I- GİRİŞ
Geçtiğimiz ağustos ayı içinde, işsizlik maaşı alabilmeyi kolaylaştırma adına yeni düzenlemeler yapılacağı ve özellikle, çalışanın iş sözleşmesinin sona ermesinden önceki son 120 gün içinde sürekli prim ödeyerek çalışma şartının esnetileceği, böylece yapılacak düzenleme ile birlikte yaklaşık 12 bin kişinin daha bu haktan yararlanabileceği, yazılı ve görsel basında sık sık gündeme getirilmişti. Her ne kadar bu düzenlemeye ilişkin şu ana kadar kamuoyuna paylaşılan yazılı metin şeklinde taslak/tasarı olmadığı görülse de Mecliste tekrar gündeme geleceği kamuoyunca beklenmektedir. Düzenleme tam olarak nasıl ve kimleri kapsadığı bilinmemekle birlikte, başlıktan da anlaşılacağı üzere, mevcut yasaya göre kısmi süreli/yarı zamanlı (part-time) çalışanların işsizlik maaşı alabilmesi, ancak bir takım ekstra şartların/şartın yerine getirilmesi ile mümkün görünmektedir. Bu bağlamda bu grupta yer alan çalışanların, 4447 sayılı yasaya göre hangi şartları yerine getirerek işsizlik maaşı alabileceği ve yapılması muhtemel düzenleme ile daha kolay hale nasıl getirilebileceği, makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
A- KISMİ SÜRELİ/YARI ZAMANLI (PART-TİME) ÇALIŞMA VE SİGORTA PRİM GÜN SAYISININ TESPİTİ
4857 sayılı İş Kanunu’nun 13. Maddesinde, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşmenin kısmi süreli iş sözleşmesi olduğu, tanımlanmış ve İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği ile birlikte, işyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma olduğu, daha net hale getirilmiştir. Örneğin; haftalık 45 saat çalışmanın olduğu işyerinde 30 saate kadar çalışan işçi, kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı kabul edilecektir.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 101. maddesinde belirtildiği üzere, saat ücreti karşılığı belirlenen kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların gün sayısı, ay içinde çalışılan toplam sürenin, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre günlük olağan çalışma süresi olan 7,5 saate bölünmesi suretiyle hesaplanmakta ve 7,5 saatin altındaki çalışmalar 1 güne tamamlanmaktadır. Örneğin; 2018 Ekim ayında 110 saat çalışan sigortalının prim gün sayısı 110/7,5 = 14,6 =15 gün olacaktır.
B- MEVCUT YASA GEREĞİ İŞSİZLİK ÖDENEĞİ ALABİLME ŞARTLARI
İşsizlik sigortasının kimleri kapsadığı ve ödenmesi gereken sigorta prim gün sayısının ne olduğu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 46 ve 50. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre;
· Hizmet akdine istinaden çalışan sigortalılar,
· Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlardan işsizlik sigortası primi ödeyen isteğe bağlı sigortalılar,
· Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar ile düşünürler ve yazarlardan çalışma gün sayısı 10 günden az olan kişiler,
· 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesinde açıklanan sandıklara tabi sigortalılar,
İşsizlik sigortası kapsamında olup bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalının, hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde;
· 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere 180 gün,
· 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere 240 gün,
· 1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere 300 gün, süre ile işsizlik maaşı verilmektedir.
Ayrıca 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’in 2. maddesinde, hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 120 gün içinde, hizmet akdi devam etmekle birlikte “Kısmi İstihdam”nedeniyle prim yatırılmayan süreler için Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtları esas alınmakta ve 120 günün hesabında prim yatırılmayan bu süreler kesinti sayılmamaktadır. Söz konusu istisna ile birlikte kısmi istihdam nedeniyle eksik gün bulunması, son 120 gün hesabında dikkate alınmamaktadır.
İşsizlik ödeneği alabilmek için önemli şartlardan biri, ilgili tebliğde yer alan bazı istisnalar haricinde, hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 120 günün kesintisiz olması, yani prim gün sayısında eksiğin bulunmamasıdır. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar da belirtilen istisna kapsamında olup son 120 gün içinde eksik günlerin bulunması, işsizlik maaşına engel olmamaktadır. Ancak bunun için İşverenler, ay içinde yer alan eksik gün nedenlerini Sosyal Güvenlik Kurumuna doğru şekilde, ‘06-Kısmi istihdam’ olarak, bildirmelidir. Son 120 güne getirilen istisna bu şekilde olmasına karşın diğer bir şart olan, hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigorta primi de tamamlanmalıdır. Ancak bu şekilde çalışan gruplar için 600 günü tamamlamak oldukça zor ve hatta çalışılan gün sayısı dikkate alındığında imkânsızdır. Bunun yaratacağı mağduriyeti önleme adına 01.03.2011 tarih 6111 sayılı kanunla birlikte 4447 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenleme yapılmış, 4857 sayılı Kanun’a göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlardan 5510 sayılı Kanun’un 52. maddesinin birinci fıkrası kapsamında işsizlik sigortası primi ödeyen isteğe bağlı sigortalılar, işsizlik sigortası kapsamına alınarak kısmi süreli (part-time) çalışanlara eksik kalan günleri tamamlamaları için isteğe bağlı prim ödeme imkânı verilmiştir. Böylece kısmi süreli çalışanlar, son 3 yıl içinde gerekli olan en az 600 gün sigorta prim gününü tamamlayarak isteğe bağlı sigorta kapsamında işsizlik sigortası primlerini ödemeleri ve kanunda belirtilen diğer şartları (işyerinden işsizlik maaşı alabilecek şekilde ayrılma gibi) sağlamaları sonucu işsizlik maaşı alabilmektedir.
C- SON 3 YILDA EN AZ 600 GÜN PRİM ŞARTINI DOLDURMA ZORLUĞU
Kısmi süreli/yarı zamanlı (part-time) iş sözleşmesi ile çalışanlar, son 120 gün içinde yer alan eksik gün nedenleri işverenlerce ‘06-Kısmi istihdam’ olarak bildirilmeli ve son 3 yıl içinde gerekli en az 600 prim günü tamamlamaları için eksik günleri, işsizlik sigortası primi dahil isteğe bağlı prim olarak ödemelidir. Bu şartların yerine gelmemesi halinde ilgili tebliğde “Kısmi istihdam” olarak yer alan istisnanın bir önemi bulunmamaktadır. Zaten sorun, son 120 gün kesintili veya kesintisiz çalışılmasından kaynaklanmamakta, son 3 yıl içinde en az 600 prim gününü tamamlayabilmektir. Bu durumu örneklerle anlattığımızda daha iyi anlaşılacaktır:
Örnek-1: İş sözleşmesi kanunda belirtilen sebeplere bağlı işsizlik ödeneği alabilecek şekilde 01.12.2018 tarihinde feshedilen/fesheden evli iki çocuk annesi işçi Ayşe hanım, son 3 yıl boyunca sürekli olarak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışıp her ay 15 gün üzerinden sigorta primi bildirildiği ve ekonomik şartları gereği eksik günlerini isteğe bağlı olarak tamamlayamadığı, SGK kayıtlarında çalıştığı aylardaki eksik gün nedeninin ‘06-Kısmi İstihdam’ olarak belirtildiği görüldüğünden prim yatırılmayan eksik günler, son 120 gün hesabında kesinti sayılmamasına rağmen evli iki çocuk annesi işçi Ayşe hanımın, son 3 yıl içinde 540 gün sigorta prim günü olduğu ve dolayısıyla gerekli olan en az 600 gün sigorta prim gününe ulaşamadığı gerekçesiyle, kanunda belirtilen diğer şartları sağladığı varsayılsa bile işsizlik maaşı alamayacaktır.
Örnek-2: İş sözleşmesi kanunda belirtilen sebeplere bağlı işsizlik ödeneği alabilecek şekilde 01.12.2018 tarihinde feshedilen/fesheden genç işçi Ali bey, son 3 yıl boyunca sürekli olarak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışıp her ay 20 gün üzerinden sigorta primi bildirildiği ve ekonomik şartları gereği eksik günlerini isteğe bağlı olarak tamamlayamadığı, SGK kayıtlarında çalıştığı aylardaki eksik gün nedeninin “06-Kısmi İstihdam” olarak belirtildiği görüldüğünden prim yatırılmayan eksik günler, son 120 gün hesabında kesinti sayılmayıp genç işçi Ali beyin, son 3 yıl içinde 720 gün sigorta prim günü olduğu ve dolayısıyla gerekli olan en az 600 gün sigorta prim gününe de ulaştığı, anlaşıldığından eksik kalan günlerini isteğe bağlı prim ödeme şeklinde tamamlama gereği olmaksızın hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne doğrudan veya elektronik ortamda e-Devlet aracılığıyla başvurduğu takdirde işsizlik maaşını alabilecektir.
Yukarıda yer alan iki örnek incelendiğinde hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 3 yıl boyunca her ay 15 gün üzerinden sigorta prim günü bildirilen evli iki çocuk annesi Ayşe hanım, eksik kalan günlerini isteğe bağlı olarak tamamla(ya)madığı varsayıldığında, işsizlik maaşı alamamakta buna karşın son 3 yıl boyunca 20 gün üzerinden sigorta prim günü bildirilen genç Ali bey, eksik kalan günlerini isteğe bağlı prim ödeme şeklinde tamamlama gereği olmaksızın, 30 gün içinde Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne başvurduğu takdirde işsizlik maaşı alabilmektedir.
D- TÜİK VERİLERİ IŞIĞINDA YAPILAN DEĞERLENDİRMELER
Aşağıdaki tablo da (Tablo:1), Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan Hane halkı İşgücü Anket Sonuçlarını içeren 2016-2017 yıllarına ait sektörlere göre tam zamanlı ve yarı zamanlı istihdam verileri yer almaktadır:
Tablo:1
Sektörlere göre Tam Zamanlı ve Yarı Zamanlı İstihdam, 2016-2017 |
|||||||||||
(15+ yaş, Bin kişi (‘000)) |
|
||||||||||
|
Toplam İstihdam |
Yarı Zamanlı (Part Time) |
Tam Zamanlı İstihdam |
||||||||
Sektör |
Toplam |
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Erkek |
Kadın |
||
Toplam |
|
|
|||||||||
2016 |
|
27 206 |
18 894 |
8 312 |
2 807 |
1 222 |
1 585 |
24 399 |
17 672 |
6 727 |
|
2017 |
|
28 189 |
19 460 |
8 729 |
2 957 |
1 289 |
1 668 |
25 232 |
18 171 |
7 061 |
|
Tarım |
|
||||||||||
2016 |
|
5 304 |
2 920 |
2 384 |
1 363 |
545 |
818 |
3 941 |
2 375 |
1 566 |
|
2017 |
|
5 465 |
2 994 |
2 471 |
1 421 |
581 |
840 |
4 044 |
2 413 |
1 631 |
|
Sanayi |
|
||||||||||
2016 |
|
7 283 |
5 961 |
1 322 |
406 |
211 |
195 |
6 877 |
5 750 |
1 127 |
|
2017 |
|
7 478 |
6 118 |
1 360 |
441 |
216 |
225 |
7 037 |
5 902 |
1 135 |
|
Hizmet |
|
||||||||||
2016 |
|
14 617 |
10 011 |
4 606 |
1 038 |
466 |
572 |
13 579 |
9 545 |
4 034 |
|
2017 |
|
15 246 |
10 349 |
4 897 |
1 095 |
492 |
603 |
14 151 |
9 857 |
4 294 |
Tablodaki 2017 yılı verilerine bakıldığında, 2 milyon 957 bin kişi yarı zamanlı (part-time) çalışırken 25 milyon 232 bin kişi de tam zamanlı istihdam şekline göre çalıştığı ve ayrıca 2016 yılına göre de her iki istihdam sayısında artış olduğu görülmektedir. Yarı zamanlı çalışanlar, her iki yılda da toplam istihdamın yaklaşık %10’luk oranını oluşturmaktadır. Bununla birlikte 2017 yılına gelindiğinde yarı zamanlı çalışan sayısında 150 bin kişilik artış olduğu ve bu artışın 67 bini erkek olurken 83 bini de kadın olduğu gözlenmekte ve toplam yarı zamanlı çalışanların yaklaşık %57’si kadın, %43’ü ise erkek olduğu anlaşılmaktadır. 2017 yılında yarı zamanlı olarak çalışan 2 milyon 957 bin kişinin; 1 milyon 421 bininin tarım, 441 bininin sanayi ve 1 milyon 95 bininin de hizmet sektöründe çalıştığı görülmekte, tarım ve hizmet sektörü, toplam yarı zamanlı istihdamın yaklaşık %85’ni oluşturmaktadır. Son olarak 2017 yılında yarı zamanlı çalışılan tüm sektörlerde, kadın sayısı erkek çalışan sayısından fazladır.
Yine aşağıdaki tablo da (Tablo:2), Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan 2017 yılına ait yaş ve cinsiyet gruplarına göre yarı zamanlı (part-time) çalışanların istihdam sayılarına ilişkin veriler yer almaktadır:
Tablo:2
15+ yaş, İstihdam (Bin kişi) |
(‘000) |
|||
2017 YILI YAŞ VE CİNSİYET GRUPLARINA GÖRE YARI ZAMANLI (PART TİME) ÇALIŞANLARIN İSTİHDAM SAYILARI |
İSTİHDAM (BİN KİŞİ) |
|||
Kadın |
Erkek |
|||
YAŞ GRUPLARI |
(15-19) yaş grubu |
156 |
222 |
|
(20-24) yaş grubu |
126 |
119 |
||
(25-29) yaş grubu |
156 |
80 |
||
(30-34) yaş grubu |
197 |
75 |
||
(35-39) yaş grubu |
231 |
97 |
||
(40-44) yaş grubu |
211 |
98 |
||
(45-49) yaş grubu |
174 |
93 |
||
(50-54) yaş grubu |
151 |
126 |
||
(55-59) yaş grubu |
107 |
122 |
||
(60-64) yaş grubu |
83 |
107 |
||
(65+) yaş grubu |
76 |
150 |
||
TOPLAM |
1 668 |
1 289 |
Tablo 2 de yer alan verilere bakıldığında, 1 milyon 668 bin kadın ile 1 milyon 289 bin erkeğin, yarı zamanlı olarak çalıştığı görülmektedir. Yaş grupları yapılan incelemede, kadın çalışanların; yaklaşık %9,3’ü lise dönemi içinde, %16,9’u yirmili yaşlarda, %25,6’sı otuzlu yaşlarda, %23’ü kırklı yaşlarda, %15,4’ü ellili yaşlarda ve %9,5’i de 60 üzeri yaşlarda olduğu, buna karşılık erkek çalışanların ise %17,2’si lise dönemi içinde, %15,4’ü yirmili yaşlarda, %13,3’ü otuzlu yaşlarda, %14,8’i kırklı yaşlarda, %19,2’si ellili yaşlarda ve %19,9’u da 60 üzeri yaşlarda olduğu, gözlemlenmektedir. Bu durumda, gençlik ve orta yaş aralığı olarak diyebileceğimiz 20-45 yaş dönemi, kadın çalışanların %55’ini oluştururken bu oran erkek çalışanlarda %36 olarak kalmaktadır. Ayrıca istihdam sayısının en fazla olduğu dönemlerin, kadın çalışanlarda 30-45 yaş aralığında, erkek çalışanlarda ise 15-25 ila 50 ve üzeri yaşlarda olduğu görülmektedir. Yani buradan, yaş ve cinsiyet ayrımına birlikte bakıldığında yarı zamanlı çalışma şekli daha çok, evli olmayan veya evli olmakla birlikte belirli yaşa gelmiş (50 ve üzeri) erkekler tarafından tercih edilirken, evli olmayan veya yeni evli olan ya da evli olup orta yaş grubu sayılabilecek kadınlar tarafından tercih edildiği sonucuna varılabilmektedir.
Kısmi süreli (part-time) iş sözleşmesi ile çalışanlar işin görülmesi, iş karşılığı ücret verilmesi, zaman ve bağımlılık gibi hizmet akdinin temel unsurlarını taşımaktadır. Bu çalışma şekli daha çok tarım ve hizmet sektöründe kendini gösterirken evli olmayan veya yeni evli olan ya da evli olup orta yaş grubu sayılabilecek kadın çalışanlar tarafından daha çok tercih edilmekte ve böylece çocuğu-ailesiyle daha fazla vakit geçirirken çalışma hayatında da yerini koruyabilmektedir. Bununla birlikte öğrenci, genç işçi konumunda veya lise ve üniversite dönemi içinde bulunan erkek veya kadın çalışanlar da işten arta kalan zamanlarını değerlendirme adına bu çalışma şeklini tercih edebilmekte ve okul hayatını devam ettirirken iş hayatında tecrübe kazanabilmektedir.
Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların gün sayısı, ay içinde çalışılan toplam sürenin 7,5 saate bölünmesiyle bulunmakta ise de toplam çalışma saatinin her ay hesaplanması yoluna gidilmeyip çalışma hayatında benimsenen genel uygulamayla, aylık 15 gün sigorta prim günü üzerinden bildirilmektedir. Dolayısıyla 1. Örnekte çalışan evli iki çocuk annesi Ayşe hanım gibi çalışanlar, işsizlik maaşı alamama ile karşı karşıya kalabilmektedir. Her ne kadar 6111 sayılı kanunla birlikte eksik kalan günlerini tamamlayabilmeleri için işsizlik sigortası primi ödeyerek isteğe bağlı prim yatırmalarına imkân tanınmış olsa da bu şekilde çalışanların, çalıştıkları süreye orantılı olarak ücret alması veya normal çalışan kişiye göre daha az ücret verilmesi, eksik kalan günlerini isteğe bağlı tamamlama gücünü ortadan kaldırabilmektedir. Örneğin; 2018 yılı günlük brüt asgari ücretin 67,65 TL olduğu dikkate alındığında, 15 gün üzerinden bildirilen bir çalışan adına 1014,75 TL brüt ücret hesap edileceği, eksik kalan günlerini isteğe bağlı tamamlamak istediği takdirde, %3 işsizlik sigortası primi + %32 isteğe bağlı sigorta primi dahil toplam %35 oranında prim ödemek zorunda olacağı ve bu tutarın işçiye aylık 355,16 TL prim ödemesi olarak yansıyacağı görülecektir. Net ücret üzerinden hesap edildiğinde ise çalışan, aldığı paranın neredeyse yarısını, işsizlik sigortasından faydalanabilmek için vermek durumunda kalacaktır.
E- ÖDENEĞE HAK KAZANABİLMEK İÇİN BORÇLANMA HAKKI VERİLMELİ!
6111 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 41. maddesine ekleme yapılarak 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalılara, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri, borçlanma imkanı verilmiş olup sigortalıların, bunun için yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılması yoluyla bu süreleri sigortalılıklarına sayılmıştır. Yapılan düzenleme ile birlikte kısmi süreli (part-time) iş sözleşmesi ile çalışanlara, talep etmeleri halinde, geriye dönük eksik günlerini tamamlama imkânı verilerek ödenen bu primler ayrıca, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre, sigortalılık süresi olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 94. maddesinin altıncı fıkrasında, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanların istekleri halinde işsizlik sigortası primlerinin sigortalı ve işveren hissesi oranındaki işsizlik sigortası primi alınacağı, isteğe bağlı sigortalılardan işsizlik sigortası primini ödeyenlerin, işsizlik sigortası primini ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödememeleri halinde, o aya ait işsizlik sigortası primi ödeme hakkının düşeceği, belirtilmiştir.
Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlara 30 günden az eksik günlerini günlük kazancın %32’si üzerinden 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddesiyle borçlanma imkânı verilmiş olması olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Ancak işsizlik ödeneği alabilmek için, işsizlik sigortasına tabi olup işsizlik sigortası primi (%3) ödenmesi gerektiği dikkate alındığında, ilgili yönetmelikte, primin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi şartı koşulmakta ve ödenmemesi halinde ödeme hakkının kaybedileceği belirtilmektedir. Bu durumda işsizlik ödeneği almak için yapılan borçlanmanın hiçbir önemi bulunmamaktadır. Çünkü borçlanma hakkı, %32 üzerinden sigortalının talep tarihine göre belirlenirken %3 (işveren payı %2, işçi payı %1) işsizlik sigortası primi, ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi gerektiği belirtilmektedir. Dolayısıyla buradan, sigortalının işten ayrıldığı tarih baz alındığında, son çalıştığı ay ile bir önceki ayın işsizlik sigortası primlerini ödeyebilme hakkının olabileceği, sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, kısmi çalışanlar açısından, işsizlik ödeneği alabilmek için hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 3 yıl içinde gerekli olan en az 600 gün sigorta prim gününü tamamlayamayıp ve doğal olarak da ödenek hakkından yararlanamamasına neden olacaktır.
II- SONUÇ
İşverenin, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamayacağı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5 ve 13. maddeleri ile hüküm altına alındığı ve bununla birlikte yıllık izin, kıdem tazminatı gibi temel hakların kullanılabilmesi için tam süreli çalışanlardan farklı bir uygulamaya gidilmediği görülmektedir. Ancak, yukarıda da anlatıldığı üzere, kısmi süreli/yarı zamanlı (part-time) çalışanların işsizlik maaşı alabilmesi, ekstra şartları/şartı yerine getirmesi ile mümkün olabilmektedir. Her ne kadar 6111 sayılı kanunla birlikte eksik kalan günlerini tamamlayabilmeleri için işsizlik sigortası primi ödeyerek isteğe bağlı prim yatırmalarına imkân tanınmış olsa da bu şekilde çalışanların, çalıştıkları süreye orantılı olarak ücret alması veya normal çalışan kişiye göre daha az ücret verilmesi, eksik kalan günlerini isteğe bağlı tamamlama gücünü ortadan kaldırabilmektedir. Ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 41. maddesi ile birlikte 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalılara, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri, günlük kazancın %32’si üzerinden hesaplanarak borçlanma imkânı verilmiş ancak, bu borçlanma oranına %3’lük işsizlik sigortası primi, ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi gerektiği için, dahil edilmemiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hazırlanan verilere bakıldığında, kısmi süreli/yarı zamanlı istihdam, toplam istihdamın yaklaşık %10’unu oluşturduğu, genç ve orta yaş sınıfındaki kadınlar ile öğrenci-genç-yaşlı konumundaki erkekler tarafından daha çok tercih edildiği dikkate alındığında, yaşanan mağduriyetin giderilmesi daha da önemli hale gelmektedir. Geçtiğimiz ağustos ayı içinde gündeme gelen yeni düzenlemenin, daha kapsamlı şekilde yapılması, bu mağduriyeti en aza indirecektir. Bu nedenle yukarıda yapılan değerlendirme ve tespitlere bağlı olarak, örneğin;
· Basında yer alan yapılması muhtemel düzenleme (son 120 gün şartının esnetilmesi) ile birlikte son 3 yılda gereken sigorta prim şartı kademeli olarak daha makul seviyeye çekilmesi (600-900-1080 gün yerine 500-750-1000 gün sigorta primi gibi) veya son 3 yıl şartının daha yukarı rakamlara yükseltilmesi (5 yıl gibi),
· Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar için 4447 sayılı kanunda düzenleme yapılması ve belirlenecek prim miktarı baz alınarak kısmi aylık alma hakkı tanınması,
· Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlara 5510 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle tanınan borçlanma hakkının talebe bağlı olarak işsizlik sigortası primi ile birlikte yapılabilmesi,
gibi birtakım düzenlemeler, sürekli olarak ay içinde 15 gün üzerinden sigorta primi bildirilen kısmi süreli çalışanların da içinde olduğu, daha fazla işsiz vatandaşın bu haktan yararlanabilmesine imkan sağlayacaktır. Ayrıca günümüz şartlarında sürekli çalışma imkânı olmadığı ve bazen kriz dönemlerinde uzun süre işsiz kalınabildiği dikkate alındığında, yukarıda önerilen veya buna benzer şekilde yapılacak düzenlemeler, işsiz konumda bulunanlar açısından yerinde bir uygulama olacaktır. Böylece işsiz durumdaki daha fazla vatandaşın bu dönemde uğradıkları gelir kaybı, işsizlik sigortası ile telafi edilirken Anayasa ile hüküm altına alınan sosyal devlet olma ilkesi bu yönüyle de hatırlanacaktır. http://www.y-akademi.com/ik/201812_ma.htm
Muhammet ASA*
E-Yaklaşım / Aralık 2018 / Sayı: 312
* SGK Müfettişi