Son yıllarda, paravan kişiler üzerine gerçek usulde vergi kayıtları açılarak piyasaya gerçek olmayan satışlar yapılmış gibi sahte faturaların düzenlendiği görülebilmektedir. Bu işlemler, yine paravan kişiler üzerine anonim veya limited şirketler kurularak aynı şekilde fiktif satışlar veya fiktif faturalamalar yapılabilmektedir.
Uygulamada üzerinde herhangi bir mal varlığı olmayan gerçek kişiler adına şirketler kurularak gerçekmiş gibi görüntü verilerek iş yerleri açılabilmektedir. Göstermelik de olsa belli araç, makine parkı oluşturarak vergi kaydı açılan bu kimseler, daha sonraki aşamalarda, piyasada yüksek mal ve hizmet faturası düzenlemektedirler. Geçen zaman içerisinde bu gibi şirketlerin vergi ve sigorta borçları yüksek rakamlara erişmektedir. Böylece biriken borçlar, ödenmez bir hal almaktadır.
Özetlemek gerekirse, bu gibi borçlar vergi dairesi ve sigorta açısından ödenemez kronik borç olarak vergi dairesi ve sigorta kayıtlarını alt üst etmektedir. 213 sayılı VUK'a göre asıl olan vergilendirmede gerçek durumdur. Yani, vergilendirmede vergi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek durumu esastır (VUK md.3).
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
Öte yandan, 213 sayılı VUK'nun md.153/A teminat uygulaması hükmü olup, bu hükme göre "Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenlerden, serbest meslek erbabının, şahıs işletmelerinde işletme sahibinin, adi ortaklıklarda ortaklardan her birinin, ticaret şirketlerinde; şirketin, kanuni temsilcilerinin, yönetim kurulu üyelerinin, şirket sermayesinin asgari %10'una sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin ya da bunların asgari %10 ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüslerin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlerin veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenlerin işe başlama bildiriminin alınması halinde, bunlar adına mükellefiyet tesis edilebilmesi için işe başlama bildiriminde bulunanların ve mükellefiyeti terkin edilenlerin tüm vergi borçlarının ödenmiş ve 6183 sayılı Kanunun 10.maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan nev'iden 75.000 (460 sıra no'lu VUK GT ile 01.01.2016'dan itibaren 88.000,-TL) Türk Lirasından ve düzenlenmiş olan sahte belgelerde yer alan toplam tutarın %10'undan az olmamak üzere teminat verilmiş olması şarttır." şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Bu durumda, paravan kimseler üzerine kurulan şirketler hakkında Maliye Bakanlığı'nın mücadele ederek, bu paravan kimselerin arkasındaki asıl şirket sahiplerini bulup bunlar üzerine işlem yapması gerekecektir. Son yıllarda, herhangi bir eğitimi olmayan, sermayesi bulunmayan ve gerekli organizasyon ve şirket yönetme becerisi olmayan paravan kimseler adına kurulan şirketlerin vergi daireleri tarafından düzenlenecek raporlara göre kapatılması ve gerçek sahipleri adına takip yapılması gerekir. Nazlı Gaye Alpaslan
http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/gercek-mukellef--paravan-mukellef-kimdir/haber-18137