Danıştay 7. Daire |
Tarih : 20.11.2017 |
Esas No : 2016/1142 |
Karar No : 2017/6104 2577 s. İYUK Md. 20 VUK Md. 3 |
MAHKEMENİN RE’SEN ARAŞTIRMA İLKESİ UYARINCA İNCELEME VE DEĞERLENDİRME YAPARAK KARAR VERMESİ GEREKTİĞİ |
Davacının ticari faaliyetini yaptığı madeni yağların bir kısmının incelterek akaryakıt olarak satmasına karşın, bu satışlarını belgelendirmeyerek vergi kaybına sebebiyet verdiğinin inceleme raporuyla ortaya konulduğunu kabul eden, dolayısıyla söz konusu tespitleri yeterli bulan Mahkemenin, idari yargılama hukukunun re’sen araştırma ilkesi uyarınca, bu satışların hangi dönemlerde yapıldığının belirlenerek, tarh ve ceza kesme işlemlerinden hangi dönemlere ait olanların hukuka aykırı, hangilerinin ise uygun olduğunun tespit edilmesi zorunlu olup, belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın verilen kararda yargılama hukukuna uyarlık bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: Madeni yağ ticareti faaliyetinde bulunan davacının satın aldığı madeni yağı incelterek akaryakıt olarak sattığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2010 yılının Ocak ila Aralık aylarının (1 ve 2.) dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin işlemleri; olayda, davacı hakkında düzenlenen inceleme raporuyla, davacının, 2010 yılında rafineriden aldığı madeni yağları inceltmek suretiyle akaryakıt olarak sattığının, satış yaptığı kişiler nezdinde yapılan incelemelerle ortaya konulduğu, satışı yapıldığı kabul edilen motorin için ödenmesi gereken özel tüketim vergisi ile madeni yağ alışlarında ödenen özel tüketim vergisinin litre cinsinden hesaplanarak karşılaştırılması sonucunda matrah farkı bulunduğu iddia edilmekteyse de, davacının ticari faaliyetlerinin tümünün incelemede dikkate alınmayarak hepsinin sahte olduğu varsayımıyla vergi yükümlülüğü ihdas edildiği, dolayısıyla, madeni yağ dolum ve paketleme işi ile iştigal eden davacının satışlarının tamamının akaryakıt olarak değerlendirilmesi suretiyle yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Vergi Mahkemesinin kararının; davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda davacının satın aldığı madeni yağı incelterek motorin olarak sattığı hususunun somut belgelerle ispatlandığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Karar: Temyiz başvurusu, madeni yağ ticareti faaliyetinde bulunan davacının satın aldığı madeni yağı inceltmek suretiyle akaryakıt olarak sattığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2010 yılının Ocak ila Aralık aylarının (1 ve 2.) dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin işlemleri iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinin 1. fıkrasının, 6545 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değişik şeklinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapacağı, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebileceği ve bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğu, ayrıca, haklı sebeplerin bulunması halinde bu sürenin bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin, ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 2010 yılı defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 12.10.2011 gün ve 2011/2199/63 sayılı vergi tekniği raporunda, madeni yağları incelterek akaryakıt olarak sattığı iddia edilen davacının, gerekli araç parkına ve yağ inceltmede kullanılan ekipmana sahip olmasına karşın, ürün bazında envanter dengesinin olmadığının, fatura düzenleme sisteminin ticari hayatın gereklerine uymadığının belirtilmesi suretiyle, davacı şirketten mal alan ve davacıya mal satan firmalar nezdinde yapılan karşıt incelemeler sırasında ifadesi alınan şahısların ağırlıklı olarak davacı firmadan mazot olarak kullanmak üzere madeni yağ aldıkları, şirket tarafından, halk otobüsleri, nakliye ve iş makinalarının yoğun uğrak yerlerine yakın noktalarda bulunan işletmelere gayri resmi bayilikler verildiğine ilişkin beyanların rapora aktarıldığı anlaşılmıştır.
Davada ise, Mahkemece, vergi incelemesi sonucunda ulaşılan ve yukarıda yer verilen tespitlerden bahsedilerek, davacının kaçak akaryakıt satma fiilini gerçekleştirdiğinin kabul edilmesine karşın, vergi inceleme elemanının tespit ettiği hukuka aykırı fiillerin davacının tüm alış ve satışlarına teşmil edilmesi suretiyle 2010 yılında gerçekleştirilen ticari faaliyetin tamamının hukuka aykırı olduğundan bahisle vergi yükümlülüğü ihdas edilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptal edildiği anlaşılmıştır. Oysa, rapordaki tespitlerin değerlendirilmesi sonucunda mahkeme tarafından, davacının ticari faaliyetlerinin bir kısmının hukuka uygun olmadığı kanaatine varılması, vergi incelemesinin tamamının varsayıma dayalı olmadığının da mahkemece kabul edildiğini göstermektedir.
Bu bakımdan, davacının ticari faaliyetini yaptığı madeni yağların bir kısmını incelterek akaryakıt olarak satmasına karşın, bu satışlarını belgelendirmeyerek vergi kaybına sebebiyet verdiğinin inceleme raporuyla ortaya konulduğunu kabul eden, dolayısıyla, söz konusu tespitleri yeterli bulan mahkemenin, idari yargılama hukukunun re’sen araştırma ilkesi uyarınca, bu satışların hangi dönemlerde yapıldığının belirlenerek, tarh ve ceza kesme işlemlerinden hangi dönemlere ait olanların hukuka aykırı, hangilerinin ise uygun olduğunun tespit edilmesi zorunlu olup, belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın verilen kararda yargılama hukukuna uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oyçokluğu ile karar verildi(*).
(*) KARŞI OY: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyorum.