edilen işte kullanılmak üzere şirket tarafından Türkiye’den malzeme gönderilmesi durumunda bu malzemelerin ihracından sağlanan kazançların,
- Sözleşme kapsamındaki iş için şirket tarafından demonte vaziyette ihraç edilen veya imal edilerek müşterinin göstereceği yerde monte edilmesi gereken ürünler olması halinde bu ürünlerin yurt dışında monte edilmesi işi bu ürünlerin ihracından ayrı düşünülemeyeceğinden ve yurt dışında yapılan ayrı bir montaj işi olarak kabul edilemeyeceğinden, bu tür faaliyetler dolayısıyla elde edilen kazançların,
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde düzenlenen istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Sermaye şirketinin şahıs işletmesine dönüştürülmesinde kurumlar vergisi ve KDV uygulaması ile defter ve belge düzeni nasılolmalıdır?
(23.01.2018 tarih ve 74132 sayılı özelge)
a)Kurumlar vergisi: Bir limited şirketin tür değiştirerek şahıs işletmesine dönüştürülmesi Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında “devir” olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu tür değişikliğinden doğan kârlar vergiye tabi tutulacaktır.
Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca limited şirketin tasfiyeye tabi tutularak hükmi şahsiyetine son verilmesi; şahıs işletmesinin de yeni kuruluş merasimine tabi tutularak mükellefiyetinin tesisi gerekmektedir.
b)Katma değer vergisi: Limited şirketin aktifinde kayıtlı olan ve teslimleri KDV’ye tabi olan varlıkların (stoklar, duran varlıklar vs.) devir tarihi itibariyle emsal bedeli üzerinden KDV hesaplanıp beyan edilmesi gerekmektedir.
c)Defter ve belge düzeni: Limited şirketin Türk Ticaret Kanunu uyarınca ferdi işletmeye dönüştürülmesi durumunda ticaret erbabı olarak işe başlanması söz konusu olacaktır. Bu durumda, yeni işe başlanması nedeniyle işletme hesabı esasına göre defter tutulması mümkündür. Ancak, sonraki hesap dönemlerinde tutulacak defterlerin tayininde Vergi Usul Kanununun sınıf değiştirmeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Limited şirketinizin şahıs işletmesine devir işlemleri Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesi gereği satış hükmünde olduğundan, şahıs işletmesine devredilecek olan limited şirketin aktifinde kayıtlı emtialar, ticari araçlar ile demirbaşlar vb. kıymetler için emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir.
1. Gelir Vergisi Kanunu
Reklam, kısa film ve film yapımı gibi yapım faaliyetinden elde edilecek kazanç ticari kazanç olarak mı serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirilir?
(27.07.2017 tarih ve 225465 sayılı özelge)
Ticari kazançlar esas itibarıyla sermaye-emek karışımı bir kaynağa bağlı olarak doğmakta ve bu kaynağa bağlı olarak devamlı bir organizasyona dayanan her türlü faaliyet ticari faaliyet sayılmaktadır. Serbest meslek faaliyetinin ticari bir organizasyon içinde yapılması halinde de sağlanan gelir ticari kazanç sayılmakta ve kazancın tespitinde ticari kazanca ait esas ve hükümler geçerli bulunmaktadır.
Buna göre, dönemsel veya kalıcı olarak reklam yazarı, yönetmen, metin yazarı, sanat yönetmeni ve pazarlama personeli çalıştırmak suretiyle yürütülen yapımcılık (reklam, kısa film ve film yapımı gibi) faaliyeti, sermaye ağırlıklı devamlı bir ticari organizasyon yapısına sahip olduğundan, bu faaliyet nedeniyle elde edilen kazancın ticari kazanç olarak değerlendirilerek, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
İşyeri kredisi için yapılan faiz ödemeleri kira gelirinden indirim konusu yapılabilir mi?
(28.09.2017 tarih ve 7 sayılı özelge)
Kira gelirinin beyanında gerçek gider usulünün seçilmesi halinde; yıkılarak yeniden inşa edilen bina için kullanıldığının ispatı şartıyla, işyeri kredisine ilişkin kiralanan bağımsız bölüme isabet eden dönemsel faiz giderlerinin, Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) tutarlarının gayrimenkul sermaye iradının tespitinde hasılattan indirim konusu yapılması mümkündür.
Geçmiş yıllara ait fazla alınan kiranın iade edilmesi halinde, ödenen kira farkları gider olarak dikkate alınabilir mi?
(16.11.2017 tarih ve 128677 sayılı özelge)
Mahkeme kararına istinaden geçmiş yıllara ait ödenen kira farkının, 2017 yılına ilişkin verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesi üzerinden gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, mahkeme kararına istinaden iade edilen geçmiş yıl kira farkları nedeniyle önceki yıllarda tahsil edilen kira tutarlarında bir azalma gerçekleştiğinden, söz konusu dönemlere ilişkin gayrimenkul sermaye iradı beyanlarının da ilgili dönem hasılatlarına uygun olacak şekilde düzeltilmesi mümkündür.
Eximbank’tan alınan kredinin bir kısmı ile elde edilen faiz geliri ticari kazanç mıdır?
(29.12.2017 tarih ve 122720 sayılı özelge)
Ticari faaliyette kullanmak amacıyla Eximbank’tan alınan ve faiz giderlerinin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapıldığı ticari kredinin vadeli hesaba yatırılan kısmı üzerinden elde edilen faiz gelirinin ticari faaliyete bağlı bulunması nedeniyle ticari kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Bu durumda, söz konusu faiz geliri üzerinden tevkif suretiyle ödenmiş olan vergilerin, genel hükümler çerçevesinde ticari kazancınızla ilgili olarak verilecek yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsubu mümkün bulunmaktadır.
Hisseli gayrimenkul için ödenen kira bedeli dolayısıyla verilen muhtasar beyannamede her bir hissedara ilişkin bilginin yer alması şart mıdır?
(25.01.2018 tarih ve 85872 sayılı özelge)
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından, nakden veya hesaben yapılan kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılarak, bağlı bulunulan vergi dairesine muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Beyannamenin “ödemelere ait bildirim bölümü”nde, tapu kayıtları doğrultusunda, söz konusu gayrimenkule ortaklık halinde sahip olan bütün hissedarlara ilişkin bilgilere yer verilmesi gerekmektedir. Kira ödemelerinin, hissedarların ortak hesabına, ortak hesabın bulunmaması halinde ise hissedarlardan birinin hesabına yatırılması ve banka dekontunun “açıklama” bölümüne, diğer hissedarların adlarının yazılması mümkündür.
Nevi değişikliği dolayısıyla anonim şirkete dönüşen şirkette nevi değişikliği nedeniyle ortaklara verilen hisse senetlerinin ilk iktisap tarihi nedir?
(14.02.2018 tarih ve 154561 sayılı özelge)
Ortağı olunan ve 10.11.2003 tarihinde kurulan limited şirkete ait ortaklık hakkının, şirketin 01.12.2015 tarihinde anonim şirkete dönüşmesinden sonraki bir tarihte (10.05.2017 tarihinde) hisse senedi çıkarılmak suretiyle hisse senedine bağlanmış paylarının elden çıkartılmasında, sahip olunan hisse senetlerinin satışının değer artış kazancı kapsamı dışında değerlendirilmesinin tespitinde, iktisap tarihi olarak şirket hisse senetleri üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan (hisse senetlerinin bastırıldığı) 10.05.2017 tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Ticari faaliyette bulunan kişinin kredi ile aldığı konutu home-ofis olarak kullanması sebebiyle ödediği faizler ve konut için yapılan giderler kazancın tespitinde dikkate alınabilir mi? (16.03.2018 tarih ve 118092 sayılı özelge)
Banka kredisi kullanılmak suretiyle iktisap edilerek işletme aktifine alınan bir gayrimenkulün iktisabı için kullanılan banka kredisi dolayısıyla ödenen faizlerin, gayrimenkulün aktife alındığı hesap dönemi sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Sonraki dönemlerde ödenen kredi faizlerinin ise maliyete intikal ettirilmesi veya doğrudan gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, gayrimenkuller ve gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin aktife alınmalarından sonra yapılan giderlerin, niteliğine göre maliyet bedeline dahil edilmesi veya genel gider olarak kaydedilmesi mümkün bulunmakta olup, bu kapsamda;
• İktisadi kıymetin ilk iktisabı sırasında bulunmayan özelliklerin kazandırılması veya ilk iktisap sırasında bulunan özelliklerinin geliştirilmesi için yapılan giderler, değer arttırıcı giderler sayılmakta ve amortisman süreleri iktisadi kıymetin kalan ömrüne göre belirlenmektedir.
• İktisadi kıymetin ilk iktisabı sırasındaki beklenen ömrünü uzatmak amacıyla yapılan giderlerin, aktifleştirildikleri yıldan başlayarak, iktisadi kıymet için belirlenen oran ve süreye göre amortismana tabi tutulması gerekmektedir.
• İktisadi kıymet için yapılan normal bakım, onarım ve temizlik gibi giderlerin ise, maliyet olarak kabul edilmeyip doğrudan gider olarak yazılması gerekmektedir.
Buna göre, işletme aktifinde yer alan ve işyeri olarak kullanılan gayrimenkule ilişkin;
- Cam balkon, ıslak zemin seramik ve fayans yapımı ile ilgili harcamaların, gayrimenkulün maliyet bedeline eklenerek gayrimenkulün kalan ömrüne göre itfa edilmesi,
- Mutfak dolabı yapımı ile ilgili harcamaların ise, mutfak dolabının demirbaş olarak aktife alınması suretiyle, 333 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listede öngörülen faydalı ömür (5 yıl) ve amortisman oranı (%20) dahilinde itfa edilmesi gerekmektedir.
Boya, badana ve alçıpan yapımı ile ilgili harcamaların, normal bakım, tamir ve temizlik giderleri olarak kabul edilerek doğrudan gider yazılması gerekmekle birlikte söz konusu harcamaların yürütülmekte olan bilgisayar yazılımı hazırlama, yazılımların satışı, veri tabanı yöneticiliği ve danışmanlığı faaliyeti dolayısıyla elde edilecek kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunmaması nedeniyle, söz konusu harcamaların ticari kazancın tespit edilmesi esnasında genel gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan taşınmazın işletme aktifine alınmaması durumunda; yürütülmekte olan bilgisayar yazılımı hazırlama, yazılımların satışı, veri tabanı yöneticiliği ve danışmanlığı faaliyeti dolayısıyla elde edilecek kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağı bulunmayan kredi faizlerinin yanı sıra cam balkon, ıslak zemin seramik ve fayans yapımı ve mutfak dolabı yapımı ile ilgili harcamaların da ticari kazancın tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.
3. Vergi Usul Kanunu
Tatil günlerinde tahsil edilen kira tutarlarının aracı kurumlar vasıtasıyla tahsil edilmesi zorunlu mudur?
(07.09.2017 tarih ve 97 sayılı özelge)
Konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük veya benzeri şekilde kısa süreli konut kiralamalarında ise tutara bakılmaksızın kira geliri elde edenlerin, iş yerlerinde ise aylık kira bedelleri tutarına bakılmaksızın iş yerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca ilgili Tebliğe göre, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle, para yatırma veya havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanılmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden bu belgeler tevsik edici belge kabul edilmektedir. Bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödeme ve tahsilatlar da aynı kapsamdadır.
Buna göre, hafta sonu ve diğer tatil günlerinde gerçekleştirilen günlük kiralama karşılığı yapılacak tahsilatların, internet bankacılığı kullanılarak veya banka ATM’leri ya da posta idaresi aracı kılınarak gerçekleştirilmesi ve bu işlemler sonucunda oluşan belgelerle tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Miadı dolan ilaçların maliyet bedeli TEBOS sisteminden alınan rapor dayanak gösterilerek gider kaydedilebilir mi?
(27.11.2017 tarih ve 24 sayılı özelge)
Mevcut düzenlemelere göre, bir mükellefe ait takdir işleminin mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin bulunduğu il veya ilçedeki takdir komisyonunca yapılması gerekmektedir. Ancak özellik arz edebilecek bazı durumlarda takdir işlemlerinin başka mahalde bulunan takdir komisyonlarınca da yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Bu durumda, farklı bölgelerde bulunan ve kıymetleri düşen emtianın emsal bedelleri, bulundukları il veya ilçelerdeki takdir komisyonlarınca tespit edilebileceği gibi, emtianın bulunduğu il veya ilçelerdeki takdir komisyonlarınca emsal bedellerini belirleyici gerekli tespitler yapılarak mükellefin bağlı olduğu vergi dairesinin takdir işlemlerini yapmakta olan takdir komisyonuna veri olarak da gönderilebilecektir.
Malların imhasında genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk olan ilaç, tıbbi malzeme, gıda, atık ve benzeri emtianın insan sağlığına zararlı olabileceği ve acilen imha edilmesi mecburiyeti bulunan bu ürünlerin emsal bedellerinin takdir komisyonlarınca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı hususları göz önüne alınarak; takdir komisyonuna başvurulmaksızın, ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilebilmesi Başkanlıkça kabul edilmektedir.
Bu çerçevede imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir.
Söz konusu ürünlerin yukarıda bahsedilen şekilde teşekkül ettirilen bir komisyon nezdinde imha edilmesi halinde, bu ürünlerin imhası aşamasına mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin söz konusu komisyona katılımına gerek bulunmamaktadır.
İlgili bakanlık ve yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı komisyon nezdinde imha işlemine ilişkin olarak düzenlenen tutanağın istenildiğinde ibraz edilmesi şartıyla muhafaza edilmesi gerekmekte olup, imha işleminin söz konusu tutanağa istinaden muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk ürünlerin imha edilmesi işlemine ilgili bakanlık yetkililerinin katılımının sağlanamaması ve imhaya ilişkin tespitin bu komisyon nezdinde tutanağa bağlanamaması durumunda, olayın mutlaka takdir komisyonuna intikalinin sağlanması gerekmekte olup, imha edilen ürünlerin takdir komisyonunca belirlenecek emsal bedel üzerinden kayıtlara alınarak işlem yapılması gerekecektir.
Ancak, takdir komisyonu veya Sağlık Bakanlığı yetkilileri nezdinde olmaksızın imha edilen malların emsal bedelinin takdir komisyonu tarafından belirlenmemesi nedeniyle, söz konusu mal bedellerinin vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır.
Bu açıklamalara göre, TEBEOS (Türk Eczacılar Birliğinin TEBEOS programının, miadı dolan ilaçları otomatik olarak stoklardan düşürerek bu durumu raporlaması) sisteminden alınan rapor dayanak gösterilerek miadı dolan ilaçların gider olarak gösterilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Döviz üzerinden düzenlenen faturalardan kaynaklanan cari hesap için kur farkı faturası düzenlenmesi gerekir mi?
(28.12.2017 tarih ve 611782 sayılı özelge)
Yurtiçi firmalardan yapılacak dövize endeksli mal alımlarına istinaden düzenlenen sözleşmede döviz kurunun taraflarca belirlenmesi halinde, (avans olarak yapılan ödemeler dahil) düzenlenecek satış faturalarında Türk Lirası karşılığının gösterilmesi şartıyla, sözleşmede belirlenen döviz kuru üzerinden ilgili bedelin Türk Lirasına çevrilerek defter kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir.
Mal ithalatında, mal bedeli ile mal bedeli üzerinden Gümrük Makbuzu üzerinde hesaplanan Gümrük Vergisi ve KDV’nin hesaplanmasında Gümrük Kanunu’nun 30. maddesinde belirtilen T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru geçerli olacağından, mal bedeli ve söz konusu vergilerin T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek defter kayıtlarına geçirilmesi gerekir.
Yurtiçi firmalardan yapılacak dövize endeksli mal alımlarına istinaden taraflarca mal alım sözleşmesinde döviz kurunun belirlenmemiş olması durumunda satış faturasında yer alan bedellerin T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek defter kayıtlarına geçirilmesi gerekir. Fatura düzenleme tarihinden, ödemenin gerçekleştiği tarihe kadar şirket lehine oluşan kur farkları için satıcıya, şirket aleyhine oluşan kur farkları için ise satıcı tarafından şirkete fatura düzenlenmesi, kur farkının hesaplanmasında kayıtlara ilgili borcun kaydedildiği kur ile ödemenin yapıldığı günkü kur arasındaki farkın esas alınması, dövizli borca karşılık Türk Lirası cinsinden ödeme yapılmış ise Merkez Bankası tarafından ilan edilen ilgili kur dikkate alınmak suretiyle döviz cinsinden yapılan ödeme tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Mal alımlarına ilişkin olarak imzalanan sözleşmenin feshinden dolayı teslim alınamayan mallar için iade amaçlı fatura düzenlenebilir mi?
(29.12.2017 tarih ve 148185 sayılı özelge)
Yapılan sözleşmenin ihtilaf sebebiyle bozulması sonrasında teslim alınamayan mallar için düzeltme işlemi kapsamında fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, faturada tutar ve KDV bedellerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve bu faturaya düzeltme amaçlı/iade faturası olduğunu belirten bir şerh düşülmesi gerekmektedir.
Faturada müşteri bilgilerinin olduğu bölüme, gerekli bilgileri içeren, müşterinin kendi kaşesi basılabilir mi?
(21.02.2018 tarih ve 16560 sayılı özelge)
Faturada bulunması gereken asgari bilgilerin (müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası) yer alması zorunluluğuna uyulması kaydıyla, faturada müşteri bilgilerinin yer aldığı bölüme müşterinin kendi kaşesinin basılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.