Yasal düzenleme gereği “uzlaşma komisyon kararları” kesin olup, bu kararlar üzerine  vergi hatası dışında  hiçbir  merciie şikayette bulunulamaz(1). Bilindiği gibi, uzlaşmalarda idare isterse tek taraflı olarak uzlaşmaya varmayabilir. Mükellef ne kadar istese de, idare şayet istemezse uzlaşma  mümkün olmayabilir.  Başka bir ifade ile, uzlaşma komisyonlarında tarafların aynı anda iradelerini beyan etmeleri ile uzlaşma mümkün olabilmektedir.


Uygulamada mükellefler uzlaşma komisyonlarında  uzlaşma müzakerelerine  katıldıkları takdirde bu görüşmelerden mutlak surette “uzlaşmaya varılacağı”  anlamı  çıkarılmamalıdır.  Başka bir ifade ile, idare uzlaşmada, uzlaşmaya varmak zorunda değildir. Öte yandan, uzlaşma talep eden mükellef veya vekili bu uzlaşmada  mutabık kalmak mecburiyetinde değildir.  Mükellef veya vekil  istediği kadar uzlaşma talep eder ise etsin idare bu talebe göre her zaman uzlaşmaya varmayabilir.  Esasen idare isterse  uzlaşmayabilecektir.  Bir anlamda uzlaşma görüşmeleri neticesinde  uzlaşma komisyonu  “biz uzlaşmaya varmıyoruz”  şeklinde bir irade beyanı kullanabilecektir(2)


Son yıllarda gerek tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarında ve gerekse tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonlarında  üç kat kesilen vergi ziyaı cezaları uzlaşmaya konu edilmemektedir.  Hatta, mükellefin bu konuda  talebi olsa dahi mükellefin bu istemi  uzlaşma kapsamına girmediği için idare tarafından usul yönünden reddedilmektedir. Aynı şekilde tarhiyat sonrası uzlaşma komisyonlarında  “özel usulsüzlük cezaları” uzlaşma dışı bırakılmaktadır.  Diğer yandan, aynı  özel usulsüzlük cezaları ise, tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarında uzlaşmaya konu edilebilmektedir.  Burada ciddi bir çelişki olduğu kuşkusuzdur. Özel usulsüzlük cezalarının  hem tarhiyat öncesi uzlaşmalarda ve hem de  tarhiyat sonrası uzlaşmalarda uzlaşma konusu yapılması gerekmektedir.  

Diğer yandan,  mükellef veya vergi sorumlusunun  işlediği fiilin aynı zamanda hürriyeti bağlayıcı cezayı da  gerektirmesi halinde vergi ziyaı cezası (3) kat olarak kesildiği görülmektedir. Bu durumda da kesilen (3) kat vergi ziyaı  cezası  için  uzlaşma  mümkün değildir. Bu tür cezalar için mükellefler veya  ceza sorumluları  vergi mahkemesinde dava açmak zorunda kalmaktadırlar(3).

Fiilin hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren fiillerden olup olmadığına  karar verme salahiyeti   ceza mahkemelerine ait iken bu yetkiyi Gelir İdaresi kullanmakta ve gelir idaresi 3 kat kesilen vergi ziyaı cezalarını uzlaşma kapsamına almamaktadır. Bu durum idarenin yargı yerine geçerek yargının yetkisini idare tarafından haksız yere kullanılması gibi bir neticeye götürmektedir.  Oysaki bu yetki kesinlikle yargıya aittir. İdarenin böyle  bir yetkisi yoktur. Benzeri bir hatalı uygulama 5736 sayılı yasa uygulamasında  (3) kat kesilen cezalar için  özel uzlaşma yoluyla uzlaşmaya varılıp, yargıda devam eden davaların  geri çekilmesi imkanı bu tür mükelleflere böyle bir yasanın getirdiği hak verilmemiştir(4).

Bilindiği gibi uzlaşmada mükellefler vergi kanunlarını yeterince nüfus edemedikleri için ve bu gerekçe ile kendileri hakkında tarh edilen vergi ve cezalar için  uzlaşma yolunu  tercih ettikleri uzlaşma bahsinde belirtilmektedir. Mükellef uzlaşma talep ederken vergi yasalarını yeteri kadar nüfus edemediğini öne sürüp, bu gerekçe ile  uzlaşmaya gittiğini dilekçesinde belirtmektedir(5).  

Mükellefler vergi kanunlarını  yeterli düzeyde  madem  nüfus edemedikleri bir gerçek olarak kabul edildiğine göre  bu takdirde mükellefler adına kesilen özel usulsüzlük cezaları ve 3 kat kesilen vergi ziyaı cezaları da  uzlaşma kapsamına sokulmalıdır.  Başka bir ifade ile,   bu tür mükellefler için uzlaşma yolu kapatılmamalıdır. Ancak kesilen (3) kat cezanın gerektirdiği ceza mahkemelerindeki hususlar ayrıca  bu mahkemeler tarafından yargılamalarına devam edilmelidir. 

Uzlaşma müessesesinin aksayan yönleri  uygulamada  ortaya çıkmaktadır. Bu aksaklıkların giderilmesi halinde Gelir İdaresi, ortaya koyduğu 2009 ila 2016 yılları arasındaki stratejik hedeflerini gerçekleştirebilir(6).

Uzlaşma komisyonlarının kararları kesin olup, ancak, vergi hatası durumunda  bu kararlar aleyhine hak arama yolları denenebilir.  Yani bu kararlar üzerine dava açılabilir, düzeltme talebinde bulunulabilir. 213 sayılı VUK ek md. 6 hükmü uyarınca uzlaşma komisyonlarının tutacakları uzlaşma tutanakları  kat’i olup, gereği  derhal vergi daireleri tarafından  infaz edilir.  Yani, uzlaşma komisyon kararlarının  vergi dairesine tevdii üzerine  vergi dairesi tarafından bu karar için  üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalarla ilgili olarak tahakkuk fişi düzenlenir. Hatta bir görüşe göre bu tahakkuk fişlerini mükellefe ayrıca tebliği de gerekebilmektedir. Tabi bu konular apayrı bir tartışma konularıdır. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/vergi-ve-ceza-uzlasma-komisyonlari-kararlarinin-aksayan-yonleri/haber-24389

--------------------

(1) 213 sayılı VUK uzlaşma ile ilgili  ek md. 6: “Uzlaşma komisyonu muamelelerinin kesinliği”

(2) 213 sayılı VUK ek md. 1

(3) ASLAN Memduh, Türk Vergi Sisteminde Cezai Yaptırımların Etkinliği, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ekim, 2008, “Potansiyel Dava Konusu İnceleme Raporları”. Yine aynı görüş için bkz. DOĞRUSÖZ Bumin, “Uzlaşmanın Aksaklıkları” 15.01.2009 tarihli Referans Gazetesi.

(4) 5736 sayılı yasaya göre uzlaşma konusu yapılmayan  ve 3 kat kesilen cezalar, genellikle VUK md. 359 ve VUK geçici md. 27’ye göre kesilen cezalardır.  Bu cezalar başlangıçta da tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu edilmemiştir. Aynı zamanda da  bu cezalar yürürlüğe giren 5736 sayılı yasanın 1. maddesine göre uzlaşmaya konu edilmemiştir. Oysaki, bu cezalar da  kesinleşme yapılmadan uzlaşmaya konu edilmemesi hukuki görülmemektedir.   Bu cezaların  kesinleşmesi halinde ancak  uzlaşma dışında kalabileceği  iddia olunabilir. 

(5) İdare mükellefin  vergi kanunlarını yeterince  nüfus edemediğini ve  bu konuda  mali mevzuata  kafi miktarda hakim olmadığını varsayarak mükellefi veya ceza sorumlusunu vergi ve cezalarda  pazarlık  yapmak üzere bunlara uzlaşma olanağı vermektedir. 

(6) Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kamuoyuna açıkladığı  stratejik hedefleri. Bkz. www.gib.gov.tr

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top