Mirastan feragat eden, mirasçılık sıfatını yitirir ve mirasın açıldığı sırada sağ değilmiş gibi miras dışında kalır. Dolayısıyla, feragat eden kural olarak, miras payı isteyemeyeceği gibi terekenin borcundan da sorumlu olmaz
"Ölüm hak, miras helal" diye bir deyim vardır. Bunun anlamı ölüm herkese gelecektir. Ölenin mirası da mirasçının hakkıdır. Yani kişiye mirasa kalması ayıp değildir. Nedense ne zaman mirasla veya veraset ve intikal vergisi ile ilgili bir yazı yazsam bu deyim aklıma geliyor, yazıyı okuyan arkadaşlarım da bu deyimi hatırlatıyorlar.
"Ölüm hak miras helal Adanalı Celal" diye de, bir deyimin olduğu söyleniyor. Genelde cenaze evinde bir an gelir ve ölenin mirasçıları bu sözü söylermiş. İşin şakası bir yana miras paylaşım ve feragat sözleşmeleri ile mirasa yönelik planlama yapılabilir.
15 Temmuz tarihli yazımda ölen kişinin (murisin/miras bırakanın) malvarlığının "miras paylaşım sözleşmesi" yapılarak yasal miras paylarından farklı paylaşılabileceğini açıklamıştım.
Miras paylaşım (taksim) sözleşmesi ölümden önce yapılamıyor, yapılırsa hükümsüz sayılıyor. Ancak ölümden önce miras bırakan ile mirasçı arasında "mirastan feragat sözleşmesi" imzalanması mümkün. Bugün bu sözleşmenin veraset ve intikal vergisine etkilerini irdeleyeceğim.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre feragat "hakkından kendi isteğiyle vazgeçme" anlamına gelen, Arapçadan Türkçeye geçmiş bir sözcük.
Miras bırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur. (Türk Medeni Kanunu 528/II)
Bu sözleşmenin tarafları miras bırakan ve muhtemel mirasçısıdır ve miras bırakan henüz sağ iken yapılır. Bir ivaz karşılığında veya karşılıksız olarak gerçekleştirilebilir. Mirastan feragat sözleşmesiyle muhtemel mirasçı ileride doğacak mirasçılık sıfatından tamamen veya kısmen vazgeçer.
Mirastan feragat eden, mirasçılık sıfatını yitirir ve mirasın açıldığı sırada sağ değilmiş gibi miras dışında kalır. Dolayısıyla, feragat eden kural olarak, miras payı isteyemeyeceği gibi terekenin borcundan da sorumlu olmaz.
Mirastan feragat, mirasın reddinden ve mirasçılıktan çıkarmadan farklı bir müessesedir.
Mirastan tam feragat halinde, feragat eden kişi mirasçılık sıfatını yitirir ve mirasın açıldığı sırada sağ değilmiş gibi miras dışında kalır.
Kısmi feragatte ise feragat eden mirasçılık sıfatını korur, ancak miras payı azalır.
Mirastan feragat sözleşmesi, muris ile her türlü mirasçısı arasında yapılabilir. Başka bir ifade ile feragat sözleşmesinin tarafını oluşturan mirasçının hangi derecede mirasçı olduğu, saklı payı olup olmadığı, yasal mirasçı veya atanmış mirasçı olduğu fark etmez.
İvazlı mirastan feragat sözleşmesi
Bu sözleşmede mirasçı, miras bırakanın sağlığında ivaz (karşılık) alarak muhtemel miras hakkından vazgeçer. Sözleşme ile belirlenen ivazın miktarının ne olduğu önemli değildir. Yani, mirasçının aldığı ivaz ileride doğması muhtemel miras payından az veya çok olabilir.
Feragat sözleşmesi bir karşılık alınarak yapılmışsa, sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça, feragat edenin altsoyunun mirasçılığına etki eder, yani onların da mirasçı olmasını önler. Bu hüküm emredici olmadığından taraflar ivazlı feragatin altsoyuna etki etmeyeceğini de kararlaştırabilirler.
İvazsız mirastan feragat sözleşmesi
Bu sözleşmede mirasçı herhangi bir karşılık almadan muhtemel miras hakkından vazgeçer.
Feragat ivazsız ise, feragat edenin altsoyunun mirasçılığı devam eder. Bu diğer mirasçıların dikkat etmesi gereken bir durumdur.
Feragat sözleşmesinin veraset ve intikal vergisine etkisi
Burada şu iki hususun tartışılması gerekir:
1) Feragat ivazsız yapılırsa ortada vergilendirilmesi gereken bir ivazsız intikal var mıdır?
Hayır, yoktur. Çünkü bu aşamada henüz bir intikal söz konusu olmadığı için vergilendirme yapılmaz. Kaldı ki bir devir olduğu kabul edilse bile ne kadar ve kime yapıldığı belli değildir. Çünkü ileride kimlerin mirasçı olacağı ve ne kadar miras kalacağı bugünden kesin olarak bilinemez. Nitekim Gelir İdaresinin bir görüşünde, ivazsız feragat halinde, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu açısından herhangi bir vergileme yapılmaması gerektiği, bunun hem ortada bir terekenin bulunmaması (yani ölümün gerçekleşmemesi) hem de diğer mirasçılara verilen bir bedel (ivaz) bulunmamasından kaynaklandığı açıklanmıştır.
Bu durumda ileride ölüm ve bu ölüme bağlı intikal gerçekleştiğinde mevcut mirasçılar üzerinden vergileme yapılır.
2) Feragat ivazlı yapılırsa ortada vergilendirilmesi gereken bir ivazsız intikal var mıdır?
Evet, vardır. Gelecekteki miras payından bir ivaz karşılığında feragat eden kişiye yapılan ödeme "ivazsız intikal" olarak kabul edilerek veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmelidir. Bir anlamda mirasçı miras payına önceden tasarruf etmektedir.
Nitekim yukarıda belirtilen görüşte Gelir İdaresi,
- Mirastan ivazlı feragatte, feragat edenin bir bedel (değer) aldığını, karşılığında mirasından vazgeçtiği kişiye herhangi bir ivaz (intikal anında değer ifade eden bir mal veya hak) vermediğini,
- İntikal eden değer karşılığında, ancak ölümle ortaya çıkabilecek bir miras hakkından vazgeçilmesinin ivaz sayılamayacağını, çünkü bu feragatten her an karşılıklı anlaşma veya tek taraflı fesih ile vazgeçilebileceğini,
- Bu nedenlerle, sözleşme çerçevesinde gerçekleşen mirastan ivazlı feragat olayının ivazsız intikal sayılmak suretiyle veraset ve intikal tarifesinin ivazsız intikalle ilgili oranlarının yarısının uygulanması suretiyle vergilendirilmesinde Kanun hükümlerine aykırılık bulunmadığını açıklamıştır.
Bu alternatifte de ileride ölüm ve bu ölüme bağlı intikal gerçekleştiğinde mevcut mirasçılar üzerinden vergileme yapılır. Erdoğan Sağlam