I- GİRİŞ
Gerçek ve tüzel kişiler yurtiçinde faaliyette bulunup kazanç elde edebileceği gibi yurt dışında da ekonomik faaliyetlerde bulunabilirler. Hem yurtiçi faaliyetleri hem de yurtdışı faaliyetleri sonucu elde ettiği kazançları gelir ve kurumlar vergisine tabi olan mükelleflere tam mükellef denilmektedir. Bu şekilde yurtdışında faaliyette bulunup kazanç elde eden mükelleflerin kazançları üzerinde ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin ilgili ülkede ödenmesi halinde ilgili vergiler Türkiye’de ödenecek gelir ve kurumlar vergilerden mahsup edilebilecektir; fakat yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemez. Söz konusu yurtdışında ödenen vergiler geçici vergi beyannameleri üzerinde hesaplanan vergiden indirilebileceği gibi yıllık beyanname üzerinde hesaplanan vergiden de indirilebilecektir.
Gelir ve Kurumlar vergisinde mükelleflerin yurtdışı faaliyetlerinde elde ettikleri kazançların yurtiçinde yani Türkiye’de vergilendirilebilmesi için tam ve dar mükellefiyet şeklinde bir belirleme yapılmıştır. Bu şekilde yapılan belirleme sonucunda tam mükelleflerin hem yurtiçi hem de yurtdışı faaliyetleri sonucu elde ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulması sağlanmıştır. Tam mükelleflerin yurtdışı faaliyetleri sonucunda elde ettikleri kazançlarının üzerinde ilgili ülkede ödenen vergilerin Türkiye’de mahsup edilmemesi halinde aynı kazanç üzerinde mükerrer vergilendirmeye neden olacak olup, mükellefler bu kapsamda mağdur olacaktır. Bu şekilde yapılan mahsuplaşma düzenlemesi ile mükelelflerin mağdur olmasının önüne geçilmiştir. Söz konusu bu düzenlemeler ilgili ülkeler ile Türkiye arasında çifte vergilendirme anlaşmalarının olmadığı durumlarda geçerlidir. İlgili ülkeler ile Türkiye arasında çifte vergilendirme anlaşmalarının olması durumumda vergilendirme hakkı uluslararası anlaşma ile belirlenen şekilde hangi ülkeye bırakılmış ise vergilendirme o ülke tarafından yapılacak olup diğer ülke tarafından herhangi bir vergilendirme yapılmayacaktır.
II- GELİR VERGİSİ KANANU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde edeceği kazanç ve iratların safi tutarıdır. İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar ve bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirileceği gelir vergisi kanununda ifade edilmiştir. Tam mükellef gerçek kişilerin yurtdışı faaliyetleri sonucunda elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinde ödenen vergiler Türkiye’de verilecek geçici vergi beyannameleri veya yıllık beyanname üzerinde hesaplanan vergiden indirilebilecektir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 123. maddesinde yurtdışında ödenen vergilerin Türkiye’de indirilebileceği düzenlemesi yapılmıştır. Gelir Vergisi’nin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından fazla olduğu takdirde, aradaki fark nazara alınmayacaktır. Gelir Vergisi’nin yabancı memlekette elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmı, yabancı ülkede elde edilen gelirin toplam gelire olan nispeti üzerinden hesaplanacaktır. Söz konusu bu kapsamda yurtdışında ödenecek bir verginin gelir üzerinden alınan şahsi bir vergi olması ve yetkili makamlardan alınan ve mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan memleketin aynı mahiyetteki temsilcileri tarafından tasdik olunan vesikalarla tevsik edilmesi şarttır.[1] Vesikalar taksit zamanına kadar gelmemiş olursa, yabancı memlekette elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden vergi kısmı bir yıl süre ile ertelenir vesikalar bu süre zarfında vergi dairesine ibraz edildiği takdirde vergi indirilir.1 yıl içerisinde vesikalar ibraz edilmezse mükellefler bu hükümden yararlanamayacaktır. Mükellefler yurtdışı kazançlarını Türkiye’ye aktarırken hangi kur ile değerlemişse indirim konusu yapılacak vergilerin tespitinde de aynı kur kullanmak zorundadırlar. İlgili yıl beyannameleri üzerinde bir kazancın bulunmaması nedeniyle yurtdışında ödenen vergi indirim konusu yapılamayacaksa sonraki yıllarda hesaplanan vergiden indirilemeyecektir.
III- KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Sermaye şirketleri, Kooperatifler, İktisadî kamu kuruluşları, Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler ve iş ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisine tabidir. Kurumlar vergisi kanunun 3. maddesinde tam mükellefiyet tanımlanmıştır. Bu tanımlama ile kurumların kanunî veya iş merkezi Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır. Kurumlar vergisi kanunun 33. maddesinde, yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlardan mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, Türkiye’de bu kazançlar üzerinden tarh olunan kurumlar vergisinden indirilebilir.[2] hükmü yer almaktadır. KVK 33/3. maddesi, Tam mükellef kurumlarda doğrudan veya dolaylı olarak sermayesi veya oy hakkının % 25’ine sahip olduğu yurt dışı iştiraklerinden elde ettikleri kâr payları üzerinden Türkiye’de ödenecek kurumlar vergisinden, iştiraklerin bulunduğu ülkelerdeki kâr payı dağıtımına kaynak oluşturan kazançlar üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin kâr payı tutarına isabet eden kısmı mahsup edilebilir. Kazanca ilave edilen kâr payı, bu kazançlar üzerinden yurt dışında ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergiler dahil edilmek suretiyle dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Böylelikle %25 ve daha fazla oranda başka bir şirkete iştirak eden tam mükellef kurumlar hem o ülkede payına düşen kurumlar vergisi hem de kar payı dağıtımına kaynak olan gelir vergisi benzeri bir vergiyi de Türkiye’de geçici vergi beyannameleri veya yıllık beyannameleri üzerinde hesaplanan vergiden indirim konusu yapabilecektir.
Yurt dışı kazançlar üzerinden Türkiye’de tarh olunacak vergilere mahsup edilebilecek tutar, hiç bir surette yurt dışında elde edilen kazançlara KVK’nın 32. maddesinde belirtilen kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamaz. Bu sınır dahilinde, ilgili bulunduğu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilir. Gelir vergisi kanunda olduğu gibi kurumlar vergisinde de yabancı ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan vergiden indirilemez. Vesikalar taksit zamanına kadar gelmemiş olursa, yabancı memlekette elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden vergi kısmı bir yıl süre ile ertelenir vesikalar bu süre zarfında vergi dairesine ibraz edildiği takdirde vergi indirilir.1yıl içerisinde vesikalar ibraz edilmezse mükellefler bu hükümden yararlanamayacaktır. Mücbir sebepler olmaksızın belgelerin bu süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin ibrazından sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen vergiler için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı hesaplanacaktır. Mükellefler yurtdışı kazançlarını genel sonuç hesaplarına aktarırken hangi kur ile değerlemişse indirim konusu yapılacak vergilerin tespitinde de aynı kuru dikkate alarak indirim konusu yapılacak vergi tespit edilecektir.
IV- SONUÇ
Tam mükellef gerçek kişi ve kurumların yurtdışı faaliyetleri sonucunda elde ettikleri kazanç veya iratları üzerinde ilgili ülkede ödedikleri gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerini yurtiçinde verilecek geçici vergi beyannameleri veya yıllık kurumalar vergisi beyannameleri üzerinde hesaplanan vergiden indirim konusu yapabileceklerdir. Mükelleflere bu şekilde mahsup hakkı tanınarak mükerrer vergilendirmenin önüne geçilmiştir. Tam mükellef gerçek kişi ve kurumlar yurtdışında ödedikleri vergileri Türkiye’de beyanname üzerinde hesaplanan vergiden mahsup edebilmeleri için yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik edilmesi şarttır. Vesikalar taksit zamanına kadar gelmemiş olursa, yabancı memlekette elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden vergi kısmı bir yıl süre ile ertelenir vesikalar bu süre zarfında vergi dairesine ibraz edildiği takdirde vergi indirilir.1 yıl içerisinde vesikalar ibraz edilmezse mükellefler bu hükümden yararlanamayacaklardır. Tam mükellef kurumların ilgili bulunduğu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirildiği hesap döneminde tamamen veya kısmen indirilemeyen vergiler, bu dönemi izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar indirim konusu yapılabilirken gelir vergisi mükellefleri için böyle bir durum kanunda düzenlenmemiştir. Bu durum gerçek kişiler açısından mağduriyet doğurmakta olup, söz konusu düzenlemenin Gelir Vergisi Kanunu’nun 123. maddesine eklenmesi gerekmektedir.
Fahrettin AÇAR* E-Yaklaşım / Mayıs 2021 / Sayı: 341
* Vergi Müfettişi
[1]Gelir Vergisi Kanunu’nun 123. maddesi
[2]Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 33. maddesi