Yed-i emin, üzerinde ihtilaf bulunan bir malın anlaşmazlık   çözümleninceye kadar bırakılan  güvenilir kimse  veya birden çok kişi arasında  hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar  emanet olarak bırakılan kimse şeklinde tanımlanabilmektedir.

Uygulamada, yed-i emin ücretlerini  ticari kazanç olarak mı, yoksa ücret olarak mı? vergilendirilmesinin gerektiği tartışılmaktadır.

Esasen bu tartışma yed-i emin ücretlerinin  katma değer vergisine tabi olup olmadığı noktasında da düğümlenmektedir. Bir grup  iddia sahipleri yed-i emin ücretlerini  vergilendirilmesinde bunun ücret olduğunu ve dolayısıyla  KDV’ye tabi bulunmadığını öne sürmektedirler.  Esasen,  bize göre de  yed-i emin ücretlerinin KDV’ye tabi olmayacağı görüşü ağırlık kazanmaktadır. Şöyle ki,  yed-i emin  ücreti  ücret olarak kabul edildiği takdirde GVK’nun 61. maddesi hükmüne göre KDV’ye tabi olmaması gerekmektedir.  

Diğer taraftan, 3065 sayılı KDVK’nun 1. maddesi kapsamında da bu ücretlerin  KDV’ye tabi olmadığı bilinmektedir.  Aynı şekilde, 193 sayılı GVK’nun 37. maddesinde tarif edilen  bir ticari faaliyette bulunulduğuna kanıt teşkil etmeyeceğinden, yed-i eminlikten elde edilen gelirin de ticari kazanç olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı,  mükellefe  yed-i emin sıfatı ile yapılan ödemeler ücret sayıldığından, elde edilen bedelin de ticari kazanç olarak 3065 sayılı KDVK’nun 1. maddesi kapsamında KDV’ye tabi tutulmasında isabet görülmemektedir.[1]

193 sayılı GVK’nun 61. maddesi hükmüne göre ücretin,  “işverene tabi ve  belirli bir  iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen  menfaatler” şeklinde tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre, ücretin unsurları işverene tabi olma, belirli bir işyerine bağlı olma ve hizmet karşılığı  ödeme yapılmasıdır. Bu belirleme ücret – serbest meslek ayrımı konusunda yargı kararları çerçevesinde işverene, işverenin göstereceği işyerine ve bir kadroya bağlı olmak şeklinde yapılmaktadır.[2]

Gelir vergisi açısından bir ödemenin ücret olup olmadığının belirlenebilmesi için bu üç unsurun birlikte var olması gerekir. Bu üç durumun birlikte yapılmaması durumunda yapılan ödeme ücret değildir.   Bu unsurlar şunlardır: işverene tabi olma, belirli bir işyerine bağlı olma ve nihayet hizmet karşılığı ödeme yapılması unsurlarıdır.

Ücret - ticari kazanç ayrımına gelince; ticari kazancın elde edilmesinde ana unsur sermaye ve organizasyondur. Dolayısı ile, emeğe dayalı ücret geliri ile karışması normal olarak söz konusu olmaz.

İstisnaen,  hizmetin kardan hisse verilmek suretiyle değerlendirildiği hallerde, sağlanan gelir  unsurunun ücret mi yoksa ticari kazanç mı sayılacağı tereddüt yaratabilir. Bu konuda şu durumlarla karşılaşılabilir:

1- Sermaye ve emek birleştirilerek bir ortaklık kurulabilir.

2- Emek sahibinin hizmeti, tutarı önceden belli bir ücret ve buna ek olarak  kardan verilecek  belli  orandaki pay ile değerlendirilir.

3- Hizmetin tümü ile kardan  verilecek payla değerlendirilmesi öngörülebilir.  Tutarı belli, asgari bir ücret yoktur. Emek sahibinin zarara iştiraki söz konusu değildir. Fakat, hizmetin değerlendirilmesi işletmenin karlılık  şartına bağlıdır.

Sonuç olarak,  bir mükellefe  yed-i emin sıfatı ile yapılan ödemeler  ticari kazanç olarak değerlendirilmeyip, ücret olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.  Bu durum karşısında  da 3065 sayılı KDVK’nun 1. maddesi hükmüne göre ücret KDV’ye tabi değildir.  Kaldı ki, Danıştay 9. Dairesinin  13.05.199 tarih ve E:1997/3351-K:1999/1979 sayılı kararları da aynı yönde olup, ticari kazanç olarak değil, ücret olarak kabul edilmiştir. Mustafa Alpaslan

------------------------------------

[1]İzmir 4. Vergi Mahkemesinin, 23/1/2007 gün ve E:2006/226-K:2007/36 sayılı kararları.

[2]34 Seri Nolu GV GT

Leave a comment

Make sure you enter all the required information, indicated by an asterisk (*). HTML code is not allowed.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top