Kıymetli okurlarım yine ve yeni olarak gündemimize düşen VARLIK BARIŞI (YENİ) UYGULAMASI’nda öne çıkan konuları sıcağı sıcağına sizlerle paylaşmayı arzuladım. Yazımın bu sefer biraz uzun olduğunu ben de düşündüm ama umarım faydalı bilgileri buluyor olacaksınız, şimdiden sabrınız için teşekkürler…
Esasen mevzuatın değişim hızına yetişmemiz hakikaten çok zorlaşıyor, düzenlemeler birbirine benzemekle beraber ince ayrıntılarda önemli farklılıklar olduğunu görüyoruz. Yakın zamanlı, birbirinden ince detaylarda farklı ancak aynı ad ile yürürlüğe giren/girecek uygulamaların “vergiye gönüllü uyum” süreçlerini de olumsuz etkileme potansiyelinin de bulunduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Özü itibariyle kayıt dışı kalan varlıkların bildirimine ve bu yolla ekonomiye kazandırılmasına matuf VARLIK BARIŞI düzenlemelerine ihtiyaç doğuran kayıt dışılığın ana nedenlerine odaklanarak, süreklilik arz eden çözümlerin hayata geçirilmesine yönelik bir yaklaşım açısını ortaya koymamız gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim yazı konumuza:
Yeni varlık barışı uygulaması “Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne bir önergeyle 50 nci madde olarak eklenen Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Geçici 15 inci maddesinde yer verilen hükümlere dayanmaktadır. İlgili Kanun teklifi 1.7.2022 günü TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş (https://www5.tbmm.gov.tr/kanunlar/k7417.html) ve Resmî Gazetede yayımlanması ile yürürlüğe girecektir.
Yeni Varlık Barışı’nda öne çıkan hususlar neler?
- Varlık Barış uygulamasında BİLDİRİM veya BEYAN şeklinde iki başvuru yöntemi vardır.
- Yurtdışında bulunan varlıkların varlık barışı uygulamasına konu edilmesi için Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bir BİLDİRİM yapılması gerekir. Yurtdışı varlıkların ayrıca vergi dairesine bir beyanname verilmesine gerek bulunmamaktadır.
- Yurtiçinde bulunan varlıkların varlık barışı uygulamasına konu edilmesinde ise vergi dairesine BEYAN’ın yapılması gerekir. Beyana konu taşınmaz dışındaki varlıkların ayrıca bir banka veya aracı kuruma yatırılması ve bunlardan alınacak belgelerle tevsik edilmesi ve söz konusu varlık tutarının belli bir süreyle banka veya aracı kurum hesaplarında tutulması zorunluluğunun olup olmadığı hususunun Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılacak düzenlemede açıklığa kavuşturulacağını değerlendirmekteyim.
- Bildirim ve beyan için son süre 31 MART 2023 olup, bu sürenin uzatım yetkisine dair herhangi bir hüküm kanun metninde yer almamaktadır. Nasıl olsa uzar diye düşünmeyin derim.
- Yurtdışında bulunan varlıklardan; PARA, ALTIN, DÖVİZ, MENKUL KIYMET VE DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI varlık barışı bildirimine konu ediliyor. Bir önceki varlık barışı ile aynı unsurlar bu yeni varlık barışına da konu edilebilmektedir.
- Yurtdışında bulunan GAYRİMENKUL(taşınmaz) varlıklar varlık barışı bildirimine konu edilmeyecek ancak önceki varlık barışı düzenlemelerinde de olduğu gibi, gayrimenkul varlıklar bildirim kapsamına giren para, altın, döviz, menkul kıymet veya diğer bir sermaye piyasası aracına dönüştürülmesi halinde dönüştürülen bu varlıklar, varlık barışı bildirimine konu edilebileceğini değerlendirmekteyim.
- Bir önceki varlık barışı uygulamasında yurt dışı varlıkların bildiriminde vergi mükellefiyeti şartı aranmazken, yurtiçi varlıkların bildiriminde ise gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti şartı aranmaktaydı. Yeni varlık barışı uygulamasında önemli yeniliklerden bir tanesi de, yurtiçi varlık barışında da gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti şartı kaldırıldı.
- Vergi mükellefiyeti olmayan gerçek veya tüzel kişilerin, yurtiçi varlıklarını, yurtdışında bulunan varlıklarının varlık barışı uygulamasına konu edilmesinde olduğu gibi banka veya aracı kurumlara BİLDİRİM olarak mı verileceği yoksa ikamet veya merkezlerinin bulunduğu yer vergi dairesine farklı bir BİLDİRİM veya BEYANNAME şeklinde mi verileceği hususunda, bir boşluk var. Bu konuda vergi dairesine ayrı bir beyanname verileceğini değerlendirmekteyim. Zira kanun metninde “Gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar, bu fıkrada yer alan beyan dışındaki diğer şartlar aranmaksızın madde hükmünden yararlanabilirler,…” hükmüne yer verilmiş olduğundan beyan şartının aranılacağını ve bunun da vergi dairesine yapılması gerektiği sonucuna varılacağını düşünmekteyim. Konunun Bakanlıkça çıkarılacak genel tebliğ ile açıklığa kavuşturulacağını düşünüyorum.
- Yurtdışında bulunan ve varlık barışı bildirimine konu edilen varlıkların, banka veya aracı kurumlara bildirim yapılmasından itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekir. Bu şart yerine getirilmediğinde varlık barışı uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak yeni düzenlemede, önceki varlık barışı düzenlemesinde olduğu gibi bu kuralın iki istisnasına yer verilmiştir:
Birincisi, yurtdışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve yeni kanunun yürürlük tarihi itibariyle kanuni defterde kayıtlı olan KREDİLERİN 31/3/2023 tarihine kadar kapatılmasında kullanılması,
İkincisi ise, kanunun yürürlük tarihi itibariyle kanuni defterde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yeni kanunun yürürlük tarihinden önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış ve söz konusu avans hesabının en geç 31/3/2023 tarihine kadar kanuni defter kayıtlarından düşülmüş olması halidir.
Bu iki durumdan herhangi bir olduğunda, yurtdışı varlık bildirimine konu edilen varlıkların Türkiye’ye getirilme veya Türkiye’deki banka veya aracı kurumlardaki hesaba transfer edilmesine gerek kalmayacaktır.
- Yurtiçinde bulunan varlıklardan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazlar varlık barışı beyanına konu edilebilmektedir.
- Gerek yurtdışı varlık bildirimine gerekse yurtiçi varlık beyanına konu edilen varlıklar, bildirimi yapanın kanuni defterlerine (yurtdışı varlık bildirimini yapanın defter tutan vergi mükellefi olması halinde) kaydedilmesi gerekir. Bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler, kanuni defterine kaydettikleri kıymet için karşı hesap olarak pasifte özel bir fon hesabını kullanacaklardır.
Bu özel fon hesabı İKİ YIL geçmedikçe işletmeden çekilemeyecek ve sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacaktır. Bu durum, yeni varlık barışı düzenlemesinde önceki varlık barışı düzenlemesinden farklı olarak dikkat edilmesi gereken özel bir hüküm olduğunu değerlendirmekteyim. Zira, önceki varlık barışı bildiriminde (193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 93 üncü maddesi) dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin kayda alınabilen varlıklar, herhangi bir süre kısıtı olmaksızın vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebileceği hüküm altına alınmışken yeni varlık barışı düzenlemesinde ise bildirim veya beyan tarihinden sonra iki yıllık bir sürenin geçmiş olması koşuluyla, söz konusu fon tutarı vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecektir. İKİ yıllık bekleme süresine dikkat…
- İşletme hesabı defteri tutanlar ile serbest meslek kazanç defteri tutanlar da varlık barışı bildirimi veya beyanına konu ettiği yurtdışı veya yurtiçi varlıklarını defterlerinde göstereceklerdir. Bu mükellef grubu için kanuni defter kayıtlarında ne şekilde işlem yapılması gerektiğinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yapılacak genel tebliğ düzenlemesinde açık bir şekilde belirtilmesinde yarar görüyoruz. Önceki varlık barışı uygulamasında bu mükellef gruplarının defter kayıtlarında nasıl işlem yapacaklarına ilişkin özel bir açıklamaya yer verilmemiş ve sahada bu hususta belirsizlikler yaşandığına şahit olunmuştu. Kanaatimizce söz konusu mükelleflerin defterlerinin bir tarafında GELİRLER diğer tarafında GİDERLER kayıt altına alındığından, söz konusu varlıkların defter kaydına alınması işleminde, varlık tutarı hem gelir hem gider tarafına eş anlı kayıt yapılması yeterli olacaktır.
- Gayrimenkullerin işletme kayıtlarına alınması ve işletmeye devrine ilişkin olarak tapuda yapılacak işlemlerden, TAPU HARCI alınmayacağı kanun hükmünde yer almıştır. Bu husus önemli bir yeniliktir, zira önceki varlık barışı düzenlemesinde gayrimenkullerin işletme kayıtlarına alınması süreci bakımından gerekli olan işletme üzerine devir işlemlerinde tapu harcı ödenmekteydi. Ayrıca bu hususta yapılan önemli bir düzenleme de işletmeye devir eden kişiler bakımından, söz konusu gayrimenkullerin Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80 inci maddesi kapsamında “elden çıkarma” olarak kabul edilmeyecek ve devir eden kişiler bakımından değer artışı kazancına konu edilmeyecektir.
- Yeni varlık barışı uygulamasında yurtdışı varlıkların banka veya aracı kurumlara yapılan BİLDİRİM’lerinde önceki varlık barışı uygulamasından farklı olarak, bildirimin yapılma zamanına göre değişen oranlarda olmak üzere (30.09.2022 ye kadar bildirim yapılırsa % 1, 01.10.2022 ila 31.12.2021 tarihleri (31.12.2021 dahil) arasında yapılırsa % 2, 1.1.2023 ila 31.3.2023 tarihleri arasında yapılırsa %3 oranında) önce vergi tahsil edilmekte.
- Ancak varlık barışı BİLDİRİMİ’ne konu edilen yurtdışı varlık, Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılan hesaplara transfer edildiği ya da Türkiye’ye getirilerek bu hesaplara yatırıldığı tarihten itibaren en az bir yıl süreyle bu hesaplarda tutulması halinde vergi oranı %0 (sıfır) olarak uygulanacak. Bu durumda, banka ve aracı kurumlar tarafından bildirim esnasında tahsil edilerek vergi dairesine ödenen vergi, bildirim sahibinin ilgili vergi dairesine müracaatı üzerine iade edilecektir.
- Yeni varlık barışı uygulamasında vergi dairesine yapılan BEYAN’lar üzerine ise bildirilen varlıkların değerleri üzerinden bildirim zamanının bir önemi olmaksızın %3 oranında vergi tarh edilecek ve söz konusu vergi tutarı bildirim tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi gerekecektir. Bu suretle ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamayacak ve başka vergiden mahsup edilemeyecektir. Yurtiçi varlıkların bildiriminde bildirim zamanına göre ayrı vergi oranının farklılaştırılmamış olmasının, uygulamada tartışma yaratma potansiyeli olduğunu değerlendirmekteyim.
- Yurtdışında bulunan varlıkların bildiriminde VERGİ DAİRESİNE bir BEYAN verilmesi gerekmemekte, sadece bankalara BİLDİRİM yeterli olmakta ve bankaya ilk aşamada bildirim zamanına göre değişen oranda ödenen vergi tutarı, söz konusu bildirime konu varlığın en az bir yıl süreyle banka veya aracı kurumda tutulması halinde, vergi dairesine müracaatla iade edilmekte iken, yurtiçinde bulunan varlıklarını varlık barışına konu etmek isteyen Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri vergi dairesine BEYANNAME vermesi ve tek oranlı olmak üzere %3 oranında ödeyeceği vergiyi, bildirmiş olduğu varlığı banka veya aracı kurumda en az bir yıl süreyle tutması halinde bu vergiyi iade alıp alamayacağı kanun lafzından yeterince anlaşılmamakla birlikte, yeni kanunun “Hazine ve Maliye Bakanlığı, madde kapsamına giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ve bildirimi ile işletmeye dâhil edilmelerine ilişkin hususları, bildirim ve beyana esas şekli ile maddenin uygulanmasında kullanılacak bilgi ve belgeler ile iade işlemlerine ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” hükmü çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca çıkarılacak genel tebliğ düzenlemesinde bu hususun dikkate alınacağını ve yurtiçi varlık beyanı nedeniyle ödenen % 3 oranındaki verginin de söz konusu varlıkların (taşınmazlar hariç) en az bir yıl süreyle bankalar veya aracı kurumlarda tutulması şartıyla iadesine imkan verileceğini değerlendirmekteyim. Aksi durum yurtdışı varlık bildiriminde bulunanlarda (vergi mükellefi olmayanlar da bulunabiliyor) iade imkânı var iken yurtiçi varlıkların beyanında (vergi mükellefi olanlar ile vergi mükellefi olmayanlar bulanabiliyor) iade imkânı bulunmaması sonucunu doğurur ki bu durum uygulamada ihtilaf yaratma potansiyeli bulunabilecektir.
- Varlık barışı bildirimine konu edilen ve işletmelerin kanuni defter kayıtlarına alınan varlıklar için amortisman ayrılması söz konusu olmayacaktır.
- Bildirime konu edilen varlıkların elden çıkarılması halinde doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir. Elden çıkarma halinde bir kazanç oluşması halinde ise oluşan kazancın gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelir olarak dikkate alınması gerekecektir.
- Banka veya aracı kurumlara bildirilen veya vergi dairesine beyan edilen, varlıkların değeri üzerinden tarh edilen vergilerin süresinde ödenmemesi halinde varlık barışı uygulamasının getirdiği imkânlardan (incelenmeme, tarhiyata muhatap olmama, düşük vergi ile kayda alma imkânları) yararlanılamayacaktır. Bu şart ile ilgili olarak Kanun metninde “…bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen vergilerin süresinde ödenmemesi…” şeklinde ifade yer almaktadır. Bilindiği üzere, banka veya aracı kurumlara yapılan bildirim üzerine banka tarafından hesaplanan ve bildirim sahibinden tahsil edilen vergi tutarı, izleyen ayın 15 inci günü akşamına kadar banka veya aracı kurumun vergi dairesine beyanname ile bildirimi üzerine tarh edilmekte ve tarh edilen bu vergi de banka veya aracı kurum tarafından sorumlu sıfatıyla vergi dairesine ödenmektedir. Bu yönüyle, özellikle banka veya aracı kurumlara yapılan varlık barışı bildirimleri üzerine, bildirimi yapan gerçek veya tüzel kişinin hesaplanan tutarı banka veya aracı kuruma ödemiş olması yeterli görülmeli, banka veya aracı kurumun vergi dairesine beyan ve ödemeye ilişkin ödevlerini yerine getirmesinde yaşanabilecek bir olumsuzluktan, sorumlu tutulmaması gerektiği görüşümü de paylaşmak isterim.
- Banka veya aracı kurumlara BİLDİRİLEN yurtdışı varlıklar (vergi mükellefi olmayanların yurtiçi varlıklarının banka veya aracı kurumlara bildirimi dahil) ya da vergi dairelerine BEYAN EDİLEN varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı yeni varlık barışı düzenlemesinde de yer almıştır. Yeni varlık barışı düzenlemesinde ilave olarak bir önceki varlık barışı düzenlemesinde yer almayan yeni bir hüküm bulunmaktadır: “Bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Diğer nedenlerle başlayan vergi incelemeleri ile takdir komisyonu kararları sonucu bulunan matrah farkının madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespiti ve bildirilen veya beyan edilen varlık tutarının, bulunan matrah farkına eşit ya da fazla olması durumunda matrah farkına ilişkin tarhiyat yapılmaz. Bulunan matrah farkının, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespitine rağmen söz konusu varlık tutarlarından büyük olması durumunda sadece aradaki fark tutar üzerinden vergi tarhiyatı yapılır. Vergi incelemesi veya takdir komisyonu kararları sonucunda bildirim veya beyana konu edilen varlıklar dışındaki nedenlerle matrah farkı tespit edilmesi durumunda, bu madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar, bulunan matrah farkından mahsup edilmeksizin tarhiyat yapılır.” Yer verilen bu hükmün uygulamada ortaya çıkabilecek pek çok belirsizliği gidereceğini düşünmekle birlikte halen bazı soru işaretlerini barındırdığını ve uygulamadan yeni soru ve sorunları ortaya çıkarabileceğini değerlendirmekteyim.
Kanun lafzında yer verilmesi beklenmeyen özellikli hususların, Hazine ve Maliye Bakanlığınca konuya ilişkin yayımlanacak genel tebliğ düzenlemesinde yer verilmesinin yararlı olacağını değerlendirmekteyim.
Bu hususta potansiyel sorular ve katkı sunması bakımından cevaplarımı aşağıda paylaşmaktayım.
İnceleme veya Takdir komisyonu süreci içinde varlık barışı bildirim veya beyanında bulunulabilecek midir?
Cevabımız: 31.3.2023 kadar başvuru süresi bulunduğundan ve Kanunda bu hususta özel bir düzenleme yer almadığından, Kanunun yürürlük tarihinden önce veya yürürlüğünden sonra başlayan ve halen devam eden incelemesi veya takdir komisyonunda matrah takdir süreci devam vergi mükellefleri, varlık barışı bildirimi veya beyanında bulunabileceklerdir.
Bildirilen, beyan edilen varlık tutarı daha sonradan yapılacak inceleme veya takdir sonucu bulunacak matrah farkından tenzil edilecek midir?
Cevap: Yer verilen kanun hükmünde önceki varlık barışı düzenlemesinde yer verilen “Bu madde kapsamında bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz.” hükmünden farklı olarak “Bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz.” ifadesine yer verilmiş ve yeni düzenlemede bildirilen varlık yerine bildirilen varlıklara isabet eden tutar kavramı kullanılmıştır. Bu durum, bildirilen varlık TUTARI’nın yapılan/yapılacak inceleme veya takdir süreçleri sonucunda bulunan/bulunacak matrah farkından düşülmesi gerektiğinin ilk nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnceleme elemanları veya takdir komisyonlarınca bulunan matrah farkının madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığı nasıl tespit edilecektir? Bu tespiti incelenen veya takdir komisyonunda işlemi süren mükellefin kendisi de yapabilecek midir? İnceleme elamanı veya Takdir Komisyonu bu hususta hangi durumlarda ikna olacaktır?
Cevabımız: Varlık barışı ile yapılan bildirim veya beyan ile PARA, ALTIN, DÖVİZ, MENKUL KIYMET, DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI ve TAŞINMAZLAR’ın, inceleme ile bulunan matrah farkına dayanak kayıt dışı faaliyet sonuçlarından elde edilen avantaj (parasal imkân) sonucunda edinilmiş olduğu ve varlık barışı yoluyla bildirim veya beyan edilme imkânınındın yararlanıldığının belirtilmesi halinde bunun aksi nasıl ortaya konacaktır. Zira, kayıt dışı kalan tüm faaliyetler (kanaatimize değerleme işlemleri nedeniyle yapılan hatalar veya haksız gider indirimi yapılan haller dahil) işletmelerin ödemesi gereken vergi tutarlarında azalışlara yol açmakta ve bu vergi azalışları kadar işletmelerin, işletme sahiplerinin, ortaklarının veya ilişkili kişilerinin mal varlığı değerlerinde artış yönünde katkı sağlanmaktadır. İşte varlık barışı bildirim ve beyanıyla esasen, kayıt dışı kalmış olan unsurların işletme kayıtlarına dahil edilebilmesine yönelik özel ve normal duruma göre epey avantajlı imkanlarla, olanak sağlanmaktadır. Varlık barışı bildirim veya beyanı olmasaydı ve işletmeler bu varlık unsurlarını işletme kayıtlarına almış olmaları durumunda doğrudan işletmenin gelir veya kurumlar vergisi matrahında artışa sebep olacaktı. Bu nedenle kanaatimizce, vergi tarhiyatını gerektirecek olası pek çok matrah farkının kökeni bir başka ifade ile nedeni para, altın, döviz, menkul kıymet, diğer sermaye piyasası araçlarının ve taşınmazların kanuni defter kayıtlarına zamanında intikal ettirilmemiş olmasından kaynaklı olabilecektir. Bu hususları ortaya koyan tespit ve detaylı çalışmaları kanaatimizce mükellefler de kendileri yapıp bunları inceleme elemanı veya takdir komisyonuna sunabilir ve bu durumun inceleme elemanları ve takdir komisyonları tarafından dikkate alınmasını talep edebilirler. İnceleme elemanlarının veya takdir komisyonlarının bu hususta kani olup olmayacağı inceleme veya takdir konusu özelinde değerlendirilmesi gerekmekle birlikte genel kabul edilebilir ilkelerin genel tebliğ düzenlemesinde açıklığa kavuşturulmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Beklentimiz, olası tüm soruların Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılacak genel tebliğ düzenlemesinde açıklığa kavuşturulması ve mükellefler ile vergi idaresi arasındaki ihtilafların minimum seviyede yaşanmasıdır.
Yeni Varlık Barışı uygulamasının başta ülkemiz ekonomisine ve vergi mükelleflerine hayırlı uğurlu olmasını dilerim. Söz konusu uygulamanın hayata geçirilmesinde ve başvuru süreçlerinin gerçekleştirilmesinde emeği geçecek Gelir İdaresi Başkanlığı çalışanlarına şimdiden teşekkürler.
Yeni güncel konularda buluşmak üzere… Abdullah KİRAZ YMM, Bağımsız Denetçi
https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-varlik-barisinda-one-cikan-hususlar/662770