Değerli okurlar, vergi hukukunun temel kavramlarından olan “vergi planlaması” kavramının, doğru olduğu samimi inancı ile çok yanlış kullanıldığını görüyorum. Zaman zaman dilim döndüğünce bu yanlış bilgilerin yaratabileceği risklere dikkat çekmeye çalışıyorum.
Mükelleflerin mümkün olan en az miktarda vergi ödemek konusunda vergi kanunlarının kendilerine sunduğu olanaklardan olabildiğince yüksek oranda yararlanmaya çalışmaları haklarıdır. Bu amaca yönelik olarak, vergiyi doğuran olaya sebebiyet vermekten kaçınmak, vergi kanunlarının indirim, istisna ve muafiyet hükümlerinden yararlanmak, şirket veya şahsi mükellefiyet şeklinde faaliyette bulunmak vb. olduğunda bir sorun olmayacaktır.
Bu kapsamda, vergi planlaması işletmelerin üzerlerine düşen vergi yüklerini minimuma indirmek ve maksimum vergi avantajı sağlamak için mevcut yasaların sunduğu vergiyi azaltıcı ya da ertelenmesi imkânı veren olanaklarından yararlanma hususunda gösterdikleri çabalar olarak tanımlanabilir.
Başlıktaki konu bu çeşit (vergi planlaması sınırları içinde değerlendirilebilecek) bir konu değil ancak ne yazık ki vergi planlaması sanılan bir konu. Sadece faturanın yurt dışından kesiliyor olması Türkiye’nin vergileme hakkını kaldırmaz.
Faturanın düzenlendiği ülke ile Türkiye’nin çifte vergilemeyi önleme anlaşması olması da vergileme yetkisinin o ülkeye bırakılabileceği otomatik sonucu yaratmayabilir. Bu nedenle vergi planlaması adı altında kurduğunuz yapının çökmemesi, boşu boşuna bir de yurt dışında şirket kurma ve sürdürme masrafları da taşımamak, cezalı işlemlerle karşı karşıya kalmamanız için bu tür yapıların risk analizinin detaylı yapılması gerekmektedir.
Faturanın yurt dışında kurulu şirketten kesilmesi
Özellikle hizmet işlerinde, hizmeti verenin Türkiye mukimi olduğu hallerde, bu kişilere yurt dışında düşük vergili ülkelerde bir şirket kurduruluyor, iş Türkiye’de, Türkiye’den yapıldığı (kanuni merkez dışarıda olduğu halde iş merkezi Türkiye’de olduğu) halde (Türkiye’de işi yapan şahsın yurt dışındaki şirketin irtibat bürosu çalışanı şeklinde gösterilmesi bir de ücret stopajı riski yaratmak dışında ilave bir koruma sağlamayabilir) gösterilerek faturanın yurt dışındaki bu şirketlerden kesilmesi halinde işi yapan açısından Türkiye’de vergileme olmayacağı değerlendirmesi yapılabiliyor.
(Daha gözü karalar mal ticaretlerini de sadece fatura düzenleme veya kayıt işleri yapabilecek bir alt yapıya sahip, ilişkisiz (ama ilişkili) tabela şirketleri üzerinden yapıp ticari karlarının bir kısmını da halen oralarda bırakmaya çalışıyorlar. Artık bu konunun riskleri, hukukiliği üzerinde konuşmak dahi istemiyorum. Konuyu daha da yaymamak için bu bahsi parantez içinde bırakıyorum.)
İşin Türkiye’deki çalışanlarca yapılıp Dubai’deki (Kıbrıs, vb. düşük vergili bir başka ülke veya bölge de olabilir) şirketten (çoğu zaman çalışanı dahi olmayan, fatura şirketlerinden) faturasının gelmesi halinde konuya vergilendirme yetkisi açısından bakılmalıdır.
Türkiye’den yapılan, Türkiye’den yönetilen (iş merkezinin Türkiye olduğu) işlerde faturanın Türkiye dışından düzenlenmiş olması vergilendirme yetkisinin devri sonucu doğurmayabilecektir.
Orada vergi ödüyor olmanız da önemli değil
İş merkezi Türkiye’de ise Türkiye açısından vergilendirme yetkisi Türkiye’nindir. Bu durumda kanuni merkezin bulunduğu ülkede ödenen bir vergi olsa bile bu verginin Türkiye’de mahsubuna imkân verilmeyebilir.
Diğer bir ifade ile kuruluş ve sürdürme masrafları dışında bir de orada ödediğiniz verginin de boşa gitmesi ihtimali oluşabilir.
Fatura muhatabı açısından
Yurt dışından gelen fatura ile ilgili sorumlu sıfatıyla KDV ve dar mükelleflere yapılacak ödemelerde çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarını da dikkate alarak stopaj yapma yükümlülüğü hususları her halükârda dikkatle yerine getirilmelidir. İşi yapan Türkiye’de ise, iş Türkiye’den yapılıyorsa faturayı düzenleyen tarafın (ÇVÖA var ise) stopaj şartlarının oluşmadığı (183 gün kuralı) iddiası iyi değerlendirilmelidir. Aksi durumların tespiti halinde ödemeyi yapan şirket en azından stopajdan sorumlu tutulabilecektir.
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı mesele sayılabilir mi?
Bu tür iddialarla da karşılaşıldığını, yargılamalar yapıldığını paylaşmak isterim. Velhasıl yapı çok kör parmağım gözüne cinsinden kurulmuş ise bir kalemde böyle bir iddia ile karşılaşılabilme olasılığını da göz ardı etmemek gerektiğini ifade etmek isterim.
Risk analizi çalışmasında fayda var
Mevcut bir yapı varsa gözden geçirilmesinde fayda var. Yok kurma niyetindeyseniz de yine oldukça detaylı bir risk analizi yapılmasında fayda var.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.