GİRİŞ
Mirastan yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma Türk Medeni Kanunu (TMK) tarafından düzenlenen iki hukuki husustur. Her iki husus sözcük anlamıyla birbirlerine benzese de, birbirlerinden farklıdır. Mirastan yoksunlukta herhangi bir irade yokken, mirasçılıktan çıkarmada irade devrededir. Yani mirasçılıktan çıkarmada mirası bırakanın kendisi iradesi doğrultusunda mirastan mahrum bırakmaktadır. Mirastan yoksunlukta ise mirastan mahrum bırakan Kanun’un kendisidir.
Mirasçılıktan çıkarmada hakime takdir yetkisi verilmektedir. Yoksunluk sebepleri ise kanunda birer birer belirtilmiştir. Bu doğrultuda TMK 578. madde emredici, TMK 510. madde düzenleyici bir hüküm özelliği taşımaktadır. Öte yandan mirastan çıkarma yalnızca saklı paylı mirasçılar için mümkünken, mirastan yoksunluk hem tüzel hem de gerçek kişiler için geçerli olabilmektedir.
Bu çalışmada mirastan yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma kavramlarının ele alınması amaçlanmıştır.
1. MİRASTAN YOKSUNLUK KAVRAMI
TMK 578. madde uyarınca mirastan yoksunluk, bu maddede sınırlı olarak belirtilen maddelerden birisini yapan bireyin kanun nedeniyle miras sıfatını yitirmesini ifade etmektedir (Gençcan, 2011). Bu maddeye göre mirastan yoksun kalan birey aynı maddenin birinci fıkrasında işaret edildiği üzere ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak alamaz ya da mirasçı olamaz (Ayan, 2009). Bu doğrultuda lehine tasarruf yapılan vasiyet alacaklısı ya da mirasçı adına olumlu miras sözleşmesinde herhangi bir yoksunluk nedeni verilmişse, kendiliğinden sözleşme geçersiz sayılmaktadır (Öztan, 2012).
Mirastan yoksunluğun tersine çevrilmesi miras bırakanın affına tabidir. Bu nedenle herhangi bir af durumunda olumlu miras sözleşmesinin geçersiz sayılması mümkün olmayacaktır (Dural ve Öz, 2012).
Mirastan yoksunluk nedenleri şu şekilde sıralanabilmektedir (TMK, 578):
- Miras bırakanın artık bir daha yeniden gerçekleştiremeyeceği bir zaman ve durumda ölüme bağlı tasarrufunu hukuka aykırı şekilde bozanlar ve kaldıranlar
- Cebir, tehdit ve hileyle miras bırakanın ölüme bağlı tasarruftan dönmesini ya da böyle bir tasarrufta bulunmasına engel olanlar ve bunu sağlayanlar
- Hukuka aykırı olarak ve kasten miras bırakanı ölüme bağlı tasarrufta bulunmayacak duruma getirenler
- Hukuka aykırı olarak ve kasten miras bırakanı öldürmeye teşebbüs edenler ve/veya öldürenler.
Mirastan yoksunluğa neden olabilecek bu eylemlerden birisini yapan birey kendiliğinden, herhangi bir işlem olmaksızın mirasçılık sıfatını kaybetmektedir ve eğer varsa bu birey lehine yapılmış ölüme bağlı tasarruflarda kendi kendine hükümsüzlük oluşur. Mirastan yoksun olan birey adete miras sözleşmesi ya da vasiyetnameden yoksun bırakılarak adeta miras bırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir. Eğer bir insan mirastan yoksunluğu ve buna bağlı olarak ölüme bağlı tasarrufun hükümsüz hale geldiğini ya da mirasçılık sıfatının kaybedildiğini iddia ediyorsa bunu ispatlamak zorundadır. Çünkü mirastan yoksunluk hukuki durumlar sonucunda meydana gelmektedir ve hukuki durumların ispat edilmesi olasıdır. Mirastan yoksunluğun söz konusu olması herhangi bir hak düşürücü süreye ya da zaman aşımına tabi değildir ve her daim ilgililer mirastan yoksunluğu öne sürebilmektedir. Mirasçılık belgesinin düzenlenmesi mirastan yoksunluk durumunda oldukça önemlidir. Bu belgenin düzenlenmesi her ne kadar mirasçılık sıfatına bağlı bir haksa da çekişmesiz yargı işleri tarafından belgenin düzenlenmesi gerekmektedir. Yani mirastan yoksun olan kişi mirasçılık belgesinin düzenlenmesini noterden isteyebilir. Mirasçıymış gibi kendi lehine veraset ilamı ve mirasçılık belgesi alması mümkündür. Bu durumda ilgili kişiler bu belgenin iptalini isteyebileceği gibi her daim yeni bir veraset ilamı-mirasçılık belgesi de isteyebilir (Tercan, 2021).
2. MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA KAVRAMI
Çıkarma sözcüğü genel olarak iptal, yok etme ve düşürme anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan tarafından mirasçılığın mirasçıdan düşürülmesi ve mirasın iptal edilmesi şeklinde açıklanabilmektedir. Mirasçılıktan çıkarma kavramı yalnız Miras Hukuku alanını ilgilendirmektedir. Başka alanlarda herhangi bir yatırımı ya da etkisi bulunmamaktadır. Mirasçılıktan çıkarma kavramı hem yeni hem de eski medeni kanunda doğrudan bir tanım içermemektedir. Doktrinde yapılan bazı tanımlar ışığında mirasçılıktan çıkarma şu şekilde ele alınabilmektedir:
Mirasçılıktan çıkarma “mahfuz hissenin temelini teşkil eden aile dayanışması fikrinin ağır şekilde zedelendiği hallerde, mahfuz hisseli mirasçıyı mirastan uzaklaştırma imkanı miras bırakana tanınmıştır. Miras bırakanın tek taraflı irade beyanı ile kullanabileceği bu imkan, mirastan ıskat olarak adlandırılmaktadır”. (Oğuzman, 1995).
Mirasçılıktan çıkarma (ıskat), “bir kişinin yasada sınırlı olarak belirtilen sebeplerin varlığı halinde, saklı pay sahibi mirasçısını ölüme bağlı bir tasarruf ile mirastan hariç bırakma hak ve yetkisidir” (İnan ve ark., 2004).
Mirasçılıktan çıkarma, “saklı paylı yasal mirasçının bu payını tümüyle ya da bir bölümüyle ortadan kaldıran tek taraflı olumsuz nitelikte bir ölüme bağlı tasarruftur mirastan çıkarma(ıskat)dır” (Serozan ve Engin, 2004).
Bu tanımlar doğrultusunda mirasçılıktan çıkarmanın tanımı yapılacak olursa; yasada sınırlı sayıda olan çıkarma nedenlerine dayanarak gerekli biçim şartlarına uyacak şekilde ve ölüme bağlı bir tasarrufla miras bırakanın bir mirasçısının sahip olduğu saklı payını kısmen ya da tümüyle ortadan kaldırmasıdır.
Mirastan çıkarmanın tanımı incelendiğinde dört ana öğeden oluştuğu görülebilmektedir. Bu unsurlar mirasçılıktan çıkarma iradesinin ölüme bağlı tasarruf ile ortaya konması, mirasçılıktan çıkarmaya yönelik iradenin bulunması, mirasçılıktan çıkarılanın saklı pay sahibi mirasçı olması ve mirasçılıktan çıkarma nedenlerinin sınırlı sayıda olması şeklindedir (Oğuzman, 1995; İnan ve ark., 2004):
Mirasçılıktan Çıkarmaya Yönelik İradenin Bulunması: Mirasçılıktan çıkarma niteliği olması ve ölüme bağlı tasarrufun bu bağlamda ele alınabilmesi için mirasçının saklı payının kısmen ya da tümüyle ortadan kaldırılması ile ilgili miras bırakan tarafından açık bir irade beyanı olması gerekmektedir.
Mirasçılıktan Çıkarma İradesinin Ölüme Bağlı Tasarruf ile Ortaya Konması: Ölüme bağlı tasarruf ile mirasçılıktan çıkarma iradesinin açıklanması şarttır. Ölüme bağlı tasarruf dışında mirasçılıktan çıkarma söz konusu değildir.
Mirasçılıktan Çıkarılanın Saklı Pay Sahibi Mirasçı Olması: Koruyucu çıkarma yalnızca miras bırakanın altsoyuna uygulanırken; cezai çıkarma eş, ana, baba, altsoy olmak üzere tüm saklı hak sahiplerine uygulanabilmektedir. Bu doğrultuda mirasçılıktan çıkarma saklı pay sahibi olmayan mirasçılar dışındakiler için mümkün değildir.
Mirasçılıktan Çıkarma Nedenlerinin Sınırlı Sayıda Olması: Mirasçılıktan çıkarma nedene bağlı bir ölüme bağlı tasarruftur. Türk Medeni Kanunu’na göre mirasçılıktan çıkarma sebepleri sınırlı sayıdadır ve bunların dışında sebep oluşturulması mümkün değildir. Bu sebepler şu şekildedir:
“Aşağıdaki durumlarda miras bırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir: 1. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.” (TMK, 510).
“Miras bırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir”. (TMK 513).
Türk Medeni Kanunu’na göre mirasçılıktan çıkarma koruyucu ve cezai olmak üzere iki türdür. Her ikisi sonuçları, şartları ve amacı açısından birbirinden farklıdır. TMK 513. madde ile koruyucu çıkarma, TMK 510-512. maddeler ile de cezai çıkarma ele alınmaktadır. Mirasçılıktan çıkarma başlığı 510 ve diğer maddelerde ele alınmaktadır ve ayrıca koruyucu ve cezai çıkarma başlıkları bulunmamaktadır. Koruyucu çıkarmadan TMK 513. maddede “borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma” başlığı altında, TMK 510. maddede ise cezai çıkarmadan mahiyeti itibariyle bahsedilmektedir.
Koruyucu çıkarma ile cezai çıkarma amaçları açısından birbirinden farklıdır. Cezai çıkarmanın cezai bir mahiyeti varken, koruyucu çıkarmanın yoktur. Bir medeni hukuk cezası olarak cezai çıkarma saklı paya layık olmadığı düşünülen ve buna dair davranışlar sergileyen saklı paya sahip mirasçının cezalandırılması amacıyla yapılmaktadır. Koruyucu çıkarmada ise mirasçılıktan çıkarılan mirasçını sonraki neslinin alacaklılara karşı ekonomik geleceğini korumak amacıyla yapılmaktadır. Her ikisi birbirlerinden oldukça farklıdır. Cezai çıkarmaya göre koruyucu çıkarma daha şekli, dar ve basit bir mahiyete sahiptir. Koruyucu çıkarmanın var olması için mirasçılıktan çıkarılanın borç ödemeye gücü olmamasını durumunda iflas ve icra hukuku anlamında bunun belge ile de sabit olması gerekmektedir. Koruyucu çıkarma yalnızca altsoy için uygulanabilirken, saklı pay sahibi tüm mirasçılara cezai çıkarma yapılabilmektedir. Cezai çıkarmada kanun gereği çıkarma tamdır ancak koruyucu da kısmi olması zorunludur. Yani mirasçılıktan koruyucu çıkarmada alt soyun mirasçılık sıfatı devam etmektedir. Alt soy yalnızca saklı payın yarısı kadar mirasçılıktan çıkarılmaktadır. Cezai çıkarma da ise miras bırakanın iradesine bağlı olarak kısmi olduğu da görülebilmektedir. Her ikisinde de bir ölüme bağlı tasarruf gösterilmesi mecburidir (Hatemi, 2004).
SONUÇ
Bu çalışmada mirasçılıktan çıkarma ve mirastan yoksunluk kavramlarının açıklanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda mirastan yoksunluk ve mirasçılıktan çıkarma kavramları Türk Medeni Kanunu ve literatürdeki hukukçuların hazırladığı yayınlar doğrultusunda açıklanmıştır. Sonuç olarak her ikisi de Miras Hukuku kapsamına girmektedir ve birbirlerinden farklı kavramları oluşturmaktadır.
Doğan Yalçınkaya
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
KAYNAKLAR
Ayan, M. (2009). Miras Hukuku. Konya: Mimoza Basım.
Dural, M., Öz, T. (2012). Türk Özel Hukuku Cilt IV: Miras Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Gençcan, Ö. U. (2011). Miras Hukuku. Ankara: Yetkin Yayınları.
Hakkı, M. (2021). Mirastan Yoksunluk.
Hatemi, H. (2004). Miras Hukuku, 3. Baskı. İstanbul.
İnan, A. N., Ertaş, Ş., Albaş, H. (2004). Türk Medeni Hukuku, Miras Hukuku, 5.Baskı, Ankara.
Oğuzman, M. K. (1995). Miras Hukuku, 6. baskı. İstanbul.
Öztan, B. (2012). Miras Hukuku. Ankara: Turhan Kitapevi
Serozan, R., Engin, B. İ. (2004). Miras Hukuku. Ankara.
Tercan, M. S. (2021). Mirastan Yoksunluk. https://mehmetserhattercan.com/ mirastan-yoksunluk Erişim Tarihi: 12.08.2021.
Türk Medeni Kanunu (TMK), 24607 sayılı ve 8/12/2001 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4721 numaralı 22/11/2002 tarihli Kanun. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf Erişim Tarihi: 12.08.2021.
15.09.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com