I-GİRİŞ
Anonim şirketler hisse edinimi ve elden çıkarması yönüyle en kolay fon edinebilen sermaye şirketi türüdür. Bu şirketler gerek kuruluş aşamasında gerekse sonradan yapılan sermaye artırımlarında nominal (itibari) bedelin üzerinde hisse (pay) senedi ihraç edebilirler. Primli hisse senedi ihracı şirket hisselerinin gerçek değerinde piyasaya arzı bu sayede de mevcut ortakların haklarını koruyarak işletmeye ihtiyaç duyduğu fonun sağlanması gibi amaçlara hizmet etmesi yönüyle bir bakıma hakkaniyetin korunmasına da katkı yapar. Sermaye Piyasası Kurulunun payların primli ihraç edilmesini isteme yetkisi de bu duruma işaret etmektedir.
Şirket hisselerinin gerçek değerinin nominal değerden (hisse senedinin üzerinde yazılı değer) yüksek olması oldukça olağandır. Bu değer farkına hisse senedi ihraç primi diğer bir ifadeyle emisyon primi denir. Bu farklardan bazıları defter ve mali tablolarda yer alırken bazıları defter ve mali tablolarda yer almaz. Değer farkının bir kısmı şirketin geçmiş faaliyetlerinden kaynaklı bir kısmı enflasyon kaynaklı bir kısmı ise isim/marka değerinden kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki, şirketin kuruluş tarihinin 5-10 yıl öncesine dayandığını bu süreçte de şirketin önemli miktarda gayrimenkul gibi sabit kıymet edindiğini, öz kaynaklarda sermaye/kar yedekleri ve dağıtılmamış geçmiş yıl karları ile dönem karı olduğunu, kredibilitesinin yüksek olduğunu ve henüz başlamayan karlı bir çok projeyi üstlendiğini düşündüğümüzde yeni çıkarılacak hisse senetlerinin primli ihracı esasında zorunluluk teşkil edebilir. Zira yeni ortaklar hisseleri oranında şirkette hak sahibi olmaktadır. Bugün emisyon primi olarak da adlandırılan hisse senetleri ihraç primi konusuna değineceğiz.
II-TÜRK TİCARET KANUNU AÇISINDAN EMİSYON PRİMİ
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 329/1. maddesinde anonim şirket “sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir” şeklinde tanımlanmıştır.
Söz konusu Kanunun anonim şirketlerle ilgili;
347/1. maddesinde; itibari değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamayacağı, payların itibari değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunması gerektiği,
344/1. maddesinde; nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödeneceği, payların çıkarma primlerinin tamamının tescilden önce ödeneceği,
346/1. maddesinde; halka arz edilen paylar için satış süresinin sonunda, payların itibari değerlerinin, varsa çıkarma priminin karşılığı şirkete, giderler düştükten sonra kalan tutar ise, pay senetlerini halka arz eden pay sahiplerine ödeneceği,
459/1. maddesinde; esas sermaye sisteminde sermaye taahhüdü yoluyla artırımda, artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edileceği, aynı maddenin 2.fıkrasında ise taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımının belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibari değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içereceği,
460/2. maddesinde; kayıtlı sermaye sisteminde sermayenin artırılabilmesi için, yönetim kurulu, esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333. madde uyarınca gerekli olması hâlinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığından izni alınmış şekillerini, sermayenin artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamaları, prime dair kayıtları ve bunun uygulanması hakkındaki kuralları, esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde ilan edeceği ve internet sitesinde yayımlayacağı, yönetim kurulu, bu kararında; artırılan sermayenin tutarını, çıkarılacak yeni payların itibari değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve imtiyazlı olup olmadıklarını, rüçhan hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını, kullanılma şartları ile süresini belirterek bu hususlarla kamuyu aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda bilgi vereceği,
461. maddesinde; her pay sahibinin, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haiz olduğu, genel kurul kararıyla bu hakka bazı sınırlamalar getirilebileceği, sınırlama getirilmesi halinde ise yönetim kurulunun, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklayacağı, bu raporun da tescil ve ilan edileceği,
462. maddesinde; Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya payın itibari değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemeyeceği, kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabileceği,
519/2. maddesinde; yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmının genel kanuni yedek akçeye ekleneceği,
519/3. maddesinde; genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabileceği,
hususları hüküm altına alınmıştır.
√ Bu ifadelerden TTK’ya göre anonim şirketlerin ana sözleşmelerinde hüküm bulunması veya genel kurul kararıyla primli pay ihraç edebileceği, primlerden kalan kısmının ise kanuni yedek akçeye ekleneceği ve sadece belli hallerde kullanılabileceği, söz konusu primlerin tescilden önce nakden ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Sermaye piyasası düzenlemelerine tabi şirketlerden, Sermaye Piyasası Kurulu 6362 Sayılı Kanunun 12/2. maddesine göre payların piyasa fiyatı veya defter değerinin nominal değerinin üzerinde olması hâlinde, ihraç olunacak payların primli fiyattan satılmasını ve yeni pay alma haklarının primli fiyattan kullanılmasını isteyebilir.
III-VERGİ HUKUKU YÖNÜNDEN EMİSYON PRİMİ
A-Emisyon Priminin Kazanç Niteliği
KVK’nın 6. maddesinde safi kurum kazancının tespitinde, GVK’nın ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanacağı, VUK’un 177/4. maddesine göre her türlü ticaret şirketlerinin bilanço esasına göre defter tutacağı, GVK’nın 38. maddesinde ise bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı ifade edilmiştir. Bu hükümlerden hareketle emisyon primlerinin, işletme ortaklarınca şirkete konulmasından dolayı şirketin nev’ine bakılmaksızın kazanç olarak nitelendirilemeyeceği ve kurumlar vergisine tabi tutulmaması gerektiği görüşüne katılmaktayız.
√ Emisyon primlerinin kurumlar vergisine tabi olmaması gerektiği görüşüne katılsak da kanun yapıcının KVK’nın 5/1-ç maddesinde sadece anonim şirketler için emisyon primi kazancı istisnasına yer vermesi söz konusu primi kazanç olarak gördüğü ve istisna dışı hallerde vergilendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmasına neden olmaktadır.
B-Kurumlar Vergisi İstisnası
Kurumlar Vergisi Kanunun (KVK),
5/1-ç maddesinde, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibari değeri aşan kısmın istisna edildiği,
8/1-a maddesinde kurum kazancının tespitinde menkul kıymet ihraç giderlerinin indirilebileceği,
5/3. maddesinde ise iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmeyeceği,
hususları hüküm altına alınmıştır. Ayrıca KV Genel Tebliğinin I/5-4 Bölümünde İstisna, anonim şirketlerin portföylerinde bulunan başka şirketlere ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançları kapsamadığı belirtilmiştir.
√ Emisyon primlerinin sadece anonim şirketler açısından kurumlar vergisinden istisna tutulduğu, KVK’nın 8/1-a maddesinde menkul kıymet ihraç giderlerinin kurum kazancından indirilebileceği ancak 5/3 maddesine göre ise istisnaya ilişkin giderlerin kurum kazancından indirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Ayrıca farklı amaçlarla başka şirketlerin hisselerini ellerinde bulunduranlar bu istisnadan yararlanamaz. Kanun ve Genel Tebliğ’de istisnaya için şirketin halka açık olması/sayılması, kazancın belli bir süre fon hesabında tutulması, hisse senedi bastırma gibi koşullar aranmamış şirket türünün anonim şirket olması yeterli görülmüştür.
İştirak eden ile iştirak edilen şirketlerdeki ortakların bir kısmının farklı olması ya da farklı oranlarda paya sahip olunması bu tür işlemlerin yönetimde olmayan ortağın aleyhine sonuç doğurmasına neden olabilir. Zira ortakların şirket üzerindeki hakkı ortaklık payı oranında olup emisyon primleri bu oranın hesaplanmasına dahil edilmemektedir. TTK’nın 461. maddesi gereği emisyon priminin nasıl hesaplandığına ilişkin hazırlanacak ve tescil edilecek raporun gerek şeffaflık ve hesap verilebilirlik gerekse KVK’nın 13. maddesinde yer alan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri açısından önem teşkil ettiği görüşündeyiz. Her ne kadar KVK’nın 5/1-a maddesinde iştirak kazançları, 5/1-ç maddesinde ise emisyon primleri kurumlar vergisinden istisna edilse de transfer fiyatlandırması müessesinde kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının dikkate alınması gerektiği hususunun altını çizmek gerekir. Ayrıca Emisyon primleri öz kaynaklar hesabı altında takip edildiğinden KVK’nın 12. maddesinde yer alan örtülü sermaye hesaplamasına olumlu katkı yapmaktadır.
C-Emisyon Priminin Sermayeye İlavesi
TTK’nın 519/2. maddesinde emisyon primlerinin kullanılmamış bulunan kısmının genel kanuni yedek akçeye ekleneceği ifade edilmiştir. Genel kanuni yedek akçeler ise TTK’nın 519/3. maddesine göre sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.
TTK’nın İç Kaynaklardan Sermaye Artırımı Başlıklı 462/1. maddesine göre; esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.
462/2. maddesine göre ise artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.
√ Emisyon primlerinin sermayeye ilavesi TTK’nın 462. ve 519. maddeleri çerçevesinde mümkündür. Bu durumda sermayeye ilave edilebilecek tutar ancak sermayenin/çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmıdır.
√ Emisyon primlerinin sermayeye ilavesi sermaye artırımı yapan şirket için kurumlar vergisi açısından vergileme gerektirmez.
√ KV Genel Tebliğinin I/ 6.2.4.3. Bölümüne göre sermaye yedeklerinin sermayeye ilavesinin kar payı dağıtımı olarak görülmediği, kar yedeklerinin sermayeye ilavesi nedeniyle edinilen bedelsiz hisselerin ise kurumlar vergisi mükellefleri açısından iştirak kazancı hükmünde olduğu ve nominal bedelle İştirakler hesabında takip edileceği ayrıca KVK’nın 5/1-a maddesi gereği istisnadan yararlandırılacağı, söz konusu hisselerin satılması durumunda ise KVK’nın 5/1-e maddesindeki şartları taşıması kaydıyla satıştan elde edilen kazancın %75’inin istisna olacağı belirtilmiştir. Buradaki temel sorun emisyon primlerinin sermaye yedeği mi yoksa kar yedeği mi olduğu konusudur. TTK’ya göre emisyon primleri kar yedeği, Tek düzen Hesap Planına göre ise sermaye yedeğidir. Tebliğ açıklamasına göre sermaye yedeklerinin sermayeye ilavesi kar dağıtımı olarak görülmediğinden, kar yedeklerinin ise istisna hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinden bahisle vergileme yapılmamaktadır. Her ikisinin de iç kaynak olması ve fiilen kar dağıtımı bulunmaması nedeniyle Tebliğ’deki ayrımın doğru olmadığı görüşündeyiz.
√ GVK’nın 94/6. maddesinin parantez içi hükmüne göre ise karın sermayeye ilavesi kar payı dağıtımı hükmünde olmadığından vergi kesintisi yapılmaz.
D-Emisyon Primlerinin Sermaye Artışlarında İndirim Müessesesi (KVK 10/1-ı) Karşısındaki Durumu
KVK’nın 10/1-ı maddesine göre belirlenmiş sektörler haricindeki şirketler için ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden indirim hesaplanmaktadır.
√ Bu durumda sermaye olarak tescil edilmeyen emisyon primleri üzerinden KVK’nın 10/1-ı maddesine istinaden indirimden yararlanılması mümkün değildir. Ayrıca emisyon primlerinin daha sonra sermayeye ilave edilmesi durumunda dahi söz konusu artırım iç kaynak olarak nitelendirildiğinden KVGT’nin I/10.6.1 gereği indirimden yararlanılamaz. Bu konuyla ilgili detaylı bilgiye “Nakdi Sermaye Artırımında İndirim” başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.
E-Geri Alınan Payların Satışında Emisyon Primi İstisnası
Emisyon primleriyle ilgili kurumlar vergisi düzenlemeleri yukarıda bahsettiklerimizden ibaret olup TTK ve SPK açısından izin verilen bazı haller vergi mevzuatında açıkça hükme bağlanmamıştır. Şöyle ki;
TTK’nın 482/2. maddesine göre yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir.
TTK’nın 379. maddesine göre ise şirketler belli hallerde kendi paylarını alabilmekte ve aldığı bu payları satabilmektedir.
√ Gerek TTK’nın 482/2. maddesi gereği ortağın sermaye borcunu ödememesi nedeniyle alınan payların gerekse TTK’nın 379. maddesi gereği iktisap edilen payların nominal bedelinden daha yüksek tutarla satışı mümkündür. Ancak bu durumlarda elde edilen kazancın emisyon primi kazanç istisnasına dahil edilmesi kanunun lafzından hareketle mümkün değildir. Zira KVK’nın 5/1-ç kapsamındaki istisna ancak kuruluş ve sermaye artırımında geçelidir. Görüşümüze göre ise söz konusu payların primli olarak satışı şirketlerin öz kaynaklarını güçlendirdiğinden emisyon primi istisnasın ruhuna uygun düşmekte ve bu hususta yasal düzenleme yapılarak istisnaya dahil edilmelidir.
F-Emisyon Primlerinin Ortaklara Dağıtılması, Sermaye Azaltılması, Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsubu
1-Ortaklara Dağıtımı: TTK’nın 519. maddesine göre emisyon primlerinin genel kanuni yedek akçe olarak ayrılacağı ve sermayenin/çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde ancak belli hallerde kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda emisyon primlerinin yasal limite kadar tasarrufunun serbest olduğu söylenemeyeceğinden şirket ortaklarına dağıtımının da mümkün olmadığı ancak limit üstünde kalan kısmın yetkili organ tarafından karara bağlanması durumunda dağıtıma tabi tutulabileceği görüşündeyiz.
2-Sermaye Azaltımı: Sermaye azaltımı hususunda İdarenin sermaye bileşenlerinden en çok vergili olanların öncelikli olarak dağıtıma tabi tuttuğu hususunu hatırlatmamızda fayda bulunmaktadır (Van Defterdarlığının 25/12/2014 Tarih ve 60757842-5520-27 sayılı özelgesian Defterdarlığının 25/12/2014 Tarih ve 60757842-5520-27 sayılı özelgesi). Bu durumda yetkili organlarca daha önce sermayeye ilave edilmiş olan emisyon primlerinin dağıtımına karar verilse dahi sermaye bileşenlerinden önce kurumlar vergisi ve stopaj ödenmesi gereken değerlerin (enflasyon farkları, değer artış fonu gibi) sermaye azaltımına konu edildiği varsayımına göre eleştiri söz konusu olabilir. Bu eleştiriye muhatap olmamak adına sermaye azaltımının emisyon primine denk gelen kısmı için KVK 5/1-a hükmü de dikkate alınarak kar dağıtımına ilişkin vergileme (GVK 94/6, KVK 15. ve 30. maddeleri) yapılması yerinde olur.
TTK açısından sermaye azaltımı yapmadan önce emisyon primlerinin dağıtılması gerektiğine ilişkin hüküm bulunmamakla birlikte dağıtılabilmesi durumunda da kar payı dağıtımına ilişkin vergileme yapılacaktır (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 20/10/2015 Tarih ve 62030549-125[6-2014/105]-88462 sayılı özelgesi).
3-Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsubu: TTK’nın 519/3. maddesine göre genel kanuni yedek akçe konumundaki emisyon primlerinin zararları karşılamak amacıyla kullanılması mümkün olup zaten bu amaca özgülenmiştir. Emisyon priminin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi işleminin kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmemesi ve kar dağıtımına bağlı tevkifat yapılmaması gerekir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 16/05/2016 Tarih ve 62030549-125[15-2015/289]-59069 sayılı özelgesi).
VUK’un 298. maddesi çerçevesinde hisse senedi ihraç primlerinin enflasyon düzeltmesine tabi tutulması neticesinde oluşan enflasyon farklarının, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi mümkün olup bu durumda herhangi bir vergileme yapılmaz (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 23/07/2012 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 9-2227 sayılı özelgesi).
√ İdarenin görüşü, gerek daha önce sermayeye ilave edilmiş olan gerekse sermayeye ilave edilmeden dağıtıma tabi tutulan emisyon primlerinin ortaklara dağıtılması durumunda KVK’nın 15 ile 30. maddeleri ile GVK’nın 94/6. maddesi kapsamında vergi kesintisi yapılması gerektiği yönündedir. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 20/10/2015 Tarih ve 62030549-125[6-2014/105]-88462 sayılı özelgesi). Şirketin tasfiyesi durumunda da İdarenin görüşü yukarıda belirttiğimiz görüşle paraleldir (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 24/08/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-413 sayılı özelgesi). Ancak vergi kesintisi yapılırken KVK’nın 5/1-a iştirak kazancı istisnası hükümleri dikkate alınmalıdır.
√ Emisyon primini ödeyen açısından idarenin bu görüşüne katılmadığımızı belirtmemiz gerekir. Şöyle ki, GVK’nın 1. maddesine göre; gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Emisyon primini ödeyenlerin ise bu primin bir kısmını ya da tamamını iade alması kazanç olarak nitelendirilemeyeceğinden GVK’nın 75. maddesi kapsamında menkul sermaye iradı olarak da değerlendirilemez. Ayrıca “Emisyon primlerinin kazanç niteliği” başlıklı bölümde yer verdiğimiz üzere emisyon primleri, işletme ortaklarınca şirkete konulmakta ve GVK’nın 38. maddesine göre bu değerler kazanç olarak dikkate alınmamaktadır.
√ Emisyon primlerinin geçmiş yıl zararlarına mahsubu mümkün olup bu durum kar dağıtımı sayılmadığından vergi kesintisi yapılmaz.
G-Birleşme ve Bölünme İşlemlerinde Emisyon Priminin Durumu
KVK’nın 18, 19 ve 20. maddeleri kapsamında yapılan birleşme, devir ve bölünme işlemlerinde sermayeye ilave edilen ya da sermayeye ilave edilmeden ilgi hesabında yer alan emisyon primlerinin devralan şirkete aynen geçmesi durumunda işletmeden fiilen çekilen bir değerin bulunmadığı, ortaklara dağıtım olmadığı gibi servet değerlerinde de bir artışa neden olmadığı gerekçeleriyle gerek kurumlar vergisi gerekse gelir vergisi stopajına tabi olmadığı görüşündeyiz. Her ne kadar özellikle emisyon primi hususuna değinmese de İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 11/04/2014 Tarih ve 62030549-125[19-2013/45]-863 sayılı özelgesi bu görüşümüzü desteklemektedir.
H-Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Gösterme
Emisyon primleri, doğrudan bilançonun “Öz Kaynaklar” bölümüne muhasebeleştirildiğinden ve gelir tablosu hesaplarıyla ilişkilendirilmediğinden öncelikle beyannamenin “KKEG” satırına ilave edilerek ve daha sonra “Zarar Dahi Olsa İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde yer alan “319-Emisyon Primi Kazancı” satırında gösterilmelidir. Gelir tablosu hesaplarında yer verilmeyen emisyon primi kazancının KKEG olarak kurumlar beyannamesine ilave edilmemesi halinde istisnadan mükerrer yararlanılacağı bu nedenle de vergi ziyaına sebebiyet verileceği hususu göz ardı edilmemelidir. Beyannamenin ekler bölümündeki KKEG’ye ilişkin satırlarda ise emisyon primine özgü bir alan olmadığından söz konusu tutar “Diğer” satırında belirtilerek “emisyon primi” açıklaması yapılmalıdır.
Beyanname Düzenleme Programının yukarıda bahsettiğimiz mevcut yapısı itibariyle emisyon priminin elde edildiği dönemde gelir tablosu hesaplarıyla ilişkilendirilerek ertesi dönem başında öz kaynak hesaplarına devredildiğini ilişkin uygulamalar görmekteyiz. Esasında belirtilen uygulamaya katılmasak da tercihlerini bu yönde kullananların istisnaya ilişkin tutarı KKEG’ye ilave etmeden beyannamenin ilgili satırında yer vermeleri yerinde olur.
√ Gerek Kanunda gerekse Genel Tebliğde istisna şartları arasında öz kaynak hesaplarında takip edileceği ya da devredileceğine ilişkin hüküm bulunmadığından her iki uygulamanın da söz konusu istisnaya engel olmadığı görüşündeyiz. Ancak her durumda emisyon primlerine kurumlar vergisi beyannamesinde “Zarar Dahi Olsa İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde yer alan “319-Emisyon Primi Kazancı” satırında mükerrer indirime sebep olamayacak şekilde yer verilmesi gerekir. Ayrıca söz konusu istisnanın gelir tablosu hesaplarında muhasebeleştirilerek ertesi dönem ilgili hesaba devredilmesi durumunda VUK’un 353/6. maddesine göre özel usulsüzlük cezasıyla muhatap olunabileceği unutulmamalıdır.
√ KVK’nın 32. maddesi ile GVK’nın Mük. 120. maddesi gereği Emisyon Primi istisnasından geçici vergi dönemlerinde de yararlanılabilir.
I- İhraç Edilen Paylar İçin Fatura Düzenlenmesi ve KDV Hesaplanması
VUK’un 229. maddesinde fatura “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
KDVK’nın;
1.maddesine göre; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, her türlü mal ve hizmet ithalatı ile diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler (hisse senedi ihracı bu maddenin alt bentlerinde sayılmamıştır) verginin konusunu oluşturmaktadır.
20.maddesine göre; teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedeldir.
24/c maddesine göre; vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler matraha dahildir.
Kendi paylarını arz eden anonim şirketlerle bu payları alanlar arasında müşteri-satıcı ilişkisinden ziyade ortaklık ilişkisi olduğundan ayrıca emtia satışı ya da hizmet görme söz konusu olmadığından gerek arza konu pay gerekse emisyon primi için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekmemektedir. Sadece emisyon priminin KDV’ye tabi olduğu görüşüne ise varsa teslime konu unsurun esasında pay olduğu payın KDV’nin konusuna girmediğinin kabulünün emisyon priminin de KDV’nin konusuna girmediği sonucunu doğurduğundan katılmamaktayız. Zira bu görüş KDVK’nın 24/c maddesiyle de çelişmektedir.
Primli/primsiz hisse senetleri ihracının KDVK’nın 17/4-g maddesi gereği istisna olduğuna dair görüşler de mevcuttur. Ancak VUK’un 3. maddesi gereği “Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır” söz konusu istisnanın farklı amaçlarla elde tutulan başka şirketlerin hisse senetleri teslimi için geçerli olduğunu göstermektedir. Zira KDV’nin konusuna girmeyen bir işlemin istisna olduğu düşünülemez.
√ Bu ifadelerden primli/primsiz pay arzı için fatura düzenlenmemesi ve KDV hesaplanmaması gerektiği anlaşılmalıdır. Aksi yorum şirket nev’i ve payların primli olup olmadığına, hisse senedi bastırılıp bastırılmadığına bakılmaksızın tüm şirket kuruluşu ve sermaye artırımları için fatura düzenlemek ve KDV hesaplamak gerektiği sonucunu doğurur ki bu uygulamanın yasal dayanağı olmadığı gibi özellikle kuruluşlarda teknik olarak (henüz tüzel kişilik dahi bulunmadığından ) uygulanabilir de değildir.
√ Ayrıca emisyon primine ilişkin masrafların KDV’si, Kanunun 30/1 ve 33. maddeleri gereği indirim konusu yapılamayacağı hususunu hatırlatmamız yerinde olur.
İ- Kullanılacak Muhasebe Hesapları
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere emisyon primlerinin sermaye yedeği mi yoksa kar yedeği mi olduğu hususu TTK ve Tek Düzen Hesap Planı (TDHP) açısından farklılık arz etmektedir. TTK’nın 519/2-a maddesine göre emisyon primleri genel kanuni yedek akçe olmasına karşın TDHP’de 52-Sermaye Yedeklerinin altında takip edilmektedir. muhasebe kayıtlarını TDHP çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Zira VUK’un 353/6. maddesine göre muhasebe standartları ile muhasebe kayıtlarında tekdüzen hesap planına uymamanın müeyyidesi özel usulsüzlük cezasıdır (2020 Yılı için 8.500 TL).
262-Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri Hesabı: İşletmenin kurulması, yeni bir şubenin açılması, işlerin sürekli olarak genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir değer elde edilmeyen giderlerin aktifleştirilmeleri durumunda izlendiği hesaptır. maliyet değerleri ile bu hesaba borç kaydedilir. Yok edilmeleri amortisman yolu ile olur.
VUK’un 326. maddesine göre bu hesap beş yılda eşit taksitlerle itfa olunarak yok edilir. VUK’un 282. maddesine göre ise bu giderleri aktifleştirmek ihtiyaridir. Yani direkt 770 hesapta muhasebeleştirilerek gider yazılabilir. Emisyon primlerine ilişkin giderlerin (aktifleştirilen kısım için ayrılan itfa payı dahil) KVK’nın 5/3. maddesi dikkate alınarak KKEG olarak işlem görmesi gerekir.
500-Sermaye Hesabı: İşletmeye tahsis edilen veya işletmelerin ana sözleşmelerinde yer alan ve Ticaret Siciline tescil edilmiş bulunan sermaye tutarı bu hesapta yer alır. Kayıtlı sermaye sistemine alınan ortaklıklarda çıkarılmış sermaye gösterilir. Kayıtlı sermaye tavanı ayrıca dipnotlarda belirtilir. Taahhüt edilen sermaye tutarı bu hesaba alacak, ödenmemiş sermaye hesabına borç kaydedilir.
501-Ödenmemiş Sermaye Hesabı: İşletmeye tahsis edilen veya ortaklarca yüklenilen sermayenin henüz ödenmemiş kısmıdır. Taahhüt edilen sermaye tutarı “500. Sermaye Hesabı” alacağı ile bu hesaba borç, ödenen tutarlar alacak kaydedilir.
52-Sermaye Yedekleri Hesabı: Hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları ve yeniden değerleme değer artışları gibi sermaye hareketleri dolayısıyla ortaya çıkan ve işletmede bırakılan tutarların izlendiği hesap grubudur.
520-Hisse Senedi İhraç Primleri: Yeni çıkarılan hisse senetlerinin primli satışından kaynaklanan tutarlar bu hesapta izlenir. Hisse senedinin nominal fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark bu hesabın alacağına satış biçimine bağlı olarak ilgili hesabın borcuna kaydedilir. Bu tutarların sermayeye ilavesi veya başka bir amaçla kullanılması durumunda hesaba borç kaydedilir.
529-Diğer Sermaye Yedekleri: Bu hesap grubu içerisinde sayılanların dışında kalan diğer sermaye yedeklerinin izlendiği hesaptır. Sermaye avansları için uygulamada genellikle 529 hesabın kullanıldığına şahit olmaktayız. TTK’nın 344/1. maddesine göre emisyon primlerin tamamı tescilden önce peşin ödenmek zorundadır. Bu nedenle de primin tahsilatı aşamasında 529 hesabın kullanılması gerektiği görüşü de mevcuttur.
ÖRNEK UYGULAMA
1-BERAT A.Ş. 02.06.2020 tarihli genel kurul kararıyla sermaye artırıma gitmiş ve nominal değeri 100 TL olan 10.000 adet hisseyi 125 TL’den ihraç etmiştir.
Muhasebe Kaydı: 501 B / 500 A (sadece sermaye tah. olan 100 TL X 10.000 Adet = 1.000.000 TL için kayıt yapılacaktır).
Hisseyi alan taraf ise alış amacına ve/veya alım oranına uygun olarak hisse bedeli ile emisyon primi toplamını 110-Hisse Senetleri, 240-Bağlı Menkul Kıymetler, 245-Bağlı Ortaklıklar hesaplarından birinde muhasebeleştirecektir. Değerlemesi ise VUK’un 279. Maddesi çerçevesinde yapılacaktır.
2-Sermaye artırımına katılan ortaklar peşin ödemesi gereken prim tutarı ile ¼ sermaye taahhütlerini 08.06.2020 tarihinde BERAT A.Ş’nin banka hesaplarına ödemişlerdir.
Arttırılan Sermaye: 10.000 X 100 TL= 1.000.000 TL
Ödenen Sermaye: 1.000.000 X ¼ = 250.000 TL
Emisyon Primi: 10.000 X 25 TL= 250.000 TL
Banka Hesabına Yatan: 500.000 TL (250.000 TL Sermaye Ödemesi + 250.000 TL Emisyon Primi)
Muhasebe Kaydı: 102 B / 501-520 A
Sermayenin peşin ödenen kısmı için 501 hesabı kullanmadan 102 B / 500-520 A şeklinde de kayıt yapılabilirdi.
3-Sermaye artırımına ilişkin işlemler 10.06.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
Tescilden önce sermaye taah. ve emisyon primi ödendiği gerekçesiyle paranın geldiği tarihte 102 B / 529 A kaydı, tescil tarihinde ise 529 B / 500-520 A şeklinde kayıt yapılabilir.
Paranın geldiği tarihte 102 B / 529 A, tescil tarihinde 529 B – 501 B / 500 – 520 A şeklinde de kayıt yapılması mümkündür.
4-Bu işlemler için toplamda 10.000 TL masraf (tescil, danışmanlık, sair gider vb.) 08.06.2020 tarihinde nakden ödenmiştir (Bu işlemde KDV İhmal edilmiştir).
Tutarın aktifleştirilmeden direkt gider kaydedilmesi yönünde tercih kullanılmıştır.
Muhasebe Kaydı: 770 B / 100 A (ancak 10.000 TL’lik masraf sermaye artırımına ilişkin tüm masrafları içermektedir. Haliyle emisyon primine ilişkin masraflar ayrıştırılamıyorsa 10.000X(250.000/1.250.000)= 2.000 TL’nin KVK’nın 5/3. maddesi gereği KKEG olarak nazım hesaplarda ayrıca takip edilmesi gerekir. Örneğimizde masraflara ilişkin KDV yer almamakla birlikte eğer KDV olsaydı direk emisyon primine ilişkin masrafların KDV’si ile anahtar yoluyla ayrıştırılan kısma denk gelen KDV, Kanunun 30/1 ve 33. maddeleri gereği KKEG olarak işleme tabi tutulması gerekecekti. Söz konusu masraflar TTK’nın 519/2-a maddesi gereği prim tutarından da düşülebilir.
5-Ortaklar kalan sermaye taahhütlerini 17.07.2020 tarihinde banka yoluyla yerine getirmişlerdir.
Artırılan Sermaye: 1.000.000 TL
Ödenen Sermaye: 250.000 TL (08.06.2020 Tarihinde ödenmişti).
Kalan Sermaye Taahhüdü: 1.000.000 TL – 250.000 TL = 750.000 TL
Muhasebe Kaydı: 102 B / 501 A
6-İlerleyen yıllarda genel yasal yedeklerin TTK’nın 519. maddesindeki limitlerin üzerinde olduğu anlaşılmış ve TTK’nın 462. maddesine göre alınan genel kurul kararıyla emisyon primlerinin sermayeye ilave edilmesi hususunda karar vermişlerdir.
Muhasebe Kaydı: 520 B / 500 A (Önce sermaye artırımına ilişkin 501 B / 500 A daha sonra 520 B / 501 A şeklinde de kayıt mümkündür)
7- 2020/02-03 ve 04 Dönemleri Geçici Vergi Beyannameleri ile 2021 yılında verilecek 2020 yılına ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannamesinde 250.000 TL’lik emisyon primi “Zarar Dahi Olsa İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde yer alan “319-Emisyon Primi Kazancı” satırında gösterilerek istisna uygulanacaktır. Ancak öncesinde söz konusu tutar 520 Hesapta muhasebeleştirildiğinden KKEG tutarına ilave edilecektir.
8-2020 Yılında nakdi sermaye artışına ilişkin indirim (KVK 10/1-ı şartların taşınması kaydıyla) 1.000.000 TL üzerinden hesaplanacaktır. Emisyon primi sermayeye ilave edilsin edilmesin söz konusu indirim hesabında dikkate alınmaması gerekir.
IV-SONUÇ
Emisyon primi anonim şirketlere ihtiyaç olunan fonların vergisiz bulunması dışında mevcut ortakların hakkaniyetini de koruyan bir uygulamadır. Hisse senetlerinin nominal fiyatı ile satış fiyatı arasındaki olumlu fark olarak tanımlayabileceğimiz emisyon primlerinin (hisse senedi ihraç primlerinin) GVK’nın 38. maddesi dikkate alındığında kurumlar vergisinin konusuna girip girmediği hususu tartışmalıdır. KVK’nın 5/1-ç maddesinde sadece anonim şirketler için emisyon priminin istisna tutulması söz konusu primin kazanç olarak görüldüğü ve anonim şirketler dışında vergilendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmasına neden olmaktadır. Yukarıda olabildiğince detaylı izah etmeye çalıştığımız konuyu aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.
√ TTK’ya göre anonim şirketler ana sözleşmelerinde hüküm bulunması veya genel kurul kararıyla primli pay ihraç edebilir. Emisyon primleri tescilden önce peşin ödenmelidir ve kalan kısım genel kanuni yedek akçe niteliğinde olup sermayenin yarısına ulaşmadığı sürece belirli haller dışında tasarrufu serbest değildir. SPK’ya tabi şirketler için 6362 Sayılı Kanun ve alt düzenlemeleri dikkate alınmalıdır.
√ KVK’nın 5/1-ç maddesine göre emisyon primi istisnasından sadece anonim şirketler faydalanabilir. Söz konusu istisna ortakların çeşitli amaçlarla elinde bulundurduğu paylar için uygulanmaz. İstisna uygulaması için belirli bir süre fonda tutma, hisse bastırma gibi şartlar aranmamıştır.
√ Emisyon primine ilişkin giderler KVK’nın 5/3. maddesi gereği KKEG niteliğindedir.
√ Emisyon primleri TTK’nın 519. maddesindeki limit dikkate alınarak maddesine göre sermayeye ilave edilebilir. Sermayeye ilave işleminde ayrıca kurumlar vergisi aranmaz. İştirak eden kurumlar açısından ise emisyon priminin sermaye yedeği olarak kabul edilmesi halinde vergilendirilmez kar yedeği olarak nitelendirilmesi durumunda ise iştirak kazançları istisnasına tabi tutulması gerekir. Gerçek kişiler açısından ise GVK’nın 94/6. maddesinin parantez içi hükmü gereği karın sermayeye ilavesi kar payı dağıtımı hükmünde olmadığından vergi kesintisi yapılmaz.
√ Emisyon primleri ilk tahsil edildiğinde ya da sonradan sermayeye ilave edildiğinde KVK’nın 10/1-ı. maddesine göre nakdi sermaye artışına ilişkin indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
√ Çeşitli gerekçelerle anonim şirketlerin iktisap ettikleri kendi hisselerini daha sonra elden çıkarmalarından sağlanan primler için istisnadan yararlanılamaz.
√ İdarenin, gerek daha önce sermayeye ilave edilmiş olan gerekse sermayeye ilave edilmeden dağıtıma tabi tutulan (tasfiye dahil) emisyon primlerinin KVK’nın 5/1-a istisnasından yararlanan ortaklar dışındaki pay sahiplerine dağıtılması durumunda KVK’nın 15 ve 30. maddeleri ile GVK’nın 94/6. maddesi kapsamında vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde görüşleri mevcuttur. Emisyon primi ödeyen ortak açısından GVK’nın 1, 38 ve 75. maddeleri dikkate alındığında ortada kazanç/gelir söz konusu olmadığından bu görüşe katılmıyoruz.
√ Emisyon primleri TTK’ya göre zarar/geçmiş yıl zararlarının giderilmesine özgülenmiş olup söz konusu mahsup işlemi kar dağıtımı sayılmadığından vergi kesintisi yapılmaz.
√ KVK’nın 18, 19 ve 20. maddeleri kapsamında yapılan birleşme, devir ve bölünme işlemleri sonucunda emisyon primlerinin aynen devralan şirket bilançosuna aktarılması kar dağıtımı sayılmadığından vergilendirilmez.
√ Emisyon primleri geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamelerinde “KKEG” satırına ilave edilerek ve daha sonra “Zarar Dahi Olsa İndirilecek İstisna ve İndirimler” bölümünde yer alan “319-Emisyon Primi Kazancı” satırında mükerrer indirime neden olmayacak şekilde gösterilmelidir. Beyanname yapısı itibariyle ilgili yılda gelir tablosu hesaplarında muhasebeleştirilerek ertesi dönem başında ilgili pasif hesaba nakledilmesi şeklinde uygulamalar da mevcuttur. Bu durumda KKEG satırına ilave yapılmamalıdır. Görüşümüze göre bu uygulama istisna uygulamasına engel değildir.
√ Emisyon primleri mal ya da hizmet karşılığı olmadığından KDV’nin konusuna girmediği ve fatura düzenlenmeyeceği görüşündeyiz. Emisyon primine ilişkin masrafların KDV’si indirim konusu yapılamaz KKEG olarak işleme tabi tutulmalıdır.
√ Emisyon primleri TDHP açısından sermaye yedeği, TTK açısından ise kar yedeği olarak sınıflandırılmaktadır. Şirketlerin emisyon primini “520-Hisse Senedi İhraç Primleri” hesabında muhasebeleştirmesi gerekir. Ödeme tarihinde 529-Diğer Sermaye Yedekleri hesabında muhasebeleştirilmesi, tescil tarihinde ise 520 Hesaba nakledilmesi gerektiği şeklinde görüşler de mevcut olup bu görüşe göre muhasebe kaydı yapılmasında sakınca bulunmamaktadır. 08/12/2020
Doğan ÇENGEL
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.alomaliye.com/2020/12/08/emisyon-primi-istisnasi/
Kaynakça:
– 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu,
– 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,
– 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ve Genel Tebliği,
– 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu,
– 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu,
– 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu,
– 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği
– Van Defterdarlığının 25/12/2014 Tarih ve 60757842-5520-27 sayılı özelgesi,
– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 20/10/2015 Tarih ve 62030549-125[6-2014/105]-88462 sayılı özelgesi,
– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 16/05/2016 Tarih ve 62030549-125[15-2015/289]-59069 sayılı özelgesi,
– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 23/07/2012 Tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 9-2227 sayılı özelgesi,
– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 20/10/2015 Tarih ve 62030549-125[6-2014/105]-88462 sayılı özelgesi,
– İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 24/08/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-413 sayılı özelgesi,
– İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 11/04/2014 Tarih ve 62030549-125[19-2013/45]-863 sayılı özelgesi,
– TÜRMOB, 2019 Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi Nisan 2020,
– Mehmet Maç, Yaklaşım Haziran 2015.