Mükellefler, 2018 yılında elde edilen kazançlar (sadece basit usulde ticari kazanç elde edilmesi durumu hariç) ile ilgili yıllık gelir vergisi beyannamelerini, https://ebeyanname.gib.gov. tr adresinde yer alan kılavuza uygun olarak doldurarak 25 Mart 2019 Pazartesi günü saat  23.59’a kadar göndermelidirler.

2018 yılı kazançlarına ilişkin olarak 25 Mart 2019 tarihine kadar verilecek yıllık beyannameler üzerinden hesaplanan gelir vergisi iki eşit taksitte ödenecek olup,

−  Birinci taksitin 1 Nisan 2019 Pazartesi gününe kadar,

−  İkinci taksitin 31 Temmuz 2019 Çarşamba gününe kadar, ödenmesi gerekmektedir.

Ticari, zirai ve mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden 2017 yılında ticari, zirai ya da serbest meslek kazancı elde edip aktif toplamı 8.012.000 TL ve net satışlar toplamı 16.019.000 TL’yi aşmayan mükellefler 2018 yılı beyannamelerini 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar.

Aşağıdaki mükellefler ise 2018 yılı beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatmak zorunda değildirler.

II. sınıf tacirlerden alım satım veya imalat faaliyetinde bulunanlardan 2017 yılı satış tutarları 268.000 TL’yi aşmayanlar
II. sınıf tacirlerden yukarıda yazılan işlerin dışında işlerle uğraşanlardan 2017 yılı yıllık gayri safi iş hasılatı tutarı 135.000 TL’yi aşmayanlar
Serbest Meslek Faaliyetinde Bulunanlardan 2017 yılı

Hasılat Tutarı

187.000 TL’yi aşmayanlar
Zirai Kazancı İşletme Hesabı Esasına Göre Belirlenen

Çiftçilerden 2017 yılı Hasılat Tutarı

268.000 TL’yi aşmayanlar
1.  Özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile bu kooperatiflerin oluşturdukları birlikler, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın beyannamelerini imzalatmak zorunda değildir.

2.  Noterler herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın beyannamelerini imzalatmak zorunda değildir.

3.  Gelirleri ücret, gayrimenkul sermaye iradı menkul sermaye iradı ile sair kazanç ve iratlardan oluşan gelir vergisi mükelleflerine ait beyannamelerin imzalatılması zorunlu değildir.

1. GİRİŞ

Gelir vergisi, gerçek kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratların safi tutarı üzerinden (yükümlüsünün kişisel ve ailevi durumu da göz önünde tutularak) artan oranlı tarifeye göre alınan şahsi ve dolaysız bir vergidir.

GVK’nın 1’inci maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 2’nci maddesinde de gelire giren kazanç ve iratların; 1. Ticarî kazançlar

  1. Ziraî kazançlar
  2. Ücretler
  3. Serbest meslek kazançları
  4. Gayrimenkul sermaye iratları
  5. Menkul sermaye iratları ve
  6. Diğer kazanç ve iratlar olduğu hüküm altına alınmıştır.

Gelir vergisinin mükellefi, GVK’da sayılan gelir unsurlarını elde eden tüm gerçek kişilerdir ve bir kazanç ve iradın gelir vergisine tabi tutulabilmesi için yukarıda sayılan yedi gelir unsurundan birine dahil olması gerekir.

Yedinci bentte sayılan kazanç ve iratlar ilk altı gruba girmeyen kazanç ve iratların topluca dahil edildiği bir grup değildir. Burada yer alacak kazanç ve iratların (diğer kazanç ve iratların) nelerden oluştuğu, GVK’nın mükerrer 80’inci ve 82’nci maddelerinde tek tek sayılmıştır. Gelir unsurlarına girmeleri koşuluyla, kanunen yasaklanmış faaliyetlerden (örneğin kumarhane ve randevuevi işletme, uyuşturucu madde imal ve satışı, silah başta olmak üzere her türlü kaçakçılık, ruhsatsız bina yapmak ve satmak, naylon fatura tanzim etmek vb.) elde edilen kazançlar da gelir vergisine tabidir. Yasak faaliyetlerin vergilendirilmesine ilişkin VUK md 9/2’ye göre; vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması, mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.

2018 takvim yılında elde edilen gelirlerin nasıl beyan edileceği ve beyanname düzenlenmesi sırasında dikkate alınacak hususlar (gelir vergisi tarifesi, indirim, istisna ve hadler) bu kitapta açıklanmıştır.

2. GELİR VERGİSİNDE TAM VE DAR MÜKELLEFİYET

Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu yüklenen gerçek ve tüzel kişiler vergi mükellefidir. GVK’da verginin mükellefi olan gerçek kişilerin vergilendirilmesinde tam ve dar mükellefiyet esası olmak üzere iki çeşit mükellefiyet öngörülmüştür.

2.1. Tam Mükellefiyet

GVK’nın 3’üncü maddesinde; Türkiye’de yerleşmiş olanlar (ister T.C. vatandaşı olsun isterse yabancı uyruklu olsun) ile resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları tam mükellef sayılmış ve bunların Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların toplamı üzerinden vergilendirilecekleri belirtilmiştir.

Yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşlarından, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla gelir vergisine veya benzeri vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, anılan kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler. GVK’nın 123’üncü maddesi hükmüne göre, yabancı ülkede ödenen vergi, Türkiye’de hesaplanan vergiden (mükerrer vergilendirmeyi önlemek için) mahsup edilir.

GVK’ya göre, Türkiye’de yerleşmiş olanlar aşağıdaki gibidir.

  • İkametgâhı Türkiye›de bulunanlardır.
  • Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlardır (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez). Altı aylık oturma süresi her bir takvim yılı itibarıyla dikkate alınacaktır. Örneğin 1 Ekim 2017’da Türkiye’ye gelen ve 2 Nisan 2018’de Türkiye’den ayrılan şahıs her ne kadar kalış süresi 6 ayı aşmış olsa da “bir takvim yılı içinde 6 ay” şartı gerçekleşmediğinden Türkiye’de yerleşmiş sayılmaz.

Tam mükellefiyet

“Yurt dışında oturma ve çalışma izni bulunan ve elde ettiği ücret ve menkul sermaye iradı gelirini, 1998 yılı içinde 6 aydan fazla süreyle Türkiye dışında bulunduğundan dar mükellef olarak kabul edilmesi gerektiği yolunda ihtirazi kayıtla beyan eden davacı tahakkuk eden vergi ve fon payının kaldırılması istemiyle dava açmıştır. … Vergi Mahkemesi’nin … sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 3 üncü maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri; aynı Kanun’un 4 üncü maddesinde de, ikametgahları Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.) ile bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez) ın Türkiye’de yerleşme sayılacağının belirtildiği, olayda davacının daimi ikametgâhının… adresi olarak Türkiye’de bulunduğu, diğer yandan bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturduğunun anlaşıldığı, yukarıda anılan yasa maddeleri uyarınca geçici ayrılmaların bu süreyi kesmeyeceği hususu açıkça belirtildiğinden aksi yöndeki davacı iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, bu durumda tam mükellef olduğu anlaşılan davacı adına yapılan tahakkuk işleminde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. “

DANIŞTAY 4. DAİRE, E. 2000/1032, K. 2000/5300

Tam Mükellefiyet

Davacının Danimarka devletindeki yerleşik kurumlardan elde ettiği faiz gelirini yerleşik ve tam mükellef olduğu Türkiye’de beyan etmediğinden bahisle 2005 yılı için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin gecikme faizi ile birlikte tahsili amacıyla adına düzenlenen 25.8.2010 gün ve 1 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Aydın Vergi Mahkemesi 16.6.2011 gün ve E:2010/2477, K:2011/1779 sayılı kararıyla; davacı adına Danimarka devletindeki yerleşik kurumlardan elde ettiği faiz gelirini yerleşik ve tam mükellef olduğu Türkiye’de beyan etmediğinin tespiti üzerine 2005 yılı için re’sen salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisine karşı Mahkemelerinin E:2010/1492 sayılı dosyasında açılan davanın süre aşımı yönünden reddedildiği ve söz konusu karar temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden, süresinde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde mevzuata aykırılık görülmediği, öte yandan, davacı vekili tarafından duruşma sırasında Danimarka’da elde edilen 4.202 DKK faiz geliriyle ilgili olarak Thisted Vergi Dairesine beyanda bulunulduğuna ilişkin 9.3.2010 günlü belge ibraz edilmişse de; dosyada vergi inceleme raporuna ek olarak sunulan Gelir İdaresi Başkanlığının 26.11.2008 günlü yazısına ek CD’de yer alan bilgiye göre davacının Danimarka’da yerleşik …. Bank adlı finans kuruluşundan 707.518,00 DKK faiz geliri elde ettiği ve davacının sunduğu belgeye göre de bu gelir nedeniyle yurt dışında vergilendirilmediği, söz konusu belgenin, yurt dışındaki vergi dairesine düşük tutarda faiz gelir ve giderine ilişkin verilen soyut beyandan ibaret bilgi içerdiği ve sözü edilen CD’de yer alan faiz ödemesini yapan kurum ve adresiyle elde edilen faiz tutarına kadar detaylı ve somut bilgi içermediğinden, işin esasına etkili görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Bu karar, Danıştay 3. DAİRE, E. 2011/3800 K. 2015/2262 sayılı kararı ile onanmıştır.

2.2. Dar Mükellefiyet

Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler (dar mükellefler) yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.

Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler aşağıdaki gibidir.

  • Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanlar
  • Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan az oturanlar.

Ancak, GVK’nın 5’inci maddesinde belirtilen yabancılar Türkiye’de altı aydan fazla kalsalar dahi Türkiye’de yerleşmiş sayılmamaktadır. Bunlar aşağıdaki gibidir.

Dar mükellefiyet

“Kanuni ve iş merkezi Almanya’da bulunan ve yüklendiği Afşin-Elbistan Termik Santralının 2’nci ünitesinin kurulması proje ve kontrollük hizmetini Türkiye’deki proje ve şantiye ofisi aracılığıyla gerçekleştiren firmanın şantiye ofisinde ticaret müdürü olarak görevlendirilen davacının açılan firmanın Almanya’daki kazancından elde ettiği ücretin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23’üncü maddesinin 14’üncü bendi uyarınca gelir vergisinden müstesna olduğu ihtirazi kaydıyla verdiği 2004 yılına ilişkin beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararı üzerine dava yeniden incelenerek, Gaziantep Vergi Mahkemesinin 25.3.2011 gün ve E:2011/485, K:2011/433 sayılı kararıyla; dar mükellef işverenlerin, nezdinde çalışan hizmet erbabına, Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin 193 sayılı Yasanın 23’üncü maddesinin 14’üncü bendi uyarınca gelir vergisine tabi tutulamayacağı, bu durumda davacının Türkiye’deki hizmet ifası dışında, nezdinde çalıştığı firmanın Almanya’daki faaliyetlerinden elde ettiği kazancından döviz olarak kendisine ödenen ücretin Türkiye’de vergilendirilemeyeceği açık olup, ihtirazi kayıtla beyan edilen söz konusu ücret üzerinden yapılan tahakkukta yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle tahakkuk kaldırılmıştır. Davalı idare tarafından; Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 15’inci maddesi uyarınca Türkiye’de 183 günü aşan şekilde faaliyet gösteren davacının tüm ücret gelirinin Türkiye’de vergilendirilmesi gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması” talebi uygun görülmeyerek ilk derece mahkemesinin kararı onanmıştır. DANIŞTAY 3. DAİRE, E. 2011/3201, K. 2013/3668

Dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek gerçek kişilerin, Türkiye’de elde ettikleri gelirin sadece;

– Tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile kurumlardan elde edilen kar paylarından, – Diğer kazanç ve iratlardan (Değer artışı kazançları veya arızi kazançlardan),

Tamamı İçin Tıklayınız

Kaynak: TÜRMOB

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top