Uygulamada resen terk işlemleri vergi daireleri tarafından zamanında yerine getirilmesi gereken önemli bir konudur. Resen terk uygulaması, vergi daireleri tarafından zamanında yerine getirilmediğini sıklıkla görmekteyiz. Esasında bir mükellefin üst üste iki dönem aylık KDV beyannamesini vermemesi halinde bu uygulama vergi daireleri tarafından otomatik olarak yerine getirilecektir. Üst üste verilmeyen beyannameler nedeniyle bazen 1 veya 2 yıl hatta 3 yıl için mükelleflere astronomik rakamlara varan özel usulsüzlük cezaları kesilerek tebliğ edilmektedir.
Yaşanan bir olayda 5 yıldır gayri faal olan bir limited şirketi yaklaşık 125.000.00 TL özel usulsüzlük cezası kesildiği, bu cezaların 5 yıl için KDV, muhtasar, kurum, kurum geçici, BA-BS formları , yıllık bildirimler verilmediği iddialarıyla yaklaşık 125.000.00 TL özel usulsüzlük cezası tarh ve tebliğ edilmiştir.
Burada sorun nerede?
Vergi daireleri kendilerine verilen görevleri noksansız olarak yerine getirme ve mükellefin resen terk sistemine göre vergi kaydını kapatmak zorundadır. bu zorunluluk 213 sayılı VUK’un 160 md. amir hükmü olup, konuyla ilgili olarak yayımlanan resen terk iç genelgesi de ayrı bir yan düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. İkinci mevzuat mahiyeti taşıyan, 21.12.2004 gün ve 2004/13 sayılı resen terk iç genelgesi doğru bir şekilde uygulandığı takdirde hiçbir mükellefin mağdur olması söz konusu olamaz. Ayrıca konuyla ilgili gerek Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı ve gerekse yerel vergi dairesi başkanlıklarının konuyla ilgili iç genelge ve tamimleri incelendiğinde ortada ciddi bir uygulama hatası olduğu görülmektedir. Örneğin, (A) vergi dairesi resen terk ettirilmesi gereken bir mükellefin ısrarla açık tutmaktadır. Yine benzeri olayda (B) vergi dairesi benzeri mükellefi resen terk ettirebilmektedir.
Vergi hukuku uygulamasında ikincil mevzuat mahiyeti taşıyan tüzük , yönetmelik, iç genelgeler, muktezalar önemli bir hukuki yardımcı kaynaklardır. Vergi uygulamasının giderek karmaşık ve kompleks bir yapı alması dolayısıyla gerek uygulayıcılar , gerek mali müşavirler ve gerekse Maliye Bakanlığı gelir uzmanları tereddüt yaşamaktadırlar. Çoğu zaman bilinen bir malum konuda dahi vergiciler arasında birkaç farklı görüş ortaya çıkarak yorum yapılabilmektedir. Geldiğimiz noktada idarenin 20-30 yıldır süren belli problemleri artık bir çözüme kavuşturması zorunlu hale gelmiştir.
Sonuç olarak, üst üste 2 dönem KDV beyannamesi vermeyen bir mükellef için vergi dairesi derhal yoklama yapıp , bu fişe göre VEDOP ekran kaydını resen terk sistemine göre kapatması şarttır. Aylık KDV , muhtasar, geçici vergi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezaları fahiş meblağlara erişmektedir. Aynı durum BA-BS formları açısından da geçerlidir. Gelir idaresi başkanlığının her yıl yayınladığı yıllık faaliyet raporlarında artık bu konulara da yer verip “resen terk sistemi” ni daha aktif hale getirip uygulaması artık kaçınılmaz bir hal almıştır.
Yargıya intikal eden benzeri bir ihtilaf hakkında İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar çok anlamlıdır. Kararın hüküm fıkrasında kısa şöyle denilmektedir;
“Vergi Usul Kanunu ve bu Kanun’un verdiği yetkiye istinaden Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen İç Genelgeye uygun hareket etmeyen davalı idarenin, resen terk işlemini zamanında yapmaması nedeniyle ….. dönem beyannamelerini dönemlerinde faal olmadığı halde mükellefiyet kaydı ve terkin işlemleri yapılmaması sonucu davacı adına elektronik ortamda bildirim ve beyanname vermemesinden dolayı 213 sayılı yasanın mükerrer 355. Maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”[1]
Görüldüğü gibi idare üst üste 2 ay KDV beyannamesini vermeyen mükellefin vergi kaydını kapatmak zorundadır. Daha sonra mükellefin işe başladığı tespit edilmesi halinde yeniden vergi kaydının açılması gerekecektir.[2] Asgari sermaye miktarının altında kalan şirketler ve adresinde bulunmayan şirketler, münfesih duruma düşen şirketler resen terk uygulaması karşısında derhal kapatılmalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan
------------------------------
[1]İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin vermiş olduğu 02.12.2014 gün ve E: 2014/37 – K: 2014/1927 sayılı karar
[2]ALPASLAN Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları ile İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler, İzmir-2015 S: 45