Danıştay 9. Daire |
Tarih : 24.10.2017 |
Esas No : 2016/2878 |
Karar No : 2017/7153 GVK Md. 127 |
YOKLAMA TUTANAĞINA İSTİNADEN GEÇMİŞE YÖNELİK MÜKELLEFİYET TESİS EDİLEMEYECEĞİ |
Yoklama fişinin sadece düzenlendiği dönem için kanıtlayıcı belge niteliğine sahip bulunduğu, tutanak tarihinden önceki dönemlere ait durumların daha sonraki tarihli bir yoklama tutanağı ile tespit edilemeyeceği, düzenlenen tutanağın, düzenleme tarihinden önceki yıllar için maddi delil niteliği taşımadığı dikkate alındığında, bu tutanak esas alınıp geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmesinde isabet görülmediği hk.
İstemin Özeti: Davacı tarafından, araç alım satımı yaptığından bahisle gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin işlemin iptali talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 26.04.2012 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Karar: Davacı tarafından, 23.02.2009 - 27.03.2012 tarihleri arasında araç alım satımı yaptığından bahisle gerçek usulde tesis edilen gelir vergisi mükellefiyetine karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin 26.04.2012 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı; VEDOP sisteminde “Vergi Kimlik Numarası ile Araç Bilgilerini Sorgulama” yoluyla yapılan araştırma sonucunda davacının 23.02.2009 - 27.03.2012 tarihleri arasında 32 adet araç alım satımı faaliyetini gerçekleştirdiği halde gerçek usulde mükellefiyet kaydının olmadığının tespit edilmesi üzerine davacı nezdinde düzenlenen 25.04.2012 tarihli tutanak ile araç alım satım faaliyetinde bulunduğu ve 27.03.2012 tarihinden itibaren araç satışında bulunmadığı hususlarının davacının kendi beyanıyla tespit edildiği, yapılan bu tespit için herhangi bir itirazda bulunulmadığı görüldüğünden, davacının bu faaliyetinin devamlı olduğu, bir yılda birden fazla ve birden fazla yılda araç alış ve satışlarının olduğu, söz konusu satışların alınan araçların finansmanı amacıyla yapıldığı, bunun aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı, dolayısıyla motorlu nakil vasıtası alım-satım faaliyetine ait olarak davacının ticari faaliyette bulunduğu sonucuna varılarak davacı adına gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti tesisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi Kararı’nın; temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 2. maddesinde, ticari kazançların, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar gelire giren kazanç ve iratlar olduğu, 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten elde edilen kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 127. maddesinde yoklamadan maksadın, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanun’un 134. maddesinde vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu, aynı Kanun’un 3. maddesinde de vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıdaki Kanun hükümlerinin birlikte incelenmesinden, Vergi Usul Kanunu’nun 127. maddesi ile getirilen yoklama müessesinin amacının, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olduğu, yoklama fişinin sadece düzenlendiği dönem için kanıtlayıcı belge niteliğine sahip bulunduğu, tutanak tarihinden önceki dönemlere ait durumların daha sonraki tarihli bir yoklama tutanağı ile tespit edilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarece davacının 2009 yılında dört, 2010 yılında bir ve 2011 yılında on adet araç alıp sattığının vergi kimlik numarası ile araç bilgilerini sorgulama ekranından tespit edilmesi üzerine, davacı nezdinde 25.04.2012 tarihinde tutulan tutanak ile davacı adına 23.02.2009 tarihinden itibaren, gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyeti tesis edildiği, söz konusu mükellefiyet tesisi işleminin iptali talebiyle davacı tarafından 11.04.2012 tarih ve … sayılı dilekçe ile yapılan başvurunun reddine dair 26.04.2012 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, 25.04.2012 tarihinde düzenlenen tutanağın, düzenleme tarihinden önceki yıllar için maddi delil niteliği taşımadığı dikkate alındığında, bu tutanak esas alınıp geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmesinde isabet görülmediğinden, davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.