KDV'yi tevkifat uygulaması ile doğrudan alıcıdan tahsil edeceksek vergi incelemesine ne gerek var?

Hazine ve Maliye Bakanlığının vergi gelirlerini artırmak için hiç durmadan çalıştığını, yeni kaynak arayışı içinde olduğunu bir süredir yazıyorum.

Bu konuda dün önemli bir adım atıldı, KDV tevkifatının kapsamı ve bazı işlemlerde oranı artırıldı. Bu değişiklik hazineye çok ciddi bir nakit girişi sağlayacaktır.

Vatandaşın doğrudan hissetmeyeceği, özellikle hizmet işletmelerini etkileyecek bu değişiklikleri açıklamaya geçmeden önce KDV'de tevkifat uygulamasını kısaca açıklamak isterim.

Normalde KDV'yi mal veya hizmeti satan vergi mükellefi hesaplayarak alıcıdan tahsil eder. Kendi ödediği KDV'yi düştükten sonra da kalanı vergi dairesine öder. Bu işleyişte KDV'nin hazineye intikali belli bir gecikme ile olur. Mükellefin bilerek KDV'yi geç intikal ettirmesi veya intikal ettirmemesi söz konusu olabilir. Örneğin mükellef naylon fatura kullanarak ödemesi gereken vergiyi ödemeyebilir. Bu durum vergi incelemesi ile tespit edilmediği sürece verginin hazineye intikali sağlanamaz.

İşte bu gecikme ve risk sebebiyle KDV Kanunumuz Bakanlığa, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisi vermiştir (KDV Kanunu 9/1).

TDK, tevkifat sözcüğü için ilk sırada" para konusunda kesintiler", ikinci sırada ise "tutuklamalar" karşılığını kullanmıştır.

Tevkifat, Arapça "vakf" sözcüğünden türemiştir ve "alıkoyma, tutma, durdurma" anlamına gelir, vakf'tan türetilen tevkif'in çoğuludur. Uygulamada aynı anlamda kullanılan "stopaj" sözcüğü ise Fransızcadan dilimize girmiştir.

KDV terminolojisi ile KDV tevkifatını tanımlayacak olursak, KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil, alıcılar tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla kısmen veya tamamen vergi dairesine beyan edilip ödenmesidir.

Yani tevkifat (kesinti) kapsamına alınan işlemlerde KDV, kısmen veya tamamen satıcıya ödenmeyerek alıcı tarafından doğrudan vergi dairesine ödenir. Böylece KDV bir an önce hazineye intikal etmiş olur. Satıcının mağdur olmaması için kesinti oranının KDV yüklenimlerinin üzerinde yük olmayacak şekilde belirlenmesi önemlidir. Kesinti oranı yüksek belirlenirse satıcı yüklendiği KDV kadar KDV tahsil edemez ve iade talep etmek zorunda kalır.

Ne değişti?

Yayımlanan 35 no.lu KDV Tebliği ile özetle şu değişiklikler yapıldı:

  • Sigorta ve reasürans şirketleri, sendikalar ve üst kuruluşları, vakıf üniversiteleri ve mobil elektronik haberleşme işletmecileri belirlenmiş alıcı statüsüne dahil edilerek, bunlara KDV Genel Uygulama Tebliği ile kısmi tevkifat kapsamına alınan işlemlerde tevkifat uygulama yükümlülüğü getirildi.
  • Mevcut durumda, sadece belirlenmiş alıcılara karşı ifa edilmesi halinde (3/10) oranında KDV tevkifatına tabi bulunan yapım işlerinde tevkifat oranı (4/10) olarak belirlendi ve ayrıca KDV mükelleflerine ifa edilen ve KDV dâhil bedeli 5 milyon TL ve üzerinde bulunan yapım işleri de tevkifat kapsamına alındı.
  • Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetlerine ilişkin tevkifat oranı (5/10)'dan (7/10)'a çıkarıldı. 
  • Fason tekstil ve konfeksiyon işleri, fason çanta ve ayakkabı dikim işlerine ilişkin tevkifat oranı (5/10)'dan (7/10)'a çıkarıldı.
  • Temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmetlerine ilişkin tevkifat oranı (7/10)'dan (9/10)'a çıkarıldı.
  • Baskı ve basım hizmetlerine ilişkin tevkifat oranı (5/10)'dan (7/10)'a çıkarıldı.
  • KDV mükellefleri ile belirlenmiş alıcılara yapılan yapılan karayoluyla yük taşımacılığı faaliyetleri, (2/10) tevkifat oranı ile kısmi tevkifat kapsamına alındı.
  • KDV mükellefleri ile belirlenmiş alıcılara yapılan ticari reklam hizmetleri (3/10) oranında kısmi tevkifat kapsamına alındı.
  • Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, döner sermayeli kuruluşlar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları ile kalkınma ajanslarına ifa edilen ve KDV Genel Uygulama Tebliğinde özel olarak belirlenmeyen bütün hizmet ifalarında söz konusu idare, kurum ve kuruluşlar tarafından (5/10) oranında tevkifat uygulaması getirildi.
  • Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğüne yapılan ve KDV Genel Uygulama Tebliğinde özel olarak belirlenmeyen diğer bütün mal teslimlerinde (su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji kullanımları hariç), (2/10) oranında KDV tevkifatı uygulaması getirildi. 

Ayrıca KDV tevkifatından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmiş olması şartının aranacağı belirtildi. (Bu şart vergi dairelerince fiilen zaten aranıyor.)

Sonuçları ne olur?

Yapılan değişiklikleri uzun uzun açıklamak niyetinde değilim.

KDV, diğer vergilerden farklı olarak belirli ve çok başarılı bir sistemle işleyen bir vergi türü…

İndirim mekanizması sayesinde nihai tüketim aşamasından önce mükellefe yük olmuyor. Vergi alacağının güvenliği için istisnai hallerde uygulanması gereken tevkifat uygulamasının genel uygulamaya dönüşmesi sistemi işlemez hale getirir. KDV iade alacakları büyür. Yukarıda belirtiğim gibi kesinti oranı doğru belirlenmezse satıcıların mağdur olması kaçınılmazdır. Zaten indirimli oran uygulaması nedeniyle iade sorunları yaşayan sistemimiz tevkifattan kaynaklanan iadelerle iyice çıkmaza girecektir.

Kanun'un vergi alacağını emniyet altına almak için getirdiği bir düzenleme sanki bütün mükellefler vergisini ödemiyormuş gibi genele teşmil edilemez.

Soruyorum, KDV'yi tevkifat uygulaması ile doğrudan alıcıdan tahsil edeceksek vergi incelemesine ne gerek var?

Tahsilat saiki ile sistemi bozmaya devam ediyoruz! Erdoğan Sağlam

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/kdv-tevkifatinin-kapsami-genisletildi-bazi-islemlerde-tevkifat-orani-artirildi,29910

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • KANUNİ SÜRESİNDEN 1 GÜN SONRA VERİLEN PİŞMANLIK TALEPLİ DAMGA VERGİSİ BEYANNAMESİNE KESİLECEK USULSÜZLÜK CEZASI 20.000,00 TL MİDİR?  (CEZADA İNDİRİM SURETİYLE 5.000,00 TL) ( AYRICA PİŞMANLIK ZAMMI TAHAKKUK…
  • Re'sen Terk İşleminde Yoklama Fişinde Olması Gerekenler Re'sen Terkine Yönelik Tanzim Edilen Yoklama Fişinde: - " Nezdinde Yoklama…
  • Şirket Aracını Başkasının Kullanması SGK Cezası Bölge İdare Mahkemesi Kararı özeti: Trafik ceza tutanağına dayanılarak sigortasız işçi…
Top