2 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan “Yine Yeni Yeniden Varlık Barışı!” başlıklı köşe yazımda, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan Torba Yasa Teklifine verilen bir önerge ile yeni bir varlık barışı düzenlemesinin eklendiğini belirtmiş, yeni düzenlemenin ayrıntılarını detaylı olarak açıklamıştım.
İşte o Torba Yasa Teklifi, TBMM’de 7417 sayı ile yasalaşarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın imzalamasını müteakiben Resmi Gazete’de yayınlanarak 5 Temmuz 2022 tarihinde yürürlüğe girdi (5 Temmuz 2022 tarihli ve 31887 sayılı Resmi Gazete).
Yeni Varlık Barışı düzenlemesi ilk defa KVK’da düzenlendi
Yeni Varlık Barışı, 7417 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununa (KVK) eklenen geçici 15. Maddede düzenlendi (7417 sayılı Kanun, Mad.50). Bu şekilde Varlık Barışı, ilk defa Kurumlar Vergisi Kanunu’nda düzenlenmiş oldu. Daha önceki düzenlemeler genellikle ayrı bir Kanunda veya Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici maddelerle yapıldı.
Peki, KVK’da düzenlenmesinin özel bir nedeni var mı?
Hayır, özel bir nedeni yok! Torba Yasa’da sadece Kurumlar Vergisi Kanunu ile ilgili değişiklikler öngören maddeler bulunduğundan, Varlık Barışı düzenlemesi Kurumlar Vergisi Kanununa eklendi. Torba Yasada Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili bir değişiklik maddesi olsaydı, Kurumlar Vergisi Kanununa değil, Gelir Vergisi Kanunu’na eklenirdi!
Yeni Varlık Barışı düzenlemesi son anda neden önerge ile eklendi?
Çünkü, Torba Yasa teklifi 28 Haziran akşamı TBMM’ye verildi ve o tarihte eski Varlık Barışı düzenlemesi hala yürürlükteydi ve 30 Haziran gecesi uygulama süresi doluyordu. Eğer, bu yeni düzenlemeye Torba Yasa Teklifi’nde yer verilmiş olsaydı, çeşitli istismarlara neden olabilirdi. Bu nedenle, sonradan önergeyle eklendi.
Yeni Varlık Barışının amacı tam olarak ne?
Yeni Varlık Barışı ile; gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmesi suretiyle milli ekonomiye kazandırılması ve sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka ve aracı kurumlara bildirilmek ve vergi ödenmek suretiyle kayda alınması amaçlanıyor. Ayrıca, bu düzenlemeyle, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt içinde sahip oldukları varlıkları kayıt altına almaları teşvik ediliyor.
Ayrıca, ilk defa, gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlara da, yurt içinde sahip oldukları varlıkları için bu yeni Varlık Barışı düzenlemesinden yararlanma imkanı sağlanıyor.
Yeni bir Varlık Barışı düzenlemesine ihtiyaç var mıydı?
Yapıldığına göre ihtiyaç var, bize göre de, yeni bir varlık barışı düzenlemesine ihtiyaç vardı! Varlık Barışı çok ama çok önemli bir düzenleme.
Maliye Tebliğ Taslağını hazırlayarak kamuoyu görüşüne açtı!
Maliye, yeni Varlık Barışı düzenlemesine ilişkin olarak hazırladığı Tebliğ Taslağını kendi internet sitesinde yayınlayarak kamuoyu görüşüne açtı. Tebliğ Taslağına www.gib.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Tebliğ Taslağındaki açıklamalar yeterli mi?
Öncelikle Tebliğ Taslağı son derece güzel hazırlanmış, emeği geçen tüm Gelir İdaresi Başkanlığı Yetkililerine ve uzmanlarına buradan teşekkür ediyorum. Tabi her düzenlemenin olduğu gibi, bu Tebliğ Taslağının da uygulamadan kaynaklanan bazı önemli eksiklikleri ve/veya ayrıntılı açıklama yapılması gereken bazı kısımları var, bunların daha baştan çözüme kavuşturulması, bu yeni düzenlemenin başarısını da oldukça artıracak. Zaten, Maliye’nin Taslağı görüşe açmasının nedeni de, tüm tarafların görüşlerini almak ve Taslaktaki eksiklikleri gidermek.
Tebliğ Taslağında hangi konuların açıklığa kavuşturulması gerekiyor?
Tebliğ Taslağını birkaç defa okudum, aşağıda belirteceğim hususların mutlak suretle Tebliğde açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Kaldı ki, bu hususları bayram öncesi Maliye’ye mail atarak da bildirdim.
1) Vergi mükellefiyeti olmayanların yatıracakları paralar için bankalarda zorunlu bir tutma süresi olacak mı?
Evet, ilk defa bu düzenleme ile, vergi mükellefiyeti bulunmayanların da yurtiçi varlık barışından yararlanmalarına imkan sağlandı. Son derece isabetli ve doğru bir karar. Bugüne kadar yazdığım varlık barışı yazılarında bu konuyu devamlı bir suretle gündeme getirmiş, yurtiçi ve dışı varlık barışı uygulaması açısından vergi mükellefiyetleri bulunmayanlarla ilgili olarak ortaya çıkan bu farklılığın giderilmesi gerektiğini belirtmiştim. Nihayet, yeni varlık barışı düzenlemesi ile, söz konusu farklılık giderildi.
Vergi mükellefiyeti bulunmayanların varlık barışından yararlanmaları ile ilgili önemli bir husus var. Tebliğ Taslağında bu konu ile ilgili herhangi bir açıklama bulunmuyor. Vergi mükellefiyeti bulunmayan bu kişilerin vergi dairesine beyan ederek bankalara yatıracakları para ve aracı kuruluşlara bildirecekleri menkul kıymetleri, bilanço esasına tabi mükellefler gibi 2 yıl fon hesabında tutmaları veya serbest meslek kazanç̧ defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler gibi yasal defterlerinde ayrıca göstermeleri söz konusu değil. Ayrıca, vergi oranının sıfır olarak uygulanabilmesi için yurt dışından getirilen varlıkların 1 yıl süreyle banka hesaplarında tutulması gerekiyor. Peki, vergi mükellefiyetleri bulunmayanlar için de, para ve diğer kıymetleri banka veya aracı kurumlarda 1 yıl tutma zorunluluğu olacak mı? Yoksa, bunlar beyan edip vergisini ödedikten sonra bankalara yatıracakları paraları veya aracı kurumlara bildirecekleri diğer kıymetleri hemen geri çekebilecekler mi? Tebliğ Taslağında bu konuda bir açıklama olmaması, böyle bir süre zorunluluğunun bulunmadığı gibi anlaşılıyorsa da, yine de bu konunun eklenecek bir cümle ile açıklığa kavuşturulmasında fayda var.
2) Yurtiçi Varlık Barışından yararlananlara sıfır vergi oranı neden uygulanmıyor?
Yurt dışı Varlık Barışı’nda bildirim tarihine göre kademeli bir vergilendirme söz konusu. Buna göre, yurt dışı Varlık Barışı’nda; 30 Eylül 2022 tarihine kadar yapılacak bildirimlerden yüzde 1, 1 Ekim – 31 Aralık 2022 tarihi (bu tarih dahil) arasında yapılacak bildirimlerden yüzde 2, 1 Ocak – 31 Mart 2023 tarihine kadar yapılacak bildirimlerden yüzde 3 oranında vergi alınacak! Yurt dışı varlık barışı kapsamında bildirilen varlıkların, Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılan hesaplara transfer edildiği veya yurt dışından getirilerek bu hesaplara yatırıldığı tarihten itibaren bu hesaplarda en az bir yıl süreyle tutulması halinde vergi oranı yüzde 0 (sıfır) olacak. Bu durumda, bildirim esnasında alınan vergi, bildirim sahibinin ilgili vergi dairesine başvurusu üzerine kendisine iade edilecek.
Tebliğ Taslağında, yurt dışından getirilen varlıkların en az bir yıl süreyle banka veya aracı kurumlarda tutulması halinde vergi oranı sıfır olarak uygulanıp, daha önce alınan vergi iade edilebilirken, aynı imkan neden yurt içi beyanda bulunanlara tanınmıyor? Bize göre tanınması gerekirdi, kaldı ki yasa hükmü buna imkan veriyor. Bu konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Diğer bir husus ise, yurt dışından getirilen varlıkların en az bir yıl süreyle banka veya aracı kurumlarda tutulması ifadesinden anlaşılması gereken hususla ilgili. Bu paralar hangi hesaplarda (mevduat, yatırım, KKM gibi) tutulacak, bankalar arası aktarma söz konusu olabilecek mi? Bu hususlarında Tebliğde açıklığa kavuşturulması lazım.
3) Fona alınan tutarlar işletme faaliyetleri için harcanabilecek mi?
Kanunda ve Tebliğ Taslağında yapılan açıklamalara göre,
- Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, madde hükmü̈ uyarınca bildirime veya beyana konu ettikleri ve yasal defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon hesabı açacaklar.
- Söz konusu hesap sermayenin cüz’ü addolunacak, bildirim veya beyan tarihinden itibaren iki yıl geçmedikçe işletmeden çekilemeyecek ve sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecek.
Bu düzenleme ile ilgili çok sayıda belirsizlik söz konusu. Öncelikle, fon hesabındaki tutarın 2 yıl içinde ortaklar tarafından çekilmesi halinde ne olacağı hususunun kesinlikle açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Ayrıca, fon hesabına alınan tutarın bu 2 yıllık süre içerisinde işletme faaliyetleri için harcanıp harcanamayacağı, bir gayrimenkul veya iştirak hissesi alımında kullanılıp kullanılamayacağı vb. konularla ilgili olarak da Tebliğde mutlak suretle bir açıklama yer almalı. Diğer bir önemli konu ise, şirketin bu 2 yıl içerisinde tasfiye edilmesi hali ile ilgili. Bu durumda da, şirket 2 yıl içinde tasfiyeye girerse, varlık barışı beyanı geçerli olacak mı? Özellikle tasfiye hali, tartışmaya açık bir konu.
4) Taşınmazları için Varlık Barışından yararlananlara ticari kazanç sorgulaması yapılacak mı?
Öncelikle Varlık Barışı düzenlemesi kapsamında işletme kayıtlarına alınacak taşınmazların işletmeye devrine ilişkin tapuda yapılacak işlemlerden harç alınmaması son derece doğru ve yerinde bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum.
Tebliğde, bu taşınmazların işletmeye devrinin elden çıkarma sayılmayacağı ve değer artış kazancı hesaplanmayacağı belirtiliyor.
Peki, şirket ortağı gerçekte şirkete ait olmakla beraber çeşitli nedenlerle kendi adına tapusu çıkarılan birden fazla taşınmazı varlık barışı kapsamında şirkete devrettiği takdirde, ticari kazanç yönünden vergileme yapılacak mı? Burada, sadece sayıdan hareketle ticari kazanç sorgulaması yapılacak mı? Tebliğ Taslağında bu konuda bir açıklama bulunmuyor. Bize göre yapılmaması lazım, çünkü bu bir satış değil, varlık barışının amacına uygun olarak ortak üzerine yapılan taşınmazların şirkete geri verilmesinden başka bir şey değil. Bu konunun mutlak suretle Tebliğ düzenlemesinde yeniden ele alınmasında ve bu konuya yönelik olarak Tebliğde bir açıklamaya yer verilmesinde fayda var.
5) Adi ortaklıklar varlık barışından yararlanabilecek mi?
Bu süreçte en çok sorulan sorulardan birisi de, adi ortaklıkların varlık barışı beyanında bulunup bulunamayacağı ile ilgili.
Tebliğ Taslağında, adi ortaklıklarda varlık barışı beyanı ile ilgili herhangi bir açıklama bulunmuyor. KDV ve stopaj yönünden vergi mükellefiyeti bulunan bu ortaklıklarda varlık barışı beyanı ile ilgili bir kafa karışıklığı söz konusu. Bize göre, adi ortaklıkların varlık barışından yararlanmasına kanunen bir engel bulunmuyor. Vergi mükellefiyetleri olmayanların bile varlık barışından yararlandığı bir ortamda, adi ortaklıklara varlık barışından yararlanamayacaklarını söylemek oldukça zor. Tebliğ Taslağında bu konu ile ilgili olarak bir açıklama yapılmasında fayda var.
6) İnceleme başladıktan sonra varlık barışından yararlanılması halinde mahsup yapılamayacağı konusu tartışmalı!
Varlık barışının düzenlendiği KVK geçici 15. Maddede, vergi incelemeleri ile ilgili genel ve özel olmak üzere 2 hüküm bulunuyor. Söz konusu maddenin 9. Fıkrasına göre, varlık barışı kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamıyor. Diğer nedenlerle başlayan vergi incelemeleri ile takdir komisyonu kararları sonucu bulunan matrah farkının madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespiti ve bildirilen veya beyan edilen varlık tutarının, bulunan matrah farkına eşit ya da fazla olması durumunda matrah farkına ilişkin tarhiyat yapılamıyor. Bulunan matrah farkının, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespitine rağmen söz konusu varlık tutarlarından büyük olması durumunda sadece aradaki fark tutar üzerinden vergi tarhiyatı yapılabiliyor. Vergi incelemesi veya takdir komisyonu kararları sonucunda bildirim veya beyana konu edilen varlıklar dışındaki nedenlerle matrah farkı tespit edilmesi durumunda, bu madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar, bulunan matrah farkından mahsup edilmeksizin tarhiyat yapılıyor. Genel düzenleme bu şekilde.
Ancak, maddede bir de özel bir düzenleme var. Anılan maddenin 10. Fıkrasında, vergi incelemesine başlanılan veya takdir komisyonuna sevk edilen tarihten sonra varlık barışı düzenlemesi kapsamında yapılan bildirim ve beyanlar dolayısıyla söz konusu inceleme veya takdir komisyonu kararları sonucunda yapılacak tarhiyatlar için 9. Fıkrada yer alan genel hükmün uygulanmayacağı özel olarak belirtiliyor.
Tebliğ Taslağında bu konuyla ilgili olarak da, “Vergi incelemesine başlanılan veya takdir komisyonuna sevk edilen tarihten sonra madde hükmüne istinaden bildirimde veya beyanda bulunulması durumunda ise, vergi incelemesi ve takdir komisyonu kararına istinaden bulunan matrah farkları üzerinden vergi tarhiyatı yapılmasına engel teşkil etmeyecek ve bildirime veya beyana konu edilen tutarlar mahsuba konu edilemeyecektir.” şeklinde açıklama yer alıyor.
Bir önceki varlık barışında da Maliye, vergi incelemesine başlanıldıktan sonra varlık barışı beyanında bulunulamayacağı ve sağlayacağı avantajdan yararlanılamayacağı görüşündeydi. Yargı ise bu konuda, ilgili yasal düzenlemede aksi yönde bir düzenleme bulunmaması nedeniyle vergi incelemesi devam ederken de varlık barışı beyanında bulunulabileceği şeklinde kararlar veriyordu. Ancak yeni düzenlemede, konuya açıklık getiren bir düzenleme var. Bu konu, yeni varlık barışı düzenlemesi yürürlüğe girer girmez en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Burada, 9 ve 10. Fıkraların birbiri ile çeliştiği, 10. Fıkra ile getirilen sınırlamanın varlık barışı düzenlemesinin özüne aykırı olduğu, vergi incelemesi devam ederken de, varlık barışı bildiriminde bulunulabileceği ve mahsup imkanından faydalanılabileceği şeklinde çok sayıda görüş var. Tebliğ Taslağının bu yönüyle de yeniden ele alınmasında fayda var, aksi halde çok sayıda vergi ihtilafı yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Abdullah Tolu