Küreselleşme, ülkelerin vergi mevzuatlarındaki farklılıklar, finans piyasalarındaki teknolojik gelişmeler neticede sermayenin rahat hareket edebilmesini sağlamış, dolayısıyla vergi mükellefleri de düşük vergi yükü olan ülkelere yönelmiştir. Sermayenin bazen gizlenmek istemesi, bazen de ülkemizdeki gibi kur farkı vergilemesinin sermayeyi aşındırması gibi faktörler de bunda rol oynamıştır. Ülkelerin bilgi saklaması ve finansal bilgileri paylaşmama eğilimleri de bir başka faktör olarak karşımıza çıkmıştır.
Bu durum ise, bir yanda gelirlerin çok düşük oranda vergilendirilmesi ya da hiç vergilendirilmemesi öte yanda ise bazı ülkelerin vergi gelirlerinde aşınma sonuçlarını doğurmuştur. Ayrıca bu durum terörün finansmanı ve suç gelirlerinin aklanması ile mücadeleyi de olumsuz etkilemiştir.
Bu konu özellikle 2001 yılında Amerika’dan başlayarak yayılan finansal kriz sonrasında daha çok tartışılmaya başlanmıştır. Tarihçe ile fazla uğraşmayıp günüme gelirsek, bu konudaki sakıncaları özellikle vergi gelirleri aşınan ülkeler lehine gidermek amacıyla iki önemli anlaşma ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi Amerika tarafından diğer ülkelere kabul ettirilen ve Amerikan vatandaşlarının dünyanın her hangi bir yerindeki gelir ve gelir kaynaklarının Amerika tarafından izlenmesini amaçlayan FATCA (Foreign Account Tax Compliance Act) anlaşmasıdır. Diğeri de OECD tarafından geliştirilen hem Avrupa Birliği (AB) hem de OECD üyesi ülkeler arasında imzalanan “Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi”dir.
Türkiye, her iki anlaşmayı da imzalamıştır. İki anlaşma da ülkeler arasında ayrı ayrı yürürlüktedir. Amerika, AB ve OECD ülkelerinin sözleşmesine katılmamış kendi anlaşmasını yürütmeyi tercih etmiştir. Biz bu yazımızda kısaca sözleşme olarak anacağımız Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi’nin Otomatik Bilgi Değişimi (kısaca OBD) düzenlemelerini aktarmaya çalışacağız. OBD Eylem Planı'na katılan ülke sayısı 14 Kasım 2017 tarihi itibariyle 106’ya ulaşmıştır.
OBD, devletlerin kendi ülkesindeki finansal kuruluşlardan bilgi edinip bu bilgileri yıllık olarak diğer üye devletlere otomatik olarak bildirmesi prensibine dayanmaktadır. Bu kapsamda Sözleşmeyi imzalayan taraf ülkelerin birbirleriyle yapacakları bilgi değişimi ile vergiden kaçınmanın önlenmesi amaçlanmaktadır.
Türkiye bu sözleşmeyi 3.11.2011 tarihinde Cannes’te imzalamıştır. İmzalanan sözleşme TBMM tarafından 7018 sayılı Kanun ile uygun bulunmuştur. Nihayet sözleşme uygun bulma Kanunu ve usul kuralları gereğince 2017/10969 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ve bazı çekince ve beyanlarla onaylanmıştır. Netice olarak, Türkiye’de OBD kervanında yerini almıştır.
Türkiye OBD’yi sadece gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin konusuna giren gelir ve faaliyetler için kabul etmiştir. Gümrük vergisi hariç diğer vergiler ve kanunla kurulu sosyal güvenlik primleri açısından diğer ülkelere yardımcı olmama hakkını saklı tutmuştur.
Esasen, mevcut durumda da ülkeler, aralarında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarına dayanarak ülkeler karşılıklı olarak bilgi değişimi yapabilmektedirler. Ancak gerçekleştirilen bilgi değişimi çoğunlukla talep üzerine gerçekleşmekte, bir vergi idaresi şüphelendiği bir durum olursa diğer vergi idaresinden bilgi talep etmektedir. OBD dışındaki yöntemlerden talep üzerine bilgi değişimi, bir devletin başvurusu üzerine başvuruda bulunulan devletin gerekli bilgileri edinip diğer talepte bulunan devlete iletmesini ifade etmektedir. Kendiliğinden bilgi değişimi ise Sözleşmenin tarafı olan bir devletin diğer devlete belirli durumlarda herhangi bir talep olmaksızın belirli bilgileri gördüğü gereklilik üzerine göndermesini ifade etmektedir. Sözleşmede bu konular da OBD’den ayrı olarak düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere talep üzerine veya kendiliğinden bilgi değişimi, esasen taraf devletlerden birinin vergisel açıdan önemli bir durumdan haberdar olmasını ve bunun sonucunda karşı taraf ile sadece bu durum ile ilgili bilgilerin paylaşılmasını içermektedir. Yani mutlaka tetikleyici bir durum gerekmektedir.
OBD ise bilgilerin dönemsel ve düzenli olarak ve tetikleyici her hangi bir nedene dayalı bir talep olmaksızın ilgili ülkeye raporlanmasıdır. Bu husus sözleşmenin 4. maddesinde “taraflar sözleşmenin kapsamına giren vergilere iç mevzuat hükümlerinin yürütülmesi veya uygulanması ile ilgili olduğu öngörülen bilgileri değişime tabi tutacaklardır” denilmek ve 6. maddede ise “bilgilerin konu kategorileri itibariyle ve ülkelerin aralarında belirleyecekleri yönteme göre otomatik olarak değişime tabi tutulacağı” vurgulanarak belirtilmiştir.
6. maddede belirtilen karşılıklı anlaşma yoluyla belirlenecek olan yöntemler “Mali Hesaplar ile İlgili Bilgilerin Otomatik Olarak Değişimine İlişkin Yetkili Otorite Anlaşması” ile belirlenecektir. Bu anlaşma karşılıklı anlaşma şeklinde olabileceği gibi çok taraflı da imzalanabilmektedir.
OBD ile bir ülke mukiminin (vergi kanunları açısından o ülkede ikamet eden kişi veya kurumun) diğer ülkedeki finansal kuruluşlarda bulunan hesapları hakkındaki bilgiler her yıl otomatik olarak ve standart bir şekilde ilgili kişinin mukim olduğu ülkenin mali idaresine bildirilecektir.
Bir örnek vermek gerekirse; anlaşmanın devreye girmesi ile beraber bir Türkiye mukiminin İsviçre’de bir bankada bulunan hesabı ve bu hesaba ilişkin bilgiler her yıl Türk Maliye İdaresi’ne bildirilecektir. Aynı şekilde bir İsviçre mukiminin de Türkiye’de herhangi bir finansal kuruluşta bulunan hesabına ilişkin bilgiler her yıl İsviçre Mali İdaresi'ne bildirilecektir. Dünya giderek küçülmektedir.
Sözleşme uyarınca bilgi değişimi yapacak ülkelerden 49’u Eylül 2017’de, 53’ü ise Eylül 2018’de ilk bilgi değişimi yapmayı kabul etmiştir. Türkiye’de ilk bilgi aktarımını Eylül 2018’de yapacaktır. Türkiye gibi, Eylül 2018’de bilgi değişimi yapacak ülkeler 1.7.2017 – 30.6.2018 bilgilerini aktaracaklardır.
Sözleşme uyarınca finansal bilgiler, bütün ülkelere değil, sadece kişi ve kurumların mukimi olduğu ülkeye yapılacaktır. Dolayısı ile Türkiye’de mukim olan kişiler hakkında diğer ülkelere bilgi aktarımı OBD kapsamında yapılamaz. Çünkü OBD, mükelleflere ilişkin toplu bilgilerin sistematik ve periyodik olarak gelirin elde edildiği kaynak ülkeden geliri elde eden kişi veya kurumun yerleşik olduğu mukim ülkeye aktarılmasını ifade etmektedir. Konunun vatandaşlıkla ilgisi yoktur. Örneğin İsviçre’de mevduatı olan bir Türk vatandaşı, İngiltere’de yaşıyorsa (orada yerleşik ise), İsviçre bu kişinin finansal gelirlerini Türkiye’ye değil, İngiltere’ye bildirecektir. Bir Hollanda vatandaşıda Fransa’da yerleşik ise Türkiye bu kişinin finansal gelirlerini Holanda’ya değil, Fransa’ya bildirecektir.
Ülkelerin aktaracakları bilgiler, önce her bir ülkedeki finansal kuruluşların (ve o ülkedeki yabancı finansal kuruluşların ülkedeki şubeleri dahil) kendilerindeki bilgileri kendi maliye idaresine aktarmaları suretiyle toplanacak ve oradan OBD’ye konu edilecektir.
Bu konuda Maliye Bakanlığı’da bir çalışma yapmaktadır. Yapılan çalışmalar kamuoyuna bir Tebliğ Taslağı ile duyurulmuştur. Bu Tebliğ Taslağına göre OBD’ye konu olmak üzere bakanlığa bilgi aktaracak kurumlar saklama kuruluşları, mevduat kuruluşları, yatırım kurumları ve belirli sigorta şirketleri olarak belirlenmiştir. Kurumlar, bildirim yükümlülüğü kapsamında bir finansal kuruluş olup olmadıkları, yapacakları değerlendirme neticesinde bildirimi zorunlu hesap tutup tutmadıklarını kendileri belirleyeceklerdir. Bu konudaki sorumluluk ve yaptırım riski, finansal kurumlardadır.
Maliye idareleri ile paylaşılacak olan bilgiler, kişilerin dolambaçlı yollara girişerek bilgi vermekten kaçınmalarını önlemek adına çok geniş kapsamlı olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede finansal kurumlar anlaşma kapsamındaki ülkelerin mukimi olan kişilere ilişkin aşağıdaki bilgileri Gelir İdaresi'ne bildirecek, oradan da kişinin mukim olduğu ülkelerin maliye idareleri ile finansal bilgiler paylaşılacaktır.
Raporlanması gereken kişinin; adı-soyadı/unvanı, adresi, mukim olduğu ülke ve vergi kimlik numarası, gerçek kişiler için doğum yeri/tarihi, hesap numarası, hesabının takvim yılı sonu itibariyle bakiyesi veya değeri, finansal kuruluş kapsamında elde edilen faiz, kar payı, sigorta geliri vb. gelirleri, finansal kuruluş kapsamında elde edilen finansal varlıkların elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, hesabına raporlama dönemi içerisinde ödenen ya da alacak kaydedilen finansal varlıklarının satışından ya da itfasından doğan toplam brüt tutar (saklama hesapları için).
Vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele etmek için Sözleşmeye taraf ülkeler arasında öngörülen kapsamlı iş birliği yöntemleri arasında bilgi değişiminin yanı sıra, eşzamanlı vergi incelemeleri, yurt dışı vergi incelemeleri, tahsilatta yardımlaşma ve tebligat konuları da yer almaktadır. Otomatik Bilgi Değişimi müessesesinin başarılı olması için zaman zaman bu yöntemlerinde birlikte kullanılacağı açıktır.
Ancak bu müessesenin başarıya ulaşması, finansal kurumların sorumlulukları ve bilgi aktarımları konusunun özel bir yaptırım düzenine kavuşturulmasını gerekli kılmaktadır. Şu anda bu konuda uygulanabilecek tek yaptırım, özel usulsüzlük gibi görünmektedir. Aslında bu husus, pek çok müessese için gerekli olup, müesseselerin başarı şansını azaltmaktadır.
Öte yandan bu kapsamda mükellef hakları konusunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Verilecek bilgilerin mükelleflerin de ıttılaına sunulması, bilgilerin karşı ülkede kullanım sınırları, saklanması, mahremiyetin sağlanması, zamanaşımı süresi sonunda imhası, yargı yolu vb. pek çok konu üzerinde çalışılmayı beklemektedir. Bumin Doğrusöz
https://www.dunya.com/kose-yazisi/otomatik-bilgi-degisimi/393198