Hatasız kul olmaz, peki tabii ki mükellef de. Bunu düşünen kanun koyucu Vergi Usul Kanununda vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümlere yer vermiş olup; açık ve mutlak vergi hatalarının dava açma süresi ile sınırlı olmaksızın ıslahına imkan tanıyarak, hata üzerinden vergi alınmasının önüne geçmeye çalışmış.
Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, düzeltme hakkının ne şekilde kullanılacağı ve düzeltmeye konu edilebilecek hataların kapsamı. Zira normal şartlarda süresi içinde dava açılması gereken tartışmaya ve yoruma açık bir hususun düzeltme müessesesi yolu ile yeniden canlandırılarak kaçırılan dava açma süresinin ihya edilmesi mümkün değil.
Vergi hatası ne demek?
Vergi Usul Kanununda vergi hatası; vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış durumda. Yalnızca hesap hatasının ya da vergilendirme hatasının yapılmış olması hatanın düzeltilmesi için yeterli bir neden değil. Aynı zamanda, bu hatalardan dolayı haksız yere “fazla” ya da “eksik” vergi istenmiş veya alınmış olması gerekiyor. Vergi Usul Kanununda düzeltme konusu yapılabilecek vergi hataları; hesap hataları ve vergilendirme hataları olmak üzere başlıca iki ana başlık altında düzenlenmiş durumda.
Hesap hataları
Hesap hataları şu üç gruptan oluşmakta:
Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olması
Vergi miktarında hatalar: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olması
Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınması
Vergilendirme hataları
Vergilendirme hataları ise şu dört gruptan oluşuyor:
Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınması
Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınması
Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması
Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olması
Hataların ortaya çıkarılması
Vergi hatalarının farklı şekilde ortaya çıkarılması mümkün. Örneğin; ilgili memurun hatayı bulması, hatanın teftiş ya da vergi incelemesi sırasında meydana çıkarılması gibi.
Ancak uygulamada hatalar genelde, hatayı yapan mükellefin söz konusu hatayı sonrada fark etmesi ve bu hatanın izalesi için harekete geçmesi ile ortaya çıkıyor.
Hata nasıl düzeltilir?
Mükellefler, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebiliyorlar. Vergi hatalarının düzeltme mercii vergi dairesi müdürü olup, mükellefin istemi üzerine ya hatanın düzeltilmesine karar veriliyor veyahut da istemin yerinde görülmediğine ilişkin sonuç düzeltmeyi isteyene yazı ile bildiriliyor. Düzeltme talepleri reddolunanlar şikayet yolu ile Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat edebiliyorlar. Eğer şikayet yolu ile müracaat sonucunda da düzeltme istemi kabul edilmezse bu red işlemine karşı vergi mahkemesinde 30 gün içinde dava açılması mümkün. Düzeltme isteminin kabul edilmesi halinde ise hatalar düzeltme fişine dayanılarak düzeltiliyor. Fazla tahsil edilen bir vergi söz konusu ise mükellefine iade olunuyor.
Neden “düzeltme” ?
Hukuki uyuşmazlık dışında vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümlere Vergi Usul Kanununda ayrıca yer verilmesindeki amaç, bariz olan bazı yanlışlıkların dava konusu edilmeksizin kısa ve kolay bir yoldan ıslahına imkan tanımak. Gerek Yasa gerek yerleşik yargı kararlarına göre; sadece, yorum ya da tartışmaya gerek duyulmayacak türden yanlışlıklar düzeltmeye konu edilebilmekte. Ancak, hangi durumların yoruma ihtiyaç duyulmayacak derecede açık hata niteliği taşıdığı, hangi olay ve olguların çözümünde ise Vergi Usul Kanununun 3. maddesinde adı geçen yorum yöntemlerinin kullanılmasına gerek olduğu kısmen de olsa subjektif bir nitelik taşımakta.
Islahı mümkün hatalar
Hesap ya da vergilendirme hatası bulunduğundan bahisle düzeltme müessesesinin işler hale getirilebilmesi için söz konusu hatanın yoruma bağlı ya da tartışma götürür nitelikte olmaması gerekmekte. Düzeltme konusu yapılabilecek hatalara örnek olarak; beyannamede yapılan toplama hataları, kesinti suretiyle ödenen vergilerin mahsubunun yapılmamış olması, vergi tarifesinin yanlış uygulanmış olması, asgari geçim indiriminin düşülmemiş olması, veraset ve intikal beyannamesinde varisler adına aynı miktarda verginin birden fazla kişi adına birden çok kez tahakkuk ettirilmesi, verginin asıl borçlu yerine başka birinden istenmesi, açık bir şekilde verginin konusuna alınmayan veyahut istisna olan bir iş ya da işlem için vergi ödenmiş olması gösterilebilir.
Hangi vergi hatalarının düzeltme konusu edilebileceği hangi hataların ise düzeltmeye konu edilemeyeceği konusunda karar vermek her zaman kolay olmuyor. Zira, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, hatanın açık ve bariz olup olmadığı hususu çoğu zaman olaya özgü bir nitelik taşıyor. Hatanın barizliği kavramı matematiksel bir kesinliği ifade etmiyor. Bu anlamda düzeltme yoluyla ıslahı mümkün olan hataların kapsamının belirlenmesinde Danıştay kararları, başvurulması ve irdelenmesi zorunlu bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor.
Islahı mümkün olmayan hatalar
İdareden düzeltimi istenen husus, kendinden düzeltme isteminde bulunan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, Vergi Usul Kanunundaki yorum tekniklerine başvurmadan ilk bakışta anlayabileceği açıklıkta bir durumu içermiyorsa düzeltmenin yapılması mümkün değil. Buna göre, kanun hükümlerinin yorumlanmasını ve ayrıntılı şekilde irdelenmesini gerektiren durumlarda düzeltme hükümlerinin uygulanması mümkün olmuyor.
Mükellefiyete tesisi, mükellefiyetin silinmesi gibi vergilendirmeye ilişkin idari işlemleri ilişkin olarak düzeltme hükümlerinin uygulanması ise mümkün değil. Diğer yandan mükellefin seçimlik hakkının bulunduğu durumlarda, mükellefin tercihinin kendi aleyhine olması nedeniyle fazladan ödediği verginin düzeltme yoluyla ıslahı mümkün bulunmuyor. Örneğin, amortisman ayırma Vergi Usul Kanununa göre seçimlik bir hakkı izafe etmekte. Özellikle banka kredisi kullanımında sorun yaşamamak için dönem kurum kazancını yüksek göstermek isteyen işletmelerin, tercihlerini amortisman ayırmama yönünde kullandıklarına son dönemde sıkça şahit oluyoruz. Bu durumda, ilgili yıl amortismanını ayırmayan mükelleflerin sonradan düzeltme yoluna başvurmak suretiyle fazladan ödedikleri vergiyi geri alabilme imkanları bulunmuyor.
Uzlaşılan vergi ve cezalarda hata bulunması
Uzlaşılan vergi ve cezalarda hata bulunması halinde düzeltme yapılıp yapılamayacağı hususu da özel bir öneme haiz. Zira, Vergi Usul Kanununda uzlaşmanın kesinliği düzenlenmiş olup, mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamıyor ve hiçbir mercie şikayette bulunamıyor. Ancak kanımızca uzlaşmanın kesinliği maddesi açık bir vergi hatasının bulunduğu durumları kapsamamakta. Zira aksi durumda “hata üzerinden vergi alınmasına” yol açılacaktır ki, kanun koyucunun söz konusu madde düzenlemesi ile bunu amaçlamadığı açık. Nitekim son yılarda verilen idari görüşlerde ve hüküm kurulan yargı kararlarında da uzlaşma tutanaklarındaki açık ve mutlak hataların düzeltilebileceği kabul edilmiş durumda. Ender İnelli https://www.vergidegundem.com