Danıştay 3. Daire |
Tarih : 28.02.2019 |
Esas No : 2015/2917 |
Karar No : 2019/1408 VUK Md. 93, 94 |
ŞİRKETİN UMUMİ VEKİLİ SIFATINI TAŞIYAN AVUKATINA YAPILAN TEBLİGAT |
Davacı şirketin umumi vekili sıfatını taşıyan avukatına yapılan (2) no.lu ihbarnamelere ilişkin tebligatta hukuka aykırılık bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: Davacı adına, mahkeme kararları uyarınca düzenlenerek tebliğ edilen (2) no.lu ihbarname içeriği vergi ve cezaların süresinde ödenmemesi üzerine düzenlenen 03.09.2013 tarih ve 1434 ile 26.06.2013 tarih ve 38 takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada, Vergi Mahkemesinin kararıyla; ödeme emirleri içeriği vergi ve cezalara ilişkin (2) no.lu ihbarnamelerin 2006 ve 2007 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin yapılan tarhiyatlara karşı açılan davada davacının vekilliğini üstlenen Av. ... ve Av. ...’ye tebliğ edildiği, Mahkemelerince verilen ara kararı ile davalı idareye tebligatın bu şekilde yapılmasının sebebinin sorulduğu, verilen cevapta davacıya bilinen adreslerinde tebligat yapılamadığından davacı şirket vekilleri olan avukatlara tebligatın yapıldığının belirtildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun tebligata ilişkin 93 ila 109. maddelerinde davacıyı yargı organları önünde temsil etmiş olan avukatlara tebligat yapılabileceğine ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığından kamu alacağının usulüne uygun olarak kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinin 1. fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı hükmünün yer aldığı, dolayısıyla davacının vekili olan avukata kabul etmesi şartıyla tebligat yapılmasının mümkün olduğu ileri sürülerek Vergi Mahkemesinin kararının bozulması istenilmektedir.
Karar: Davacının 2006 ve 2007 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin olarak re’sen yapılan tarhiyatlara karşı açılan davaların sonucuna göre düzenlenen (2) no.lu ihbarnamelerin, tarhiyatlara karşı açılan davada davacının avukatlığını üstlenen Av. ... ve Av. ...’ye tebliğ edildiği, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen amme alacağına ilişkin olarak dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 5. fıkrasında; vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarının ilgili idarece mükellefe bildirileceği hükmünde yer verilmiştir.
213 sayılı VUK’un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresi bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ olunacağı, 94. maddesinde ise, tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasında bulunan vekaletname kapsamından da anlaşılacağı üzere davacı avukatının 213 sayılı Kanun’un 94. maddesinde belirtilen umumi vekil sıfatını haiz olduğu, bu suretle (2) no.lu ihbarnamelerin davacının avukatına tebliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından aksi yöndeki gerekçeyle ödeme emirlerini iptal eden vergi mahkemesi kararının 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesinde belirtilen ödeme emrine karşı açılacak davalarda ileri sürülebilecek iddialar kapsamında yapılacak inceleme neticesine göre karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğuyla karar verildi(*)
(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.